Gelişmiş Arama
Ziyaret
9492
Güncellenme Tarihi: 2010/02/25
Soru Özeti
Hz. İsa’nın (a.s) henüz hayatta olmasına rağmen niçin Kur’an’da onun hakkında “hayatına son vereceğim (müteveffike)” tabiri kullanılmıştır?
Soru
Allah-u Teâlâ Ali İmran Suresi’nin 55. Ayetinde şöyle buyurur: “Hani Allah şöyle buyurmuştu: "Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkâr edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” Bu ayet gereğince Hz. İsa (a.s) ölmüştür. Acaba ruhun kabzedilmesinin ölmekten başka manası olabilir mi? Siz onun ölmediğini ve Allah’ın yanında olduğunu söylüyorsunuz. Bu ayeti nasıl yorumluyorsunuz?
Kısa Cevap

Bu ayetin bazı yanlış tercümeleri bu sorunun söz konusu edilmesine vesile olmuştur. Bu sebeple ayetin doğru anlamı aydınlığa kavuşursa sorun da halledilmiş olacaktır. Bu konuda çeşitli Kur’an ayetlerinde her ne kadar “teveffi” kelimesi ölmek anlamında kullanılsa da Kur’an ayetlerinin çeşitli yerlerinde bu kelimenin başka manaya da geldiği söz konusudur. Bu sebeple söz konusu ayeti İsa’nın (a.s) öldüğünün kesin alameti olarak bilemeyiz ve bunun muhalifinde olan çeşitli rivayetlerle bu anlam nefyedilebilir. Ayetin doğru anlamı bu olabilir: “Allah’ın İsa’ya seni alıp katıma yükselteceğim dediğini hatırlayın.”

“Teveffi” kelimesinin bu şekilde mana edilmesi, masumların (a.s) rivayetlerinde de tekit konusu olmuştur ve bu anlamda Hz. İsa’nın (a.s) hayatta olmasıyla hiçbir çelişir tarafı olmayacaktır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an mütercimlerinin bazılarının ayette geçen “müteveffike” kelimesini “öldürmek” şeklinde mana etmeleri böyle bir soruya sebebiyet vermiştir. Elbette mütercimlerin çoğu Hz. İsa’nın hayatta olmasıyla çelişmeyecek şekilde tercüme etmişlerdir. Bu tercümelerden birisini örnek verecek olursak: “(Hatırlayınız) Allah şöyle buyurmuştu: Ey İsa! Ben seni (yeryüzünden ve insanların arasından) alacağım ve kendi katıma yükselteceğim ve kirlenmiş kâfirler topluluğu içinden temizleyeceğim”.[1]

Bilinmesi gerekir ki “tevevvi” “v-f-y” kökünden türetilmiş olup “ölmek”, “almak”, “tamamlamak”[2] ve… gibi çeşitli anlamlarda kullanılır. Bu doğrultuda tamamlamak ve yerine getirmek anlamında verilen söze amel edilmesine de vefa derler. Bu sebeple başkasından alacaklı olan kimse, alacağını tamamen alırsa buna Arap dilinde “teveffa deynehü (borcunu aldı)” derler. Lügat kitaplarından birisi olan “Mecmeu’l Bahreyn” de bu ayetin açıklanmasında şöyle gelmiştir: Yani (ey İsa) ben senin ecelini istifa’ ederim yani seni kâfirlerin daracına çıkartıp zarar vermelerinden korurum ve senin tabii şekilde yazılmış ecelini ertelerim.[3]

Dolayısıyla “teveffa” kelimesi her ne kadar ölmek anlamında kullanılsa da ki bazı ayetlerde bu anlamda gelmiştir. Ama zorunlu olarak bu anlamı taşımaz ve bu kelimeyi başka anlamda sunan ayetlerin varlığı söz konusudur. Örneğin:[4] “O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizden geçirip alan (uyutan) ve gündüzün kazandıklarınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrar diriltendir (uyandırandır). Sonra dönüşünüz yalnız O'nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.”[5]

Bu ayette “tevaffaküm” ibaretinin ölüm olmadığı, bilakis her gün tekrarlanan gece uykusu anlamına geldiği apaçıktır. Uykuda başka bir şekilde ruhun kabzedilmesini müşahede etmek mümkündür ve bu esasa göre soruda yer alan ayet, Hz. İsa’nın (a.s) kesin ölüm alameti olarak telakki edilemez. Hz. İsa’nın (a.s) sonunun ne olduğu konusunda aşağıda yer alan noktaların mütalaa edilmesi gerekir:

1. Mesihiler, İsa’nın (a.s) daracına asıldığına ve düşmanları tarafından öldürüldüğüne inanırlar. Ama Kur’an açıkça onun bu şekilde öldürüldüğünü reddeder: “Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler”.[6]

2. Kur’an her ne kadar İsa’nın (a.s) öldürülmesini inkâr etmiştir ama onu başka bir şekilde öldürüldüğünü veya hayatta olduğunu açıkça ortaya koyan bir ayete rastlayamıyoruz.

3. Âli İmran Suresinin 55. Ayeti ve Maide Suresinin 117. Ayeti örneklerinde olduğu gibi her ne kadar kati surette bu büyük peygamberin ölümüne delalet edecek birer delil olarak gösterilemez.  Ama bu ayetler İsa’nın (a.s) şimdiki haliyle madde âlemiyle olan irtibatı kendi takipçileri arasındayken doğrudan irtibatlı olduğundan farklı olduğunu göstermektedir.

4. Şia ve Ehli Sünnetin muteber kaynaklarında yer alan birçok rivayetler Hz. İsa ‘nın (a.s) hayatta olduğunu ilan etmektedir ve biz, bu konuyu açıkça ortaya koyan Kur’an ayeti bulamasak bile bu rivayetlerden yararlanarak onun hayatta olduğunu anlayabiliriz.

Bu rivayetlerden iki tanesine dikkat ediniz:

4-1. Peygamber Ekrem (s.a.a) Yahudilere hitap ederek şöyle buyurmuştur: “İsa ölmedi ve kıyamet gününden önce sizin aranıza dönecektir.”[7]

4-2. Peygamber Ekrem (s.a.a) buyuruyor: Mehdi benim soyumdandır ve zuhur ettiğinde Meryem Oğlu İsa ona yardım edecek ve arkasında namaz kılacaktır.[8]

5. Var olan rivayetlerin aksine ve “teveffi” kelimesinin başka manasını da göz ardı ederek işaret edilen ayetler esasına göre kesinlikle İsa’nın (a.s) öldüğüne inansak bile yinede bu konuyla İsa’nın (a.s) hayatta olmasının çelişik bir yanı yoktur. Çünkü Kur’an ayetleri esasına göre ölümünden yüz yıl geçtikten sonra dirilen şahsın varlığı söz konusudur.[9] Dolayısıyla böyle bir şeyin İsa (a.s) için de olması mümkündür.

 

 


[1] Âli İmran Suresi, 54, Ensariyan’ın tercümesi.

[2] İbni Manzur, Lisanü’l Arap, Kum Havzası: Edep Yayınları, Birinci baskı 1405, c. 15, s. 398 ve 399.

[3] Mecmeu’l Bahreyn, Tahran 1375, Murtazavi Kitabevi, “v-f-y” maddesi, c. 1, s. 444.

[4] Nisa Suresi, 97; Muhammed Suresi, 27; Yunus Suresi, 46; Secde Suresi, 11.

[5] En’am Suresi, 60.

[6] Nisa Suresi, 157.

[7] İbni Ebi Hatem, “Tefsiru’l Kur’an’i’l azim”, Suudi Arabistan 1419 h. K, Mektebetü nezaru’s-tafa el-baz, c. 4, s. 1110, hadis no: 6232.

[8] Şeyh Saduk, “El-emali”, Tahran h. K, Kitaphaneyi İslamiye Yayınları, c. 1, s. 218.

[9] Bakara Suresi 259: Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam Peygamberinin berzah yaşamı, ilmi ve bu dünyayı görmesi hakkındaki görüşünüz nedir?
    9078 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    Şii inancına göre Peygamber Efendimizin (s.a.a), vefat ettikten sonra fiziki olarak maddi alemle irtibat kurmasının ve onu müşahede etmesinin imkanı yoktur, ama Allah’ın bu büyük elçisinin takipçileriyle manevi irtibat kurması mümkündür. Peygamberimizin şu anda dünyadan ve onda olup bitenlerden haberi vardır; Efendimiz selam ve ziyaretlerimizi kesinlikle duymakta ve bunlar birçok ...
  • Huzurun hakikatı nedir ve ona hangi yollarla ulaşılır?
    21790 Pratik Ahlak 2010/12/04
    Yaşamda sakinlik ve düşüncenin rahatlığı demek olan huzur, İslam’ın övdüğü güzel bir hakikattır. İslam ona ulaşmak için yollar koymuştur. İslamın öngördüğü huzura ulaşmanın yollarından bazıları şunlardır: Allah’ı anmak, hüsn-ü zan, kendine güven, uzun arzulara kapılmamak, evlenmek, yaşamda ve işlerde programlı olmak, geceden istirahat etmek için faydalanmak, siyah üzüm ...
  • Bedenin hangi bölgelerine gusül vermek lazım ve hangi bölgelerine gusül vermek lazım değildir?
    3143 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/25
    Gusülde bedenin bütün dış yüzeyine gusül vermek gerekir. İğnenin ucu kadar yer yıkanmazsa gusül batıl olur. Elbette insanı vesveseye düşürecek şüphelere itina edilmemelidir. Lakin bedenin kulak içi, burun içi, ve ağız içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak caiz değildir. Aynı şekilde bedenin görünen veya görünmeyen yeri olduğu hakkında ...
  • Fizik ve metafizik (doğaötesi) arasındaki fark nedir? Eğer doğaötesi doğa için had ve sınır ise, bunu nasıl açıklıyorsunuz?
    18855 İslam Felsefesi 2011/08/21
    Fizik ilahiyat ve riyaziyatın karşısında olup doğa anlamını taşır. Metafizik bugünkü felsefî manasıyla varlıktan salt varlık olması hasebiyle bahseden disipline denmektedir. Trans fizik veya doğaötesi ise Allah ve maveradaki varlıklardan söz eden disipline denmektedir. Fizik ile metafizik arasındaki ilişki de cüz ile külün arasındaki ilişkidir. Onun ile trans fizik ...
  • Bir genç hac ya da umreye gitmeden önce nasıl tezkiye yapmalıdır?
    26144 Pratik Ahlak 2009/07/08
    Manevi hac yolculuğuna çıkan birisi, aşağıdaki tavsiyelerimize uyarsa, inşallah faydalı olur:1-       İnsan her şeyden önce niyetini Allah rızası için ihlâslı etmeli ki, Allahtan başka kimse kalbinde olmasın.
  • Acaba benim bu dünyada vücut bulmam zorunlu olmuş mudur?
    7930 Eski Kelam İlmi 2012/03/10
    Görünür ve zahiri alemde insanların çoğu ilahi fıtratlarındaki misakı ve sözleşmeyi unuturlar. Allah tarafından kendilerine bağışlanan vücudu ve varlığı kabul ettiklerini hatırlamıyorlar. Kendilerine yönelik olan kendi yaşamlarının zorunlu olduğunu sanırlar. Oysaki gafletin perdelerinin kenara itilmesi, kendi vücudunun bütün boyutlarına yönelik marifetinin ve bilgisinin fazlalaşmasıyla tedrici olarak ...
  • Acaba İmam-ı Zaman (a.s) Bermuda Üçgeninde mi yaşıyor?
    8830 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Bir takım insanların “Bermuda Üçgeni”ni İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olarak zannetmelerinin sebebi şudur: Bu insanlar “Bermuda Üçgeni”ni “Hazra Adası” olarak bilmişler ve “Hazra Adası”nın İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olduğu ön kabulüyle şöyle demişlerdir: “Bermuda Üçgeni” İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olması hasebiyle bir takım özelliklere sahiptir.”İmam-ı Zaman ...
  • Ölüm tehlikesi olduğunda kutsal türbelere gitmek haram olmaz mı?
    6654 Fıkıh 2010/07/17
    Masum İmamların (a.s) pak ve nurlu kabirlerini ziyaret etmek için o kutsal mekanlara gitmek güzel ve Masum İmamlarında (a.s) tavsiyeleridir. Zira bu ziyaretlere gitmek, Masum İmamların (a.s) adını, hatırasını ve eserlerini yaşatmak demek olup, insan bundan sevapta almaktadır. Böyle ziyaretlere gidildiğinde can tehlikesi söz ...
  • İmam Rıza (a.s)’ın kısa biyografisini beyan eder misiniz?
    3262 تاريخ بزرگان 2020/01/20
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    10973 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...

En Çok Okunanlar