Please Wait
6847
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
İslam dinin en önemli özelliği mantığa dayalı oluşu ve cahiliyet döneminde olan hurafeleri yıkmaya çalışması onlarla mücadele etmesidir. İnsanlar arasında meydana gelen hurafe çeşitlerinden biri de her hangi bir şeyi uğrusuz bilmektir. Çeşitli hadisler de Müslümanlar bu konuda uyarılmış ve bir şeyleri uğursuz ve menhus bilmekten sakınmaları istenmiştir. Örneğin Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir şeyleri uğursuzluğa yormayın”[1] Diğer bir hadis de ise şöyle denir: “Bir işi uğursuz bildiğinizde (Allah’a tevkkül ederek) onu yapın.[2]
İslam’ın doğuş döneminde (asr-i saadet’te) yılın ayları hakkında eskiden kalma yanlış anlayışları yüzünden Ramazan ve Kurban bayramlarının arasında yer alan Şevval ayında evliliği caiz bilmiyorlardı.[3] Onlara göre bu ayda yapılan evlilik iyi sonuç doğurmaz boşanma veya beklenmedik ölümle son bulurdu.
İbn-i Ebi’l-Hadid Nehcu’l-Belağa’nın şerhinde Peygamber’in zevcesi Ayşe’yle ilgili olaylara tahsis ettiği fasılda şöyle diyor: Peygamber (s.a.a) şevval ayında Ayşe’yle evlendi. Ayşe’de bu ayda gençlerin evlenmelerini tavsiye ederdi. Ve şöyle derdi: “Ben Şevval ayında evlilik yapmış olmama rağmen Peygamber’in zevceleri arasında benden daha mutlu olanı var mı?” Sonra İbn-i Ebi’l-Hadid devamla şöyle ediyor: Ayşe bu sözleriyle asr-i saadette bazı kimselerin iki bayram arasına denk gelen Şevval ayında yapılan evliliğin iyi olmadığı söylemini eleştirmekte ve reddetmektedir.[4]
Bu gün de Asya kıtasında özellikle Ehl-i sünnet’e mensup bazı Müslümanlar arasında o batıl cahiliyet dönemine ait inançtan esinlenen böyle bir düşünce revaçtadır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere böyle bir düşünce doğru değildir. Ve bu iki büyük bayram arasında evlenmenin şer’i bir sakıncası yoktur. [5]
[1] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, El-Kafi, c. 8, s. 196, Daru’l-Kutubi’lİslamiye, Tahran, H. Ş. 1365
[2] Behrani, Seyyid Haşim, El-Burhan fi tefsiri’l-Kur’an, Bunyad-i Bi’set, Tahran, 1416
[3] Onlar Şevval sözcüğünü yok etti anlamına gelen “Eşale” kökünden geldiğine inanıyorlardı. Bk. El-Kari, Molla Ali, Mırkatu’l-Mefath, Şerh-i Mişkati’i-Mesabih, c. 10, s. 81 El-Mişkatu’l-İslamiye Sitesi
[4] İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcu’l-Belağa, c. 9 . s. 190, Ayetullah Meraşi Kütüphanesi Yay. Kum, 1337
[5] Hlli Yahya b. Said, El-Cami’ Lİşşerai, s. 453, Seyyidu’ş-Şuheda Muessesi, 1405