Gelişmiş Arama
Ziyaret
8353
Güncellenme Tarihi: 2011/11/21
Soru Özeti
Filozof ve mütekellimlerin perspektifinden dirilişin niteliği ve ispat delilleri nedir?
Soru
İslam filozofları perspektifinden diriliş teorisi nasıl açıklanmaktadır? Filozof ve mütekellimler arasında ihtilaf olduğu belirtilmektedir? Onların delillerini açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Diriliş insanın öldükten sonra kalkmasıdır. İnsan yeniden dirilmekte ve yeni bir hayatta amellerinin hesabı görülmektedir. Bu inanç genel itibariyle ve detaylarından sarf-ı nazar etmeyle tüm mütekellim ve ilahi filozofların üzerinde ittifak ettiği bir görüştür ve her Müslüman Kur’an’a göre ona inanmaktadır. Ama onun niteliği bağlamında İslam’da dirilişin cismanî olduğuna vurguda bulunulmuştur. Dirilişin cismanî olması, ahrette dirilecek insanın dünya âlemindeki mevcut olan insan olması ve kıyamette dirilecek insanın dünyada cisimli olan insan olması demektir. (Ruh ve cisim bileşiğinden oluşmuş hakikat sıfatıyla). Mütekellimler cismanî diriliş hakkında sadece naklî deliller ile yetinmiş ve onu mutlak itaat edilmesi gereken bir husus olarak bilmiştir. Ama bir grup filozof ve özellikle “Meşa” ekolü takipçileri cismanî dirilişi aklî incelemelere tabi tutmuş ve cismanî dirilişe yöneltilen eleştirileri (yok olanın geri dönmesi şüphesi gibi) yanıtlayamadıklarından çaresiz olarak ruhanî dirilişe yönelmiş ve cismanî dirilişi inkâr etmiş veya onu felsefî olarak ispat edilir bilmemişlerdir. Filozofların diğer bir bölümü de cismanî dirilişi ispat etmek için özel bir yöntem kullanmıştır. Bunlardan biri olan Molla Sadra Şirazî şuna inanmaktadır: Ahirette dirilecek olan beden, latif bir beden olup bu dünyadakine benzer, ancak ebedi hayat için gerekli olan kabiliyeti taşır. O, bu beden hakkında misalî beden tabirini kullanmıştır.

Ayrıntılı Cevap

Eskiden beri dinlerin, mütekellimlerin ve filozofların dikkatini çeken konulardan birisi, ahiret ve öldükten sonra dirilmedir. Dinlerin takipçilerinin tümü, ölüm sonrası hayata inanmakta ve bunu en temel dinsel konulardan saymaktadır. İslam’da diriliş, insanın öldükten sonra kalkmasıdır. İnsan yeniden dirilmekte ve yeni bir hayatta amellerinin hesabı görülmektedir. Neticede de iyilik yapanlar cennette uhrevî nimetlere nail olacak ve kötülük yapanlar da cehennemde çirkin amellerinin cezasını çekecektir. Bu inanç genel itibariyle ve detaylarından sarf-ı nazar etmeyle tüm mütekellim ve ilahi filozofların üzerinde ittifak ettiği bir görüştür ve her Müslüman Kur’an’a göre ona inanmaktadır.

Diriliş Gerçeğinin İspatı

Kelam ilmi ve felsefede diriliş gerçeğini ispat etmek için birçok delil ileri sürülmüştür ve genel anlamıyla bu hususta bir ihtilaf bulunmamaktadır. Burada örnek sıfatıyla bazı delillere işaret edilecektir: Diriliş zorunlu bir husus ve yaratılıştan ayrı olmayan gerekli bir hakikattir; çünkü varlık âlemindeki hareket, tıpkı insanın iradî hareketi gibi tekâmül mesirinde gayesiz olamaz. Bunun için insanın geçici hayatı yetkinlik yolunda bir hedef taşımalıdır. Aniden durup anlamsızlık ve yoklukla sona ermemelidir.  Bu husus tüm yaratılış için de ifade edilebilir. Bu açıdan, dirilecek olan sadece insan değildir, bilakis bu husus varlık âleminin tümünü kapsar. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “ Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline!” [1] Aynı şekilde dirilişin zorunluluğu için en önemli delillerden birisi de bunun ilahi adaletin bir gereği olmasıdır; çünkü ölümden sonra hesap, ödül ve ceza günü olmazsa, bu itaat eden ile asinin eşit olmasını gerektirecektir. Oysaki Yüce Allah bundan münezzehtir ve ilahi adalet iyilik yapanların uhrevî ödüle ve kötülük yapanların da neticede yaptıklarının cezasına ulaşmasını gerektirmektedir. Hatırlatılmalıdır ki diriliş hakkındaki bu kelamsal ve felsefî delillere ek olarak, diriliş konusuyla yakın bir ilişkisi olan önemli konulardan birisi de insanın ruh sahibi ve berzah hayatı olduğunun ispatıdır. Çünkü insanın soyut ruhunun olmasının gereği, ölümden sonra onun hareketinin durmaması ve uhrevî hayatta geçmiş amelleriyle uyuşan bir hayat sürmesidir.

Dirilişin Niteliği

Dirilişin niteliği hususunda şunu söylemek gerekir: Din sahiplerinin çoğunlukla inandıkları şey, dirilişin cismanî oluşudur. İslam’da da bu tespite vurguda bulunulmuştur. Dirilişin cismanî olması, ahrette dirilecek insanın dünya âlemindeki mevcut olan insan olması ve kıyamette dirilecek insanın dünyadaki cisimli olan insan olması demektir. Öyle ki onu kıyamette gören herkes, bu ruh ve cisim bileşiğinden oluşmuş bir hakikat sıfatıyla dünyadaki insandır diyecektir. Mütekellimlerim diriliş hakkında ileri sürüdükleri delillerin tümü, dirilişin vuku bulacağı gerçeğini ispat etmeye dönüktür. Ama bunun cismanî olması hakkında sadece naklî deliller ileri sürmüş ve meselenin uyulması gereken bir husus olduğunu belirtmişlerdir. Aynı şekilde cennet, cehennem, sırat ve tartı gibi ahiretin diğer detayları hakkında da salt bu hususların gerçekliğine inanmanın yeterli olduğuna, bunların niteliği ve aklî olarak nasıl bakılması gerektiği konusunun gereksizliğine ve bu hususlarda tartışmanın şüphelere yol açacağını inanmaktadırlar. [2] Bununla birlikte filozoflar cismanî dirilişi aklî perspektiften incelemiş ve her biri bu hususta özel bir görüş ileri sürmüştür.

Felsefede Ruhanî Ve Cismanî Diriliş

Filozoflardan bir grup ve özellikle “Meşa” ekolü takipçileri sadece ruhanî dirilişe inanmakta ve şöyle demektedirler: Öldükten sonra ruhun bedenle ilişkisi kesilmektedir. Ama ruh maddeden soyut bir varlık olduğundan onda fena ve yokluk olmaz ve beden ile ilişkisini kestikten sonra baki kalır. [3] Bu grup, cismanî dirilişe yöneltilen eleştirileri (yok olanın geri dönmesi şüphesi gibi) yanıtlayamadıklarından çaresiz olarak ruhanî dirilişe yönelmiş ve cismanî dirilişi inkâr etmiş veya onu felsefî olarak ispat edilir bilmemişlerdir. Bunlardan biri olan İbn. Sina şöyle demektedir: Dirilişi şeriat, hadis ve ayetler yoluyla ispat etmek kolayıdır. Onun akıl, kıyas ve burhan ile idrak edilebilecek kısmı nefsin saadet ve bedbahtlığıdır (ruhanî diriliş). O, ruhanî saadet ve bedbahtlık hakkında detaylı açıklama ve izahatlar yaptıktan sonra şöyle demektedir: Filozofların tartışma konusu olan cismanî diriliş akıl yoluyla ispat edilemez. [4] Filozofların diğer bir bölümü de cismanî dirilişi ispat etmek için özel bir yöntem kullanmıştır. Bunlardan biri olan Molla Sadra Şirazî şuna inanmaktadır: Ahirette dirilecek olan beden, latif bir beden olup bu dünyadakine benzer, ancak ebedi hayat için gerekli olan kabiliyeti taşır. O, bu beden hakkında misalî beden tabirini kullanmıştır. Misalî beden ile dirilişe inanan meşhur filozoflardan birisi de Şeyh Şahabeddin Sohreverdi’dir. [5] Şu farka ki; Molla Sadra’nın bu hususla ilgili teorisi, detaylı aklî öncülleri içermekte ve o bu öncüllerden hareketle insan cisminin hakikatini misalî cisim bilmiştir. Her ne kadar bazen Molla Sadra’nın sözlerinden onun dünyevî unsura dayalı bedenle dirilişe inandığı algılansa da, o eserlerinin çoğunda misalî bedene vurguda bulunmuş ve cismanî duyuların tümünün daha latif ve güçlü bir düzeyde misalî beden için tahakkuk edeceğini belirterek, uhrevî hayatın cismanî olacağını ispat etmiştir.

Diriliş konusu hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki başlıklara müracaat ediniz:

1. Cismanî Diriliş, Soru: 6234 (Site: 6492).

2. Cismanî Dirilişte Haşredilecek Beden, Soru: 6335 (Site: 6502).

3. Dirilişi İspat Eden Deliller, Soru: 13226 (Site: 12980)  



[1] Sad, 27 ve 28.

[2] Muzaffer, Muhammed Rıza, Akaidü’l-İmamiye, s. 127, İntişarat-ı eş-Şerif er-Rezi, Kum, 1411.

[3] Sübhani, Cafer, Akaidü’l-İslamî Der Pertov-i Kur’an, s.ç 582, Neşr-i Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Kum, 1379.

[4] Ferheng-i Maarif-i İslamî, c. 3, s. 1816.

[5] Akaidü’l-İslamî Der Pertov-i Kur’an, s. 582.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Namazı terk etmek orucu bozar mı?
    5628 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanın gelişmesi ve erginleşmesi için teşrii edilmiştir ve onlara göre amel edilmesi durumunda da bunun fayda ve yararı insana dönecektir. Bu hükümlerin tümü bir külliyattır ve ancak bütün buyruklarla amel edilmesi durumunda kâmil neticeye ulaşılır. Netice itibariyle oruçsuz namaz veya namazsız orucun hiçbiri, ideal ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9776 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Gençte depresyonun göstergeleri ve tedavi yolu nedir?
    11648 Pratik Ahlak 2011/10/22
    Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluğa denir. Çocuk ve gençliğe yeni adım atmış kimseler, çevrelerindeki birisinin (özellikle anne veya baba) ölmesinden kaynaklanan ruhsal baskı, ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması veya ailevî uyuşmazlıklar ...
  • Mersiye okuyucuların her yıl mersiyelerine ekledikleri yeni şeylerin sakıncası yok mudur?
    8594 تاريخ بزرگان 2009/01/29
    Aşura kıyamı ve Kerbela tarihinin iki sayfası vardır: Biri yiğitlik ve iftiharla dolu nurlu ve beyaz bir sayfa, diğeri benzersiz veya eşine az rastlanır bir cinayetin işlendiği bir facia oluşu. Bu yüzden Kerbela’da meydana gelen musibetleri imkansız ve akla aykırı olarak algılamamak gerekir. ...
  • Vesveseyi tedavi etme yolu nedir?
    13993 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Sözlerinizde belirttiğiniz gibi vesveseye müptelasınız. Belirttiğiniz ruhsal ve psikolojik sorunlarınızın çoğu kesinlikle bu hastalıktan kaynaklanmaktadır. Bu sorunlardan kurtulmak için ilk etapta hastalığınızı tedavi etmeye yönelin. Vesvesenin şeytanın desise ve tuzaklarından olduğunu bilmeli ve ona itina etmemelisiniz. Ondan kurtulmak ve bu tür hallerin bertaraf edilmesi için, kendinizi ...
  • Rum ordusunu başında (İran’la olan savaşta) imparator Heraklüyus vardı. Bu imparator, Allah’ın sevgili kullarından ve mümin midir? Acaba cennete gidecek midir?
    8493 تاريخ بزرگان 2008/08/12
    Müslümanların, Rumluların zaferinden sonraki sevinçleri, onların ve imparatorlarının müslüman oldukları anlamına gelmez. Ama iman getiren ve iyi amel yapan herkes cennete gitmeyi hak edecektir. ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7599 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6672 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • İkamet ettiğimiz evimizin dışında iki parça da arsamız var. Sattıktan sonra onların humusunu vermemiz gerekir mi?
    5571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Elde edilen kazançtan ticaret yapmak ve değerinin yükselmesi için satın alınmışsa satıldıktan sonra humusunun verilmesi gerekir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Şimdi de humusunu verebilirsiniz, ama sıkıntıdaysanız sattıktan hemen sonra da verebilirsiniz. Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Arsa sahibi ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4518 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”

En Çok Okunanlar