Gelişmiş Arama
Ziyaret
28380
Güncellenme Tarihi: 2012/04/15
Soru Özeti
Haram aylarda savaşmak hakkında İslam’ın görüşü nedir?
Soru
Bakara suresinin 217. ayeti şöyle buyurmaktadır: “Ey Peygamber eğer insanlar haram aylarda savaşma hakkında senden sorarlarsa bunun büyük bir günah olduğunu söyle. Ama insanları Allah’ın yolundan alı koymak, Allah’ın evinin saygınlığını ayaklar altına almak ve Kâbe ehlini dışarıya çıkarmak daha büyük bir günahtır. Bozgunculuk çıkaran fitne öldürmekten daha kötüdür. Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.” Bu ayetler Arapların dört ay boyunca savaş kaygısı sürmeksizin yaşadığı haram ayların artık bir anlam ifade etmediğini mi yansıtmaktadır?
Kısa Cevap

Ayet ve rivayetlere göre, İslam haram aylarda (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep) savaşmayı caiz görmemekle kalmamış, hatta hiç kimsenin bu aylarda savaşmayı düşünmemesi için katı bir tutum sergilemiştir. Hatta soruda belirtilen ayette haram aylarda savaşmak büyük bir günah sayılmış ve istenmeden işlenen cinayetlerin diyeti bile artırılmıştır. Bütün bunlar İslam’ın haram aylara duyduğu saygı ve hürmetin önemini yansıtmaktadır. Haram aylarda savaşı yasak bilmek, herkesin bu ayları saygın bilmesine bağlıdır. Ama bazı fertlerin Müslümanların bu aylara duyduğu saygıyı kötüye kullanmaları, bu ayların saygınlığını ayaklar altına almaları ve silaha başvurmaları durumunda Yüce Allah Müslümanların da onlara karşılık vermesini ve tecavüz, zulüm ve sitemlerinin önünü almasını emretmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Haram aylardan maksat, yüce Allah’ın saygınlığına riayet etmeyi müminlere farz kıldığı aylardır. Hz İbrahim ve Hz İsmail zamanından bu aylarda savaşmak çirkin sayılmaktaydı. Bu gelenek İslam’ın doğuşuna dek aynı şekilde Araplar arasındaki ameli kaideye göre saygın sayılmıştır. Kur’an-ı Kerim de bunun doğrulamış ve haram ayların saygınlığını imzalamıştır. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.”[1] Haram aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep’ten ibarettir. Bu ayların saygın oluşu birtakım felsefe ve faydalar esasıncadır. Bu hususta muhtemelen savaşçıların düşünme fırsatı bularak savaşı sonlandırması, barış ve huzura davet etmek, hac ibadetini yerine getirme imkânı ve ticarete işaret etmek mümkündür. İslam haram aylarda savaşmayı caiz bilmemekle kalmamış, hatta bu aylarda hiç kimsenin savaşmayı düşünmemesi için buna karşı katı bir tavır takınmıştır. Hatta sorudaki ayette bu aylarda savaşmak büyük bir günah sayılmış[2] ve bilmeyerek işlenen cinayetlerin diyeti de arttırılmıştır.[3]

Ama Mekke müşrikleri bu meseleden yararlanmak istediklerinden ve haram aylarda Müslümanlara saldırdıklarından (çünkü onlar Müslümanların bu aylarda karşılık vermeyeceğini düşünmekteydi) Yüce Allah eğer onlar haram aylarda silaha başvururlarsa, Müslümanlar da onlara karşı koysunlar diye emretti ve “Haram ay haram ay karşısındadır”[4] diye buyurdu. Yani düşmanlar bu ayların saygınlığını çiğner ve sizinle savaşırlarsa, siz de misliyle buna karşılık verme hakkına sahipsiniz. “Zira haramların kısası vardır.”[5] Bundan dolayı her ne kadar İslam haram aylarda savaşmayı (ki Hz İbrahim zamanından beri Araplar arasında bulunmaktaydı) imzalamışsa da düşmanların kötü istifadelerinin önünü almak için bu kanuna dönük bir istisna göz önünde bulundurmuş ve şöyle buyurmuştur: “Haram aylarda cihadın önemli olduğu doğrudur, ama “Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır.[6] Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.” Fitne yaratmak (insanları Allah’ın dininden alı koymak) öldürmekten bile daha kötüdür.  Çünkü öldürmek insan bedenine yönelik bir fiildir, oysaki bu cinayet insan, can, ruh ve imanına kastetmektedir. Daha sonra şöyle devam etmektedir: Müslümanlar müşriklerin sapık propagandalarının etkisine kalmamalıdır; zira onlar daima sizinle savaşmakta ve sizi dininizden döndürmek istemektedir.” O halde onların karşısında sağlam ve dirençle durun ve onların haram aylardaki ve diğer hususlardaki vesveselerine itina etmeyin.[7] Haram aylara saygı duymak onu saygın bilen kimseler içindir. Lakin Mescidü’l Haram, haram aylar ve ihram halinin saygınlığını ayaklar altın alan kimseler için saygınlık duymak lazım değildir ve hatta onlar ile haram aylarda ve Mescidü’l Haram’da bile savaşılmalıdır. Ta ki bir başka defa haram ayların saygınlığını çiğnemeye cüret etmesinler.[8]

 


[1] Tevbe Suresi, 36.

[2] Bakara Suresi, 217.

[3] Tusi,Tehzibu’l Ahkam, c: 10, s: 215, Tahran: Daru’l Kitabı İslamiye, 1365 h.ş,

بَابُ الْقَاتِلِ فِي الشَّهْرِ الْحَرَامِ وَ الْحَرَمِ، 1-  الْحُسَيْنُ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ فَضَالَةَ بْنِ أَيُّوبَ عَنْ كُلَيْبِ بْنِ مُعَاوِيَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا عَبْدِ اللَّهِ (ع) يَقُولُ مَنْ قَتَلَ فِي شَهْرٍ حَرَامٍ فَعَلَيْهِ دِيَةٌ وَ ثُلُثٌ و ... .

[4] Bakara Suresi, 194. ayet; “Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) kısas kuralına tabidir. O hâlde kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın, (fakat ileri gitmeyin). Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.”

[5] Tefsir-i Numune, 31 – 32.

[6] Bakara Suresi, 217.

[7] Tefsir-i Numune, c: 2, s: 111 – 112 – 113.

[8] Envaru’l-İrfan Fi Tefsiri’l Kur’an, c: 3, s: 557.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar