Gelişmiş Arama
Ziyaret
11462
Güncellenme Tarihi: 2010/04/21
Soru Özeti
Şia, Ömer b. Hattab’ın küfrünün iblisin küfrü ile eşit olduğuna inanmakta mıdır?
Soru
Şia’nın inancına göre Ömer b. Hattab’ın küfrü iblisin küfrü ile eşit ve hatta ondan daha fazladır. Şia şöyle demektedir: İblis, Ömer’in maruz kaldığı azabın şiddetine şaşıracak ve şöyle diyecektir: Allah’ın şiddetli bir şekilde azap ettiği bu şahıs kimdir, oysaki tüm yaratıkları saptıran benim (Tefsiru’l Ayyaşi, c. 2, s. 240, hadis. 9).
Kısa Cevap

Belirtilen rivayet evvela senet ve metin açısında zayıftır ve delil teşkil etmeyen mürsel rivayetlerden sayılmaktadır; zira Ayyaşi ile Ebu Basir arasındaki senet ve vasıta belli değildir. Eğer bazı mürsel rivayetlerin kabul edildiği söylenirse, Ayyaşi senetsiz mürsel rivayetleri delil teşkil edecek şahıslardan değildir. İkincisi rivayette Ömer b. Hattab’ın küfrü belirtilmemiştir. Lakin bu rivayetin muteber olmaması, Şiilerin ikinci halifenin tüm işlerini kabul ettiğine delil teşkil etmez. O, birçok konuda Şia ve Ehlisünnet ’in kitaplarındaki kesin deliller üzere hata ve yanlışa bulaşmıştır. Onun davranışları, Hz. Peygamberin (s.a.a) değişik konularda ve bu cümleden olmak üzere Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma Zehra (s.a) hakkında buyurduğu hususlarda aksi yönde olmuştur. Ayrıca hadis ve dinsel kitaplarda salt bir takım rivayetleri görmenin ilgili mezhebin söz konusu rivayetin muhtevasına inandığının göstergesi sayılmayacağı hatırlatılmalıdır. 

Ayrıntılı Cevap

 

Bu rivayet, sorudan belirtilen şekliyle (isim belirtilmeden) nakledilmiştir.[1]Ayyaşi tefsirinde bu hususta nakledilen rivayet senet, metin ve delalet açısından incelenmeli ve böyle bir şeyin Şia mezhebinin kesin ve kati inançlarından olup olmadığı aydınlanmalıdır.

Rivayetin Senedi:

Ayyaşi hiçbir vasıta olmaksızın bu rivayeti Ebu Basir’den nakletmiştir ve Ebu Basir ile Ayyaşi arasındaki raviler belli değildir; bu yüzden bu rivayet mürseldir ve herhangi bir şahıs hakkındaki mürsel rivayet delil sayılmaz. Şia’nın meşhur âlimleri, genellikle güvenilir şahıslar dışında hiç kimseden hadis nakletmeyen bir grup büyük şahsın mürsel rivayetlerinin delil teşkil ettiğine inanmıştır.[2] Lakin Ayyaşi bu bireylerden sayılmamaktadır; yani merhum Kuleyni ve merhum Şeyh Tusi gibi değildir. Örneğin merhum Kuleyni hadis toplamada çok dikkat göstermiş, el- Kâfi kitabını telif etmek için yirmi yıl zahmet çekmiş, onu güvenilir bir usul ile bir araya getirmiş ve güvenilir ravileri tanıtmak için rical ilminde bir kitap telif etmiştir;[3] lakin Ayyaşi hakkında böyle bir şey söylenmemiştir. Ayrıca Şia’nın rical ve hadis kaynaklarında “Ebu Basir” olarak adlandırılan bir takım şahsiyetlerden söz edilmiştir[4] ve Ebu Basir’in kim olduğu belli değildir; zira Ebu Basir birkaç şahsın ortak künyesidir ve onlardan bazılarının güvenilirliği onaylanmamıştır.

Rivayetin Metni:

Metin ve tabir açısında bu rivayet ipham ve muğlaklık taşımaktadır ve soruda belirtilen şey hususunda ona istinatta bulunmak mümkün değildir; bu yüzden merhum Allame Meclisi bu rivayeti açıklamaya çalışmıştır.[5] Artı, bu rivayet Şiilerin kesin inançları ile uyuşmamaktadır. Ancak bir takım özel şartları taşıyan hadislere güvenilebilir ve ilgili şartlardan bazıları şunlardan ibarettir:

1. Hadisin içerik ve manası akıl, his ve gözleme karşı olmamalıdır.

2. Hadisin içeriği, tarihsel kesin nakillere muhalif olmamalıdır.

3. Hadis, akıllı bireylerin yaşam şekli, davranış ve sözlerine karşı olan hususları içermemelidir.

4. Hadis, Kur’an-ı Kerim veya mütevatir hadislerin içeriği ile çelişmemelidir.

5. Kesin senetler ile uyuşmalıdır.[6]

Bunlara ek olarak hadis ilmi kitaplarında başka şartlar da belirtilmiştir. Bu rivayetin belirtilen şartların tümünü taşıdığı söylenemez. Bu rivayet hakkında diğer bir nokta da içinde Ömer b. Hattab’ın küfrünü belirten açık bir sözün olmayışıdır. Lakin bu hadisin muteber olmayışı, Şiilerin Ömer b. Hattab’ın tüm işlerini kabul ettiğine delil teşkil etmez. Bilakis o birçok konuda Şia ve Ehlisünnet’in kitaplarındaki kesin deliller üzere hata ve yanlışa bulaşmıştır.[7]Bu da Ömer b. Hattab’ın davranışlarının Şiiler nezdinde kesin deliller sebebiyle kabul edilmemesine neden olmuştur. Aynı şekilde Ömer, Hz. Peygamberin (s.a.a) değişik konular hakkında ve bu cümleden olmak üzere Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma Zehra (s.a) ile ilgili olarak belirttiği tavsiyelere karşı hareket etmiştir. Ayrıca hadis ve dinsel kitaplarda salt bir takım rivayetleri görmenin ilgili mezhebin söz konusu rivayetin muhtevasına inandığının göstergesi sayılmayacağı hatırlatılmalıdır. 

İlgili başlık:

Şia’nın bakışında sahabelerin küfür ve nifakı, 2791 (Site: 3500).

 


[1] Biharu’lEnvar, c. 30, s. 232 – 233, «إِذَاكَانَيَوْمُالْقِيَامَةِيُؤْتَىبِإِبْلِيسَفِيسَبْعِينَغُلًّاوَسَبْعِينَكَبْلًا، فَيَنْظُرُالْأَوَّلُإِلَىزُفَرَفِيعِشْرِينَوَمِائَةِكَبْلٍوَعِشْرِينَوَمِائَةِغُلٍّ، فَيَنْظُرُإِبْلِيسُفَيَقُولُ: مَنْهَذَاالَّذِيأَضْعَفَهُاللَّهُالْعَذَابَوَأَنَاأَغْوَيْتُهَذَاالْخَلْقَجَمِيعاً. فَيُقَالُ: هَذَازُفَرُ.فَيَقُولُ: بِمَاجُدِرَلَهُهَذَاالْعَذَابُ؟!.فَيُقَالُ: بِبَغْيِهِعَلَىعَلِيٍّعَلَيْهِالسَّلَامُ... ».

[2]Subhani, Cafer, Külliyatı fi İlmi’r Rical, s. 203’den 233’e, Müessese-i Neşri İslami, çapı pencum, 1423 h.k; MudirŞaneçi, Kazım, İlmu’l Hadis, s. 187 ila 191, Defteri Neşri İslami, çapı şanzdehum, 1381 h.ş.

[3] İlmu’l Hadis, s. 95.

[4] Ebu Basir bin Muhammed Esedi Kufi (Keşi, Ebu Amr Muhammed bin Ömer bin Abdu’l Aziz, Ricali El- Keşi, s. 174, Muhakkık / Musahhıh: Mustafavi, Hasan, Müessese-i Neşr der DanişgahıMeşhed); Ebu BasirLeys bin Bahteri Muradi (Şeyh Tusi, El- Fihrist, s. 130, El- Mektebetu’rRezeviye, Necef, Irak); Ebu Basir Yahya bin Ebi’l Kasım Esedi Kufi (Cem’i ez Bozorgan, Tarihu’lFukahave’rRuvat, haşiyetuhulasetu’lakval, s. 1084; Subhani, Cafer, MovsuatuTabakatu’lFukaha, c. 2, s. 632.); Ebu Basir Yusuf bin Haris (Huyi, SeyyidEbu’l Kasım Muesvi, MucemuRicalu’l Hadis, c. 21, s. 177 ve 178.)

[5] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 30, s. 234, Müessesetu El- Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[6] İlmu’l Hadis, s. 146 – 149.

[7] Bu, bazı durumlarda kesinlikle günahtı.

 

 

 

.  

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    27447 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Kartlar, kumar aletlerinden midir?
    6176 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Sorunuz taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve aşağıda şimdiye kadar elimize ulaşan cevapları yayınlıyoruz.Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Kartlar örfte kumar aletlerinden sayılmaktadır ve onunla oynamak her halükarda hatta bahis şartı olmazsa bile haramdır. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
    51967 Kur’anî İlimler 2010/03/07
    Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır: 1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan ...
  • Rad suresinin 31. Ayetin “Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” açıklaması nasıldır benim için açıklar mısınız?
    11568 Tefsir 2012/02/15
    Şu ayetten “kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” maksadın ne olduğu konusunda müfessirler tarafından iki görüş ortaya atılmıştır:1-
  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6954 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    7212 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    8163 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • İnsanın bilgisi nispî midir yoksa mutlak mıdır?
    7603 Yeni Kelam İlmi 2011/08/17
    Göründüğü kadarıyla nispî bilgi ve mutlak bilgi hakkında hissî ve tecrübî örnekler ile aklî örnekler arasına fark koymamız gerekmektedir; zira hissî ve tecrübî örneklerde bilgimizin nispî ve sadece özel hususların tecrübe edilmiş olması mümkündür. Bazı hususlarda his ve tecrübenin hata yapması muhtemeldir. Ama aklî hususlar böyle değildir; zira aklî ...
  • Ebu Süfyan zorlamayla mı Müslüman oldu?
    7411 Tarih 2014/05/28
    Hiçbir muteber tarihi kaynakta Mekke fethinden önce Ebu Süfyan’ın Müslüman olması nakledilmemiştir. Ancak Ebu Süfyan önderliğindeki Kureyş kâfirlerinin merkezi karargâhı ve siyasi başkentinin düşmesinden sonra o ve kendisi gibi düşünenler Müslüman olduklarını ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu, onların Müslümanlığının bir tür mecburiyetten kaynaklandığına delalet etmektedir. Kendilerinin sonraki ...

En Çok Okunanlar