Gelişmiş Arama
Ziyaret
21444
Güncellenme Tarihi: 2010/08/14
Soru Özeti
Hz. Ali (a.s) Ebubekr, Ömer ve Osman’a biat etti mi? Neden?
Soru
Hz. Ali (a.s), Allah’ın kendisini halife seçtiğini biliyorduysa neden Ebubekr, Ömer ve Osmana biat etti? Deseniz ki gücü yoktu, o zaman gücü olmayan biri imamete de layık olmaz, zira ancak imamet yükünü taşıma gücüne sahip kimse imam olabilir. Yok gücü vardı, ama kendisi bu gücünden faydalanmadı derseniz, o zaman haindir ve hainden imam olmaz(!) ve rehberliğine itimat edilemez. Oysa İmam Ali ihanet vb. şeylerden beridir. Haşa ki O hain olsun. Öyleyse sizin buna cevabınız -varsa eğer- nedir?
Kısa Cevap

1-     İmam Ali (a.s) ve Peygamberin ashabından bazıları başlangıçta Ebubekr’e biat etmediler. Sonradan biat ettilerse de bunu İslamın korunması ve İslam devletinin hayırı için yaptılar.

2-      Bütün sorunlar kılıç ve cesurlukla halledilmez, her yerde zor ve güç kullanılmaz. Hikmetli ve akıl sahibi kimse her sorunu kendisine uygun özel yöntemle halleder.

3-     Eğer İmam, dinin korunması ve Allah Resulü’nün (s.a.a) çektiği zorlu zahmetlerin boşa çıkmaması için bazılarıyla biat ettiyse bunun manası onların gücünden korktuğu veya onlardan daha az güce sahip olduğu için değildir.     

4-     Tarihe ve İmam Ali’nin (a.s) sözlerine baktığımızda, İmam (a.s) halifelerin dönemindeki mevcut duruma itirazda bulunmuştur, ancak aynı zamanda İslam düşmanlarının karşısında İslam devletini korumuş ve takviye etmişti.

Ayrıntılı Cevap

İslam tarihinin başlarındaki olaylara baktığımızda göreceğiz ki:

‘Peygamber (s.a.a) daha defnedilmeden Beni Saide Sakifesi olayı baş gösterdi. Hz. Ali (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) kefen ve defin işleriyle meşgulken bir grup Hz. Ali’nin (a.s) dışında başka birine biat etti.’[1] Ama Abbas b. Abdulmuttalib, Fazl b. Abbas, Zübeyr b. Avvam, Halid b. Said, Mikdad b. Amr, Selman-ı Farsi, Ebuzer-i Ğifari, Ammar b. Yasir, el-Berra b. Azip, ve Ubey b. Kaab gibi ashabın ileri gelenleri ona biat etmediler ve Hz. Ali’nin tarafına geçtiler.[2] Müsned-i Ahmed (1/55) ve Taberi’nin (2/466) yazdığı gibi bu grup Hz. Zehra’nın evinde toplanmış ve Ebubekr’e biat etmemişlerdi.[3]

Tarihlerde şöyle yazar: Hz. Ali, kapısında toplanan ve kendilerine biat etmesini isteyenlere şöyle cevap verdi: ‘Gidin yarın saçlarınızı kestirin ve gelin.’ Ama ertesi gün yalnızca üç kişi geldi.[4]

Yine tarihler, Hz. Ali’nin Hz. Fatıma hayatta olduğu sürece kimseye biat etmediğini yazmaktadır. Ancak  halkın Ebubekr’den dönmediğini görünce mecbur kalıp biat etti.[5]

İmam Ali (a.s) ve ashaptan bir grup, Peygamberin vefatından sonra bir süre Ebubekr’e biat etmediler. Biat ettikleri zamanda bunu yalnızca İslamın ve İslam devletinin korunması için yaptılar.

Belazeri, İmam Ali’nin (a.s) biat etme nedenini şöyle açıklıyor: ‘Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Arap kabilelerinden bazıları mürted olmuşlardı. Osman Ali’nin (a.s) yanına gelerek ‘Ey amcaoğlu, sen biat etmeyinceye kadar onlardan hiç kimse düşmana karşı savaşmaya gitmeyecektir.’ diyor ve Onunla devamlı bu şekilde konuşuyordu. Sonunda Ali (a.s) Ebubekr’le biat etti.[6] Ancak Hz. Ali (a.s) Ebubekr’in halifelik döneminde ve ondan sonraki dönemlerde bu olanlara şikayet ve itirazlarını dile getiriyordu.

İmam Ali (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Allah'a andolsun ki Ebubekr, hilafete göre yerimin, değirmen taşının mili gibi olduğunu bildiği halde hilafeti bir gömlek gibi giyindi... Ben de hilafetle arama bir perde çektim, ondan yüz çevirdim... Başladım düşünmeye; kesilmiş elimle atağa mı geçeyim, yoksa kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim?.. Gördüm ki sabretmek akla daha yatkın, sabrettim. Ama gözümde diken vardı, boğazımda kemik. ‘[7]

‘İmam Ali’nin (a.s) cesaretine rağmen neden kıyam etmedi ve ameli olarak neden bir şey yapmadı’ sorunuza gelince diyoruz ki: Bütün sorunlar savaş ve kılıçla halledilmezler ve her yerde zorbalık geçerli değildir. Hikmetli ve akıl sahibi kimse sorunları onlara uygun özel yöntemle halleder. Savaş meydanında güç, kudret ve cesarete sahip olmak faydasız işlerin yapılmasına asla kılıf olamazlar.

Hz. Harun, Hz. Musa’nın kavminin buzağıya taptığını görünce hitabetli bir konuşmacı ve Hz. Musa’nın vasisi olmasına rağmen hakkı söyleyip, nasihat etmekten başka bir şey yapamadı. Kur’an, Hz. Musa’nın Hz. Harun’a Benî İsrailîn buzağıya tapmasına engel olmak için neden herhangi bir girişimde bulunmadığına dair itirazını ve Hz. Harunun verdiği cevabı şöyle anlatıyor: ‘Anam oğlu dedi, sakalımı, başımı bırak benim, gerçekten de, sözüme tam uymadın da İsrailoğullarının arasına ayrılık saldın, diyeceğinden korktum.’[8]

Hz. İbrahim’in putperestlerden uzaklaştığı konusunda da şöyle buyuruyor: ‘Onların ve Allah'tan başka kulluk ettikleri şeyleri bırakınca...’[9] Yine Ashab-ı Kehf’in zalim kavimlerinden uzaklaşması hakkında ise şöyle buyuruyor: ‘Ve mademki dediler, onlardan ayrıldınız ve Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, sığının mağaraya da Rabbiniz, rahmetiyle bir genişlik versin size ve işinizde de kolaylık sebepleri hazırlasın size.’[10]

Onlara bu idare etme ve kenara çekilmelerden dolayı korkak ya da hain dememiz doğru mudur?

Eğer İmam (a.s) Allah’ın dininin korunması ve Resulullah’ın (s.a.a) çektiği onca sıkıntı ve zahmetin boşa çıkmaması gibi değerli bir maslahattan ötürü birilerine biat ettiyse bu onların güçlerinden kendi canı için korktuğu veya gücünün onlardan az olduğu manasına gelmez; zira o dönemde İslam toplumunun imamlık ve önderliğini üstlenseydi liderlik gücünün ne ölçüde olduğunu herkes görecekti.

İmam (a.s) kıyam etmemenin tek yol olduğunu söyleyerek şöyle buyuruyor: ‘Peygamberin vefatından ve yaranın vefasızlığından sonra baktım Ehl-i Beyt'imden başka yardımcı göremedim, onların ölümüne razı olmadım ve diken dolu gözlerimi yumdum. Kemik saplanmış boğazımla (olayları) yudumladım. Sinirlerime hâkim oldum ve zakkumdan acı suyu tatma hususunda sabrettim.’[11]

Bir başka yerde bu konuyu şöyle açıklıyor: ‘Bugün öyle bir durumdayın ki, konuşacak olursam hükümet hırsına kapıldığımı söylü­yorlar. Susacak olursam ölümden korktuğumu iddia edi­yorlar.’[12]

Kısacası Hz. Ali (a.s) korktuğundan dolayı değil (ki dost ve düşman herkes onun o eşsiz cesaretine itiraf etmektedir), aksine hakkını almak için kendisini yeterli derecede destekleyen kimse bulamadığından, vahdeti korumak ve İslamın hayırı için sustu. Bu, her gerçek liderin yapacağı bir şeydir. Hatta Allah Resulü (s.a.a) kendisini destekleyenin az olmasından dolayı, o az sayıdaki ashabının ve İslamın korunması için kavminden ayrılıp Medine’ye hicret etmek zorunda kaldı. Ama Müslümanlar çoğaldıktan sonra Mekke’yi fethetmeye koyuldu. Yine müşriklerle antlaşma yaptığı zaman ‘eğer kendisini Allah’ın peygamberi biliyorduysa neden müşriklerle antlaşma yaptı’ denilebilir mi? Eğer karşı koyma gücü olmasaydı, peygamberliğe ve liderliğe salahiyeti yoktu mu diyecektik?!!

Dolayısıyla Hz. Ali (a.s) kendisini Peygamberin (s.a.a) halifesi olarak görüyordu, ama Müslüman toplumun hayırı için sabretmesi gerekiyordu. Çünkü O, Allah yolunda kahramanlığı, kılıcı ve gücünü nerede kullanacağını çok iyi biliyordu. Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra ise en büyük kahramanlığın sabır olduğunu görüyordu. O biliyordu ki, kendisinin ve dostlarının eline kılıç almaları, daha yeni dikilmiş İslam fidanının kökünü kurutmak isteyen İslam düşmanlarının işine yarayacaktı. Bu maslahatlardan dolayı Hz. Ali (a.s) önemli olanı en önemli olana (İslamın aslının korunmasına) feda etti.         


[1] - Kenz-ul Ummal, c.5, s.652

[2] - Suyuti, Tarih-ul Hulefa, s.62 (Dar-ul Fikr yayınları- Lübnan); Tarih-I Yakubi, c.2, s.124-124; Taberi, Tarih-ul Ümem ve’l Müluk, c.2, s443 (İstikamet yayınları, Kahire); Müsned-i Ahmed, c.3, s.156, (Dar-us Sadr baskısı)

[3] - a.g.e.

[4] - Allame Askeri, Maalim-il Medreseteyn, c.1, s.162

[5] - Taberi, a.g.e. s.448

[6] - Ensab-ul Eşraf, c.1, s.587

[7] - Nehc-ul Belağa, 3. Hutbe, s. 45

[8] - Taha/94

[9] - Meryem/49

[10] -Kehf/16

[11] -Nehc-ul Belağa, 26. Hutbe, s. 73

[12] - a.g.e. 5. Hutbe, s.51

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Müçtehitlerin makamı konusunda bir ayet veya hadis var mı?
    10426 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bu devirde temizliğe riayet etmemize rağmen, adet görme guslünün felsefesi nedir?
    6929 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanların maddi ve manevi maslahat ve menfaatleri korumak için oluşturulmuş ve bundan başka hiçbir hedef gözetilmemiştir. Yüce Allah bu hükümler ile insanlar için hem manevi hem de cismani taharet ve temizliğin sağlanmasını istemektedir. Esasen guslün ve adet guslünün hikmet ve sırları, zahiri ...
  • Kumar aleti olmaktan çıkmış olan oyun kâğıtlarıyla kumar amacını gütmeksizin oyun oynamanın hükmü nedir, sakıncalı ve işkâlı var mıdır?
    8387 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Zikredilen sorunun cevabı bağlamında imma Humeyni (kuddise sırruh) ve diğer taklidi mercileri şöyle buyurmuşlardı: Örfün nezdinde kumar aleti olarak bilinen oyun kâğıtlarıyla oyun oynamak kesinlikle caiz değildir. (İster kazanmak ve kazanmamak amacını gütsün ister gütmesin). Ama örf nezdinde kumar aletlerinden sayılmayan; örneğin bir anlamda fikri geliştiren ve dini ve ilmi ...
  • Kadın zarif bir varlık mıdır yoksa zayıf bir insan mı?
    11792 Eski Kelam İlmi 2010/12/05
    Kur’an’a göre kadının makamı çok yüksektir. Kur’an yaratılış yönünden kadın ve erkeği aynı cinsten olduğunu söylemekte ve insanlıkta bir bilmektedir. Bu semavi kitap özel ilahi lütufa nail olan, vahiyin rububi makamınaçıkan ve meleklerin konuştuğu kadınlardan bahsetmiş, iman ve Allah yolunda mukavemetin örnekleri olan ...
  • İmamlara ait resimlerin şer’i hükmü nedir?
    7021 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah, bizi ölümden sonra tekrar bu dünyaya döndürecek olursa biz iyi işler yapar mıyız?
    11185 Eski Kelam İlmi 2010/07/07
    Birincisi, kişilerin isteğine bağlı olarak dünyaya dönebilmelerinin mümkün oluşu yaratılış nizamının bozulmasına ve Peygamberlerin gönderilişinin abes olmasına yol açar. İkincisi, bu kişilerin dünyaya dönmeleri farz-i mahal gerçekleşse bile onların iyi işler yapacakları belli değildir. Çünkü dünya aynı dünyadır ve onlar da aynı istek ve heveslere sahiptirler. Nitekim dünyada da ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70480 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • İranda ne kadar Yahudi var ve İran devletinin onlara davranışı nasıldır?
    10619 Düzenler 2011/10/23
    İran İslam Cumhuriyetinde dini azınlıklar (Yahudi, Hıristiyan, Zerdüşt...) Müslümanlarla beraber yaşamaktalar. İran Yahudilerinin kendi istatistiklerine göre İranda şu anda 20 bin civarında Yahudi (Kelimi) vardır.[1] Onlarda diğer İran vatandaşlarının sahip olduğu tüm hak ve hukuka sahiptirler. Ekonomi, ibadet, sosyal ...
  • imamların makamı enbiyaların makamindan daha mi üstün?
    14340 Eski Kelam İlmi 2011/02/14
    İmamların ilmi makamları nebilerinkinden daha üstün olduğu meselesi birçok rivayetlerde konu edilmiş. Bunun asıl delili imamların (a.s.) nurani olan batini boyutlarının peygamber (s.a.a.) ile bir olmalarıdır. Peygamber (s.a.a.) diğer peygamberlerden üstün olduğu gibi, bu kaynaktan yararlanan imamların ilmi makamı da diğer tüm peygamberlerden ...
  • Hangi imam ferec duasını şahsen okumaktaydı?
    15018 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Ferec kavramı, (Arapça) sözlükte “gam ve hüzünden kurtulmak ve ferahlanmak” anlamına gelir.[1] Hadis kitaplarında ferec ve ferahlanmanın hâsıl olması için zikredilen dua ve ameller bu sözlük anlamını taşımaktadır. Burada “Ferec Duası” olarak adlandırılan üç dua ve de “Ferec Namazı” olarak isimlendirilen bir namazı zikretmekle ...

En Çok Okunanlar