Gelişmiş Arama
Ziyaret
8657
Güncellenme Tarihi: 2010/06/10
Soru Özeti
Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
Soru
Ehlisünnet kaynaklarında kadınların kabirleri ziyaret etmekten men edilmesi hakkında ne söylemeliyiz? İlgili hadisler zayıf mıdır yoksa onların bir açıklaması mı vardır? Kabir ziyaretlerine muhalif olanların görüşünü göz önünde bulundurarak tam bir cevap verir misiniz? Ben Kur’an, Şii ve Sünni hadisleri açısından kabirleri ziyaret etmenin ispatlanması ve Vahabiliğin şüphesinin reddedilmesine çalışmaktayım. Lütfen cevaba ulaşmada bana yardımcı olur musunuz?
Kısa Cevap

Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi mezarlığa gidebileceği neticesine ulaştırmıştır. Şiiler de hadis toplama ve tahlil etmedeki farklı kıstaslarına dayanarak, kâmil anlamda bunun yasak olduğuna dair bir delil görmemektedir. Elbette mezarlıklarda bulunmadan muhtemelen kaynaklanacak olumsuzluklardan sakınılması gerektiğine dikkat etmek gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Ehlisünnetin hadis kaynaklarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasını bir tür yasaklayan birtakım hadisler mevcuttur. Amr b. As’ın oğlu Abdullah’ın naklettiği bu hadislerden birinin içeriği şudur: Biz, Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte bir yolda hareket ediyorduk, aniden Hz. Peygamber (s.a.a) bizim yabancı sandığımız bir kadını gördü. Lakin kendisi onun tarafına gidince biz o kadının Fatıma Zehra (s.a) olduğunu anladık. Hz. Peygamber (s.a.a) ey Fatıma (s.a) neden evinden dışarı çıktın diye kızından sordu. Fatıma Zehra (s.a), bir aileden bir şahıs vefat etmiş idi ve ben onlar için üzüldüm ve kendilerine başsağlığı dilemek için onlar ile birlikte hareket ettim diye söyledi. Hz. Peygamber (s.a.a) mezarlığa kadar onlar ile birlikte miydin diye sordu! Fatıma (s.a), ben bu işin kötülüğü hakkında sizden duyduklarım tüm şeyler ile birlikte nasıl mezarlığa gidebilirdim diye söyledi. Hz. Peygamber (s.a.a) bu yanıtı duyunca şöyle buyurdu: Eğer oraya gitmiş olsaydın asla cennete giremezdin![1] Bir başka rivayette de Ebu Hüreyre şöyle nakletmektedir: Peygamber (s.a.a) sürekli mezarlıklarda bulunan kadınlara[2] lanet etmiştir.[3] Şii mezhebinde hadis mefhumunu (diraye) ve hadisi nakleden bireyleri (rical) tanımaya dönük bulunan tümel kaideler esasınca, belirtilen rivayetler her iki açıdan da yani rical ve diraye bakımında kabul edilir değildir. Ehlisünnetin bakışında da altı sahih kitabın yazarlarından biri olan Tirmizi, ikinci hadisin altına şöyle bir not düşmüştür: Bazı âlimler, Hz. Peygamberin (s.a.a) sonları kabir ziyaretini caiz kıldığına ve onun onayının erkek ve kadınları içerdiğine inanmaktadırlar.[4] Ehlisünnetin birçok fakih ve âlimleri açısından ilk hadis de zayıf sayılmaktadır.[5] Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretlerinden men edilişleri hakkında bulunan diğer rivayetler, senet açısından bu iki rivayetten daha güçlü sayılamaz. Bu hususta sözü edilen konuların bir bölümünü Ehlisünnete eğilimli Zeydi düşünürlerden biri olan Şevkani’nin nakliyle aktarıyoruz. Şevkani Ehlisünnet kitaplarında nakledilmiş hadisleri ve kadınlar tarafından kabirlerin ziyaret edilmesi ile ilgili konuyu inceleyerek şöyle demiştir: Âlimlerin çoğunluğu, fitne ve başka bir sorunun çıkmamasından emin olunduğu takdirde kabirlerin ziyaret edilebileceğinin caiz olduğuna fetva vermişlerdir. Çünkü Sahih-i Müslim’de Ayşe’den nakledilen bir hadis mevcuttur. Bu hadiste Ayşe, Hz. Peygamberden (s.a.a) kabirleri ziyaret ederken hangi duayı okuyayım diye sorar ve Hz. Peygamber de (s.a.a) ona bir dua öğretir (ve onu kabirleri ziyaret etmekten men etmez.).[6] Başka bir yerde de Sahih-i Buhari’nin nakliyle Hz. Peygamber (s.a.a) bir kabir kenarında oturan ve ağlayan bir kadına hitap etmiş ve onu kabirleri ziyaret etmekten men etmeksizin kedisine sabır ve takva tavsiye etmiştir.[7] Buna ek olarak Hâkim Nişaburi, Fatıma Zehra’nın (s.a) her hafta amcası Hz. Hamza’nın kabrini ziyaret ettiğini, orda namaz kıldığını ve ağladığını nakletmektedir.[8]  Ardından Ehlisünnetin meşhur müfessiri Kurtubi’den şöyle bir söz nakleder: Bu hadisler, kabir ziyaretlerinin ölümü hatırlatması ve bu hususta erkek ile kadın arasında bir fark bulunmaması gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, fitneye sebep olacak etkenlerin olmaması durumunda kadınların kabirleri ziyaret etmesinin önünde herhangi bir engelin olmadığı gözükmektedir. Şevkani, en sonda bu görüşü mevcut en güçlü inanç olarak değerlendirmekte ve kabullenmektedir.[9] Ehlisünnet düşünürlerinin kitaplarına müracaat etmeyle onlardan çoğunun da Şevkani’nin kitabında bulunan görüşe yatkın olduklarını gözlemlemekteyiz.[10] Elbette bunun karşısında Ehlisünnetten bir grup ve bu cümleden olmak üzere Vahabiler kadınlar için kabir ziyaretini men eden başka görüşlere inanır. Bu görüşler, onların bir numunesi cevabın başında belirtilen, senet ve yapı açısından zayıflığı belli olan ve daha güçlü hadisler ile çelişen hadislere inanmalarından kaynaklanır. Son olarak şu noktaya dikkat etmek gerekir: Şia rivayetleri esasınca, toplum bireylerine yönelik insani vazifeyi eda etme gayesiyle kadınların cenazelerin defnedilmesinde, kabirlerde ve hastaları ziyaret etmede yer almaları sakınca taşımaz, hatta bu masum önderler tarafından vurgulanmıştır. Aşağıdaki rivayete dikkat ediniz:

Abdullah Kahili İmam Kazım’a (a.s) şöyle dediğini aktarır: Eşim arkadaşlarımdan birinin eşiyle matemlere katılmaktadır ve ben her zaman o ikisini bu işten sakındırmaktayım. Bir gün eşim bana eğer bu iş haram ise ve meşru değil ise bu merasimlere bundan sonra katılmamamız için bize söyle, lakin haram değilse neden bizim matemlere katılmamıza engel oluyorsun diye söyledi. Eğer biz başkalarının taziyelerine gitmezsek, onlar da bizim taziyelerimize gelmez! İmam bu sözleri duyunca yanıt olarak şöyle buyurdu: Senin sorun toplumsal gerekler ile irtibatlıdır. Babam (İmam Sadık (a.s)) annem ve Ümmü Ferve’yi (İmamın diğer bir eşi) her zaman Medine halkına yönelik kendi toplumsal görevlerini yerine getirmeleri için değişik yerlere yollardı![11] Elbette hanımlar bu yer ve merasimlerdeki varlıklarının tam bir metinlik ile gerçekleşmesine ve sağlıklı toplumsal aktiviteler ile pek uyuşmayan girişimlerden sakınmaya özen göstermelidirler. Bu doğrultuda Ehlisünnet hadis kitaplarında bulunduğu gibi Şia hadis kitaplarında da kadınları cenaze defin merasimine katılmaktan ve kabirlerde bulunmaktan men eden hadislerin[12] bulunduğu bilinmelidir. Lakin Hz. Fatıma Zehra (s.a) gibi bireylerin ameli yaşam tarzı ve de bu tür hususları caiz sayan hadislerin varlığına binaen, men edici rivayetlerin İslami edebe yeterli derecede riayet etmeyen veya kabirleri kendilerine yer edinen bazı kadınlar hakkında olduğu söylenebilir.[13]Bu esas uyarınca Şiiler ve birçok Ehlisünnet mensubunun otak görüşü şudur: Bayanlar cenazeler defnedilirken ve de kabir ziyaretleri yapılırken şer’i sınırlara riayet etmekten gafil olmamalı veya doğal hayattan fasıla alıp kabirlerde yaşamamalıdırlar. Lakin kabir ziyaretlerinde bulunan olumlu faydalar kadınları da içerir ve bu yüzden onlar kabir ziyaretinden mahrum kılınmamalıdır.

 


[1] Müsned-i Ahmet bin Hanbel, c. 2, s. 168 – 169, Darı Sadır, Beyrut.

[2] “Zıvarat” tabirinin “zairat” yerine kullanılması, mezarlıkta daimi bir şekilde bulunma anlamına işaret eder, mezarlığı normal bir şekilde ziyaret etmeyi ifade etmez.

[3] Süneni Tirmizi, c. 2, s. 259, Daru’l Fikir, Beyrut, 1403 h.k.

[4] a.g.e.

[5] Muhyi’d Din En- Nevevi, El- Mecmu fi şerhi’l-Mühezzeb, c. 5, s. 278, Daru’l Fikir, Beyrut.

[6] Sahih-i Müslim, c. 3, s. 64, Daru’l-Fikr, Beyrut.

[7] Sahih-i Buhari, c. 2, s. 73, Darul-Fikr, Beyrut.

[8] Niaşburi, Hakim, Müstedrek, c. 1, s. 377, Daru’l-Marifet, Beyrut, h.k. 1406.

[9] Eş- Şevkani, Muhammed bin Ali bin Muhammed, Neyli’lEvtarminEhadisiSeyyidi’lEhyar, c. 4, s. 165-166, Daru’l Celil, Beyrut.

[10] El- Gazi ebi’lFazl Ayaz El- Yahsibi, Eş- Şifa bi tarifi Hukuku’l Mustafa, c. 2, s. 84, Daru’l Fikir, Beyrut.

[11] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi, c. 3, s. 217, hadis 5, Daru’lKutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[12] Hürr’üAmuli, Vesailu’ş Şia, c. 3, s. 239-240, hadis 3512, 3513, 3514, MüessesetuA’lu’lBeyt, Kum, 1409 h.k.

[13] a.g.e, c. 20, s. 210, hadis 25452.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam evlatlarının adına yapılmış türbelere inanmanın ölçüsü nedir?
    6813 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    İmam evlatlarından maksat Ehl-i Beyt İmamlarının soyundan gelen zatların türbeleridir. Bir çok hadiste Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin gerekli olduğu vurgulanmış ve bu iş için büyük bir sevap ve mükafat vaat edilmiştir.Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin bir örneği de onların mezarlarına saygı göstermek, oraları ziyaret ...
  • Şia'nın Mehdi Muntezer hakkında görüşü nedir?
    10145 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Bu soru çok genel olduğu için, cevapta bu konuyu birkaç yönden ele alıp; İmam Mehdi (ac)'in hayatını, Kur'an ve rivayetlerdeki bilgileri ve son olarak 12. İmamın zuhurunun alametlerini kısaca inceleyeceğiz.On ikinci imamın ismi İslam peygamberinin ismiyle (m h m d) aynıdır ...
  • Neden yeni Müslüman olmuş birisi geçmiş namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmezken doğuştan Müslüman olan birisi eda etmediği namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmektedir?
    2736 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2020/01/19
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12734 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    7622 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    6967 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Haksız yere yemin eden kimsenin akıbeti ne olur?
    12187 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Haksız yere yemin etmenin akıbetinden maksat iki şey olabilir:1- Şer’i ve fıkhi hüküm manasında akıbet.2- Getirdiği sonuçlar manasındaki akıbet. Bu etki dünya veya ahiret etkileri olabilir. Sorudan galiba bu ikinci mana kastedilmektedir.1- Şer’i HükümŞer’i Hüküme göre ...
  • Nur suresinin iniş sebebi nedir?
    30901 Tefsir 2012/05/27
    Nur suresinin bir iniş sebebi yoktur; ama 6 ila 9, 11 ila 16 ve 30 ila 31. ayetlerinin iniş sebebi vardır ve aşağıda bunlara işaret edilecektir: Nur suresinin 6 ila 9. ayetlerinin iniş sebebi: Bu ayetlerin iniş sebebi hakkında İbn. Abbas’tan nakledildiğine göre ...
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8855 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Aşırılık nedir ve ondan nasıl uzak kalınabilir?
    17415 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    “Ğuluv” (aşırılık) sözlükte fazlalık ve uzamak anlamındadır; başka bir ifadeyle had ve ölçüyü aşmaktır veya daha iyi bir tabirle her şeydeki ölçü ve konumdan çıkmak ve öteye geçmek aşırılıktır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de aşırılığa şöyle işaret etmektedir: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.” ...

En Çok Okunanlar