Gelişmiş Arama
Ziyaret
20207
Güncellenme Tarihi: 2011/11/22
Soru Özeti
Muaviye’nin Hz. Ali’ye (a.s) muhalefet etme nedeni neydi?
Soru
Muaviye’nin Hz. Ali’ye (a.s) muhalefet etme nedeni neydi?
Kısa Cevap

Muaviye’nin Hz. Ali’ye (a.s) muhalefet etmesi, iki kültür ve düşünce şeklinin birbirine muhalefet etmesi ve aykırı olmasıdır. Bunun nedenini de tarafların özelliklerinde aramak gerekir. İmam Ali (a.s) ilim, imanda geçmişi olmak, cesaret, mertlik, fedakarlık ve adalet gibi sıfat ve özelliklere sahipti. Bu değerli sıfat ve özelliklerin neticesinde Yüce Allah onun sevgisini halkın kalbine yerleştirmiş ve bu da imansız bireylerin ona kıskançlık ve düşmanlık duymasına neden olmuştur.

Ayrıntılı Cevap

Muaviye’nin Hz. Ali’ye olan muhalefeti, bir şahsın başka bir şahsa olan muhalefeti gibi değildir. Bilakis iki kültür ve düşünce tarzının birbirine muhalefet etmesi ve aykırı olmasıdır. İmam Ali’ye (a.s) muhalefet etmenin, düşmanlık taşımanın ve kin beslemenin nedenini kendisinin sıfat ve özelliklerinde, başkalarıyla olan ilişki ve iletişimindeki ölçülerde ve de Muaviye’nin özellik ve sıfatlarında aramak gerekir. İmam Ali (a.s) dostların sevinmesine ve düşmanların da kıskançlık ve kinine sebep olan bir takım sıfat ve özellikler taşımaktaydı. Bu sıfat ve özelliklerden bazıları şunlardır:

1. İmam Ali’nin (a.s) İlmi: Aziz İslam Peygamberinden (s.a.a) sonra, Ali (a.s) İslam hüküm ve buyruklarını ve de evren ve yaratılış âleminin incelik ve sırlarını en iyi bilen şahıs idi. Öyle ki dost ve düşmanlar sorun ve problemlerinde ona müracaat etmekteydi.

2. İmanda Geçmişi Olmak: İmam Ali (a.s), İslam Peygamberine (s.a.a) iman eden ilk erkekti ve aziz Peygamber (s.a.a) onu kendi halife ve vâsii sıfatıyla atadı ve halka tanıttı.

3. Savaş Meydanında Cesaret Ve Korkusuzluk: Hz. Ali’nin (a.s) cesareti o kadar çoktu ki savaşlarda en zor ve tehlikeli durumları kendisine devrederlerdi ve o da fedakârlıkla düşmanı alt ederdi.

4. Mertlik Ve Bağışta Bulunmak: Hz. Ali (a.s) şahsî malından çok bağışta bulunurdu. Hatta kuyu ve kanal kazma ve hurmalıklar yapmada gösterdiği onca çaba ve çalışmaya rağmen bunlardan hiçbirisini kendisi için saklamamış ve Allah yolunda hepsini vakfetmiştir.

5. Fedakârlık: İmam Ali (a.s) mal bağışlamanın yanında, birçok yerde kendisi ve ailesinin çok ihtiyaç duyduğu gerekleri bile yoksul insanlara vermekteydi. Bunlardan bir numuneyi Kur’an beyan etmiş ve övmüştür.[1]

6. Adalet: İmam Ali’nin adalet ve insafı, onu tüm adil yöneticilerin idolü haline getiren en belirgin sıfattır. O bu hususta şöyle buyuruyor: “Allah’a yemin ederim ki bir karıncanın ağzından bir arpa kabuğunu almam için bana yedi göğü felekleriyle birlikte verseler, bu işi yapmam.”[2]

7. Allah’a Kulluk Etmek Ve Nefis Heveslerine Muhalefet Etmek: İmam Ali (a.s) hiçbir zaman nefsanî heveslere uyarak bir adım atmadı ve Allah için tüm meyil ve heveslerini ayaklar altına aldı. Sadece halisçe Allah’a kulluk etmek ve O’nun için amel etmek peşinde oldu. Amr b. Abduved ile çarpışması bu ihlâsın bir örneğidir.

Bu değerli sıfat ve özellikler neticesinde ve “inanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır”[3] ayeti hükmünce Yüce Allah onun sevgisini halkın kalbine yerleştirdi. O halk nezdinde en değerli kimseydi; zira iman ve üstünlük iddiası taşıyan kimseler bu sıfatlarda onun eline su dökemiyordu. Ama düşmanlıkları ve özellikle de Muaviye’nin düşmanlığını körüklemede diğerlerinden daha çok etkili olan sıfat, Hz. Ali’nin (a.s) adaletiydi. Hz. Ali (a.s) hilafeti kabul ettikten sonra Medine mescidinde yaptığı ilk konuşmasında şeffaf bir şekilde tüm konum ve programını ilan etti. Adaleti yayma, zulümle mücadele etme ve salahiyete önem vermeden ibaret olan kendi devletinin asıl çizgisinden net olarak söz etti. Mevcut durumu altüst edeceğini, geri kalmış salahiyetli kimseleri öne çıkaracağını ve öne çıkmış salahiyetsiz kimseleri de geriye iteceğini ilan etti.[4] Kadınların mehiri ve kenizlerin parası olarak harcanmış olsa bile yağma edilmiş malları geri döndüreceğini bildirdi; çünkü adalette ferahlık olduğunu ve adalet bir şahsı sıkıyorsa zulmün onu daha fazla sıkacağını belirtti.”[5] Öte taraftan Muaviye reislik sevdasında olan bir şahıs idi ve güce ulaşmak için hiçbir işten geri kalmıyordu. Tarihte nakledildiği üzere Muaviye İmam Hasan (a.s) ile barış yaptıktan sonra bir gün bayram namazında kendi maksat ve hedeflerini ifşa etti ve şöyle dedi: “Ben oruç tutmak, namaz kılmak, hac etmek veya zekât vermek için sizin ile savaşmadım! Çünkü ben sizin bunları yapacağınızı biliyordum. Ben reis olmak sizin için savaştım. Allah sizi yönetmeyi bana vermiş idi ama sizler istemiyordunuz.”[6] Bu nedenle tüm çalışma ve çabası reislik, saltanat ve halka hükmetmek olan bir düşünme şeklinin İmam Ali’nin değersel devletine tahammül edemeyeceği çok açıktır. Artı, İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlarda Muaviye’nin müşrik ata ve akrabalarının öldürülmesi, onun yüreğindeki İslam ve İslam Peygamberinden (s.a.a) intikam alma ateşini körüklemişti ve bu da İslam’ın sembolü ve Peygambere (s.a.a) en yakın kimse sıfatıyla İmam Ali’ye (a.s) muhalefet etmek için başka bir dürtüydü. Nitekim onun evladı olan Yezid, İmam Hüseyin’i (a.s) şehid ettikten sonra onun kesilmiş mübarek başı karşısında kendi kinini dışarıya vurmuş ve alenen şu şiiri okumuştur: Keşke Bedir savaşında ölen atalarım Hazreç kabilesinin içine düştüğü bu zillet ve onursuzluğu görseydiler…” Bu şiiri Uhud savaşında Müslümanların yenilmesinden ve Peygamberin yarenlerinin şahadete ermesinden sonra İbn. Züberi okumuştu.[7] Şimdi de Yezid bu şiiri İmam Hüseyin’i şahadete erdirdikten sonra okuyor, bu iki hadiseyi birbirine benzetiyor ve müşrik atalarının hazır bulunup kendisinin Peygamber (s.a.a) ailesinden bunun intikamını nasıl aldığını görmelerini arzuluyordu. Bu nedenle, Muaviye ve kabilesinin İmam Ali’nin (a.s) hükümetine ve evlatlarına muhalefet etmesinin asıl nedeni, İslam’ın aslına ve aziz İslam Peygamberin attığı temele karşı olmasıydı.

İlgili başlıklar:

Sahabe Ve Hz. Ali (a.s), 2810 (Site: 3504).

İmam Ali’nin Özellikleri (a.s), 500 (Site: 541).



[1] İnsan, 8 – 10.

[2] Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 13, s. 211:

نَهْجُ الْبَلَاغَةِ، قَالَ ع "وَ اللَّهِ لَوْ أُعْطِیتُ الْأَقَالِیمَ السَّبْعَةَ بِمَا تَحْتَ أَفْلَاکِهَا عَلَى أَنْ أَعْصِیَ اللَّهَ فِی نَمْلَةٍ أَسْلُبُهَا جُلْبَ شَعِیرَةٍ مَا فَعَلْتُهُ"

[3] Meryem, 96: "إِنَّ الَّذینَ آمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحاتِ سَیَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمنُ وُدًّا"

[4] Nehcü’l-Belağa, hutbe. 16, s. 57.

[5] Nehcü’l-Belağa, hutbe. 15, s. 57: فان فی العدل سعة و من ضاق علیه العدل فالجور علیه اضیق"

[6] Ebu’l-Feda İsmail b. Ömer b. Kesir ed-Demeşki (m 774), el-Bidaye Ve’n-Nihaye, c. 8, s. 131, Neşr-i Daru’l-Fikir, Beyrut, 1407/1986:

"قال یعقوب بن سفیان: حدثنا أبو بکر بن أبى شیبة و سعید بن منصور قالا: ثنا أبو معاویة ثنا الأعمش عن عمرو بن مرة عن سعید بن سوید. قال: صلى بنا معاویة بالنخیلة- یعنى خارج الکوفة- الجمعة فی الضحى ثم خطبنا فقال: ما قاتلتکم لتصوموا و لا لتصلوا و لا لتحجوا و لا لتزکوا، قد عرفت أنکم تفعلون ذلک، و لکن إنما قاتلتکم لأتأمر علیکم، فقد أعطانى الله ذلک و أنتم کارهون»

[7] El-Bidaye Ve’n-Nihaye, c. 8, s. 204, "لیت أشیاخى ببدر شهدوا جزع الخزرج من وقع الأسل‏"

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar