Please Wait
7111
Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz:
1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik de bu kaide ve kuraldan müstesna değildir. Yalancı iddia sahipleri, değerli mehdilik cevherine dayanarak kendi alçak iddialarıyla onu zedeleyen, tehdit eden, aynı şekilde Şia’nın düşmanları ve Vahabilik için bahane karar kılan bozguncu ve sahtekâr bireylerdir.
2. Cahillik: Her zaman hakikati tehdit eden unsurlardan biri cahillik ve dostların zarara vesile olan bilinçsizliğidir. Bugün intizar adı altında mehdilik düşüncesine zarar veren bilgisiz ve cahil dostların tehlikesini açıkça gözlemlemekteyiz. Bu kimseler intizar sloganıyla zulüm ve sitem karşısında susmuş ve düşmanın işini kolaylaştırmışlardır. Aynı şekilde bu şahıslar belirli periyotlarla görünüşte zuhurun göstergesi olan birkaç alameti görmeyle zuhuru bekleyenlere tarih tayin etmekte ve zuhurun çok yakın olduğunu müjdelemekteler. Bu gibi vakit belirlemeler hadislerimizde yadsınmakla birlikte, Hz. Mehdi’nin (a.c.f) gerçek bekleyicilerinin soğumasına ve ümitsizliğine neden olmaktadır.
3. Dünyaya tapmak: Kuşkusuz gerçekten de âşık olan kimse sevgilisine yabancı kalmaz, artı kendini sevgilisine uyarlar ve onun rengine bürünür. Bu yüzden ıslah ediciyi bekleyen kimse salih olmalıdır denmiştir.
“İntizar” genellikle mevcut durumdan rahatsız olan ve daha iyi bir durum yaratmak için çabalayan kimsenin haline denir. Örneğin iyileşmeyi bekleyen bir hasta veya evladının yolculuktan dönmesini bekleyen bir baba hastalık ve evlat ayrılığından rahatsız olur ve daha iyi bir durum için çabalar.
Kapsamlı bir cevaba ulaşmak için mehdilik hakkında bir tanımlama yapmamız lazımdır. Ardından potansiyel olarak mehdiliği tehdit eden olumsuzluklar ve afetleri inceleyeceğiz. Mehdilik, on ikinci imam sıfatıyla maslahat ve ilahi emir uyarınca şimdilik gayb perdesi arkasında yer alan ve bir gün dünya zulüm ve sitem ile dolduktan sonra ortaya çıkacak ve dünyaya adaleti hâkim kılacak Hz. Mehdi’nin (a.c.f) varlığına inanmaktır. Hz. Mehdi’nin (a.c.f) taraftarları böyle bir günü beklemektedirler. Ravi, İmam Rıza’dan (a.s) fereci bekleme hakkında sordum diye belirtir. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur: Ferec açılımlardan biridir ve sabretmek ve fereci beklemek ne güzeldir.[1] Evrendeki her fenomeni bozacak bir afet mevcuttur.[2] O halde her fenomeni afetten ve netice itibari ile yara almak ve yok olmaktan korumak için ilkönce ilgili afetlerin tanınması ve ardından da onların giderilip yok edilmesi doğrultusunda çalışılması gerekir. Mehdiliği tehdit eden hususlar olarak sayılan şeyler, her fenomenin yaralanmasına neden olabilecek afetlerdir. Bu hususlar çoktur ve biz sadece özet olarak bunlardan üç önemli hususa işaret ediyoruz:
1. Bir rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyurur: Her şeyin bir afeti vardır ve iyiliğin afeti kötülük ile birlikte olmaktır.[3] Eğer en üstün kanunları liyakatli olmayan uygulayıcıların eline bırakırlarsa veya en pahalı eşyalar ehil olmayan insanların elinde bulunursa ne ilgili kanunlar ve ne de değerli eşyalardan bir netice alınamaz. Mehdilik de bu kaide ve kuraldan müstesna değildir. Yalancı iddia sahipleri, değerli mehdilik cevherine dayanarak onu kendi alçak iddialarıyla yaralayan, tehdit eden, Şiilerin düşmanları ve Vahabilik için bir bahane haline getiren bozguncu ve düzenbaz bireylerdir. Elbette bu iddiaların kendisi bu inancın gerçek oluşuna delil teşkil eder; çünkü sahte üretim her zaman gerçeği taklit eder. Örneğin hiçbir zaman yedi bin tümenlik bir banknot basılmamıştır. Mehdilik de gerçekte olmasaydı iddiası yapılmazdı.
2. Cahillik: Hakikatleri her zaman tehdit eden unsurlardan biri cahillik ve dostların zarara yol açan bilgisizliğidir. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “İki grup benim belimi kılmıştır. Bunlar kuralsız âlimler ve bilgisiz ibadet edenlerdir; birinci grup edepsizlik ederek ve gizemleri açıklayarak halkın inançlarına darbe vuranlar ve ikinci grup ise ahmakça ibadetleri ile halkı kandıranlardır.”[4] Bugün intizar adıyla mehdilik düşüncesine zarar veren bilinçsiz ve cahil dostların tehlikesini açıkça gözlemlemekteyiz. Bunlar intizar adıyla zulüm ve sitem karşısında susmakta ve düşmanın işini kolaylaştırmaktalar yahut belirli periyotlarla zahirde zuhurun göstergesi olan birkaç alameti görmeyle tarih vererek Hz. Mehdi’nin (a.c.f) yakın zamanda zuhur edeceğini müjdelemekteler. Bu gibi vakit belirlemeler hadislerimizde yerilmiştir, artı bu Hz. Mehdi’nin (a.c.f) gerçek bekleyenlerinin soğumasına ve ümitsizliğine yol açmaktadır. Fuzeyl b. Yesar İmam Bakır’a (a.s) bu işin (İmam Mehdi’nin (a.c.f) zuhuru) bir vakti var mıdır diye sorduğunu belirtir. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurur: “Bunun vaktini belirleyenler yalan atmaktalar, tekrar ediyorum bunun vaktini belirleyenler yalan atmaktalar. Musa (a.s) rabbinin çağrısıyla dışarıya çıktığında kendi kavmine otuz gün vakit verdi ve Allah bu otuz güne on gün eklemesi nedeniyle kavmi, Musa (a.s) bize verdiği sözü tutmadı ve böylece onlar bilinen şeyleri yaptı.”[5]
3. Dünya Tapmak: Kuşkusuz gerçek anlamda âşık olan kimse sevgilisine yabancı kalmaz ve kendisini sevgilisine uyarlar ve onun rengine bürünür.[6] Bu yüzden ıslah ediciyi bekleyenin salih olması gerekir diye söylemişlerdir.
“İntizar” genellikle mevcut durumdan rahatsız olan ve daha iyi bir durum için çabalayan kimsenin haline denir. Örneğin iyileşmeyi bekleyen bir hasta veya evladının yolculuktan dönmesini bekleyen bir baba hastalık ve evlat ayrılığından rahatsız olur ve daha iyi bir durum yaratmak için çabalar. Aynı şekilde piyasanın bozuk ortamından rahatsız olan ve ekonomik krizin dinmesini bekleyen bir iş adamı iki halden birini taşır: ya mevcut duruma yabancı kalır veya daha iyi bir vaziyet yaratmak için çabalar. Bundan dolayı Hz. Mehdi’nin (a.c.f) hak ve adalet hâkimiyetini bekleme ve evrensel ıslah edicinin kıyam etmesi meselesi, gerçekte iki unsurdan oluşur: Reddetme unsuru ve ispat unsuru. Reddetme unsuru mevcut duruma yabancılaşmayı ve ispat unsuru ise daha iyi bir durum istemeyi temsil eder. Eğer bu iki husus insan ruhunda köklü bir şekilde yer edinirse iki türlü etkili amele kaynaklık teşkil eder. Bu iki türlü amel şunlardan ibarettir: Zulüm ve bozgunculuk etkenleri ile her türlü işbirliği ve koordinasyonu terk etmek ve buna ek olarak onlar ile mücadele etmek. İkincisi, belirtilen evrensel ve halka dayalı üniter devletin şekillenmesi için cismi ve ruhi olarak ve aynı şekilde maddi ve manevi bakımdan insanın kendisini yetiştirmesi ve kendisini hazırlaması gerekir. Bu iki hususun da yapıcı ve hareketlendirici, bilinçlendirici ve uyandırıcı birer etken olduğuna dikkat etmemiz iyi olacaktır.[7]Bu hususta daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki başlıklara müracaat ediniz:
Zuhurun Alametleri, 1392 (Site: 1414).
İmam Zaman’ın (a.c.f) zuhur alametleri, 219 (Site: 2032).
İmam Zaman’ın (a.c.f) zuhur zamanını belirlemek, 8529 (Site: 8908).
[1] Burucerdi, Seyyid Muhammed İbrahim, Tefsiri Cami, c. 3, s. 293-294, İntişaratıSadr, Tahran, çapı şeşum, 1366 h.ş.
[2] Payende, Ebu’l Kasım, Nehcu’lFesahe Mecmuayı kelimatıgısarı Hz Resul (s.a.a), s. 632, hadis 2255, Naşir Dünyayidaniş, Tahran, çapı çaharum, 1382 h.ş.
[3] Temimi Amedi, Abdu’lVahid bin Muhammed, Gureru’l Hikem ve Dureru’l Kelim, s. 431, 9843, İntişaratı defteri tebliğat, Kum, 1366 h.ş.
[4] Keraceki, Ebu’lFeth, Madenu’l Cevahir, s. 26, Kitaphane-i murtazaviyye, Tahran, 1394 h.k.
[5] Fahri Zencani, Seyyid Ahmet, GaybetiNumani, Fahri, s. 346 ve 347, Naşir Daru’lKutubu’l İslamiye, Tahran, çapı çaharum, 1362 h.ş.
[6] İmam Sadık’a (a.s) isnat edilen bir şiirde şöyle okuruz: لو کان حبّک صادقاً لأطعته لأنّ المحبّ لمن یحبّ مطیع.
[7] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 7, s. 381 ve 382, Naşir Daru’lKutubu’l İslamiye, Tahran, çapı evvel, 1374 h.ş.