Gelişmiş Arama
Ziyaret
6831
Güncellenme Tarihi: 2014/05/28
Soru Özeti
Kâfirlerin Hz. İsa (a.s) gibi peygamberlerin akılları hayrete düşüren mucizelerini görmelerine rağmen onlara iman etmemeleri nasıl açıklanabilir?
Soru
Hz. İsa’nın (a.s) bebekken konuşmuştur ve Hz. Meryem’i (s.a) recmedilmekten kurtardığı söylenir. Peki mantıken bu büyük mucizeye şahit olan insanlar neden ısrarla İsa’ya (a.s) iman etmeyi reddedip onu çarmıha gerdiler. Böyle bir mucizeden sonra nasıl hala onu yalancılıkla suçladılar?
Kısa Cevap
Yüce Allah insanları hidayete erdirmek ve onlara doğru yolu göstermek için birçok peygamber göndermiştir ve onların peygamberliğini ve kendi ve gayb âlemiyle olan ilişkilerini ispatlamak için de elçilerine mucize vermiştir. Hakkı talep eden ve ahireti dünyaya tercih eden kimseler için bu mucizeleri görmek hidayete ve onların peygamberlere ve dine iman etmesine neden olmuştur. Ama salt dünyevi menfaat ve makamlar peşinde olanlar, peygamberlerin çağrısını kabul etmekten yüz çevirmiş ve hatta mucizeleri görmelerine rağmen iman etmekten kaçınmışlardır. Her ne kadar bizim semavi kitabımız Kur’an’ın nassıyla Hz. İsa (a.s) çarmıha gerilmese de düşmanlar onun canına kast etmiş ve yüce Allah kendisini düşmanlarının şerrinden kurtarmıştır. Ama bununla birlikte onlar ellerinden gelseydi kesinlikle Hz. İsa’yı (a.s) öldüreceklerdi; nitekim birçok peygamberi şehadete erdirmişlerdi. Bu mesele sadece Hz. İsa’ya (a.s) özgü değildir ve tüm peygamberlerin bu sorun ile karşılaştıklarını söyleyebiliriz. Örneğin Firavun takipçilerinin sözüne işaret edilebilir; onlar Hz. Musa’dan (a.s) birçok mucize görmelerine karşın kendisini sihirbazlıkla suçlamış ve şöyle demişlerdir: “Dediler ki: “Bizi büyülemek için her ne getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz.”[1] Aynı şekilde Hz. İbrahim’in (a.s) kıssasına da işaret edilebilir: Putperestler Hz. İbrahim’i (a.s) ateşe attıkları ve ateşin Allah’ın emriyle Hz. İbrahim’e (a.s) etki etmediği ve onu yakmadığını görmüşlerdir. Ama İbrahim’in kavmi bu sahneyi görmekten ibret almamış, hakkı kabul etmemiş ve hatta Hz. İbrahim’in (a.s) sözünün doğru olduğunu ve gerçekten kendilerinin putlarının hiçbir fiilde bulunma güçlerinin olmadığını itiraf etmelerine rağmen yine de tanrılarınıza yardım edin ve İbrahim’i yok ediniz diye söylemişlerdir.[2] Bu gibi davranışlar Hz. Peygamber (s.a.a) bağlamında da sergilenmiştir. Putperestler, Hz. Peygamber’i (s.a.a) sihirbazlık, yalancılık ve delilikle itham etmiş ve ayın Hz. Peygamberin emriyle yarılmasını görmelerine rağmen kendisine iman etmemişlerdir.[3] Her ne kadar bu konuyu idrak etmek temiz ve kinden arı bir kalbe sahip olan kimseler için biraz zor olsa da tarihe müracaat etmeyle bu tür acayip davranışları çok göreceğiz. Bu tür bireyler tarih boyunca var olagelmiş ve bugün de vardırlar. Yüce Allah Kur’an’da bu insanları şöyle nitelemektedir: “Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!”[4] Yüce Allah bu ayette kâfirlerin bu davranışının nedenine işaret etmekte ve şöyle buyurmaktadır: “Onlar başkalarına zulüm ettiklerinden ve başkalarının haklarını ayaklar altına aldıklarından ve makam peşinde koşup halka egemen olmak istemelerinden dolayı mucizelerin Allah tarafından olduğundan emin olmalarına karşın onu inkâr etmiş ve kabul etmemişlerdir.”[5]
 

[1] A’raf Suresi, 132. ayet.
[2] “Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler. Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler. İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?” “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”, Enbiya Suresi, 64 ila 67. ayetler.
[3] “(Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar? ” Tur Suresi 29 – 30. ayetler.
[4] Neml Suresi, 14. ayet.
[5] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 15, s. 413 – 414, Tahran, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, çapı evvel, 1374 h.ş.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    23925 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
    15204 Eski Kelam İlmi 2010/06/02
    Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup ...
  • “Dinde zorlama yoktur, olgunluk sapıklıktan ayrılmış belli olmuştur” ayetinin anlamının çeşitli tefsirleri dikkate alarak açıklayınız.
    12521 Tefsir 2007/10/25
    Farklı tefsirleri nazara aldığımızda ayetin anlamı ile ilgili beş ana görüş ortaya konulmuştur. Bu görüşler arasında doğru olan görüş şudur ki, ayet genel, kapsamalı ve insani bir anlam taşımaktadır. O da şudur: Din bir inançla ilgili kalbi bir konudur. Bu konuyla ilgili zorlama gerçekleşmesi mümkün değildir. Kul ...
  • Ahbaricileri nasıl cevaplandırmalıyız?
    6636 Eski Kelam İlmi 2012/08/01
    Ahbariciliğin mebnasını iki kısma ayırabiliriz: Birincisi epistemolojiktir. Diğeri dini öğretileri elde etmek için takip edilen yöntem problemidir. Epistemolojik bağlamda ahbariler dini öğretileri elde etmek için kabul gördükleri tek bilgi kaynağı rivayetlerdir. Ahbariler “kütübi arb’ada”; dört kitapta (Şianın rivayetler bazında kabul gördükleri dört kaynak kitap) zikredilen tüm rivayetler ...
  • İlahi meşiyyet ile insanın iradesinin ilişkisi nasıldır?
    10850 Eski Kelam İlmi 2007/11/24
    İnsan, varlığını ve varlığıyla ilgili bütün özelliklerini yüce Allah'tan alan mümkün bir varlıktır. Allah, kendi tekvini iradesi ile onu seçme özgürlüğü ve iradesi olan bir varlık olarak yarattı. Bu ayrıcalığı ile ona diğer varlıklar karşısında üstünlük bağışladı. O halde insan, Allah'ın teşrii iradesine (kanun koyma iradesine) muhatap olan en üstün ...
  • Ehlisünnet arasında değişik şekillerde yaygın olan teravih namazının Ehlibeyt mezhebindeki yeri nedir?
    8227 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Teravih, Ramazan ayı gecelerinde yatsı namazında sonra kılınan nafile namazlara denir.[1] Ehlisünnet bu namazlara ikinci halifelerinin emriyle başlamış ve onu cemaatle kıla gelmişlerdir.[2] Belirttiğiniz gibi onun rekât sayısı farklıdır.[3] Ama Ehlibeytten gelen rivayetler esasınca, aziz İslam Peygamberi (s.a.a) ...
  • Neden Şia geçici evliliği (muta) caiz bilmektedir?
    27933 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2013/04/23
    Başlangıçta bu meselenin fıkhi konulardan olduğuna ve özel bir alan ve ortamda ilgili uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğine dikkat etmeliyiz. Burada kısaca konuları beyan edecek ve konunun detaylarını ayrıntılı cevaba bırakacağız. 1. Geçici evlilik, hiçbir evlilik engeli taşımayan, iki tarafın rızasıyla ve belirli bir zamana kadar belirlenmiş bir ...
  • Şia’nın bakışında sihir nedir? Nasıl iptal edilebilir?
    12586 Tefsir 2011/01/20
     Sihir olağanüstü bir fiil olup bazen bir tür hipnotizma ve hokkabazlıktır ve bazen de sadece ruhsal, hayali ve telkinsel yöne sahiptir. Bazen tanınmamış fiziksel ve kimyasal özelliklerden yararlanarak, bazen bir takım cisim ve unsurlardan istifade ederek ve bazen de şeytanlardan yardım alma yoluyla gerçekleşir. Sihirbazlar sapık ...
  • Neden baldızla evlenmenin haram oluşu zamanın değişmesiyle birlikte değişmemektedir?
    14073 فلسفه غرب 2009/12/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bir annenin çocuğuna süt verme süresi ne kadardır?
    8528 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/08
    Bu konuda fakihlerin bazı görüşlerine yer veriyoruz: Fakihlerin çoğuna göre çocuğa süt vermenin en az süresi yirmi bir aydır.[1] Bazılarına göre ise iki yıla kadar süt vermek caiz ve müstehaptır. Bu açıdan baktığımızda fakihlerin çoğunun bu konudaki görüşlerinin arasında fazla bir fark ...

En Çok Okunanlar