Gelişmiş Arama
Ziyaret
17706
Güncellenme Tarihi: 2012/03/12
Soru Özeti
“Ve necmu ve şeceru yescudan” ayetinde yıldız ile ağaç secde ediyor diyor ve bundan bahis edilmektedir, onların secde etiklerinden maksat nedir?
Soru
İnsan secdeye gitmek içi eğiliyor ve alnını toprağa koyuyor, hal böyle iken “Ve necmu ve şeceru yescudan” ayetinde olduğu üzer necm ile ağaç secde ediyor deniliyor ve bundan bahis edilmektedir. Onların secde etiklerinden maksat nedir?
Kısa Cevap

Necm yıldız anlamındadır. Bazen de sapı (sake) olmayan ot anlamına gelir. Bu ayette (rahman, 6) ise şecere (ağaç) karinesinden ötürü ikinci yani sapı (saka) olmayan bitki anlamına gelmektedir. Bu kelime asıl itibarıyla çıkmak (tuluu) anlamındadır. Eğer sapı olamayan bitkileri için “necm” kelimesi kollanılıyor ise bitkilerin yer altından çıktıkları içindir.

“Şecer” kelimesi sapı ve kökü olan otlar için kollanılıyor. Hububat meyve ağaçları ve… gibi bitkiler Arapçada “şecer” deniliyor. Buna binen ve “necm” ve “şecer” kelimelerinin ayette yan yana kollanıldığına dikkat ederek birçok müfessir “necm” ve “şecer”in secde etmelerinden maksat bu iki tür varlıkların Allah’ın emri karşısında boyun eğmek ve onun emrine teslim olmak mahiyetindedir. Yani onun emrine itaat ederek yer altından başını çıkarıp ve Onun emri doğrultusunda gelişiyor ve rüşt ediyorlar.

Elbette bazı müfessirler de “necm” kelimesini asıl manasına yani gökyüzünde var olan yıldızlara hamletmişlerdir. “Şecer” kelimesini de yeryüzünde var olup tanıdığımız ağaç olduğunu söylemişlerdir. Şayet bu ikisine birlikte işaret edilmesinden güdülen hedef tabiat ve doğal âleminde bir birinden veya bize en yakın ve bizden en uzak olan şeylerin Allaha teslim olduklarını hatırlatmaktır.   

Netice itibariyle “Necm” kelimesinden maksat ister yıldız manasında olsun ister ot ve bitki olsun onların secde etmeleri insanın yaptığı şeklinde (alnını yere koyarak) secde ettiği gibi değildir. Belki Allah karşı huzuu etmek ve ona teslim olmak anlamındadır. Bütün varlıklar onun karşısında teslim olmuş ve Onu tespih ediyorlar. Elbette her birisi kendi varlık türüne münasip bir dille.

Ayrıntılı Cevap

Söz konusu ayetin manası ve “necm” ve “şecer” gibi varlıkların yaptıkları secdeden maksadın ne olduğunun anlaşılması için zorunlu olarak ilkin bu iki kelimenin anlamını inceliyoruz. Daha sonra ayetin tefsirine geçiyoruz ki kuranda “necm” ve “şecer”in yaptıkları secdeden maksadın ne olduğunu açıklamaya çalışacağız.

Necm: “Necm” Ragıbi Isfehani’nin “Müfredad” adlı eserinde söylediğine göre “necm kelimesinin aslı yıldızdır. Bazen de sapı olmayan bitki anlamına geliyor.[1] Asıl itibariyle de bu kelime tuluu yani çıkmak anlamındadır. Eğer sapı olamayan bitkiler için “necm” kelimesi kullanılıyor ise otların yer altından çıktıkları için ve eğer gökyüzündeki yıldızları için kullanılıyor ise onların tuluu ettikleri içindir. Bu ayette (rahman, 6) ise şecere (ağaç) karinesinden ötürü ikinci yani sapı (sakesi) olmayan bitki anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan “necm” kelimesi sapı olamayan; kabak, salatalık, karpuz ve…gibi ürünlerin bitkisine (otuna) deniliyor.

Şecer: “Şecer” sapılı olan[2] değişik bitkilere denilir.[3] Hububat, ağaç ve…gibi şeylere şecer deniliyor. Buna binaen “necm” kelimesinin asıl anlamı yıldız olmasına rağmen bazı müfessirler bu kelimenin “şecer” kelimesinin yanında kollanıldığından dolayı “necm” kelimesini sapı olmayan bitkiler şeklinde mana etmişlerdir. Zikir edilen bu mukaddime ve bu iki kelime (necm ve şecer) için zikredilen manayı dikkate alarak bu iki varlığın yaptığı secdeden maksadın ne olduğunun açıklanması için müfessirlerin bu ayete getirdikleri tefsirlere geçeceğiz.

Kuranın birçok müfessirleri necm kelimesinin sapı olamayan bitkiler anlamında olduğunu söyledikten sonra bitkilerin ve ağaçların yaptıkları secdeden maksat onların soru ve sualsiz Allah u Teâlâ’ya itaat etmeleri anlamında olduğunu savunmuşlardır. Buradaki itaat de onların tekvin âlemine hâkim olan kanuna tabi olmaları ve Allahın tekvin âlemi için belirtmiş olduğu yörüngeye ters ve aykırı gitmemeleridir.

Allame Tabatabai meşhur müfessirlerin necm için zikretmiş oldukları manayı zikrettikten sonra şöyle diyor: “…bu mana güzel bir manadır. Bu tefsiri teyit ve güçlendiren şey “necm” kelimesinin “şecer” kelimesiyle yan yana gelmesidir. Bir önceki ayette “şems” (güneş) ve kamer (ay) kelimelerin zikredilmesi necm kelimesinin göklerdeki yıldız anlamında olduğu tasavvurunu zihinlerde şekillendirse bile. Bu secdeden maksat bu iki tür varlıkların Allah’ın emri karşısında boyun eğip onun emrine teslim olmak mahiyetindedir. Yani onun emrine itaat ederek yer altından başını çıkarıp ve Onun emri doğrultusunda gelişiyor ve rüşt ediyor olmalarıdır…”[4]  

Bazı müfessirler de necm kelimesini asıl anlamına (yıldız) hamlederek şöyle diyorlar: Şayet bu ikisine birlikte işaret edilmesinden güdülen hedef tabiat ve doğal âleminde bizden en uzak ve en yakın olan şeylerin Allaha teslim olduklarını bize hatırlatmaktır. Bunlar her ne kadar zahiri itibarlarıyla camit ve ruhsuzdurlar ise de ama onları rablerinin itaatine davet eden bir miktar his ve anlama kabiliyetleri vardır. “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız”.[5]

Secde huzuu ve ubudiyetin en son mertebesine delalet ettiğinden dolayı yıldız ve ağaçların secde etmeleri onların huzuu ettikleri anlamında değil belki Allahın onlar hakkında tecelli eden ilahi sünnetle irtibatlıdır. Zira hiçbir yıldız kendisi için belirtilmiş olan yörüngenin dışına çıktığını ve hiçbir ağacın kendi meyvesi dışında başka bir meyve verdiğini göremezsiniz.[6]    

Netice itibariyle; “Necm” kelimesinden maksat ister yıldız olsun ister ot ve bitki olsun onların secde etmeleri insanın yaptığı şeklinde (alnını yere koyarak) secde gibi değildir. Belki Allaha karşı huzuu etmek ve ona teslim olmak anlamındadır. “Bütün varlıklar onun karşısında teslim olmuş ve Onu tespih ediyorlar. Elbette her birisi kendi varlık şeklinkine münasip bir dille. Zira her çeşit varlığın kendisine has bir secde şekli var. Ama biz başımızda var olan bu gözlerle onların yaptığı secdeyi derk edemiyoruz”.[7] Her çeşit varlığın kendisine has yaptıkları bir tespih türü var ama biz onların tespih türünü anlayamıyoruz. Bunun delili şu ayettir: “Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız”. Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için er-rehman suresinin 6. Ayetinin zeylinde tefsir kitaplarına müracaat ediniz. 

 


[1] Rahgıb Isfehani, “el-mufredat fi garibi’l-kuran”, madde:“necm”. 

[2] A.g.e., madde: “şecer”.

[3] Turayhani, Fahruddin, “Mecmeü’l-Bahreyn” madde: “şecer”.

[4] Tabatabai, Seyit Muhammed Hüseyin , “Tefsiri el-Mizan”, Kum: Defter-i İntişarat-i İslami,  1417, c. 19, s. 96. 

[5] İrsra, 44.

[6]  Müterciman, “Tefsir-i Hidayet”, baskı, 3, Meşhed: Bunyadi , Pejohışhyı İslam-i Astan Kudsi Rezevi, c. 14, s. 291.

[7]  Ma sami’im ve besirim ve huşim  

ba şoma na mahreman ma hamuşim.

Yan: Biz dinleyeniz ve basiriz ve uyanığız,

Biz siz namahremlere karşı sönüğüz.

(Mevlevi, mesnevi manevi, defteri sivum, s. 387).

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Fikhi açıdan had cezasının uygulanması niçin yargıcın sorumluluğundadır?
    9145 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/09/09
    Beşeri toplumların örfünde suçluların cezalandırılması, hükümetin sorumluluğundadır ve devlet dışında biri, bunu uygulayamaz. Bu ilke, İslam fıkhı tarafından da teyit edilmiştir. Müslüman fakihler hadlerin uygulamasını İmam’ın (a.s) var olduğu dönemde, Masum İmam’ın (a.s) ve onun tarafından atanan kimseler tarafından uygulanacağına inanırlar. Ancak gaybet döneminde, haddin uygulanması, gerekli ...
  • Estetik ameliyatlar konusunda İslam’ın görüşü nedir?
    8180 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/05/14
    Ehl-I Beyt Mektebinin büyük Taklit Mercilerinin güzellik amaçlı estetik ameliyatları konusunda ki çeşitli görüşleri aşağıda sıralanmıştır:Ayatullah el-Uzma Hamei’nin yetkili bürosu tarafından yayınlan fetva:Mahrem olmayanın insana dokunmasının ve başka günahı gerektirmediği müddetçe, estetik ameliyeti haddi zatında caizdir.Ayetullah el Uzma Mekarim Şirazi’nin bürosu tarafından yayınlana fetva:Başka bir haramı ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7020 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Kadınlar, arka arkaya 31 gün olan orucun keffaretini hayız halinde nasıl yerine getirebilirler?
    6467 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Arka arkaya tutulması şart olan oruçlarda (keffaret veya adak orucu gibi), hastalık, hayız, nifas vb. özürlerden dolayı mükellef arka arkaya oruç tutamazsa özrü (hastalık, hayız, nifas...) giderildikten sonra orucunu tutmaya hemen devam ederse orucu sahih olur ve yeni baştan oruçları tutmasına gerek yoktur.
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    8770 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    5845 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • “Kurban bayramı gecesinde yapılan cima neticesinde şekillenen nütfeden meydana gelecek çocuk altı parmaklı olacaktır” şeklinde olan rivayet ne kadar doğru ve güvenilirdir?
    31876 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Peygamber Efendimiz (cinsel ilişkiye girme bağlamında müstehap ve mekruh konuları içeren uzun bir rivayette) İmam Ali’ye (a.s) şöyle buyurdu: “kurban bayramı gecesinde kendi hanımıyla cinsel ilişkide bulunma. Zira eğer bu gecede yapılan cima neticesinde çocuğun nütfesi şekillenirse ondan dünyaya gelecek çocuk ...
  • Neden Yahudiler Yahudi olarak adlandırılmaktadır?
    10054 Eski Kelam İlmi 2012/03/11
    Yahudilerin Yahudi olarak adlandırılmasının nedeni hakkında ihtilaf vardır. Bazıları Yahud’un hidayete ermiş olduğu manasına geldiğini ve bunun nedenin de Musa’nın (a.s) kavminin buzağı tapmaktan tövbe etmesi olduğunu belirtmiştir.[1] Bazıları da bu kavme Yahudi söylenmesinin nedeni hakkında şöyle demiştir: Hz. Yakub’un dördüncü oğlunun adı “Yahuza” ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7506 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...
  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    8685 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...

En Çok Okunanlar