Gelişmiş Arama
Ziyaret
15539
Güncellenme Tarihi: 2011/12/07
Soru Özeti
Acaba İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye veya Sakine adında üç veya dört yaşında Şam’da vefat eden her hangi bir kızı var mıydı?
Soru
Acaba İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye veya Sakine adında üç veya dört yaşında Şam’da vefat eden her hangi bir kızı var mıydı?
Benim bildiğime göre bu konu elimizde bulunan (örneğin el-irşat kitabında) hiçbir kaynak kitabında açık bir şekilde beyan edilmemiştir. Bu konuyu nakleden ilk ravinin kendisi; yani “kâmil behayi’nin” yazarı bile bu konuyu müphem ve bu ufak kızın ismini zikretmemiş bununla ilgili her hangi bir unvan kaleme alınmamış. (Bu ravinin kendisi haddi zatında güvenilir bir kimse olarak kabul ettiğini farz ediyoruz. Zira kendilerine isnat edilen raviler silsilesinde bu güvence görülmektedir). Diğer taraftan “tabakatü’l-kübra” ve… gibi kaynaklara göre şöyle yazılmaktadır: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızı yeterince yaşama şansına sahipti. Hatta çocuk sahibi bile oldu. Bu konuyu okuduğumda gerçekten çok şaşırdım. Acaba siz İmam Hüseyin’in (a.s.) böyle bir kızının var olduğuna dair yeterli delillerin var olduğunu düşünüyor musunuz?
Kısa Cevap

Her ne kadar birçok tarihçi kendi kaynak kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye, Fatime, Suğra veya başka bir isime şeklinde bir adından bahsetmemişlerdir. Ama bazı kitaplarda bu küçücük kızın biyografisini ve Şam harabelerinde ciğerini pare pare eden kıssayı anlatmışlardır. Bizim de rivayi ve tarihsel kaynaklarımızda buna dair şahitler vardır. Örnek temsil etsin diye burada ikisine işaret edeceğiz. Birinci delil: Kufede hz. Zeynep başı kesilmiş İmam Hüseyin (a.s.) kardeşinin bedeniyle karşılaştığında bazı şiirler okudu ve okuduğu o şiirlerinin zımnında şöyle bir mısra okur: “ey kardeşim küçük Fatime ile konuş, neredeyse kalbi pare olacaktır”. İkinci delil: İmam Hüseyin hayatının son dakikalarında Şimr ile karşılaştığında şöyle buyurdu: Zeynebim, Sakine m, çocuklarım benden sonra sizin sorumluluğunuzu kim üstlenecek? Rukiyem!, ümmü Gülsümüm! sizler Rabbime emanetsiniz!. Bu gün vaat edilen şey artık yaklaşmıştır.

Şeyhi Taberesi şöyle naklediyor: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızı aşura gününde on yaşında idi.

Buna binaen birçok kitap imam Hüseyin’in (a.s.) kızı Sakine hakkında konuşmuşlardır. Bu rivayetlerden şöyle anlaşılmaktadır ki İmam Hüseyin’in (a.s.) Sakine adında başka bir kızı var ve kerbela hadisesi gerçekleşmeden önce evlenme çağına gelmiş idi.

Zikredilen konuların tümünden şu netice alınması mümkündür: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızlarından birisi (Rukiye ya Fatime) Şamın harebesinde babası İmam Hüseyin’in (a.s.) eşiğinde ve beraberinde başının yanı sırada şehit olmuştur. Bu bayan imam Hüseyinin şahadetinden sonra senelerce yaşayan Sakine  dışında bir kızdır.

Ayrıntılı Cevap

Tarihçiler ve Maktel kitaplarını yazan yazarların bir çoğu İmam Hüseyin’in (a.s.) çocuklarını yazarlarken Fatime ve Sakine  adında iki kıza da işaret etmişler[1]. Bazıları da “Zeyneb”i de onlara eklemişler.[2] Bir diğer kısım tarihçiler de imam Hüseyin’in ciğerini yakan küçücük kızının Şam harabelerindeki kısasını anlatmışlardır.[3] Bu yazarların bir çoğu bu olayı yedinci asırda yazılan “kamil-i behayi” adlı kitabından nakletmişler.

 Bizim de rivayi ve tarihsel kaynaklarımızda buna dair şahitler vardır. Örnek temsil etsin diye burada birisine işaret edeceğiz.

Küfede Hz. Zeynep, başı kesilmiş kardeşi İmam Hüseyin’le karşılaştığında bazı şiirler söyledi ki bu şiirlerin zımnında şöyle diyor: “ey kardeşim küçük! Fatime ile konuş, neredeyse kalbi pare pare oluyorr”.[4] Bu sözler şunu göstermektedir ki imam Hüseyin’in (a.s.) küçük yaşta bir kızının var ve onsuz yaşamaya takat getiremiyordu.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki indeks’e müracaat ediniz: “Rukiye Duhteri İmam Hüseyin, no: 7235 (sayt 7318).

Tarih ve maktel adı altında yazılan kitaplarını dakik bir şekilde incelediğimizde tarihçilerin imam Hüseyin’in (a.s.) Sakine  adında bir kızının var olduğunu yazdıklarını göreceğiz. Şeyhi Müfit Şöyle yazıyor: Sakine İmam Hüseyin’in (a.s.) kızlarındandır ve annesi de Rubab’dir.[5] Şeyh Taberisi de bu konuya işaretle şöyle buyuruyor: İmam Hüseyin (a.s.) onu (kızını) Kerbelada şehit olan kardeşinin oğlu Abdullah ile evlendirmişti.[6] “Maktelül Hüseyin” kitabında şöyle nakledilmiştir: “O amcasının oğlu Abdullah b. Hasan ile evlendi ama daha aralarında vuslat gerçekleşmeden aşura (muharremin onuncu) gününde şehit oldu. Onlardan hiçbir çocuk dünyaya gelmedi”.[7] Taberisi de şöyle naklediyor: Hüseyin’in (a.s.) kızı Sakine  aşura gününde on yaşındaydı”.[8]

Zehebi de “İslam Tarihi” adlı yapıtında Sakine’yi Hz. Hüsyin’in (a.s.) kızı olarak biliyor ve Sakine’nin ismini zikreden kitapların fihristini sayıyor[9] ve bu bağlamda yirmi kitabın ismini zikrediyor.

Buna binaen imam Hüseyin’in (a.s.) kızı Sakine den bahseden kitapların sayısı çoktur. Metinde zikredilenlerinin yanı sıra bir kısmını da dip notta zikretmişiz.[10]

Ama bu değerli bayanın yaşı hakkında açık ve net bir açıklama yoktur. Ama tarihçilerin bütün sözlerinden anlaşılan şu ki o Kerbela olayında evlenmiş veya evlenme yaşına gelmiş yaşlarındaydı.  

Rivayetlerden Hz. Hüseyin’in (a.s.) Sakine adında başka bir kızının var ve Kerbela olayından önce evlenme yaşına gelmiş olduğu anlaşılmaktadır.[11]

 Zikredilen konuların tümünün’den şu neticeye varmamız mümkündür: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızlarından birisi (Rukiye ya Fatime) Şamın harebesinde babası İmam Hüseyin’in (a.s.) başının yanı sırada şehit olmuştur. Bu kız imam Hüseyin’in (a.s.) şahadetinden sonra senelerce yaşayan Sakine dışında bir kızdır.



[1] Müfit, Muhammed b. Numan, “silsilei müellifat Şeyh-i Müfit (el-irşad)” , Darul-Mifit , Beyrur , 1414 h. , c. 2, s. 135; İbni Şehr Aşub, “Menakibi Ali Ebi Talip” Müessesei İntişarat Allame, çapi ilmiye Kum, c. 4, s. 77; Tebrisi, “ilamul-vera”, Müesesei Alil-Beyt, baskı 1, 1417 h, c. 1, s. 478; ez-Zübeyri, Musap, “Neseb-i Kureyş”, Daru’l- mearıf, baskı 3, Kakire, s. 59; Belazeri, “Ensabu’l – Eşraf”, Daru’l – Fikr, Beyrut, baskı 1, 1417 h., c. 3, 1288; Sıbt b. Cevzi, Müesesei Ehlülbeyt, Beyrut, baskı 1, 1401 h. s. 249.

[2] El-Erbili, “Keşful-Gumme fi Marifetil- Eimme”, Tahkik; Resuli, Tebriz, suk-i Mescidu’l-Cami, c. 2, s. 38.

[3] Kumi, Şeyh Abbas, “Nefsu’l- Humul”, intş. Mektebetu’l- Hayderiye, baskı 1, 1379 ş., s. 415- 416; Şah Abdul Azimi, “el’ikad”, baskı, 1, tahki-ki Razevi, Menşur-i Firuzabadi, 1411, h. s. 179; Hairi, “meali es-sibteyn”, Müesesei en-nüman, Beyrut, 1412 h., c. 2, s. 170; Kumi, Şeyh Abbas, “Müntehel Amal”, baskı 4, Müesesei intş. Hicret, 1411, h. c. 1, s. 807; Taberi, Umaddudin, “Kamil-u Behai”, Mehktebetül-Müstefevi, c. 2, s. 179.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharul-Envar”, c, 45, s. 115, “…ey kardeşim Küçük Fatime seni her kayıp ettiğinde kalbi erip bitercesine (seni arıyor)”; el-Kunduzi, “Yenabiul Müvedde”, intş. Eş-Şerif er-Rezi, baskı, 1, 1371, ş. c. 2, s. 421.

[5] Müfit, Muhammed b. Numan, “el-irşad”, İntişarati İlmiye İslamiye, c. 2, s. 37.

[6] Teberisi, “ilamu’l-vera”, Müesesei Alu’l-Beyt, baskı 1, 1417 h, c. 1, s. 418; Müfit, Muhammed b. Numan, “el-irşad”, s. 25; Erbili, “Keşful-Gumme”, s. 157;

[7] Musevi, Abdurrezak, “Mektelu’l-Hüseyn (a.s.)”, Menşurati Besireti, s. 397.

[8] A.g.e.

[9] Ez-Zehbei, “Tarihu’l-İslam”, Darul-Kitabul- Arebi, Beyrut, Lübnan, c. 7, s. 371.

[10] Ebul-Ferec el-İsfehani, “Mekatilu’t-Talibin”, s. 94, 119, 133, 167; el-Belazeri, “ensabul- el-Earaf”, c. 3, s. 362. ; İbni Hbban, “Es-Sukat”, Müesesetül- Kütubus-Sukkat, c. 4, s. 351. ; el-Buhari, “Et-Tarhu Es-Sagir”, Darul- Marife, Lubnan / Beyrut, c, 1, s. 273.; el-Usfuri, “Tarihi Halifei b. Hayat”, Darul- Fikr, s. 274. ; Muhammed b. Sad, “Et-Tebakatul- Kubra”, Beyrut, c. 8, s. 475. ; el-Müsni, “Tehzibu’l- Kemal”, Müesesei er-risale, c. 6, s. 397.; ibn. Amır, “Tarihu’l- Medine”, darul-fıkr Dımışk, c. 2, s. 52, c. 29, s. 69, ve değişik sayfalar.; ibn. Makula, “ikmalu’l- Kemal”, Darul Kütübül İslami, el-Kahire, c. 4, s. 316, c. 7, s. 107.; Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l- Envar”, Beyrut, c. 45, s. 47 ve 169.; Kumi, Şeyhi Abbas, “Müntehel Amal”, Metbuati Hüseyni, c. 1, s. 547. ; d b. Numan, “el-irşad”,

[11] Müfit, Muhammed b. Numan, “El-İrşad”, Tercüme: Resuli Muhallati, İntş. İlmiye İslamiye, c. 2, s. 22. Bkz. Ferzendan İmam Hüseyin (a.s.).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar