Please Wait
8149
Hadis kitaplarında ve mefatihu’l – cinan adlı dua kitabında zikredilen hadisi şerifi iki açıdan önemli ve ehemmiyeti vardır: Birisi imamet ve velayet diğeri ısmet (masumiyet) cihetidir.
Ehlibeyt’in İmamet ve velayeti bazı şahit ve delilerle hadiste sabit ediliyor. Peygamber (s.a.a.) hadisin kendisinde nakledilmiş o has eylemi ve söylemi ile velayet ve imameti Ehlibeyte has kılıyor. Ehlibeyt hariç hiç kimsenin içinde bulunmadığı evde onları bir aba (cübbe) altında toplaması ve Hz. Ali’nin halifeliğine delalet eden cümleleri sarf etmesi ve en sonda Peygamber (s.a.a.) ile Ehlibeyt arasında var olan derin bağa delalet eden yüklemleri istifade etmesi bunun delilidir. Ehlibeytin (a.s.) ısmetininin ispatlaması itikadi ve kelami kaynak kitaplarında şu aşağıdaki cümleye isnat ediliyor: “Onlardan ricsi (pislik ve kötülük) götür ve onları tertemiz kıl. Dolayısıyla hadiste iki önemli mesele; birisi imamet diğeri ismet var olmaktadır.
Kısa hadisi hakkında çok sayıda detaysız rivayetler varit olmuştur[1]. Hepsinden anlaşılan nokta şu: Peygamber (s.a.a.) Ali’yi, Fatma’yı, Hasan ve Hüseyin’i (s.a.) çağırdı veya kendisi onların yanına vardı bir abayı alıp üzerlerine örttü ve şöyle buyurdu: “Allah’ım! Bunlar benim ailemdir. Rics ve pisliği onlardan uzaklaştır ve bu esnada ahzap 33. Ayeti indi ki şöyle diyor: Ey Peygamberin ehlibeyti! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor”.
Ehli sünnetin tanınmış ve meşhur âlimi Hâkim-i Haskani Nişaburi “şevahidut-tenzil”[2] adlı eserinde ve hakeza İbni Tavus[3] bu rivayetleri farklı yollarla farklı ravilerden naklederek bir arada toplamıştır. Ama bizim dikkate aldığımız rivayet “hadisi şerifi kısa”dır ki şeyhi Abbas Kumi “mefatihu’l - cinan” adlı eserinde nakletmiştir. Bu nakil mana açısından önem arz eden iki noktayı içermektedir.
1- İmamet ve velayetin ispati:
Kısa hadisi ilk merhalede imamet ve velayet meselesine işaret ediyor ve bu makamı ehlibeyte has ve münhasır kılıyor.
a) Ehlibeytin İmamet Makamı: Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a.) münasip yerler ve zamanlarda Hz. Ali’nin (a.s.) halifesi olduğu hakkında konuşmuştu. Kısa hadisi o yerlerden birisidir. Hz. Muhammed (s.a.a) bu hadisin bir kısmında imam Ali’yi kardeşini, vasisini, halifesini ve bayrakdarlığını şeklinde tanıtmıştır.[4] Ehlibeyt makamını ve onların değer ve önemliliklerini kendi yanında belirtmek ve vefatından sonra onların hürmetinin korunması için ehlibeytini aba (kısa) altında topladıktan sonra şöyle buyurdu: “bunlar benim Ehlibetim, özel (havas) kimseler ve yakınlarımdırlar, onların eti benim etim, kanları benim kanımdır. Onları inciten her şey beni incitmiş. Onlara eziyet veren her şey bana eziyet etmiştir. Onlarla savaşan her kes beninle savaşmıştır. Onlar bendendirler bende onlardanım. Bundan dolayı selam, bereket, şefkat ve mağfiretini benim ve onların üzerine yapdır. Onlarla barış içinde olan herkesle barış halindeyim. Onlarla düşmanlık yapan herkes ile düşmanım. Onlarla dost olan her kes ile dostum”.
b) İmamet Mekamının Ehlibeyte Münhasır Kılınması: İmam Hasan, İmam Hüseyin, Hz. Fatma (s.a.) İslam peygamberi Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) huzuruna vardıktan sonra O onların üzerlerine “kısayi Yemani=Yemani abasını”yi attı ve Allahtan, onları rics ve pisliklerden temiz kılınmasını temenni etti. Bu esnada ayeti kerime indi. Burada tabi olarak şöyle bir soru akla gelir: Acaba gerçekten peygamber yaptığı bu eylem ve işi için bir delili var mıydı yoksa delilsiz ve boş olarak bu eylemi yaptı? Cevaben peygamberin (s.a.a.) sahip olduğu o yüce makamı ve bilgiyi göze aldığımızda boş ve delilsiz bir işi yapmayacağı kesin bir şekilde anlaşılmaktadır.[5] Dolayısıyla Hz. Resulün yapmış bu işinin muhakkak bir delili ve hikmeti var olmaktadır. “İnnema yuridullahu li yuzhibe ankum…” ayetinden önceki ve ondan sonundaki ayetlerinin akışına biraz dikkat edersek peygamberin maksadı anlaşılır ki kendi ehlibeytini kamil bir şekilde tanıtıp ve diğerlerinden ayırtmak istemiş ve şöyle demiş olduğunu anlarız ki o “innema yuridu…” ayeti sadece bu grubu kapsadığını ve sadece bunlar için olduğunu söylemek istemiştir. Artık kimse peygamberin (s.a.a) aile fertlerinin tümünü bu ayete muhatap kılamazsın. Yani eğer Peygamber efendimiz (s.a.a.) bu uygulamayla kendi ehlibeytini ayıklayarak ayırt etmemiş olsaydı peygamberin hanımları da bu ayetten yararlanarak kendilerini bu ayetin şümulüne ve kapsamına sokarlardı. Bu nedenle bazı rivayetlerde şöyle nakledilmiştir: Peygamber (s.a.a.) şu cümleyi tekrar etmiştir: “Allahım benim ehlibeytim bunlardır. Onlardan tüm kirleri uzaklaştır”.[6]
Ehlisünnet kaynaklarında da Peygamber (s.a.a.) 40 gece devamlı sabah namazına yakın bir zamanda Hz. Ali ve Hz. Fatma’nın (s.a.) evinin kapısını çalardı ve şöyle buyuruyordu: “Esselamu aleykum ya Ehlibeyti’n-Nebuvve ve Rehmetullah-i ve Berekatüh, es-Selat, es-Selat Rahimekumullah yani ey Ehlibeyti Nübuvvet Namaz! Allahın Rahmeti üzerinize olsun “Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor”[7].[8]
2- Ismetin İsbatı:
Bu rivayette işaret edilen bir diğer nokta şudur: Ehlibeytin (a.s.) ve bunun ardından tüm imamların bütün pislik ve kirlerden masum olduğuna işaret etmektedir. Bu olay ve bu hadis şu ayetin; “ Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” nüzul sebebidir. Dolayısıyla bu ayeti kerime Ehlibeytin (s.a.) masum olduğunu ispatladığı gibi söz konusu olan “kısa hadisi” de bunu ispatlıyor.
Yukarıda zikredilen ayetin tefsirinde bazı müfessirler “rics”i şirk veya zina gibi kötü olan bazı büyük günahlar şeklinde açıklamışlar. Oysaki “ricsi” bu tür günahlara münhasır kılmak ve onlara sınırlı kılmak için hiçbir delil yoktur. Bilakis “rics” kelimesi mutlak bir şekilde zikredilmesi (ve sahip olduğu elif ve lam-i cins nedeniyle) her çeşit kötülüklere, kirliklere ve pisliklere delalet ediyor. Zira tüm günahlar “rics”dir. Bu nedenle bu kelime kuranı kerimde “şirk”, “alkollü içkiler”, “kumar”, “nifak”, “pis ve haram etler”, ve buna benzer şeyler için kullanılmıştır.[9]
Diğer taraftan Allah’ın iradesinin gerçekleşmemesi olanaklı değildir. “innema yüridüllahü li yüzhibe ankümü’r-ricse ehleli’l- beyti ve yütahhireküm tathira” cümlesi Allahın kesin iradesine delalet eden delildir. Özellikle ayeti kerimede “innema” ki Arapça dilinde hasr ve tekit edatıdır edatının gelmesi bu görüşü daha da pekiştiriyor. Buna dikkatle Allahın kesin iradesi Ehlibeyti her çeşit kötülüklerden, pisliklerden ve günahlardan pak kalmasına taalluk etmiş olduğu açıklanmış olacaktır. İşte bu masumluk makamıdır.
Şu nokta da dikkate şayandır ki, bu ayetteki ilahi irade den maksat O’nun helal ve haram bağlamında var olan hükümler ve düsturlar (iradeyi teşrii) değildir. Zira bu düsturlar kapsamlı ve herkes için ve herkesi kapsıyor. Ehlibeyte has olan düsturlar değildir. Bu nedenle “innema” kelimesiyle uyuşmuyor.
Dolayısıyla bu irade bir tür ilahi yardımın var olduğuna işaret etmektedir. Bu irade ehlibeytin masumluğunu ve devamlılığına yardım ediyor. Ayni zamanda Ehli betin özgür iradeye sahip olduğuna da tezat teşkil ediyor değildir.
Gerçek olarak bu ayetin anlamı “ziyaret-i camiada” zikredilen muhtevanın aynısıdır. “Ziyaret-i camiada” şöyle okuyoruz: “Allah Teâlâ sizi ayaklarınızın kayılmasından (günah işlemekten) muhafaza etti. İnhirafların fitnesinden güvence altına aldı. Karışıklardan pak etti. Kötülükleri sizden uzaklaştırdı. Kamil bir şekilde sizi tertemiz kıldı”.[10] Bu açıklamaları dikkate alarak yukarıdaki ayetin Ehlibeytin (a.s.) ismet makamına sahip olduğuna delalet ettiğinde kesinlikle şek edilmemesi gerekir.[11] Yukarıda zikredilen noktaların açıklamasıyla Ehlibeytin (a.s.) velayeti ve ısmeti ispatlayan “kısa hadisi”nin önemliliğinin açıklanmış olmasına kavuşmuş oldu.
[1] Hilli, Hasn b. Yusuf, “nehcül hak ve keşful-hak”, müesessei darul-hicre, Kum, 1407, h, s. 228 – 229; “Müsnedi Ahmet b. Hanbelde”de farklı kanaldan, “el-cem’u veynes-sihahis-sünne” de ümmü Seleme’den nakledilmiş ki şöyle diyor: Fatime Peygamberin yanın vardı Peygamber şöyle buyurdu: Kocanı ve her iki çocuğunu çağır gelsinler. Hepsi hayber abasının (kısa) dibinde idiler bu ayet nazil oldu: “innema yüridüllahü li yüzhibe ankümür ricse ehlel beyti ve yütahhiraküm tathira, yani Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor”. Hz. Peygamber (s.a.a.) abanın kuşesini aldı ve gökyüzüne işaret ederek ve şöyle buyordu: “bunlar benim Ehlibetimdir. Ümmü Seleme diyor: başımı abanın (kısa) altını koydum ve bende ehlibeytenim dedim. Hz. Peygamber (s.a.a.) “sen iyi bir kimsesin (ama ehlibeytten değilsin”. Bu mananın aynısı “sahih Ebi Davud, Muvta-i Malik, Sahih Müslüm’ün farkli yerlerinden nakledilmiştir.
[2] Haskani, Hakim, “Şevahidu’t-Tenzil Li Kevaidit-Tefzil”, Müesessei tab’i ve Neşr, 1411, Tahran, c.2, s. 17.
[3] Seyid ibni Tavus, “Et-Teraif-U Fi Marifeti Mezahib-İ Et-Tevaif”, neari Hayam, 1400, k. c. 1, s. 124.
[4] Ona “aleykumusselam ey kardeşim, ey vasim, halifem ve bayrağımın sahibi” dedi.
[5] “O, nefis arzusu ile konuşmaz(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir” (Necm, 3-4).
[6] Şeyhi Saduk, “Emali es-Saduk”, neşri âlemi, Beyrut, 1400, k.
[7] Ahzab, 33.
[8] “el-Mucemu el-evset lit-Tabarani”, c. 17, s. 483, hadis no: 8360.
[9] Hac, 30; maide 90; Tevbe 125; Anam, 145.
[10] “Allah sizi zelil (zilleten) edici şeylerden korusun, fitnelere karşı güvencede karar kılsın, pisliklerden temiz tutusun, ricsi sizden götüsün, sizi tertemiz kılsın”.
[11] Mekarimi Şirazi, Nasır, “Tefsiri Numune”, Darulkutibil İslamiye, Tahran, 1374 ş., c. 17, s. 298.