Gelişmiş Arama
Ziyaret
11179
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
Gadir hum gününde Allah u Teâlâ Peygambere (a. s.), İmam Ali\'ye verilmesini emrettiği o tabuttan Maksat nedir?
Soru
Allah u Teâlâ gadir hum gününde Peygambere (s.a.a.) şöyle buyurdu: Önceki peygamberlerin silahını, bilgilerini ve bütün mucizelerini içinde bulunduran tabutu, müminlerin emiri olan Ali\'ye (a) ver. Bu tabut nedir ve Acaba kuranda da bundan bahis edilmiş mı?
Kısa Cevap

Bu hadiste  ''tabut'' sözcüğü kullanılmaktadır. Kur'anı kerimde de şu cümleyle ''...En ye'etiyekumu't – tabut-u fihi es-sekinetun min rabbikum...'' bu tabuta işaret edilmiştir. Bu ayeti şerife "adata İsrail oğulları Talut'un Allah tarafından görevlendirildiğini Eşmuil peygamberleri tarafından açık bir dille kendilerine söylendiği halde onlar onun bu sözüne henüz itminan etmeyip ondan kanıt ve karine getirmesini istediklerini" ifade etmektedir. Onların Peygamberleri de onlara, Talut'un hâkimiyetinin karinesi, size taraf bir tabutun (ahid sandığı) gelmesidir dedi.

İsrail oğullarının "tabutun", başka bir tabirle; "ahit sandığın" hakikatinin ne olduğu, kim tarafından yapıldığı, içinde yer almış olduğu şeylerin neler olduğu konusunda var olan bu konular hakkında hem rivayetler hem tefsirlerde ve ham de "ahdi kadim" (tavrat) kitaplarında çok sözler söylenmektedir. Hepsinden daha açık olanı Ehli Beyt hadislerinde ve bazı müfessirlerin tefsirlerinde bulunan şeydir. O da şudur; "rivayetlere göre bu tabut, tahtadan yapılmış bir sandık olup Musa'nın (a.s.) annesi Allah'ın kendisine vermiş olduğu emir üzere çocuğunu koymuş ve Nil nehrinin üzerine bırakmıştır".

"Benu İsrail kavmi Talut'tan, tabutu (ahit sandığını) istediler" anlamını ifade eden ayeti kerime ile  "gadir hum" gününde "Allah'ın, Peygamber efendimize (s.a.a.), "silahı ve tabutu" kendi yerine seçmiş olduğu halifeye vermesini emrettiğini", ifade eden rivayet arasında var olan irtibatı bu yönde değerlendirebiliriz. Yani peygamber (s.a.a.) bu tabutu diğer araçlarla birlikte kendi yerine tayin etmiş olduğu hazreti Ali'ye verdi o da kendinden sonrakilerine verdi ve böylece bunlar nesilden nesil'e son imamın eline geçti. Zamanın imamı (a.f.) zuhur ettiği zaman bu sandığı ve silahı kendisinin Allah tarafından gönderildiğine dair bir gerekçe ve onu doğrulayacak bir ayet ve delil olarak insanlara gösterecektir.

Ayrıntılı Cevap

Söz konusu hadisin bir bölümünde şöyle denilmektedir: "....Cebrail, Peygamberimize (a) geldi ve şöyle buyurdu; Allah sana salam gönderdi ve şöyle buyuruyor; senin vefat etme vaktin yaklaşmış ve risaletinin müddeti dolmak üzeridir. Ve bil ki seni çaresizlikten ve kaçınılmaz olarak yanıma (katıma) çağıracağım. O halde ahdini yerine getir ve vasiyetini yap. Kendin sahip olduğun ve diğer peygamberlerden irs olarak size verilmiş olan ilimleri, silahı, tabutu ve risaletinin eser ve nişanelerini vasi ve halifene, yaratıklarımın üzerinde hüccet-i kâmil olan Ali b. Ebi Talib'e (a.s.) teslim et. Onu bir nişane gibi halka takdim et ve ahdini ve misakını yenile. Ali b. Ebi Talib'in vilayetiyle ilgili tüm ahitleri, aynı şekilde onun benim velim olduğunu ve her mümin erkek  ve kadınında mevlası olduğuyla alakalı, almış olduğum ahdi ona hatırlat.....''[1]

Bu hadiste ''tabut'' kelimesi geçmektedir ki, Kur'nı Kerimde de ona şöyle işaret edilmiştir: "Peygamberleri onlara dedi; Onun egemenliğinin alameti, size sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden gelen bir huzur, Musa ailesinin ve Harun ailesinin bıraktıklarından kalanlar vardır ve onu melekler taşır. Eğer iman etmişseniz, bunda sizin için apaçık delil vardır.''[2]

Tabut kelimesi etimolojik olarak ''te – ve - be'' kökünden gelmiş ve geri dönmek anlamına gelir.[3] Aynı şekilde tahtadan yapılmış sandık anlamına da gelir. Cenazelerin içinde taşındığı sandığa tabut denilmesi, bu nedenledir. Ancak dikkat edilmelidir ki, tabutun asıl manası, ölülerin içinde taşındığı sandığa mahsus değildir. Belki tahtadan üretilmiş her sandığa denilir.[4]

 

İsrail oğullarının "tabutun", başka bir tabirle; "ahit sandığın" hakikatinin ne olduğu, kim tarafından yapıldığı, içinde yer almış olduğu şeylerin neler olduğu konusunda var olan bu konular hakkında hem rivayetler hem tefsirlerde ve ham de "ahdi kadim" (tavrat) kitaplarında çok sözler söylenmektedir. Hepsinden daha açık olanı Ehli Beyt hadislerinde ve bazı müfessirlerin tefsirlerinde bulunan şeydir. O da şudur; "rivayetlere göre bu tabut, tahtadan yapılmış bir sandık olup Musa'nın (a.s.) annesi Allah'ın kendisine vermiş olduğu emir üzere çocuğunu koymuş ve Nil nehrinin üzerine bırakmıştır". Sonuçta bu sandık hz. Musa'nın (a.s.) kurtulmasına ve onun tekrar annesine dönmesine sebep olduğundan dolayı ona "tabut" denilmiş olabilir  ".[5]

Ali b. İbrahimi Kumi İmam Muhammed Bakırdan (a.s.) naklen imamın şöyle buyurduğunu söyler: "Tabuttan maksat, Allah tarafından hazreti Musa'nın annesine gönderilen sandıktır ki annesi onu ona koyup denize attı. Bu tabut Benu İsrailler yanında çok değerli, saygılı ve teberrük kaynağı idi". [6]

Kur'anı kerimde de ''...size tabut gelecektir. Onda rabbinizden olan sekine ve aramış vardır...'' cümlesiyle bu tabuta işaret edilmiştir. Bu ayeti şerife Adata İsrail oğulları Talut'un Allah tarafından görevlendirildiğini Eşmuil peygamberleri tarafından açık bir dille söylendiği halde onun bu sözüne henüz itminan etmeyip ondan kanıt ve karine getirmesini istediklerini ifade ettiğine dikkat çekmektedir. Peygamberleri onlara, Talut'un hâkimiyetinin karinesi, size taraf bir tabutun (ahit sandığı) gelmesidir dedi.[7]

"Benu İsrail kavmi Talut'tan, tabutu (ahit sandığını) istediler" anlamını ifade eden ayeti kerime ile  "gadir hum" gününde "Allah'ın, Peygamber efendimize (s.a.a.), "silahı ve tabutu" kendi yerine seçmiş olduğu halifeye vermesini emrettiğini", ifade eden rivayet arasında var olan irtibatı bu yönde değerlendirebiliriz. Yani peygamber (s.a.a.) bu tabutu diğer araçlarla birlikte kendi yerine tayin etmiş olduğu hazreti Ali'ye verdi o da kendinden sonrakilerine verdi ve böylece bunlar nesilden nesil'e son imamın eline geçti. Zamanın imamı (a.f.) zuhur ettiği zaman bu sandığı ve silahı kendisinin Allah tarafından gönderildiğine dair bir gerekçe ve onu doğrulayacak bir ayet ve delil olarak insanlara gösterecektir.[8]

 

[1]Meclisi, MuhammedBakır, ''Biharu'l-Envar'', Lübnan/Beyrut: Muessesetu'l-Vefa, c. 37, s. 202; Tabersi, Ahmed b. Ali, "El-ihticac Ala Ehli'l – lüccac", İran/Meşhet: Murteza,c. 1, s. 56.

[2] Bakara, 248.

[3] Kurşi,Seyid Ali Ekber, "Kamusi Kur'an", İran/Tahran: Daru'l-Kutubi'l-İslamiyye, c. 1, s. 260; Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin,''Elmizan Fi Tefsiri'l-Kur'an'', İran/Kum: İntişarati İslamiyi Camieyi Muderrisin, c. 2, s. 289.

[4] Mekarim Şirazi,Nasır, ''Tefsiri Numune'',İran/Tahran: Daru'l – Kutubi'l - İslamiye, c. 2, s. 239.

[5] Hüseyni Hamadani, Seyid Muhammed Hüseyin, "Envari Dırahşan", baskı, 1, Tahkik: Behbudi, Muhammed Bakır, Tahran: kitap furuşi Lutfi, 1404, h.ş., c. 2, s. 267; Mustafevi, Hasan, "Ettahkik-u Fi Kelimati'l - Kur'anil-Kerim", Tahran: bungah-i tercüme ve neşr-i kitap, 1360, h.ş., c.1,c.372; "Tefsiri Nümüne", c. 2, s. 239- 240.

[6] Tebarisi, Fadl b. Hasan, "Mecmeu'l-Beyan Fi Tefsiril-Kur'an",  İran/Tahran: İntişarati Nasır Hosru, c. 2, s. 614.

[7] A.g.e., c. 2, s. 614.

[8]  Bkz. "Biharu'l-Envar", c. 53, s. 85.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar