Gelişmiş Arama
Ziyaret
7211
Güncellenme Tarihi: 2011/02/26
Soru Özeti
Acaba tüm enfallerin mülkiyetinin Allaha ve Allah resulüne ait olduğunu söyleyen enfal suresinin ilk ayeti ile enfalin beşte birisinin onlara ait olduğunu söyleyen aynı surenin 41. ayetleri arasında bir çelişki yok mu?
Soru
Enfal suresinin ilk ayeti tüm enfallerin mülkiyeti Allaha ve Allah resulüne ait olduğunu söylüyor ve aynı surenin 41. Ayeti ise enfalin beşte birisinin onlara ait olduğunu diyor. Tabii olarak geride kalan beşten dördünün savaşcılara ait olacaktır. Sizce bir biriyle çelişen bu iki ayetten hangisi doğrudur?
Kısa Cevap

Ganimet ile enfal mantıksal olarak aynı değildir. Bunun yanı sıra da şunu söylemek gerekir ki vahdetçilik (varlık aleminde tek bir varlık söz konusu olduğunu savunan) anlayışa göre insanın kendisi olmak üzere varlık aleminin tamamı Allaha aittir. Ama çoğulculuğu (varlık aleminde bir çok varlık söz konusu olduğunu) kabul eden anlayışa göre bazı maddi nimetler Allaha ait olduğunu göz ardı etmeksizin zahiri olarak insanın mülküne geçmiştir diyor. Bu iki anlayış arasında her hangi bir tezat ve çelişki söz konusu değildir. Dolayısıyla “enfal” ve ganimet kavramlarının aynı anlama geldiğini kabul etsek bile bu iki ayette dile getirilen konular arasında tezat ve çelişki söz konusu değildir. Zira birisinde gerçek malikliğe ikincisinde zahiri malikliğe işaret etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Zahiri olarak bir biriyle çelişen ayetler şunlardır:

  1. Yes'eluneke anil enfal kulil enfalü lillahi ver rasul fettekullahe ve aslihu zate beyniküm ve etiy'ullahe ve rasulehu in küntüm mü'minin[1] (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler, Allah’a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.”
  2. Va'lemu ennema ğanimtüm min şey'in fe enne lillahi humüsehu ve lir rasuli ve lizil kurba vel yetama vel mesakini vebnis sebili in küntüm amentüm billahi ve ma enzelna ala abdina yevmel fürkani yevmel tekal cem'an vallahü ala külli şey'in kadir”.[2] Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

Bu bağlamda şunu söylemek gerekir: Şia tefsirlerine göre “enfal” ile “ganimet” arasında mantıksal irtibat müsavilik değildir. Ama buna rağmen bir noktaya dikkat çekip onu açıklamakla bu türden olan açıksızlıkların bertaraf olmasına yardımcı olabilir.

İlk ve vahdetçilik anlayışına göre vücudumuzun tümü ve kendisinden yararlanabileceğimiz her şey varlık âlemini var eden Rab’e aittir. Bu gerçek kuranın birçok ayetinde hatırlatılmıştır. Örneğin aşağıdaki ayetlere bakınız:

  1. Lillahi ma fis semavati ve ma fil ard[3],   Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır.
  2. inna lillahi ve inna ileyhi raciun[4] Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz”.
  3. Kul li mem ma fis semavati vel ard kul lillah ketebe ala nefsih[5] De ki: “Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” “Allah’ındır” de. O, merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı.

Diğer taraftan ve çoğulculuk görüşe göre Allah u Teala nın kendisi insanı varlık âleminde var olan bazı şeylere malik (sahip) kılmıştır. Farklı yerlerde genel anlamda veya has taksimlerle bu konu hatırlatılmıştır. Allah bazen kendini överek şöyle demektedir: “Huvelleziy ce'ale lekumul'arda zelulen femşu fiy menakibiha ve kulu min rizkihi ve ileyhinnuşuru”.[6] O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.

“Humus”,[7] “irs”,[8] maliklik[9] ve benzer konularda da Allah insanı maddi âleminin bir kısmına sahip kıldığı göze çarpmaktadır. Tabii olarak varlık âleminin sahipliğine bu iki farklı yönden bakan görüşler arasında her hangi bir tezatlık göremeyiz. Kuranı kerim bir ayeti kerimede her iki görüşe değinerek ne kadar güzel beyan etmiştir ki şöyle buyuruyor: “Ve sehhara leküm ma fis semavati ve ma fil erdi cemiam minh inne fi zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun”[10] Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.

Yukarıdaki noktaları dikkate aldığımızda “ganimet” ve “enfal” kavramlarını aynı anlamda alsak bile (ki aynı anlamda değildir) şöyle diyebiliriz: Ganimet noktasında beşte dördünün malikliğini savaşcılara vermesi de yine Allahın tartışmayan malikliğindendir. Savaşçılara verilen zahiri maliklik Allahın gerçek malikliğinden hiçbir şey eksiltmeyecektir.

 

 


[1] Enfal, 1.

[2] Enfal, 41. Bakare, 284, aliİmran, 109 ve 129; nisa, 126 ve…

[3] Bakare, 284, aliİmran, 109 ve 129; nisa, 126 ve…

[4] Bakara, 156.

[5] Anam, 12.

[6] Mülk, 15.

[7] Enfal, 41.

[8] Nisa, 11-12.

[9] Yasin, 71.

[10] Casiye, 13.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar