Gelişmiş Arama
Ziyaret
6408
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
Neden Enfal sorusuna Kuran, onun mülkiyeti ile cevap veriyor?
Soru
Halk Enfal hakkında sorduklarında (yani düşmandan savaşmadan anlaşmayla alınan bozulmuş, sahipsiz araziler, madenler ve ormanlar vb. Kısaca zahmete düşmeden halkın eline geçen şeyler) derhal Enfal’in Allah’a ve Resulü (s.a.a)’e ait olduğu hakkında ayet nazil oluyor?
Kısa Cevap

Eldeki mevcut şahit ve koşullar dikkate alındığında ve Şii ve Ehli Sünnet tefsirleri incelendiğinde “Enfal”in ne olduğu bu ayetin nüzulünden önce hatta İslam’ın ortaya çıkışından önce bilindiği sonucuna ulaşıyoruz. Onun hakkında da sorunun yersiz olduğu ortaya çıkıyor. Enfal suresinin ilk ayetinde işaret edilen soru sadece Enfal’in taksimi veya onun üzerinde mülkiyet isteği hakkındadır. Bu konuya uygun cevap ise ayetin devamında belirtilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Enfal suresinin ilk ayeti hakkında beyan ettiğiniz karmaşıklık, Müslümanlar tarafından bir soru sorulması ve Allah tarafından ona cevap verilmesini içerir. Sizin tasavvurunuza göre güya Müslümanlar Enfal’in ne olduğu ve nelere Enfal denildiği hakkında soru sormuşlardır. Ama Enfal’in ne olduğu belirtilmeksizin kimlere ait olduğu cevabıyla yetinilmiştir. Hakikatte, Müslümanların Enfal’in ne olduğu sorusu cevapsız bırakılmış ve ona uygun olmayan başka bir cevap verilmiştir.

Sizin bu ayetten çıkarımınızı doğru sayarsak, soru ile cevabın uyumsuzluğunu da kesinlikle kabul etmemiz gerekecektir. Ama gerçek şu ki, Müslümanlar Enfal’in ne olduğu ve mahiyeti hakkında soruda bulunmamışlar aksine manasını yüzeysel olarak bilmekte olup, Şii ve Ehli Sünnet tefsirlerinin açıkça ortaya koyduğu üzere asıl istekleri bir kısım Enfal ve ganimetin kendilerine bırakılması veya Enfal üzerinde tasarruf hakkının kimlere ait olduğunun belirlenmesi üzerineydi.

Bu alanda kısaca bu ayetin “Şanı Nüzulü” hakkında gelen birkaç rivayeti huzurunuza arz ederek daha geniş bilgi için sizi çeşitli tefsirlere yönlendireceğiz:

İbn. Ebu Hatem tefsirinde, Müslümanların isteğinin Enfal’in kendilerine verilmesi olduğunu görmekteyiz.[1]

Başka bir tefsirde ganimetleri toplayanların, düşmanı takip edip kovalayanların ve Peygamber (s.a.a)’i korumakla görevli kimseler arasında savaş ganimetlerinin hangi guruba ait olduğu hakkında görüş farklılıklarının ortaya çıktığı ve bu sorunun cevabını Peygamber (s.a.a)’den istedikleri belirtilmiştir. Bu ayet ise onlara cevap mahiyetinde nazil olmuş, hiçbirinin görüşünü kabul etmemiş ve Enfal’i, Peygamber (s.a.a)’İn irade ve seçimine bırakmıştır.[2]

Şii âlimlerinden birinin kitabında da şunu görmekteyiz: Peygamber (s.a.a)’in yarenleri Ondan, savaş ganimetlerini onlar kendileri arasında paylaştırmasını istediler. Ama Allah (c.c), Peygamber (s.a.a)’e bu işin Allah’ın ve Resulü’nün sorumluluğunda olduğu emrinde bulunmuş ve diğerlerinin müdahale etme haklarının olmadığını belirtmiştir.[3]

Her halükarda tefsirlerden şunu elde ediyoruz; Müslümanlar, Enfal’in ne olduğu hakkında bir karmaşa yaşamamışlardır. Birçok tefsirin bu ayet hakkındaki sunumu şu iki cümle ile özetlenir:

Ya Müslümanlar Enfal hakkında malikiyet isteğinde bulunmuşlar ya da bunun Allah tarafından beyan edilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Bu iki farz, ayette verilen mevcut cevapla Müslümanların istek ve soruları ile münasiptir.



[1] İbni Ebu Hatem, El-Kuran’ul-Azim Tefsiri, C.5, S.1649, H.9486, Mektebete Nezzar Mustafa El-Baz, Suudi Arabistan, 1419 h.k

[2] İbni Kesir, El-Kuran’ul-Azim Tefsiri, C.4, S.6, Dar’ul-Kutub’il-İlmiye, Menşurat-i Muhammed Ali Beyzun, Beyrut, 1419 h.k

[3] Meclisi, Muhammed Bakır, Bihar’ul-Envar, C.19, S.211, Muessesetu El-Vefa, Beyrut, 1404 h.k

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yabancı ülkelerde ve İslami olmayan muhitlerde nasıl imanımızı koruyabiliriz?
    3762 Pratik Ahlak 2019/09/23
    İnsani, İslami değerlere sahip çıkmak, dini desturlara amel etmek ve onları ihya etmek dünya hayatındaki saadet ve afiyete direkt etkisi olan unsurlardır. Beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz, pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan ...
  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7663 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Peygamber Efendimizin (a.s.s) mubarek dişinin kırılmasından sonra Üveysi\'n, kendisi de kendi dişini kırdığı şeklinde söylentiler derde doğru mudur? Üveys Karani\'nin hayatı ve şahsiyeti hakkında bilgi verebilirmisiniz?
    21869 تاريخ بزرگان 2012/05/12
    Künyesi Ebu Amr olan Üveys Bin Amir Muradi Karani, tabiinlerin büyüklerinden olup ünlü zahitlerdendi. Öyleki, ühdü, takvası ve ahlaki faziletleri havas ve avam için emsal olmuştu. Üveys, İslam Peygamber'i (a.s.s) zamanında iman getirmiş Onun ziyaretine muvaffak olmadı. Annesine itiatkar oluşu nediyle Medine'den ...
  • Şer’i yükümlülük için erginliğin şart olmasına binaen, çocukların yaptığı iyi ve kötü işlerin hükmü nedir?
    7318 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Her ne kadar insanın Allah tarafından belirlenmiş şer’i yükümlülük şartı erginlik yaşına ermek olsa da tüm çocukların bütün çocukluk döneminde tamamen başıboş oldukları ve her işi yapabilecekleri sanısı akla gelmemelidir. İslam fakihleri iyi ve kötüyü anlayabilecek olan çocukları istisna etmişlerdir. Onların fetvasına göre eğer işleri ayırt edebilen ...
  • Yüzüğün kaşını avuç içine döndürmenin (çevirmenin) kaynağı nedir?
    10256 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/13
    Bu konuda “Vesailu’ş-Şia” kitabında rivayet zikredilmiştir, rivayet şöyledir:Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur: “Parmağında akik yüzüğüyle sabahlayan ve hiç kimseyle görüşmeden önce yüksüğün kaşını avuç içine döndürerek “Kadir” Suresini sonuna kadar okuyup ardından “ Amentü billahi vahdehu la şerikeleh ve amentü bıserri âli muhammedi ve alaniyyetihim” duasını tilavet eden ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6800 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5485 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Ahlakla tevekkülün arasında nasıl bir bağlantı vardır?
    9932 Teorik Ahlak 2011/03/03
    İnsanın nefsinde ‘meleke’ haline gelen sıfatlara ahlak denir. Meleke ise, insanın ruhunda nüfuz eden öyle bir sıfattır ki, o sıfata uygun amel ve davranışlar kendiliğinden yapılır. Ahlak, fazilet ve rezalet olmak üzere ikiye ayrılır. Tevekkül ise, ahlaki faziletlerden biri olup kulun Allah’a güvenmesi ve bütün işlerini ona havale ...
  • Kısaca Hz. Nuh (a.s)’ın kıssasını açıklarmısınız?
    9179 نوح 2019/10/21
     Bazı tarihi nakiller ‘Muteşelh’in oğlu ‘Lemek’in Nuh (a.s)’ın babası olduğunu ve ‘Brakil’in kızı ‘Kaynuş’unda annesi olduğunu yazmaktadır.[1]Ayrıca Hz. Nuh (a.s)’ın Hz. Adem (a.s)’ın vefatından 126 yıl sonra doğmuştur. Böylece Hz. Adem (a.s)’ın dünyaya gelmesinden  1056 yıl sonra doğmuş olmaktadır.[2]

En Çok Okunanlar