Gelişmiş Arama
Ziyaret
15038
Güncellenme Tarihi: 2011/09/10
Soru Özeti
Neden Ali (a.s), Hazreti Fatıma’ya yapılan ihanet karşısında sessiz kaldı?
Soru
Şia, Hz. Muhammed(s.a.a)’ın teninin bir parçası olan Fatıma(s.a)’nın Ebu Bekir’in hilafeti zamanında ihanete uğradığını, kaburgalarını kırdıklarını, evini ateşe verdiklerini, ona vurduklarını ve bu sebepten karnındaki Muhsin adlı çocuğun öldüğünü söylüyor. Asıl soru burada Ali (a.s) neredeydi? Güçlü ve cesaretli olmasına rağmen neden Hz. Fatıma’nın (s.a) hakkını almadı?
Kısa Cevap

Hz. Fatıma’nın (s.a) zulme ve ihanete uğraması ile Hz. Ali’nin (a.s) yiğitliği ve cesareti arasında hiçbir çelişki yoktur. Çünkü Hz. Ali (a.s) bu durumda ya elini kılıcına götürecek, kendisi ve Ehlibeyt’in haklarının çiğnenmesinin karşısında duracaktı ya da susacak ve gücü miktarınca da İslam’ın başka yönlerden güçlenmesini sağlayacaktı. Bu durumda onlara karşı cephe alması ve çatışması, Müslümanlar arasında tefrikanın oluşması ve yeni kurulan İslam camiasının zayıflaması ve neticede Rumların, dinden dönenlerin ve nübüvvet iddiasında bulunanların İslam’a saldırılarının güçlenmesi anlamına gelecekti. Hz. Ali (a.s), Peygamber’in (s.a.a) zahmetlerinin yok olmaması ve şehit kanlarının heder olmaması uğruna, İslam’ın korunması uğruna eşini ve çocuğunu feda etmeye hazırdı.

Ayrıntılı Cevap

Peygamber’e (s.a.a) yakın kimseler, Sakife’de alınan karara itiraz ederek Ebu Bekir’e biat etmeyip Müminlerin Emiri Ali’nin (a.s) evinde toplanmış ve Ömer de Ebu Bekir tarafından bu kimselerden ve özellikle Ali’den (a.s) biat alma konusunda memur kılınmıştı. Tarihi kaynaklarda, Ebu Bekir ve Ömer’in aldığı kararlar doğrultusunda gelişen olaylar kayda alınmıştır. Bu olaylar hakkında bilgi için muteber kaynaklara başvurabilirsiniz.[1]

Ehl-i Sünnet kaynaklarında dahi yer alan ve farklı muteber tarihi kitaplara baktığımızda ne yazık ki böyle bir olayın varlığının gerçek olduğunu görmekteyiz.[2]

Ama Müminlerin Emiri(a.s)’nin o kendisine has kılınan cesaret ve yiğitliğine rağmen neden bu olaylar karşısında sessiz kaldığı konusunda demeliyiz ki:

Müminlerin Emiri Ali’nin (a.s) önünde iki yol vardı. Ya yeni kurulan hükümeti meşru bilmeyen gerçek dostlarıyla ayaklanıp, güç ve kuvvetleri yardımıyla gasp olan hükümeti ve hilafeti onlardan tekrar alacak ya da karşılaşılan bu duruma tahammül edip imkânlar dâhilinde Müslümanların sorunlarını halledecek ve kendi vazifelerini yerine getirecekti.

İlahi önderlerin nasıl kudreti ve makamı hedef olarak görmeyip asıl hedefin kendi konumunu korumaktan daha yüce bir şey olduğuna inandıklarına göre İmam Ali (a.s) da, İslam camiasının, toplumsal ve siyasi ortamını inceleyerek şu neticeye ulaşmıştır: Eğer hanımı Fatıma’ya (s.a) yapılan zulme karşı direnseydi, Peygamber’in (s.a.a) çektiği tüm zahmetler boşa gidecek ve şehitlerin tertemiz kanı heder olacaktı ve İslam büyük darbelere maruz kalacaktı. Bu nedenle oluşan durumu sineye çekti ve dolaylı olarak İslam’ın temelini korumuş oldu.[3]

Eğer İmam (a.s), elini kılıcına atıp hâkim sistemle mücadeleye koyulsaydı veya cesaret ve yiğitliğini ortaya koysaydı kesinlikle onun taraftarları da kıyam edeceklerdi. Bu sebepten ötürü Müslümanlar arasında bir iç savaş baş gösterecek ve daha hazin olaylar meydana gelecekti. Örneğin:

1-     Ali (a.s), Peygamber (s.a.a)’la ahitlerini koruyan ve Hz. Ali’yi (a.s) kendi canlarından daha çok seven birçok insan şehit olacaktı. Bütün gerçek İslam'ı davranış ve tutumlarıyla temsil eden kişilerin yok oluşu ve İslam'ın ehliyetsiz kişilerin sürekli olarak düşmesi anlamına gelirdi.

2-     İslam ümmeti içerisinde şiddetli bir tefrika oluşabilir ve İslam düşmanlarına karşı büyük bir kudret olan Peygamber (s.a.a) sahabesinden birçoğu yok olabilirdi. Veya ittihadın yok olmasıyla İslam camiası zayıf düşebilirdi.

3-     Peygamber(s.a.a)’ın ömrünün son zamanlarında Müslüman olanların birçoğu, O Hazret’in (s.a.a) vefatından sonra dinden dönerek İslam hükümetine karşı cephe aldılar. Bu buhranlı ortamda Hz. Ali(a.s) eğer muhalefet bayrağını çekseydi İslam toplumu nifak cephesi tarafından ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilirdi.

4-     “Museyleme ve Seccah” gibi nübüvvet iddiasında bulunanları da göz ardı etmemek gerekir. Bunlar karışıklıklar yaratarak İslam’a, telafi edilemez darbeler indirebilirlerdi.

5-     Her zaman bir fırsatını bularak İslam’ın merkezine saldırmak isteyen Rum tehlikesi de İslam camiasını tehdit ediyordu. Bu durumda İmam Ali (a.s) eğer kıyam etseydi, yakinen Müslümanlar zayıf duruma düşer ve İslam muhalifleri hedeflerine daha rahat ulaşabilirlerdi.

 

Yukarıda zikrettiklerimiz, İmam(a.s)’ın o sebeplerle sabrı, kıyama tercih ettiği amillerden birkaçıdır. Hz. Ali (a.s) bu tür girişim ve tedbirlerle İslam camiasını büyük tehlikelerden korudu.[4]

İmam Ali (a.s) sükûtunun sırrını dert ve hüzün dolu bir beyanıyla Nehc’ul Belaga’nın Şıkşıkiye[5] hutbesinde şöyle buyuruyor:

“ Şu düşüncedeydim ki kesilmiş ellerimle kıyam mı edeyim yoksa kapkaranlık zulmete ve karanlığa sabır mı edeyim? Öyle bir karanlık ve körlük ki, büyükleri tamamıyla yıpratır küçükleri ise tümüyle ihtiyarlatır, mümin kimse de Rabbine ulaşana dek bu karanlık körlükte zahmetten zahmete düşer. Gördüm ki sabretmek akla daha yatkındı ve ben de gözümde bir diken ve boğazımda bir kemik olduğu halde sabrettim. Mirasımın yağmalandığını kendi gözlerimle görüyordum.”[6]

İmam(a.s) başka bir yerde kendi yakınlarından olan, İmam(a.s)’ın faziletlerini sayan ve halkı Onu yalnız bıraktıkları için yeren birine cevap olarak şöyle buyurdu: “Dinin salim kalması bizim için diğer her şeyden daha güzeldir.”[7]

Bu ibaretler şunu gösteriyor ki İmam Ali(s.a)’ı susmaya mecbur bırakan sebepleri görmek hazin acılardan kurtulmaktan daha değerliydi. Yani Ali (a.s), yeni fidanlaşmış İslam camiasının korunması için eşini ve çocuklarını bu yolda feda etmeye hazırdı.

Ali’nin (a.s) sükûtunun nedenini belirttiği en açık ifade Nehc’ul Belaga’da şöyle geliyor:

“Beni, halkın falani’ye biat etmek için her yönden akın akın gelmesinden başka bir şey hayrete düşürmedi ve tasalandırmadı. Ben yine elimi çektim ta ki bir gurup, dinlerinde kalmayıp, İslam dininden döndü ve halkı Muhammed(s.a.a)’ın dinini yok etmeye çağırdı. İslam’a ve Müslümanlara yardım etmezsem dinde derin çatlaklar oluşacağından ve virane olacağından korktum. Bu benim için, hilafetten mahrum kalmaktan ve sizin kısa bir süre görülen seraba benzeyen veya olgunlaşmadan dağılan buluta benzeyen ele geçirdiğiniz birkaç günlük hükümetinizden daha ağırdır. Sonunda batıl bir topluluk olan sizleri dağıtmak ve yok etmek bu sayede de dinin sağlamlaşması ve sabit kalması için o kargaşa ve karışıklık içinde ayaklandım.[8]



[1] Tarih-i Teberi, 3.c, 202.s, Dairet’ul-Mearif baskısı. Teberi’nin ibareti şöyledir:

اتی عمر بن خطاب منزل علی(ع)  فقال : لاحرقن علیکم او لتخرجن الی البیعة

   İbni Ebul Hadid, kendi şerhinde (2.c, 56.s) bu cümleyi Cevheri Sakife adlı kitaptan da naklede; El-İmametu ves-Siyaset 2.c, 12.s; Şerh-i Nehc’ul-Belaga, İbni Ebul Hadid, 1.c, 134.s; E’lamun-Nisa, 3.c, 1205.s, İbni Abdu Rabbih Endülüsi, vefatı 495 h.k, Onun ifadesi de şu şekildedir:

بعث الیهم ابوبکر عمر بن خطاب لیخرجهم من بیت فاطمة و قال له ان ابوا فقاتلهم. فاقبل بقبس من النار علی ان یضرم علیهم الدار. فلقیته فاطمة فقالت‏ یابن الخطاب ا جئت لتحرق دارنا؟ قال:نعم او تدخلوا فیما دخلت فیه الامة

Akdu'l- Ferid, 4.c, 260.s, Ayrıca bakınız: Tarih-i Ebul-Feda, 1.c, 156.s ve E’lamun-Nisa, 3.c, 1207.s İsbatu'l-vasiyyet, El-Mesudi, 124.s, Kullanılan ifade şu şekildedir:

: فهجموا علیه و احرقوا بابه و استخرجه منه کرها و ضغطوا سیدة النساء بالباب حتی اسقطت محسنا

(Mihnetu Fatıma, 60.s) Milel ve Nihel 2.c, 95.s, Telhisu'ş-Şafi, 3.c, 76.s; Furuğ-i Velayet 186.

[2] Daha fazla bilgi için, 1- Şahadet Efsanesine Cevap Kitabı, Seyit Cevat Hüseyni Tabatabai 2- Dini Sorulara Cevaplar Dergahı Sitesi 3- Belağ Sitesi

[3] Mehdi Piyşvai, Siyre-i Piyşvayan, 65.s

[4] Mehdi Piyşvai, Siyre-i Piyşvayan, 71.s

[5] Nehcu'l-Belaga, 3. hutbe

[6] Nehcu'l-Belaga, 3.hutbe, Şıkşıkiye hutbesi

[7] Bakınız Şerh’i Nehcu'l-Belaga, 6.c, 23-45.s

[8] Nehcu'l-Belaga, Ali’nin (a.s) Mısır halkına yazdığı mektup, 62.s.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar