Gelişmiş Arama
Ziyaret
7006
Güncellenme Tarihi: 2012/05/12
Soru Özeti
Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
Soru
Dini mektep ve nizamlarını dini olmayan mektep ve nizamlardan ayırt eden veya birisini bir diğerine üstün kılan veya alt mertebede yer almasını neden olan niteliklerin ve ölçülerin neler olduğunu öğrenmek istiyorum?
Kısa Cevap

İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik.” Eğer benzer olan tek bu benzerliği nazara alırsak, hatta tevhit ve sadece bir olana tapma nidasında olan İsa (a.s) ve Musa (a.s) gibi Peygamberlerin her türlü tahriften uzak usulü evvelîsi ile Hıristiyanlık ve Yahudilik dini bile dini olmayan mektep ve ayinlere göre imtiyaz sahibidirler. Her ne kadar her asırda bu ilahi dinlerin taraftarları usulü evveliye ye itina göstermeksizin Tevrat ve İncili tahrif etmeye el attılar ve sonuç itibariyle de bu dinleri dini olmayan mekteplerle aynı yaptılar.

Dini nizam ve mekteplerin dini olmayanlardan en önemli değer ve imtiyazı, insanın fıtratını uyandırma ve onda saklı olarak emanet bırakılan bil kuvve olan manevi kemallerin fiiliyata ulaşmasıdır.  Başka bir tabirle insanda, sahih dini temel ve değerler esasınca “idim”den “olma”ya yâda bil kuvve vaziyetinden fiiliyata intikal etmede tedrici değişimin oluşmasına zemin hazırlamaktır. 

Ayrıntılı Cevap

İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidi ve Allah’a ibadet etmeyi yerleştirmek ve insanları başkalarının kulluğundan ve Allah’tan başkasına ibadet etmekten kurtarmaktır. Nitekim Kur’an’-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik.”[1] Eğer Peygamberlerde bulunan özellikleri nazara alırsak, hatta tevhit ve sadece bir olana tapma nidasında olan İsa (a.s) ve Musa (a.s) gibi Peygamberlerin her türlü tahriften uzak usulü evvelîsi ile Hıristiyanlık ve Yahudilik dini bile dini olmayan mektep ve ayinlere göre imtiyaz sahibidirler. Her ne kadar her asırda bu ilahi dinlerin taraftarları usulü evvelîye ye itina göstermeksizin Tevrat ve İncili tahrif etmeye el attılar ve sonuç itibari ile de bu dinleri dini olmayan mekteplerle aynı hale getirdiler.

Ama ilahi dinler arasında, İslam dini bütün öğretileri saadete ulaşmada bütün ferdi ve toplumsal boyutları kapsayan bir genelliğe sahiptir. İslam dininin kapsamlı olması onun sınırlarının genişliğinin göstergesidir. İslam dininin camiiyeti, Allah tarafından nazil olma hedefiyle aynı yöndedir ve dinin nazil olma hedefi de insanın yaratılış hedefidir; zira Allah insanı bir hedef doğrultusunda yarattığı için kesinlikle hüküm, ameli düsturlar ve o hedefe ulaşmak için gerekli maarifleri ona iblağ etmelidir. Allah-u Teâlâ bu programları farklı dönemlerde insanların ihtiyacı ve kapasitesi oranında göndermiş ve bütün o programları İslam adıyla, Hz Muhammed Mustafa (s.a.a) ve onun varisleri vasıtasıyla insanlığa sunmuştur.[2]

Netice itibari ile İslam mektep ve dini diğer ilahi dinlere göre üstünlüğü ve cami’iyeti vardır. Ama genel anlamda İlahi din ve mekteplerin dini olmayan mektep ve ayinlerden (ki asil ve her türlü tahriften uzak semavi dinlerden hiçbirinin usul ve yöntemlerine tabi olmamaktadırlar; örneğin liberalizm gibi) esasi imtiyaz ve değerleri bulunmaktadır ki aşağıda imtiyaz ve farklılıkların bazılarına (külli surette) işaret edilecektir:

A. Hedeflerde Farklılık ve İmtiyaz

Yaşamları dini usul ve yöntemlere dayalı olmayan mektep ve nizamlar, bütün dikkatlerini sadece “dünya” ve “hümanizmle” sınırlandırmaktalar. Başka bir tabirle onların en esaslı hedefleri sadece insan ve toplumun dünyevi ihtiyaçlarının temin edilmesidir ve bu hedeften daha öte hedefleri de bulunmamaktadır.[3] Ama dini nizam iki hedef gözetmektedir; birincisi bu dünyada saadet ve ihtiyaçlarını temin etme ve diğeri ise ebedi uhrevi saadet ve hayrı temin etmektir.

İslam dini ve mektebinin en önemli hedefleri şunlardan ibarettir:

1. Yeryüzünde tevhit ve Allah’a tapmanın istikrarı ve daha önce de belirtildiği gibi halkı Allah’tan başkasına kulluk etmekten uzaklaştırmak.

2. İlahi adalet ve hâkimiyeti icra ederek örnek bir toplum ve Medineyi Fazileyi kurmak: “Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler.[4]      

İnsani faziletlerin rüştü ve kemali ve ilahi kurba ulaşma zeminesini oluşturmak için toplumsal adaletin sağlanma meselesi, İslam dinin en özel işlerinden bilinmektedir. Oysaki dini olmayan hiçbir mektep, yüksek faziletlerin rüştü ve tealisini sağlamayı ve dünya ve ahiret saadetine uygun bir zemine oluşturmayı kendi programlarında yer vermemektedirler.

3. İnsan fıtratını uyandırma ve insanda bil kuvve olarak yerleştirilen manevi kemalatların fiiliyata ulaşması. Başka bir tabirle insanda, sahih dini temel ve değerler esasınca “bud” (idi) den “şuden” (olma) ya yâda bil kuvve vaziyetinden fiiliyata intikal etmede tedrici değişimin oluşmasına zemin hazırlamak. 

B. İyi ve Kötü Yöntem ve Değerlerinde Farklılık:

Dini olmayan mektep ve nizamlarda, onların program ve yöntemleri, iyiyi ve kötüyü, yapılmalı ve yapılmamalı şeklindeki konuların tesbiti genellikle dini ve vahyin temel usulleri ve değerleri göze alınmadan yapılıyor. Onların inancına göre vahye ihtiyaç duymaksızın akıl iyilik ve kötülüğü seçebilecek güce sahiptir. Bu bakış aşı “akılcılıkta ifratçı” akımı adıyla meşhurdur. Veya onlardan bazıları iyi ve kötü değerlerinin ölçüsünü sadece insanın ihsas ve duygularını ölçü olarak bilmekteler. İyi ve kötü değerlerinin ölçüleri hakkında başka görüşlerde bulunmaktadır.

Değerlere itinasız olmak “hedef, vesileyi tevcih eder” sanısını pratikte hakim olan esasa dönüşmesine neden olur ve ahlaki usul ve hedefleri görmemezlikten gelmek olur.

Ama İslam dininde ise, ahlaki ve ilahi insani kerametlerle uyuşmayan yöntem ve değerlerden yararlanılmamıştır ve yüce ahlaki değerler karşıtı ve beşerin kemal ve ebedi saadetini viran edecek şeylere izin verilmemiştir.[5]

C. İslam’ın, kendini yetiştirme meydanında insana iki eşit bakışı

İslam dini, kendini yetiştirme, insani kemal ve saadet mesirinde, insana bu yolda iki yönlü bakış şeklini sunmuş ve bu yolda başarılı olmayı bu bakış açısıyla sınırlı kılmıştır. Bu bakışta, insan cisim ve bedene sahip olmanın yanı sıra daha iyi olan can ve ruhunun da var olmasıdır. Dolayısıyla onun teveccühü kendi ruhundan gafil kalıp cisimle sınırlı kalmamalıdır. 

Kur’an-ı Kerim insanın yaratılış konusunda her iki özelliğe de değinmektedir: “O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.[6] Sonra “Sonra onun neslini bir öz sudan, değersiz bir sudan yarattı.”[7] Bu ayetler cismi boyut hakkındadır. Surenin devamında ruhi boyut ve hakikatine işaret ederek şöyle buyurmaktadır: “Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi.[8]

İlahi ruh, melekuti bir unsur olup şerif ve ebedidir. İslam dinin bakış açısına göre bu doğaüstü unsur insanın bedeninin yok olmasından sonra bile baki kalacak ve sonsuz yaşam ve ebedi saadet ya şekavetten (insanın işlediği amelleri doğrultusunda) yararlanacaktır. İlahi insan bilimi, insanın kemalinin ruhani tekâmülün ışığında ve en iyi insani değerlerin kazanılmasında olduğunu aşikâr etmektedir.[9]

 


[1] Nahl Suresi, 36. ayet.

[2] Daha fazla bilgi için aşağıdaki indeksleri mütalaa edebilirsiniz: “İslam’ın hakkaniyetinin delilleri”, soru: 3371 (Site: 3636);  “İslam dininin diğer dinlere üstünlük ve özellikleri”, soru: 18054 (Site: 17657).

[3] İndeks: “Halk ve Velayeti Fakih’e dayalı hükümet ve onun Liberalizme olan imtiyazı”, soru: 9981 (Site: 10127).

[4] Hadis Suresi, 25. ayet.

[5] İndeks: “Dini kaynakların ahlaktaki rolü”, soru: 8094 (Site: 8161); “Tekamüli Ahlak ve onun neticeleri”, soru: 563 (Site: 616); “Dine dayalı ahlak”, soru: 7078 (Site: 7327).

[6] Secde Suresi, 7. ayet, “ve bede’e halkel insani min tin

[7] Secde Suresi, 8. ayet, “ce’ale neslehu min sulaletin min maain mehin

[8] Secde Suresi, 9. ayet, “ve nefehe fihi min ruhihi

[9] İndeks: “İnsanın saadet ve kemalı”, soru: 1633 (Site: 7711); “İnsan ve din”, soru: 9 (Site: 1239); “İnsanın ebediyeti ve onun dünyadaki tecrübesi”, soru: 45 (Site: 281); “İnsan ve keramet”, soru: 1193 (Site: 1496); “İnsanın, din ve dünya ilişkisi”, soru: 11472 (Site: 11437).

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar