Gelişmiş Arama
Ziyaret
8123
Güncellenme Tarihi: 2010/08/14
Soru Özeti
Peygamberlerin ve İmamların diğer kulların arasından seçilmelerinin delili nedir?
Soru
Peygamberlerin ve İmamların diğer kulların arasından seçilmelerinin delili nedir? Neden Muhammed adında biri Allah’ın seçtiği kimse ve Onun en iyi kul oluyor? Bu durum dünyaya gelmeden öncesiylede bağlantılı mıdır?
Kısa Cevap

Nübüvvetin genel delilleri gereği Allah-u Teala, insanların hidayeti için, onlara kendi cinslerinden örnek, halife ve hidayetçi olacak kimseler seçmiştir. Bu seçim delilsiz değildir. Şöyleki, Allah’ın halifesi olma yeteneği bütün insanlara verilmiş, ama bu yetenek herkeste fiiliyata geçmemiştir; sadece bir kısım insan tam bir teslimiyetle ilahi hilafet yeteneğini fiiliyata geçirmiş ve kendi iradeleriyle günahtan uzak kalmışlardır. Allah-u Teala baştan ve zahiri yaratılma olmadan önce onların hal ve durumlarını bildiği için amellerinin karşılığı olarak risalet ve toplumun rehberliğini onlara inayet etmiştir. Dolayısıyla bu seçimin sırrı iki şeydir:

1-     İlahi velilerin Allah’a karşı mutlak ubudiyetleri.

2-     Allah’ın bu ilahi evliyalara karşı olan inayet ve lütfu.

Demek ki, Allah’ın Peygamberlere (a.s) ve Masum İmamlara (a.s) olan lütfu birincisi Onların kendi çaba ve yeteneklerinden dolayıdır, ikincisi bu lütuf, gerçekte bütün insanların hidayet olması için Allah’ın insanlığa bir çeşit inayetidir; bu yüzden hikmetli ve adilcedir.     

Ayrıntılı Cevap

Nübüvvetin genel delilleri gereği Allah-u Teala, insanların hidayeti için, onlara kendi cinslerinden olgu, halife ve hidayetçi olacak kimseler seçmiş, ilim ve masumluk gibi özelliklerle donatmıştır. Dolayısıyla Peygamberler (a.s) ve Masum İmamlar (a.s) ilahi inayete mazhar olan kimselerdir. Allah’ın Masumlara (a.s) olan bu inayeti Onların (a.s) kendi yeteneklerinden ve layık olmalarından kaynaklanmaktadır. Yani Allah-u Teala ezeli ve mutlak ilmiyle bir kısım kullarının yeteneklerini başkalarından daha çok ve en son hadde kullanacaklarını ve kendisine tam itaatte bulunacaklarını biliyordu. Bu nedenle Allah insanların arasından onları seçti, lütfuyla özel inayette bulundu ve herkes için güvenilir ve emin kılavuz olmaları, tam ve mutlak bir korunmaya (masumiyete) ulaşmalarını sağlamak için ilim ve irade verdi.

Bu gerçeğe bir çok ayet ve hadis işaret etmektedirki, örnek olarak onlardan bir kaçını getiriyoruz:

Kur’an buyuruyor: ‘Ve içlerinden, sabrettikleri takdirde onları, emrimizle doğru yola sevkedecek rehberler tayin etmiştik ve onlar, delillerimize adamakıllı inanmışlardı.’[1]  

İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Kuşkusuz Allah-u Teala Ademoğullarından bazı insanları seçti, onların doğumlarını ve bedenlerini pak etti. Onları erkeklerin sülbünde ve kadınların rahiminde kendisi için korudu; ama bu koruma Onların Allah’tan herhangi bir alacaklarından dolayı değildi. Allah, Onları yarattığı andan itibaren kendisine itaat ve ibadet edeceklerini, kendisine asla şirk (hatta gizli şirk) koşmayacaklarını biliyordu. Onlar Allah’a itaat ettikleri için bu yüce keramet ve makama nail oldular.’[2]  

Nudbe duasının başlarında ise şöyle gelmiştir: ‘Allah'ım! ...Sen kendi katında olan zevâlsiz, kalıcı nimetlerini onlara ayırdın (lâyık gördün). Ama bu nimetleri vermenin karşılığında, alçak dünyanın rütbe ve makamlarına, yaldız ve süslerine aldırış etmeyip, züht edecekleri hususunda onlardan söz aldın; onlar da bu hususta sana söz verdiler; ve Sen onların vefalı olacaklarını bildiğin için onları kabul ettin; kendine yaklaştırdın; önceden onların yüce anılarını ve açık övgülerini yaydın; meleklerini onlara indirdin; vahyinle onlara ikramda bulundun; ilminle onları üstün kıldın...[3]

Sonuç itibarıyla ilahi halife olma yeteneği bütün insanlarda vardır, ama herkeste fiiliyat merhalesine geçmemektedir.[4] Peygamberler ve Masum İmamların seçilmesi, Onların Allah vergisi olan yeteneklerinden ve ortamlardan Allah’a ubudiyet yolunda tam ve mutlak bir şekilde faydalanmalarından kaynaklanıyor. Allah-u Teala’da ezeli ilmiye bu özelliği yani Onların gelecekte bütün çabalarını kendi istekleriyle Ona kulluk uğrunda harcayacaklarını biliyordu ve kendi iradeleriyle yaptıkları bu kulluktan dolayı Onları imamet ve risalet gibi nimetlerle ödüllendirmiştir.

Kısacası Allah insanlara hayırlarına olacak şekilde inayet eder. Bu inayetlerin herkese verilmemesinin nedeni onlara sahip olmanın herkesin hayırına olmayacağı ve herkesin onların kadrini bilmeyeceğinden dolayıdır. Allah-u Teala, ibret olması için fazilet sahibi bazı kimselerin bu faziletlerinden nasıl suistifade edip ve sonunda nasıl büyük belalara düştükleri konusunda birkaç örnek zikretmiştir. Allah’ın bazı belli kişilere inayette bulunması bir hikmet üzerinedir: ‘Allah risalet görevini kime vereceğini daha iyi bilir.’

Allah-u Teala, Kur’an’da Hz. Musa’nın kavminden birisine (Bela’m-ı Baura) verilen ayrıcalıkları, iftiharları ve makamları (nübüvvet ve risalet makamının dışında) nasıl heva ve hevesine göre kullandığını, onlardan suistifade ettiğini ve bu yüzden yükselmediği gibi köpek derecesine kadar düştüğünü anlatmaktadır.[5]

Yapılan açıklamalardan, ‘Böyle bir seçim bu dünyaya gelmeden öncede yapılmış mıydı?’ sorusunun cevabı da verilmiş olmaktadır; yani ölçü dünyada amel etmektir. İmam Sadık’ın (a.s) buyurduğu ’Allah, ashab-ı yemin’e ateşe girmelerini emrettiğinde onlar bu emre icabet edip ateşe girdiler, ama ashab-ı şimal dinlemeyip ateşe girmediler.’[6] gibi rivayetlerden sonradan bu dünyaya gelip kendi iradeleriyle ashab-ı yemin ya da ashab-ı şimal sayılanlar olduğu anlaşılmakta ve bu şekilde onların dünyaya gelmeden önceki gerçek kimlikleri ortaya koyulmaktadır.

Sebep ne olursa olsun sonuçta Allah Resulü (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) diğer insanlardan üstün olduğu kesindir. Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Allah-u Teala insanları yarattığında hepsini yanında topladı ve onlardan ‘Rabbiniz kimdir?’ diye sordu. İlk cevap verenler Resulullah (s.a.a), Emir-ul Müminin (a.s) ve diğer Masum İmamlar (a.s) oldu. Allah’da Onları ilim ve dinin hamilleri olarak seçti.[7]

Bir başka rivayette Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Allah, beni, Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan’ı ve Hüseyn’i dünya yaratılmadan yedi bin yıl önce yarattı.’[8] Peygamberimizin (s.a.a) bu rivayette buyurduğu yaratılmadan maksat cismî yaratılma değil, nurlarının belli bir dönemde yaratılmasıdır.

Sonuç olarak diyoruz ki: Allah’ın Peygamberlere (a.s) ve Masum İmamlara (a.s) olan lütfu birincisi Onların kendi çaba ve yeteneklerinden kaynaklanmaktadır, ikinciside bu lütuf gerçekte bütün insanlara bir çeşit inayeti ve onların hidayeti içindir; bu yüzden hikmetli ve adilcedir.      


[1] -Secde/24

[2] -Bihar-ul Envar, c.10, s.170.

[3] - Porsiman yazılımı.

[4] - Ayetullah Misbah Yezdi, Piş Niyazha-i Müdüriyet-i İslami, s.56

[5] - Ayetullah Misbah Yezdi, Der Pertov-i Velayet, s.56

[6] - Bihar-ul Envar, c.5, s.241

[7] - a.g.e, s.224

[8] - a.g.e, c.54, s.43

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar