Gelişmiş Arama
Ziyaret
7794
Güncellenme Tarihi: 2010/08/14
Soru Özeti
Peygamberlerin ve İmamların diğer kulların arasından seçilmelerinin delili nedir?
Soru
Peygamberlerin ve İmamların diğer kulların arasından seçilmelerinin delili nedir? Neden Muhammed adında biri Allah’ın seçtiği kimse ve Onun en iyi kul oluyor? Bu durum dünyaya gelmeden öncesiylede bağlantılı mıdır?
Kısa Cevap

Nübüvvetin genel delilleri gereği Allah-u Teala, insanların hidayeti için, onlara kendi cinslerinden örnek, halife ve hidayetçi olacak kimseler seçmiştir. Bu seçim delilsiz değildir. Şöyleki, Allah’ın halifesi olma yeteneği bütün insanlara verilmiş, ama bu yetenek herkeste fiiliyata geçmemiştir; sadece bir kısım insan tam bir teslimiyetle ilahi hilafet yeteneğini fiiliyata geçirmiş ve kendi iradeleriyle günahtan uzak kalmışlardır. Allah-u Teala baştan ve zahiri yaratılma olmadan önce onların hal ve durumlarını bildiği için amellerinin karşılığı olarak risalet ve toplumun rehberliğini onlara inayet etmiştir. Dolayısıyla bu seçimin sırrı iki şeydir:

1-     İlahi velilerin Allah’a karşı mutlak ubudiyetleri.

2-     Allah’ın bu ilahi evliyalara karşı olan inayet ve lütfu.

Demek ki, Allah’ın Peygamberlere (a.s) ve Masum İmamlara (a.s) olan lütfu birincisi Onların kendi çaba ve yeteneklerinden dolayıdır, ikincisi bu lütuf, gerçekte bütün insanların hidayet olması için Allah’ın insanlığa bir çeşit inayetidir; bu yüzden hikmetli ve adilcedir.     

Ayrıntılı Cevap

Nübüvvetin genel delilleri gereği Allah-u Teala, insanların hidayeti için, onlara kendi cinslerinden olgu, halife ve hidayetçi olacak kimseler seçmiş, ilim ve masumluk gibi özelliklerle donatmıştır. Dolayısıyla Peygamberler (a.s) ve Masum İmamlar (a.s) ilahi inayete mazhar olan kimselerdir. Allah’ın Masumlara (a.s) olan bu inayeti Onların (a.s) kendi yeteneklerinden ve layık olmalarından kaynaklanmaktadır. Yani Allah-u Teala ezeli ve mutlak ilmiyle bir kısım kullarının yeteneklerini başkalarından daha çok ve en son hadde kullanacaklarını ve kendisine tam itaatte bulunacaklarını biliyordu. Bu nedenle Allah insanların arasından onları seçti, lütfuyla özel inayette bulundu ve herkes için güvenilir ve emin kılavuz olmaları, tam ve mutlak bir korunmaya (masumiyete) ulaşmalarını sağlamak için ilim ve irade verdi.

Bu gerçeğe bir çok ayet ve hadis işaret etmektedirki, örnek olarak onlardan bir kaçını getiriyoruz:

Kur’an buyuruyor: ‘Ve içlerinden, sabrettikleri takdirde onları, emrimizle doğru yola sevkedecek rehberler tayin etmiştik ve onlar, delillerimize adamakıllı inanmışlardı.’[1]  

İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Kuşkusuz Allah-u Teala Ademoğullarından bazı insanları seçti, onların doğumlarını ve bedenlerini pak etti. Onları erkeklerin sülbünde ve kadınların rahiminde kendisi için korudu; ama bu koruma Onların Allah’tan herhangi bir alacaklarından dolayı değildi. Allah, Onları yarattığı andan itibaren kendisine itaat ve ibadet edeceklerini, kendisine asla şirk (hatta gizli şirk) koşmayacaklarını biliyordu. Onlar Allah’a itaat ettikleri için bu yüce keramet ve makama nail oldular.’[2]  

Nudbe duasının başlarında ise şöyle gelmiştir: ‘Allah'ım! ...Sen kendi katında olan zevâlsiz, kalıcı nimetlerini onlara ayırdın (lâyık gördün). Ama bu nimetleri vermenin karşılığında, alçak dünyanın rütbe ve makamlarına, yaldız ve süslerine aldırış etmeyip, züht edecekleri hususunda onlardan söz aldın; onlar da bu hususta sana söz verdiler; ve Sen onların vefalı olacaklarını bildiğin için onları kabul ettin; kendine yaklaştırdın; önceden onların yüce anılarını ve açık övgülerini yaydın; meleklerini onlara indirdin; vahyinle onlara ikramda bulundun; ilminle onları üstün kıldın...[3]

Sonuç itibarıyla ilahi halife olma yeteneği bütün insanlarda vardır, ama herkeste fiiliyat merhalesine geçmemektedir.[4] Peygamberler ve Masum İmamların seçilmesi, Onların Allah vergisi olan yeteneklerinden ve ortamlardan Allah’a ubudiyet yolunda tam ve mutlak bir şekilde faydalanmalarından kaynaklanıyor. Allah-u Teala’da ezeli ilmiye bu özelliği yani Onların gelecekte bütün çabalarını kendi istekleriyle Ona kulluk uğrunda harcayacaklarını biliyordu ve kendi iradeleriyle yaptıkları bu kulluktan dolayı Onları imamet ve risalet gibi nimetlerle ödüllendirmiştir.

Kısacası Allah insanlara hayırlarına olacak şekilde inayet eder. Bu inayetlerin herkese verilmemesinin nedeni onlara sahip olmanın herkesin hayırına olmayacağı ve herkesin onların kadrini bilmeyeceğinden dolayıdır. Allah-u Teala, ibret olması için fazilet sahibi bazı kimselerin bu faziletlerinden nasıl suistifade edip ve sonunda nasıl büyük belalara düştükleri konusunda birkaç örnek zikretmiştir. Allah’ın bazı belli kişilere inayette bulunması bir hikmet üzerinedir: ‘Allah risalet görevini kime vereceğini daha iyi bilir.’

Allah-u Teala, Kur’an’da Hz. Musa’nın kavminden birisine (Bela’m-ı Baura) verilen ayrıcalıkları, iftiharları ve makamları (nübüvvet ve risalet makamının dışında) nasıl heva ve hevesine göre kullandığını, onlardan suistifade ettiğini ve bu yüzden yükselmediği gibi köpek derecesine kadar düştüğünü anlatmaktadır.[5]

Yapılan açıklamalardan, ‘Böyle bir seçim bu dünyaya gelmeden öncede yapılmış mıydı?’ sorusunun cevabı da verilmiş olmaktadır; yani ölçü dünyada amel etmektir. İmam Sadık’ın (a.s) buyurduğu ’Allah, ashab-ı yemin’e ateşe girmelerini emrettiğinde onlar bu emre icabet edip ateşe girdiler, ama ashab-ı şimal dinlemeyip ateşe girmediler.’[6] gibi rivayetlerden sonradan bu dünyaya gelip kendi iradeleriyle ashab-ı yemin ya da ashab-ı şimal sayılanlar olduğu anlaşılmakta ve bu şekilde onların dünyaya gelmeden önceki gerçek kimlikleri ortaya koyulmaktadır.

Sebep ne olursa olsun sonuçta Allah Resulü (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) diğer insanlardan üstün olduğu kesindir. Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Allah-u Teala insanları yarattığında hepsini yanında topladı ve onlardan ‘Rabbiniz kimdir?’ diye sordu. İlk cevap verenler Resulullah (s.a.a), Emir-ul Müminin (a.s) ve diğer Masum İmamlar (a.s) oldu. Allah’da Onları ilim ve dinin hamilleri olarak seçti.[7]

Bir başka rivayette Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Allah, beni, Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan’ı ve Hüseyn’i dünya yaratılmadan yedi bin yıl önce yarattı.’[8] Peygamberimizin (s.a.a) bu rivayette buyurduğu yaratılmadan maksat cismî yaratılma değil, nurlarının belli bir dönemde yaratılmasıdır.

Sonuç olarak diyoruz ki: Allah’ın Peygamberlere (a.s) ve Masum İmamlara (a.s) olan lütfu birincisi Onların kendi çaba ve yeteneklerinden kaynaklanmaktadır, ikinciside bu lütuf gerçekte bütün insanlara bir çeşit inayeti ve onların hidayeti içindir; bu yüzden hikmetli ve adilcedir.      


[1] -Secde/24

[2] -Bihar-ul Envar, c.10, s.170.

[3] - Porsiman yazılımı.

[4] - Ayetullah Misbah Yezdi, Piş Niyazha-i Müdüriyet-i İslami, s.56

[5] - Ayetullah Misbah Yezdi, Der Pertov-i Velayet, s.56

[6] - Bihar-ul Envar, c.5, s.241

[7] - a.g.e, s.224

[8] - a.g.e, c.54, s.43

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar