Gelişmiş Arama
Ziyaret
11876
Güncellenme Tarihi: 2012/04/09
Soru Özeti
Mahşer yeri nasıl bir yerdir?
Soru
Mahşer yeri nasıl bir yerdir?
Kısa Cevap

Kıyametin varlıksal mertebesi, nasıl tabiat âleminden ve dünyadan farklıysa ve dünyevi cismin parçalarındaki var olan değişimler, kıyametin varlığıyla farklılık arz ediyorsa, mahşer veya kıyamet yeri de tözsel varlık yönüyle yeryüzünden farklılık arz eder. Bu sebepten ötürü cismani dirilişi kabul eden kimseler şöyle demişlerdir: Parçalardan ve zıtlardan oluşan ve yoğunlukla iç içe olan bu tabiat âlemindeki insanın bedensel unsurları kıyamet gününde nurani ve bizzat canlı; bekaya mahkûm ve fesattan, hastalık ilintileri ve benzeri şeylerden uzak bir surette yaratılacaktır. Yani asli ve gayri asli parçalardan oluşan insanın, yalnızca asli parçası diriltilecektir. Bu açıklamayla, insanın yaratılacağı mekânın da o âlemle uyum içinde olacağı aydınlığa kavuşur. Yani mekân da diğer varlıkların tamamında olduğu gibi tekâmül seyrini izleyecek ve ilk yaratılışından itibaren zıtlıkların tamamından mekân suretinde temizlenip boşalacak ve kendi yoğunluğunun dışına çıkacak ve insanların tamamı böyle bir mekân üzerinde yaratılacaklardır. Rivayette geldiği gibi kıyamet mekânında insanı saklayacak bir yapı yoktur ve gözün görmesine engel olacak alçak ve yüksek hiçbir yapıya rastlanmaz; bir damla kanın bile dökülmediği ve hiçbir günahın işlenmediği gümüş beyazlığında bir yerdir.

Ayrıntılı Cevap

Mahşer yeri Ayeti Kerime’de zikredildiği gibi: Yeryüzünün bu yer ve göğün dışında bir şeye dönüştürüldüğü zaman…mahşer yeri bu yeryüzünden farklıdır. Allame Tabatabai (r.a) İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahiy etmiştir.”[1] Ayet’inin tefsirinde şöyle diyor: Senin Rabbin yere vahyetmesi ve neler olup bittiğini haber vermesini emretmesi sebebiyle yer dile gelecektir. O halde buradan yerinde şuurunun olduğu ve olup biten her şeyi anladığı; hayır ve şerri ayırıp tanıklık günü için tahammül ettiği ve kendisine konuşma izni verilecek kıyamet gününde olup biten her şeyden haber vereceği anlaşılmaktadır. Ve Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler.[2] Aynı şekildeDerileri de der ki; “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu.”[3] Ayetlerinden her ne kadar biz varlıkların yaşam şeklinden habersiz olsak da hayat ve şuurun varlıkların tamamında geçerli olduğu anlaşılmaktadır.[4]

Diğer taraftan, bu âlemdeki varlıkların tamamı hareket halindedir ve kendi mutlak kemaline ulaşacağı güne kadar hareket ve tekâmül seyrine devam edecektir. Kuvvetten fiile doğru tekâmül seyri, varlık parçalarının tamamına hâkimdir ve gök ve yer de bunlar arasındadır. Bu ve yukarıdaki konu, yeryüzünün de tekâmül seyrine sahip olduğu hakikatini göstermektedir. Parçalardan ve zıtlardan oluşan ve yoğunlukla iç içe olan bu tabiat âlemindeki cismani dirilişte ispat edildiği gibi; insanın bedensel unsurları kıyamet gününde nurani ve bizzat canlı; bekaya mahkûm ve fesattan, hastalık ilintileri ve benzeri şeylerden uzak bir surette yaratılacaktır. Yani asli ve gayri asli parçalardan oluşan insanın yalnızca asli parçası diriltilecektir.[5] Bu açıklamayla, insanın yaratılacağı mekânın da o âlemle uyum içinde olacağı aydınlığa kavuşur. Yani mekân da diğer varlıkların tamamında olduğu gibi tekâmül seyrini izleyecek ve ilk yaratılışından itibaren[6] zıtlıkların tamamından mekân suretinde temizlenip boşalarak kendi yoğunluğunun dışına çıkacak ve ayette geldiği gibi insanların amellerine tanıklık edecektir. Kıyamet ismindeki o âlemin varlık mertebelerinin seyri, varlıksal mertebenin en yücesidir ve bu mertebede, fazla parçaların varlığı ve yoğunluğu söz konusu değildir. Sonuçta kıyamet âlemi, tabiat âleminin varlıksal kemali ve bu âlemin düzeni olacaktır. Başka bir ifadeyle “tözsel varlık”, her iki âlemin ayırıcısıdır ve bu açıdan tabiat âlimi ve dünya filizlenme, ahiret âlemi ise hayat, idrak, şuur sahibi olacak başka bir varlığın meyvesi mesabesindedir.[7]

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar kıyamet günü bembeyaz ve tertemiz yeryüzünde diriltileceklerdir ve orada hiç kimse için bir alamet yoktur.”[8]Yani insanı örtecek bir yapı yoktur ve gözün görmesinin engelleyecek alçaltı ve yükseltiye rastlanmaz. O yerin dünya yeri gibi olduğu düşünülmemelidir, aksine sadece isimleri aynıdır. İbni Abbas şöyle der: “Orada ağaçlar, dağlar, dereler ve orda olan her şey yok olacak ve “Çermi Ukkaz”[9] gibi geniş olacaktır”. İnsanların diriltileceği o yer, kanın dökülmediği ve hiçbir günahın işlenmediği gümüş beyazlığında bir yerdir. O halde güneşi, ayı ve yıldızlarının olduğu gökyüzü ortadan kalkacaktır.[10]

 

 


[1] Zilzal Suresi, 4 ve 5.

[2] İsra Suresi, 44.

[3] Fussilet Surei, 21.

[4] Allame Tabatabai (r.a), Tefsiru’l mizan, Kum: y. Defteri İntişarati İslami Camieyi Müderrisini Hozeyi İlmyeyi Kum, 1417 k,  c. 20, s. 342.

[5] Bakınız: 14414 (site: 14773) meadi cismani ve âdemi iadei eczai fazliye.

[6] Muhammed Şucai, “Mead ya bazgeşti be suyi huda, Şirketi sehamiyi intizar, Bi ca, Payiz 1362, s. 72.

[7] Seyit Muhammed Hamedani, Dırahşani pertuyi ez Usulü Kafi, Kum: Çaphaneyi İlmiyeyi Kum, y. 1363 ş, c. 4, s.

[8] Sahihi Müslim, c. 8, s. 127; Sahihi Buhari, c. 8, s. 135, Molla Muhsin Feyzi Kaşani’nin nakli, “El-Muhaccetü’l Beyza fi Tezhibu’l İhya”, Tashih ve ta’lik Ali Ekber Ğaffari, Kum: Müesseseyi İntişarati İslami Cameayi Müderrisin, çapı çaharum, y. 1417 h. k, c. 8, s. 322.

[9] Ukkaz; Mekke de Arapların her yıl toplanarak bir ay kaldıkları ve ticaret yapıp şiir okudukları ve birilerini başka birilerine karşı övdükleri pazar yerinin ismidir.

[10] Molla Muhsin Feyzi Kaşani, El-Muhaccetü’l Beyza fi Tezhibi’l İhya, Tashis ve ta’lik Ali Ekber Ğaffari, baskı, 4, Kum: Müesseseyi İntişarati İslami Camiayı Müderrisin, çapı çaharum, y. 1417 h. ş,c. 8, s. 322.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar