Gelişmiş Arama
Ziyaret
7709
Güncellenme Tarihi: 2012/04/15
Soru Özeti
Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
Soru
Nisa suresindeki bir ayette ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ diye buyurulmakrtadır. Lütfen onun manasını açıklayınız.
Kısa Cevap

Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir:

1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size daha faydalı olduğunu bilemiyeceğiniz için ona mirastan hakkına düşeni veremezsiniz. Ama Allah hikmetine göre herkesin payını belirlemiştir.

2- Hangisinin dünya ve ahiret saadetinizde etkili olacağını bilemezsiniz, ama Allah bildiği için malı herkesin hayırına olacak şekilde bölüştürür.

3- Sizi eğiten anne babalarınızın mı faydası size daha çoktur, yoksa sizin mi hizmetinde olduğunuz anne babanıza faydanız daha çoktur bilemezsiniz.

4- Allah karşısında en itaatkar olan anne, baba ve evlatların kıyamet günü dereceleri de yüksek olacaktır. Allah, bazı müminlerin makamlarını bazılarının vasıtasıyla yükselteceğinden eğer babanın makamı yüksek olsa onun hatırına evladının da makamını yükseltecektir. Eğer evladın makamı yüksek olsa onun hatırına anne babasının makamlarını yükseltecektir.

5- Hanginizin daha önce öleceğini bilmediğiniz için ölenden kimin miras alacağını da bilemezsiniz. Dolayısıyla başkasının ölümünü arzu etmeyin, bunu istemeyin.

Ayrıntılı Cevap

Sorudaki ayetin meali şöyledir: ‘Evladınız hakkında Allah’ın size tavsiyesi, erkeğin payının, iki kızın payı kadar olduğudur. Kızlar, ikiden fazlaysa terekenin üçte ikisi onlarındır, kız bir taneyse yarısı onundur. Bir çocuğu varsa anayla babanın her birine, terekenin altıda biri kalır. Çocuğu olmadığından anasıyla babası mirasçı olursa üçte biri ananındır. Kardeşleri varsa bıraktığı maldan, vasiyeti yerine getirildikten ve borcu ödendikten sonra kalanın altıda biri anaya aittir. Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz. Bu, Allah'tan farzdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, hikmet sahibidir.’[1]

Ayetin son tarafının mana ve maksadına geçmeden önce ayette geçen miras meselesine kısaca bir göz atacağız.

Ayet-i Kerime miras derecelerinden birinci derecede olanların payını açıklamaktadır. Birinci derecede olanlar şunlardır: Evlatlar, baba, anne bütün farzlarıyla; çünkü onların alacağı paylar Kur’an’da açık bir şekilde gelmiştir. Örneğin:

1- Ölenin çocukları varsa anne babanın payına altıda bir düşer.

2-Ölenin çocukları ve kardeşi yoksa babanın payına altıda bir, anneye ise üçte bir düşer. Kardeşi varsa o da altıda bir alır.

3-Bir kızın payı malın yarısıdır.

4-Birkaç kızın payı, başka varis olmazsa üçte ikidir.

5-Hem kız hem de oğlanlar varsa oğlanların payı kızların iki katıdır.

6-Dördüncü şıkta geldiği gibi iki kız varsa üçte iki kısmına girer.

Buna göre ayetin son tarafındaki mirasın bölüşümü ve bu şekilde bir bölüşümün felsefesi hakkındaki cümlenin (Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz.) manası için müfessirler şu ihtimalleri vermişlerdir:

1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size daha faydalı olduğunu bilemiyeceğiniz için ona mirastan hakkına düşeni veremezsiniz. Ama Allah hikmetine göre herkesin payını belirlemiştir.

2- Hangisinin dünya ve ahiret saadetinizde etkili olacağını bilemezsiniz, ama Allah bildiği için malı herkesin hayırına olacak şekilde bölüştürür.

3- Sizi eğiten anne babalarınızın mı faydası size daha çoktur, yoksa sizin mi hizmetinde olduğunuz anne babalarınıza faydanız daha çoktur bilemezsiniz.

4- Allah karşısında en itaatkar olan anne, baba ve evlatların kıyamet günü dereceleri de yüksek olacaktır. Allah, bazı müminlerin makamlarını bazılarının vasıtasıyla yükselteceğinden eğer babanın makamı yüksek olsa onun hatırına evladının da makamını yükseltecektir. Eğer evladın makamı yüksek olsa onun hatırına anne babasının makamlarını yükseltecektir.

5- Hanginizin daha önce öleceğini bilmediğiniz için ölenden kimin miras alacağını da bilemezsiniz. Dolayısıyla başkasının ölümünü arzu etmeyin, bunu istemeyin.[2]

Allame Tabatabai şöyle diyor: ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ cümlesinde hitap gerçekte ölülerinden miras alan tüm Müslüman vereselerdir. Bu, babalar ve evlatların verasetinde pay farklılıklarının felsefe ve hikmetine işaret eden kelamdır ve ‘Bilemezsiniz’ diyerek Müslümanlara bir çeşit talim vermektedir.’

O şöyle devam ediyor: ‘Bundan da geçersek hitap aslında verese olmayana yani halka değildir. ‘Siz er geç öleceksiniz ve malınız babanıza, annenize ve evlatlarınıza kalacaktır; onlardan hangisinin size daha faydalı olduğunu bilmiyorsunuz.’ demek istemiyor, zira eğer böyle olsa ‘Hangisinin size faydası daha çoktur’ sözünün bir manası kalmaz. İbareden anlaşılan şey şudur: Faydadan maksat, ölünün vereselerden faydalanması değil, ölünün malıdır. Dolayısıyla vereseye demek istiyor ki yakınlardan hangisinin erken öleceğini ve onlardan size fayda geleceğini nereden bileceksiniz.

Buna göre miras meselesi ve onun bölüşümündeki anlaşmazlık, insanın yakınlarına duyduğu insancıl duyguların etkisi ve derecenin farklılığına göre düzenlenmiştir. Söz konusu ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ diye buyurması, Allah Teala’nın miras hükmünü diğer bütün hükümler gibi tekvini ve dış hükümlere göre kanunlaştırdığına delildir.’[3]

Kısacası, Allah Teala bu cümlede miras kanununun gerçek faydalara dayandırıldığını ve bu faydaları Allah’ın bileceğini buyurmaktadır. Zira insan hayırının nerede olacağını her zaman bilemez. Kimileri anne ve babaların onun ihtiyaçlarına daha fazla cevap verebileceklerini zannederek evlatlarından öne geçirirken kimileride bunun tersini düşünebilirler. Miras insanların elinde olsaydı niza çıkardı. Ama Allah işlerin iç yüzünü bildiği için miras kanununu herkesin hayırına olacak şekilde belli bir düzen üzerine oturtmuştur: ‘Bu, Allah'tan farzdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, hikmet sahibidir.’ Bu cümle insanların mirasın paylaşılması kanununu konusunda herhangi bir tartışmaya girmemeleri için önceki konulara tekittir.[4]

Son olarak İmam Sadık’tan (a.s) ayetin bu bölümünü delil getirerek erkek çocukların kız çocuklarından üstün olmadığını buyurduğu rivayet dikkat çekicidir. Çünkü sonuçta insanın maddi ve manevi menfaatlerini Allah bilir.[5] Bu rivayete göre ayetin asıl maksadının insanların, mirastaki pay gibi yalnızca maddi menfaatlerini düşünmemelerini ve ona ümit bağlamamalarını, aksine ister dünya, ister ahiret olsun gerçek menfaatin Allah’ın elinde olduğunu ve sizin zannetmediğiniz yerden onu verebileceğini çıkarabiliriz.

 

 


[1] -Nisa/11

[2] -Tabersi, Mecmau’l-Beyan Fi-Tefsiri’l-Kur’an, Nisa/11 tefsirinin Farsça çevirisinden, c.5, s.50, Ferahani, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1360.

[3] -Tababatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi-Tefsiri’l-Kur’an, (Musevi Hemedani, Seyyid Muhammed Bakır’ın Farsça çevirisi), c.4, s.333, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 5. Baskı, HŞ.1374.

 

[4] -Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nümune, c.3, s.29, Daru’l-Kütübü’l-İslamiyye, 1. Baskı, Tahran, HŞ.1374.

[5] -Muhammed b. Yakup Kuleyni şöyle rivayet ediyor: ‘Şiilerden biri diyor ki: Medine’de evlendikten bir süre sonra İmam Sadık’ın (a.s) huzuruna vardım. Benden eşimi sordu. Arzettim ki: ‘Başkalarında ne hayır varsa onda da var, ama bir konuda bana ihanet etti.’ İmam (a.s): ‘O nedir?’ diye sordu. Dedim ki: ‘Bana bir kız verdi.’ İmam ona ‘Galiba hoşuna gitmedi.’ diye buyurdu ve şu ayeti okudu: ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ (Usul-u Kafi, Bab-u Fazli’l-Benat... c.6, s.295, H.26, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1374.). Yine İmam Sadık (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Kızlar ne güzel evlatlardır: Şefkatli, çeyizli, sevecen, bereketli ve temizdirler.’

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar