Gelişmiş Arama
Ziyaret
7098
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
Hikmet-i Müteali’ye de şey ve şey’iyyet (nesnellik) vücutla mı eşittir yoksa mahiyetle mi?
Soru
Hikmet-i Müteali’ye de şey ve şey’iyyet (nesnellik) vücutla mı eşittir yoksa mahiyetle mi?
Kısa Cevap

‘Şey’iyyet’ (nesnellik) ve ‘Vücut’ (varlık), fertleri bir olan kavramlardır. Vücut söz konusu oldu mu şey olmakta söz konusu olur. Ancak filozoflar, vücudun koşulsuz manasının hem zihindeki vücudu hem de zihnin dışındaki vücudu kapsadığını söylemiş ve ona yöneltilen eleştirilerin çoğunu bu şekilde cevaplamışlardır. Eleştirileden biri şudur: Bir vücudun mahiyeti zihinde tasavvur edildiğinde dışarıda var olmadığı halde yine de ona şey denmektedir. Ama ona vücut denmemektedir. Filozofların buna verdikleri cevap şudur: Zihindeki mahiyete şey’iyyet dendiği gibi zihindeki o mahiyete vücutta denmektedir. Zira o mahiyetin kendisininde zihnî vücudu vardır. Buna göre ‘şey’ olduğu yerde vücudun olmaması diye bir durum söz konusu değildir. Aynı şekilde vücut olduğu yerde ‘şey’in olmaması da olmaz. Şey’iyyet  vücuta eşittir (müsavıktır) sözünün manası budur.       

Ayrıntılı Cevap

Vücut (varlık), zihinde ve zihnin dışında olmak üzere ikiye ayrılır. Vücud-u Mutlak, hem harici vücuda hem de zihni vücuda denmekte ve nerede kullanılsa her ikisinde içine almaktadır. Ancak bu ikisi birbirine karıştırıldığında vücut, şey’iyyet (nesnellik), nefy ve yokluklar konusunda eleştirilere yol açmaktadır. Şey’iyyet felsefenin ikincil mefhumlarından olup bir şeyin varlığından çıkarılmaktadır. Nitekim vücutta felesefenin ikincil mefhumlarındandır. Yani ariz oldukları yer zihindir. Ama zihnin dışında müttesif olmaktadırlar. Şey’iyyet vücutla mı eşittir yoksa hem vücuda hem de mahiyete mi şamil olmaktadır? konusunda değişik görüşler vardır. Bunun da kaynağı zihni ve harici vücudun biribirleriyle karıştırılmasıdır. Molla Sadra, Hekim Sebzivari gibi hikmetin büyükleri bu eleştirilere kitaplarında yer vermiş ve cevaplamışlardır. Genel olarak filozofların görüşü vücudun şey’iyyet’le eşit (mütesavık) olduğu yönündedir.[1] Şey’iyyet ve vücut, fertleri bir olan iki mefhumdur. Vücut söz konusu olduğunda şey’iyyette söz konusu olmaktadır.[2] Ancak filozoflar vücuttan maksadın, hem zihindeki vücudu hem de zihnin dışındaki vücudu içine alan vücud-u mutlak olduğunu söylemişlerdir. Yani taşa şey dendiği gibi onun zihindeki vücuduna da şey denmektedir. Hatta bir varlık zihinde tasavvur edilse ama dışarıda mevcut olmazsa yine de ona şey denir. Bu, şey’iyyet vücuttan daha kapsamlıdır diyenlerin delilidir. Yine demişlerdir ki bu örnekteki şey, zihnin içindeki mahiyete denmektir, halbu ki vücudu yoktur ve ona vücut denmez. Filozoflar buna şöyle cevap vermişlerdir: Zihinin içindeki mahiyete şey’iyyet dendiği gibi zihindeki o mahiyete vücutta denmektedir. Zira bu mahiyetin kendisininde zihinde vücudu vardır. Dolayısıyla şey olupta vücut olmaması diye bir durum söz konusu değildir. Yine vücut olduğu yerde ‘şey’in olmaması da olmaz. Zira bunlar felsefenin genel kavramlarındandır ve bu kategoriden çıkmak bir tür çelişkidir.[3]         

 


[1] -Mütesavik, iki kelime mefhum bakımından farklı ama mısdak bakımından bir olduğu yerlerde kullanılır. Düşünen ve gülen gibi. Düşünmek ile gülmenin manaları farklıdır, ama ikisininde mısdakı aynıdır. Yani her düşünen gülendir ve her gülen düşünendir. Bunlara ‘mütesavikeyn’ denmektedir. Yani mısdak ve mevzu olarak aynı saftadırlar. 

[2] -Mutahhari, Murteza, Mecmuay-ı Asar, c.9, s. 408. Nur yazılım programı

[3] -Cevadi Amuli, Abdullah, Rahik-i Mahtum, c.1, s.500-504, İntişarat-ı Sadra, Kum, HŞ. 1386, Ferverdin.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar