Gelişmiş Arama
Ziyaret
7544
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Adamın birisi malının bir kısmını (cüz’i) vasiyet etmiş ama bu kısmın miktarını tayin etmemiştir. Bu kısmın miktarı hangi yöntem tayin edilebilinir?
Soru
Kişinin birisi malının bir kısmını vasiyet etmiş ama miktarını tayin etmemiştir. Bu bağlamda var olan bazı rivayetlerde farklı yollar ve yöntemler açıklanmıştır; onlardan bir kısmı şöyledir: Kısımdan maksat on parçadır. Zira Allah u telala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Kuşlardan dört tanesini al” (bakara 260). Başka bir rivayette şöyle denilmektedir: Kısımdan Maksat yedi parçadır. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Onun yedi kapısı vardır ve her kapı için onlardan bir grup ayrılmıştır” (hicr 44). Bu rivayetleri dikkate alarak miktarı belirlenmemiş olan bu kısmı nasıl belirlenir?
Kısa Cevap

Her iki gruptan olan rivayetlerin senedinin sahih olduğu âlimler tarafından kabul görülmüştür.  Bu nedenle iki grubu cem etmek için bazı cihetler belirtmişlerdir. Burada onlara işaret edeceğiz:

1-   Mal sahipleri daha önceleri kendi mallarını taksim ediyorlardı. Bazıları malını on kısma taksim ederlerdi bazıları da yedi kısma taksim ediyorlardı. Buna binaen herkesin vasiyet etmiş olduğu kısmı malını taksim ettiği şekle göre belirlenecektir. Yani malını on kısma taksim edenin vasiyet ettiği kısmı on’da bir (10/1) yediye taksim edenin kısmını da yedi’de bir (7/1) olarak belirler.

2-   Daha güçlü olan görüş: Birinci gruptan olan rivayetlere amel etmek mahiyetindedir. Zira buradaki asıl kanun şudur ki meyyitten kalan mal varislerindir. Başka bir tabirle; bu durumlardaki asıl kanun, ölen kişiden varisler için kalan maldan varisler tarafından fazlasını vermemektir. Buna binaen yukarıdaki açıklamaya göre birinci gruptan olan rivayetlere; yani on’dan birisi verilirse meyyitten kalan maldan daha fazla verilmemiş olur. Yani yedinden biri verilirse çok verilmemiş olur ama dörde biri verilirse daha fazla verilmiş olur ki asıl olan kanunun tersinedir.

3-   Birinci gruptan olan rivayetleri vacibe ikinci gruptan olan rivayetleri müstahaba hamlediyoruz: yani kısmı ondan biri kabul edip vacip olanı onda biri olduğunu kabul edelim ama varis olan kimselere rivayetlerin muhtelif ve çeşitli olduğundan dolayı yediden birisini vasiyet edildiği yerlere sarf etmeleri müstahaptir.

Ayrıntılı Cevap

Eğer vasiyetteki ipham vasiyetti açıklayan kelimelerden dolayı olursa, örneğin birisi “malın bir kısmını” vasiyet eder ve şöyle derse: Mallarımdan bir kısmını hayır yerlerine ulaştırınız. Konuşan kişinin maksadını açıklayacak hiçbir karine de olmazsa bu bağlamdaki kaideye göre böyleli vasiyetler dikkate alınmaz. Yani sanki bu kişi vasiyet etmemiş gibi algılanması gerekir. Dolayısıyla irs babında var olan genelliklere ve kanunlara müracaat edilmesi gerekir. Zira bu kelam örf ve günlük konuşmalarda belirgin hiçbir anlama delalet etmemektedir.

Ama buna rağmen bu bağlamda mücmel ve müphem bazı kelimeleri açıklığa kavuşturan bazı şer’i delilerin ve muteber rivayetlerin var olmasını dikkate alarak onlara taabbudi olarak riayet edilmesi gerekmektedir.[1] Hal böyle olunca böyle bir vasiyet yapıldığında vasiyet eden kişinin malı olup varislere ulaşmış olan bu kişinin malından ne kadarı vasiyet adına çıkartılacak hususunu açıklayan rivayetler iki türdür:

1-   Birinci türden olan rivayetler şöyle diyor: Kısım onda birine taksim edilmiştir. Yani vasiyet eden kişinin malından kendisine vasiyet edilmiş olan kimseye (musa lehu) onda biri verilmesi gerekir. İmam Cafer sadıktan malının bir kısmını vasiyet etmiş olan bir kimsenin vasiyeti hakkında sordum: Cevaben bana şöyle buyurdu: Onun misdakı (releldeki örneği) on parçadan bir parçadır. Bir çok âlim bu rivayete dayanarak vasiyetteki bir kısımdan maksat onun onda birisine tekabül eder ve verilmesi vaciptir.[2]

2-   İkinci türden olan rivayetler ise şöyle diyor: Birinci türden olan rivayetlere karşı bir tür rivayetler de vasiyette söylenen “kısım” “yediden biri”ne tefsir ediyor. Bu cümleden olan rivayetlerden birisi şöyledir:

Muhammed’in oğlu Ali b. Mahbup Ahmet b. Muhammed b. Eba Besir-i Bazenti’den şöyle naklediyor: İmam Kazımdan (a.s.) kendi malından bir kısmını vasiyet etmiş bir kişi hakkında sordum? İmam şöyle buyurdu: (Vasiyet edilenin bir kısmı) “yediden bir kısımdır” anlamındadır. Zira Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır”[3] [4] buna binaen cehennemlilikler yedi kısma bölünmelilerdir. Ayetin tabirince her bir bölümüne bir parça deniliyor. Bazıları bu rivayetlere istinaden vasiyette bir kısım denilmişse yedi kısımdan bir kısmin verilmesi vacip olduğunu söylemişlerdir.[5]

Her iki türden olan rivayetlerin senetleri alimlerce kabul görülmüş olmasına dikkatle rivayetlerin zahirine baktığımızda iki tür rivayetler arasında çelişki var olduğunu görmekteyiz. Ama fakih ve ulama tarafından bunları cem etmek için birkaç yöntem ve cem etme şekli bayan edilmiştir. burada onlara işaret edilecektir:

1-   Mal sahipleri daha önceleri kendi mallarını taksim ediyorlardı. Bazıları malını on kısma taksim ederlerdi bazıları da yedi kısma taksim ederlerdi. Buna binaen herkesin malını taksim ettiği şekle göre vasiyet edilen kısım belirlenecektir.[6]

2-   Daha güçlü olan görüş: birinci gruptan olan rivayetlere amel etmek mahiyetindedir. Zira buradaki asıl kanun şudur ki meyyitten kalan mal varislerindir. Başka bir tabirle ifade etsek şöyle demek lazım: Burada asıl olan kanun kalan maldan varis tarafından fazlasını vermemektir. Buna binaen eğer iki gruptan birincisine; yani on’a bölen rivayete amel edilirse meyyitten kalan maldan daha fazla verilmemiş olur. Yani on’dan birisi verilirse çok verilmemiş olur ama dört’ten birisi verilirse yediden birisine karşı yediden birisi verilirse ondan birisine karşı daha fazla verilmiş olur ki kanunda belirtilen asla (çok verilmemeli) terstir.[7]

3-   Birinci gruptan olan rivayetleri vacibe ikinci gruptan olan rivayetleri müstahaba hamletmişlerdir: Yani vasiyet edilen o kısmı on kısımdan bir kısım olduğu kabul edip bu bir kısmının verilmesi vaciptir. Ama mala varis olan kimselere bu bağlamda rivayetlerin muhtelif ve çeşitli olduğundan dolayı yedi kısımdan bir kısmı vasiyet edilen yerlere sarf etmeleri müstahaptir. [8]

Her halükarda şuna dikkat edilmesi gerekir ki “eğer mal sahibi olan meyyitin vasiyet ettiği mal, malının üçte birinden fazla teşkil ediyor ise varislerin rızası olmaksızın üçte birisinden fazlası vasiyeti için kabul edilmez”.[9]

Dikkate şayandır ki Hz. Ayetullah Mehdi Hadevinin yukarıdaki soru bağlamındaki cevabı şöyledir: Meyyitten geri kalan malından yapılan vasiyet üçten birisine kadar varislerin izni olmaksızın geçerli ve uygulanabilinir. Ama miktarını belirtmek konusunda yakin edilenin miktarıyla yetinmelidir. Ama mühtemel olan en fazlası neyse onu vasiyet edilen yerlere sarfedilsi ihtiyati müstahaptır.



[1] Musa Bucnurdi, Seyyit Hasan, “el-Kavaidu el-Fıkhiye”, baskı, 1, İran/Kum: neşri el-Hadi,1419, k. c. 6, s. 291.

[2] Şüsteri, Muhammed Taki, “en-Nücatu fi Şerhi el-Lüme”, baskı, 1, Tahran: kitabfuruşi Saduk, 1306, k., c. 8, s. 230.

[3] Hicir, 44.

[4] Tusi Ebu Cafer, Muhammed b. Hasan, “Tehzibu’l-ahkam”, baskı, 4, İran/Tahran: Darul-Kutubul-İslamiye”, c. 9, s. 209, hadis no: 828.

[5] Şüsteri, Muhammed Taki, “en-Nücatu fi Şerhi el-Lüme”, baskı, 1, Tahran: kitabfuruşi Saduk, 1306, k., c. 8, s. 233.

[6] Kumi, Saduk, Muhammed b. Ali b. Babavey, Mütercim: Ali Ekber gafari, “Men La Yahduru Efekih”, baskı, 1, Taharan: intş. Saduk, 1409, c. 6, s. 50.

[7] Hilli, Miktad b. Abdullah, Mütercim: Bahşayışı, Abdurrehim Akiki, “Kenzü’l-irfan fi Fikhil-Kuran”, baskı, 1, tercüme: İran/Kum; c. 2, s. 585; Amili, seyit Muhammed Hüseyin Terhini, “ez-zübtetül-fıkhiye fi Şerhi er-Revdetül-Behiye”, baskı 4, İran/Kum: darul-fıkr litabaeti ve en-neşr, c, 6, s. 38.   

[8] Şüsteri, Muhammed Taki, “en-Nücatu fi Şerhi el-Lüme”, baskı, 1, Tahran: kitabfuruşi Saduk, 1306, k., c. 8, s. 233.

[9] Humeyni, seyit ruhullah Musevi, “tevdihu’l-mesail”, (imam Huneyni), baskı, 1, s. 578, mesele; 2589.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar