Gelişmiş Arama
Ziyaret
7138
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
İmamlar nezdinde Zürare’nin yeri ve şahsiyeti neydi?
Soru
İmamların nezdinde Zürare’nin azameti ne kadardı? Onun tüm rivayetleri kabul edilebilir mi?
Kısa Cevap

Zürare imamların (a.s) sahabelerinden olup onların nezdinde büyük bir yer ve makama sahipti. Kendisi icma ashabından sayılmaktadır ve imamların sahabeleri nezdinde kendisinin güvenilirliği ve doğru sözlülüğü hakkında icma ve görüş birliği vardır. Her ne kadar kendisini yeren bir takım rivayetler nakledilmişse de rivayetlerin bir arada değerlendirilmesiyle son tahlilde onun gerçek anlamda imamların en büyük sahabelerinden bir olduğu neticesine ulaşılabilir.

Ayrıntılı Cevap

Zürare b. A’yan Şibani İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) en büyük sahabelerinden biridir ve bu iki imamdan rivayet nakletmiştir.[1] Zürare’nin ailesinin soyu “Rum” diyarlarına uzanmaktadır. Babası Rum ahalisinden olup Beni Şiban’da köle olarak yaşamaktaydı ve Kur’an’ı öğrendiği için onlar tarafından özgürleştirilmiştir.[2] Şeyh Tusi’nin belirttiği üzere A’yan ailesi Şia’nın meşhur ailelerinden sayılıp birçok rivayet, kitap ve usul geride bırakmıştır.[3] Necaşi, Zürare’nin özellikleri hakkında şöyle yazmaktadır: “Kendi zamanında imamların sahabelerinin önde geleni ve büyüğü idi. O büyük bir kari, fakih, mütekellim, şair ve edip idi ve tüm iyi sıfatlar kendisinde toplanmıştı. Zürare’nin söylediği ve naklettiği her şey doğru ve sahihtir.”[4]  Kendisi icma ashabından sayılmaktadır ve imamların sahabeleri nezdinde kendisinin güvenilirliği ve doğru sözlülüğü hakkında icma ve görüş birliği vardır.[5] “Keşi” kitabında İbn. Kuluye’den ve onun da İmam Kazım’dan (a.s) naklettiği bir hadise yer vermektedir: “Kıyamet gününde Muhammed b. Abdullah’ın (s.a.a) ahdine vefa gösteren ve onu çiğnemeyen sahabeleri nerededir diye bir ilanda bulunulacaktır. Selman, Mikdad ve Ebuzer ayağa kalkacaktır. Ardından İmam (a.s) İmam Bakır ve İmam Sadık’a (a.s) kadar olan imamların ismini sayar ve İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) ahdine vefa gösteren ve onu çiğnemeyen sahabeleri nerdedir diye buyurur. İşte o zaman bir grup ayağa kalkar ve Zürare de onların içinde yer alır.”[6] Ama bazı rivayetlerde Zürare hakkında bir takım hususlar zikredilmiş ve İmam (a.s) onu yermiş ve kendisinden uzak ve rahatsız olduğunu belirtmiştir. Ebu Basir, İmam Sadık’tan «الذين آمنوا و لم يلبسوا إيمانهم بظلم‏»[7] ayeti hakkında sorar ve İmam ey Ebu Basir men ve sen bu zulümden Allah’a sığınmalıyız, bu ayetin örneği Zürare, Ebu Hanife ve arkadaşlarıdır.[8] İmam Sadık’ın (a.s) Zürare hakkındaki bu görüşü sonraları kendisi tarafından temelden inkâr edildi ve kendisinin Zürare’yi yerme hakkında söylediği rivayetlerin onun canını korumak için olduğunu gösterdi. Abdullah b. Zürare’nin İmam Sadık’tan naklettiği üzere İmam kendisine şöyle buyurur: “Babana (Zürare) selam söyle ve de ki benim kendisine yönelttiğimi eleştiriler gerçekte onu korumak içindir; zira düşmanlarımız kendisini övdüğümüz ve methettiğimiz her şahsa saldırmakta eziyet etmekte ve hatta muhtemelen onu öldürmektedir. Kendisinin bize olan mensubiyeti sebebiyle halk ve Ehli Beyt düşmanları tarafından rahatsız edilmemesi için ben onu yerdim. Allah’a yemin olsun ki Zürare benim en üstün ashabım ve babamın en üstün ashaplarındandır.”[9] Zürare hakkında nakledilen övücü ve yerici rivayetlerin arasındaki tezadı gideren bu tür rivayetler nedeniyle, tüm âlim ve fakihler Zürare’yi büyük saymış ve onu imamların en büyük (a.s) ashaplarından saymışlardır. Allame Hilli bu iki grup rivayeti bir araya getirerek şöyle demiştir: Keşi’nin naklettiği yerici rivayetlere rağmen (övücü rivayetlerin onlarla birleştirilmesiyle) bu şahsın rivayetleri benim için makbuldür.”[10] Allame Muhsin Emin de her iki grup rivayete dikkatle Zürare’yi büyük sayan ve şahsiyetini öven birçok âlimin ismini kitabında zikretmektedir.[11] Son olarak her ne kadar Zürare güvenilir şahsiyetlerden ve imamların büyük ashaplarından olsa da bir rivayetin kabulünün değişik hususlara bağlı olduğunu hatırlatırız. Örneğin eğer bir rivayet makbul olacaksa metin ve rivayetin söylenmiş olmasıyla ilgili meselelere ek olarak, senette mevcut olan tüm fertler güvenilir ve mutemet olma derecesinde olmalıdır. Senette salt bir güvenilir şahsın olmasıyla onun doğruluğuna hükmedilemez. Yalancı ve sahtekâr bir şahsın kendi haberini Zürare gibi şahsiyetlere isnat etmesi muhtemeldir. Dolayısıyla senetteki bireylerden biri sıfatıyla Zürare’nin güvenilir olmasını temel alarak söz konusu rivayet veya rivayetleri kabul etmek kesinlikle mümkün değildir.            

 


[1] Tusi, Muhammed b. Hasan, Rical-i Tusi, s. 337, İntişarat-ı Hayderiye, Necef, 1381 k.

[2] Amıli, Muhsin Emin, A’yanu’ş-Şia, c. 7, s. 46, Daru’t-Taaruf, Beyrut, 1406 k.

[3] Tusi, Muhammed b. Hasan, Fihrist-i Tusi, s. 209, el-Mektebetü’l-Mürtezeviye, Necef, Bi Ta.

[4] Necaşi, Ahmed b. Ali, Rical-i Necaşi, s. 175, İntişarat-ı İslamî, Kum, 1407 k.

[5] Keşi, Muhammed b. Ömer, Rical-i Keşi, s. 238, Danışgah-ı Meşhed, 1348 ş.

[6] Rical-i Keşi, s. 9, hadisin özeti.  

[7] En’am, 82.

[8] Rical-i Keşi, s. 146.

[9] Rical-i Keşi, s. 138.

[10] Hilli, Hasan b. Mazhar, el-Hulase, s. 76, Daru’z-Zahair, Kum, 1411 k.

[11] A’yanu’ş-Şia, c. 7, s. 51.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar