Gelişmiş Arama
Ziyaret
7013
Güncellenme Tarihi: 2010/12/05
Soru Özeti
Cennet nimetleri bıktırıcı değilse, cennet ehli bir lezzeti bırakıp başka bir lezzete nasıl yönelebilirler?
Soru
Cennet nimetleri bıktırıcı değilse, cennet ehli bir lezzeti bırakıp başka bir lezzete nasıl yönelebilirler?
Kısa Cevap

Bu sorunun kaynağı galiba dünyanın özellikleriyle ahiret meselelerinin birbirleriyle mukayese edilmesi ve dünyanın özelliklerinin ölçü kabul edilmesidir. Eksiklik, kusur, hastalık, zayıflık ve yokluk bu aleme aittir. Halbuki ayet ve rivayetlere göre ahiret aleminin özellikleri bu dünyanınkiyle muvafık değildir.

Bir lezzeti bırakıp (eğer cennette bırakmak varsa) başka bir lezzete yönelmek o nimetten yorulduğu için değil, nimetlerin taze ve çeşitli olmasından dolayıdır. Cennet, bütün peygamberlerin ve müminlerin isteklerinin kemalidir. Emir-ül Müminin’in deyimiyle cennet hakkında senin için anlatılanlara kalp gözüyle bakarsan, dünyada olanları -her ne kadar yeni ve güzel olsalarda- kalbinden silersin.

Cennetlik insan hep canlıdır, zira daima çeşitli tecelliler görmektedir. Cismani tecelliyattan ilahi rızvana yükselmiş ve hakkın rububiyetinin dergahında yaratılışın temaşasına koyulmuştur.

Bir başka nokta şudur: Cennetlik bir insan için asıl lezzet, şu anda yaratıcısının misafiri olması ve O’nun sofrasında oturmasıdır. Yani o hakikatle bağlantısını kurmuştur. Bu yüzden yorulmanın manası yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Bu sorunun kaynağı galiba dünyanın özellikleriyle ahiret meselelerinin birbirleriyle mukayese edilmesi ve dünyanın özelliklerinin ölçü olarak alınmasıdır. Eksiklik, kusur, hastalık, zayıflık ve yokluk bu aleme aittir. Oysa ahiret alemi, ayet ve rivayetlere göre bu dünyanın özellikleriyle muvafık değildir. Cennette yokluk ve eksiklik olmaz. Dolayısıyla onun lezzeti daimidir, değişme ve bozulma diye bir şey söz konusu değildir. Allah-u Teala buyuruyor: ‘Şüphe yok ki ahiret yurdunda gerçek yaşayış vardır.’[1] Demek ki ahiret alemi ve ona ait her şey hayat ve yeniliktir. Cennetlik insan hep canlıdır, zira daima çeşitli tecelliler görmektedir. Cismani tecelliyattan ilahi rızvana yükselmiş ve hakkın rububiyetinin dergahında yaratılışın temaşasına koyulmuştur. Bu yüzden bir lezzeti bırakıp başka bir lezzete yönelmek nimetten yorulduğu için değil, lezzetin tazeliği ve nimetlerin canlı ve çeşitli olmasından dolayıdır.

Cennet, o yüce ebedi yer, bütün peygamberlerin ve müminlerin isteklerinin kemali, daha genel bir ifadeyle bütün muvahhidlerin arzusudur.

Hz. Ali (a.s) bir hutbesinde cennetin özelliklerini şöyle anlatmaktadır: ‘Cennet hakkında senin için anlatılanlara kalp gözüyle bakarsan dünyaya ait olan her şeyi -her ne kadar güzel ve çekici, istekleri nefsani ve hoşa giden şeyleri insana çekici gelse de- kalbinden silersin. Irmakların kenarındaki ağaçların hareketleri, yapraklar birbirine değerken çıkardıkları güzel sesleri ve miskten tepelere gizlenmiş ağaçların kökleri üzerinde düşünürsen kendinden geçersin. Taze ve sağlam dallara asılmış yaş ve yeni inci salkımları, dallarda ve goncalarda kolaylıkla koparılabilen ve herkesin isteğine göre ulaşılabilen rengarenk meyvelerde aynı şekildedir. Cennet ehlinin sarayları, temiz ve saf bal, arıtılmış şerbetler dolaştırılır. Cennettekiler öyle kimselerdir ki ebedi mekanlarına yerleşinceye kadar hep ilahi inayetlere mazhar olurlar. Orada burada olmaktan kurtulurlar. Öyleyse ey (sözlerimi) duyan bil ki, tasavvur ettiğin güzel manzaralara ulaşmak için gönlünü meşgul etsen cennete gitmek için can verirsin. Ve buradan hemen kalkarak gidip kabiristana komşu olmak istersin ve dünyayı kalbinden silersin.[2]

Bir diğer nokta da şudur, cennet, müminlerin Allah’la yaptıkları muamelenin sonucunda onlara verilmiş bir müjdedir.

Cennetlik bir insan için asıl lezzet, şu anda yaratıcısının misafiri olması ve O’nun sofrasında oturmasıdır. Yani o hakikatle bağlantı kurmuştur. Bu yüzden yorulmanın bir manası yoktur. Dünyada nikahın, yenilen lezzetli yemeklerin ve güzel içeceklerin lezzet ve etkilerinin zayıflayıp yokolması bu alemin eksikliğinden dolayıdır. Bu dünyada eksiklik olmadığını varsayarsak güzellik ve neşesi kötü hale dönüşmeycek ve her ne lezzet ve eğlencesi olsa hiç bir kusur, bıkkınlık ve eksiklik olmadan ebedi olacaktır; Kur’an bir ayette sanki buna cevap vererek şöyle buyuruyor: ‘Orada ebedi olarak kalırlar ve oradan ayrılmak da istemezler.’[3] Yani cennet ehli değişimi istemezler ve cennet onlar için yorucu değildir.


[1] -Ankebut/64.

[2] -Nehc-ul Belağa, 165. hutbe

[3] -Kehf/108.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar