Gelişmiş Arama
Ziyaret
8385
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
Ezgi ve müzik yoluyla İslam dini ve Peygamberin hayat şeklini yaymak caiz midir?
Soru
İslam dinini tebliğ etmek ve insanları Allah’a çağırmak çok açık olduğu üzere tebliğ etme gücü olan her Müslüman için farzdır. İslam ahlak, edep, öz ve sisteminin kendinde somutlaştığı Peygamberin (s.a.a) hayat şekli ve yöntemi özellikle bu konunun en büyük delilidir. Peygamberin (s.a.a) bu yöntem ve hayat şeklini tanıtmak konuşma, hutbe ve diyalog gibi sadece bir takım şekil ve kalıplara mı özgüdür? Ezgi, müzik ve konser gibi başka yollardan da İslam ve Peygamberin (s.a.a) misyonu insanlara tanıtılamaz mı? Özellikle günümüz dünyasında müzik, film, ses ve resim tebliğde tesirli etkenlerden sayılmaktadır.
Kısa Cevap

Genel anlamıyla İslam dini ve özel anlamıyla da Peygamberin (s.a.a) yaşam şeklini tebliğ etmek kendileri ve tebliğ yolları ve onları icra etme şekilleri hakkında düşünülmesi gereken en önemli konulardandır. Elbette bu hususla ilgili dikkat edilmesi gereken bir takım meseleler vardır:

1. İslam dini ve Peygamberin (s.a.a) yaşam şeklinin hak olması insanın meşru olmayan yollardan onları tebliğ etmesine gerekçe olamaz. İslam’ın bakışında amaç aracı meşrulaştırmaz; çünkü bu Makyevel’in yöntem ve metodudur. Makyavelist insanlar nezdinde insan amacı için her araçtan yararlanabilir. Oysaki bu yöntem İslam’ın bakışında onaylanmamaktadır. Bundan dolayı yüce ve üstün dinî değerlere aykırı olan şeylerden, değerleri yaymak ve uygulamak için yararlanmamız doğru değildir.

2. Artı, Peygamberin (s.a.a) ve imamların (a.s) yaşam şekli ve yöntemine baktığımız zaman o büyük şahsiyetlerin yüce amaç ve temiz düşüncelere yönelik sergiledikleri özel özeni araç ve çözümlerden yararlanmada da gösterdiklerini müşahede etmekteyiz.

Bu yüzden haram ezgi ve müzik ile dini tebliğ etmemiz caiz değildir. Ama muhtevası şeriata aykırı olmayan film, resim ve konserlerden İslamî amaçlar doğrultusunda yararlanmak sakıncasızdır. Bu suret dışında caiz değildir. Her halükarda din ve Peygamberin (s.a.a) yaşam şeklini tebliğ etmek için helal birçok yol ve araç mevcuttur; zira İslam dini tebliğ etme ve yayma yollarını özel bir yol ve yöntemle kısıtlamamıştır. Sadece bu iş için şeriatın ruhuyla bağdaşır bir takım kanun ve düzenlemeler belirlemiştir. Dolayısıyla şeriatın ruhuyla bağdaşan her araç ve yöntemden hedef ve amaçlar doğrultusunda yararlanılabilir.

Ayrıntılı Cevap

Genelde dini ve özelde ise değerleri, ahlakı ve de doğru ve içeriği yüce olan bir hayat tarzının aksettiricisi ve göstergesi olan Peygamberin (s.a.a) yaşam şekli ve yöntemini tebliğ etmek, Müslüman bireyin hakkında düşünmesi ve yeryüzünde bu yöntemleri uygulamak için çabalaması gereken en önemli meselelerden sayılır. Ama dikkate şayan ve gaflet edilmemesi gereken nokta, bu yüce hedefleri uygulamanın, bu değerleri tebliğ etmenin ve onları insanların kulağına ulaştırmanın Peygamberin (s.a.a) misyonunun maksat ve amaçlarıyla uyuşan yollardan gerçekleşmesi gereğidir. Örneğin siyaset gibi bir kavramı göz önünde bulunduracak olursak, bu kavram (siyaset) Makyavelistlerin bakışında her yolla gerçekleşirse gerçekleşsin hâkimiyeti sürdürmeye dönük egemenlerin elindeki bir yöneticilik ve uzmanlıktır.[1] Bazıları siyaseti şöyle tanımlamıştır: Siyaset insanları yönetmek için hile ve düzenbazlık yapmaktır.[2] Bu tanımlara göre bunların bakışında hedefe ulaşmak için her araçtan yararlanmak caizdir. Ama siyasete İslam perspektifinden baktığımız vakit ise onun ümmetin işlerini idare etmek ve yönetmek olduğunu görmekteyiz.[3] Bundan dolayı Müslüman bir insan bu kavram hakkında düşündüğünde bulduğu şey kuşkusuz İslamî değerlere riayet etmek olacaktır; çünkü milletin sorunları değerler ile en güzel şekilde hallolur. İslam açısından sadece teknolojik açıdan ilerlememiz veya ekonomik ve maddî kalkınma düşüncesinde olmamız ve de değerlerden gafil olup ekonomik ve maddî ilerlemeyle halk ve ülke işlerinin idare edilebileceğini sanmak doğru değildir. Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamber (s.a.a) ve de imamların (a.s) sünnetinin maddî ve manevî hedeflere ulaşmada aracın meşru olmasını çok kez vurgulamalarının sebebi de budur. Yüce Allah bu hususta şöyle buyuruyor: “Ona dedik ki: Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.”[4] Bu ayet-i şerife hak ile hükmetmeyi ve arzusuna uymamayı tavsiye etmekte ve vurgulamaktadır; çünkü semavî öğreti ve peygamberlerin misyonuyla bağdaşan hile ve düzenbazlık değil aksine hakka uymak ve nefis arzusundan uzak durmaktır. Aynı şekilde sünnete müracaat ettiğimiz zaman da bu yöntem ve tarza uyulduğunu müşahede etmekteyiz. Peygamberden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: Müslümanların işlerini yönetmeyi üstlendiğinde onlara hile ve düzenbazlık yapan her Müslüman yöneticiye Allah cenneti haram kılmıştır.[5] Dini tebliğ etmek ve yaymak düşüncesinde olduğumuz kadar dini yaymak ve tebliğ etmede kullanacağımız araçları da düşünmemiz ve kullanacağımız araç ve tebliğ yolunun İslam açısından meşru olup olmadığına da bakmamız gerektiği belirtilen konularla aydınlığa kavuşan bir husustur. Kuleyni, İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakletmektedir: Muhammed’in helali kıyamet gününe kadar helaldir ve haramı da kıyamet gününe kadar haramdır. Bundan başka değildir ve bundan başka olmayacaktır.”[6] Burada Peygamberin (s.a.a) ve imamların (a.s) değerlere olan özenleri ve o yüce şahsiyetlerin hile ve düzenbazlık yapmaktan uzak durmaları ve içtinap etmelerini yansıtan bazı örnekleri aktarıyoruz:

1. Peygamberin (s.a.a) Abdullah b. Saad b. Ebi Serh Karşısındaki Tutumu

Abdullah b. Saad’ın Müslüman olduğu, mürtetliğine neden olan bir işe bulaştığı ve Peygamberin (s.a.a) onun kanını helal kıldığı meşhurdur. O, Osman’ın sütkardeşiydi. Bundan dolayı Osman’dan Peygamberin yanına gitmesini ve müdahale ederek Peygamberin kendisini affetmesini istedi. Osman ve kardeşi Peygamberin yanına gelirler. Osman, Peygambere hitaben şöyle der: Bu şahıs (Abdullah b. Saad) benim sütkardeşimdir. Annesi bana lütufta bulunmuş, sevgi göstermiş ve çocukken beni belinde taşımıştır. Onu bana bağışla ve kanını akıtmaktan vazgeç. Peygamber (s.a.a), Osman’dan yüzünü çevirir. Osman, Peygamberin yüzünü çevirdiği tarafa giderek aynı sözleri tekrar eder ve Peygamber birinin kalkıp Abdullah hakkında Allah’ın hükmünü uygulaması ve boynunu vurması için tekrar yüzünü çevirir. Osman, Peygamberin mübarek başını öpüp ey Allah Resulü (s.a.a) babam ve annem sana feda olsun, onun Müslümanlığa biatini kabul et. Peygamber de biatini kabul eder. İbn. Ebi’l-Hadid Vafidi’den naklen şöyle demektedir: “Bu maceradan sonra Allah Resulü (s.a.a) Müslümanlara şöyle buyurdu: Yerinizden kalkıp ve bu mürtedi öldürmenizi ne engelledi? İbad b. Beşr[7] şöyle der: Ey Allah Resulü (s.a.a) seni hak olarak gönderen Allah’a yemin olsun ki belki bir işaret edersin ve ben de onun boynunu vururum diye her yönden senin tarafına geliyordum. Peygamber (s.a.a) ona şöyle cevap verir: Biz işaretle kimseyi öldürmeyiz. Veya şöyle buyurmuştur: Peygamber gözlerle ihanet etmez.”[8] Peygamberin (s.a.a) hatta böyle bir durumda dahi değerler ve hedefine aykırı olan bir yöntemden uzak durduğu çok açıktır.

2. İmam Ali’nin (a.s) Sıffin savaşında Amr b. As karşısındayken onun avretini açması üzerine kendisini öldürmekten vazgeçmesi de bu meselenin bir başka örneğidir. Allame Meclisi “Biharu’l-Envar””da bu konu hakkında şöyle şunu nakletmektedir: Ali (a.s) Amr b.As kaçarken ona ulaşır ve zırhının altına isabet eden bir darbe kendisine indirir ve o arkası dönük bir şekilde yere düşer. Canının tehlikede olduğunu görünce elbisesini çıkarır ve avreti görünür. Bu esnada İmam Ali (a.s) utandığı ve haya ettiği için yüzünü ondan çevirir ve onu öldürmekten vazgeçer. İmam Ali (a.s), Muaviye’yi dövüşmeye çağırır ama o Ali (a.s) ile dövüşmekten kaçınır ve Busr b. Ortat onun karşısına çıkar. Ali (a.s) arka üstü yere seren bir darbe kendisine vurur ve o da Amr b. As gibi avretini açar. Ali (a.s) onu da öldürmekten vazgeçer ve sonra şöyle buyurur: Ey Şam halkı! Yazıklar olsun size namertlik yoluyla canınızı korumak istiyorsunuz ve bu namertlik yolunu Amr b. As size öğretti.[9] Özetle, eğer film, konser vb. yollar ile din ve peygamberin (s.a.a) yaşam şeklini tebliğ etmek kadın ve erkeğin beraber olması veya haram ezgi ve müzikten[10] istifade etmek gibi haram işleri gerektirirse, haramdır. Ama şerî haramı gerektirmeyecek bir şekilde olursa, bu yollardan istifade etmenin bir engeli yoktur. İslam Cumhuriyeti tecrübesi bu alandaki en güzel tanıktır. Bundan dolayı insanın dinî, şerî ve ahlakî değerleri ayaklar altına alarak ve bu değerlere bağlı kalmaksızın dini yayması ve tebliğ etmesi doğru değildir. İffet ve temizlik ayaklar altına alınarak iffeti yaymak mümkün müdür? Ahlakî rezaletlere mürtekip olarak ahlakî erdemleri yaymak doğru mudur? Bundan dolayı, bu yoldaki kanun ve düzenlemelerin mevcut vesile ve araçlara özgü olmadığı, aksine bu araç ve yolların ölçüsünün onların şeriat hükümlerine uygunluğu olduğu ve açık olduğu üzere doğru birçok tebliğ yönteminin bulunduğu bu açıklamalar ile aydınlanmaktadır.     



[1] Leyun Terotski, es-Sevre ve’l-Hayatu’l-Yevmiye, s. 13, 1979.

[2] Kelim Sıddıki, el-Hareketu’l-İslamiye

[3] es-Sekafetu’s-Siyasetu’l-İslamiye, s. 12.

[4] Sâd, 26.

[5] Bu konuyu Müslim nakletmiştir.

[6] Kafi, c. 1, s. 59, h. 19.

[7] Bazıları bu şahsın Eba Beşir olduğunu söylemiştir. Bu şahsın Ömer b. Hattab olduğu da nakledilmiştir.

[8] İbn. Ebi’l-Hadid, Şerh-u Nehcü’l-Belağa, c. 18, s. 13.

[9] Biharu’l-Envar, c. 32, s.

[10] Daha fazla bilgi için aşağıdaki başlıklara müracaat edin:

1. Fıtrat ve Müziğin Haram Oluşu, 1078. Soru (Site: 1256).

2. Helal Müziği Haramdan Ayırma Yolu, 499. Soru (Site: 540).

3. Müziğin Haram ve Helal Oluşunun Delili, 388. Soru (Site: 401)

4. Müzik Dinlemek, 1595. Soru (Site: 1590).

5.Batıda Helal Müziği Haramdan Ayırmanın Ölçüleri, 1690. Soru (Site: 1859).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yabancı ülkelerde ve İslami olmayan muhitlerde nasıl imanımızı koruyabiliriz?
    3762 Pratik Ahlak 2019/09/23
    İnsani, İslami değerlere sahip çıkmak, dini desturlara amel etmek ve onları ihya etmek dünya hayatındaki saadet ve afiyete direkt etkisi olan unsurlardır. Beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz, pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan ...
  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7663 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Peygamber Efendimizin (a.s.s) mubarek dişinin kırılmasından sonra Üveysi\'n, kendisi de kendi dişini kırdığı şeklinde söylentiler derde doğru mudur? Üveys Karani\'nin hayatı ve şahsiyeti hakkında bilgi verebilirmisiniz?
    21869 تاريخ بزرگان 2012/05/12
    Künyesi Ebu Amr olan Üveys Bin Amir Muradi Karani, tabiinlerin büyüklerinden olup ünlü zahitlerdendi. Öyleki, ühdü, takvası ve ahlaki faziletleri havas ve avam için emsal olmuştu. Üveys, İslam Peygamber'i (a.s.s) zamanında iman getirmiş Onun ziyaretine muvaffak olmadı. Annesine itiatkar oluşu nediyle Medine'den ...
  • Şer’i yükümlülük için erginliğin şart olmasına binaen, çocukların yaptığı iyi ve kötü işlerin hükmü nedir?
    7318 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Her ne kadar insanın Allah tarafından belirlenmiş şer’i yükümlülük şartı erginlik yaşına ermek olsa da tüm çocukların bütün çocukluk döneminde tamamen başıboş oldukları ve her işi yapabilecekleri sanısı akla gelmemelidir. İslam fakihleri iyi ve kötüyü anlayabilecek olan çocukları istisna etmişlerdir. Onların fetvasına göre eğer işleri ayırt edebilen ...
  • Yüzüğün kaşını avuç içine döndürmenin (çevirmenin) kaynağı nedir?
    10256 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/13
    Bu konuda “Vesailu’ş-Şia” kitabında rivayet zikredilmiştir, rivayet şöyledir:Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur: “Parmağında akik yüzüğüyle sabahlayan ve hiç kimseyle görüşmeden önce yüksüğün kaşını avuç içine döndürerek “Kadir” Suresini sonuna kadar okuyup ardından “ Amentü billahi vahdehu la şerikeleh ve amentü bıserri âli muhammedi ve alaniyyetihim” duasını tilavet eden ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6800 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5485 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Ahlakla tevekkülün arasında nasıl bir bağlantı vardır?
    9932 Teorik Ahlak 2011/03/03
    İnsanın nefsinde ‘meleke’ haline gelen sıfatlara ahlak denir. Meleke ise, insanın ruhunda nüfuz eden öyle bir sıfattır ki, o sıfata uygun amel ve davranışlar kendiliğinden yapılır. Ahlak, fazilet ve rezalet olmak üzere ikiye ayrılır. Tevekkül ise, ahlaki faziletlerden biri olup kulun Allah’a güvenmesi ve bütün işlerini ona havale ...
  • Kısaca Hz. Nuh (a.s)’ın kıssasını açıklarmısınız?
    9179 نوح 2019/10/21
     Bazı tarihi nakiller ‘Muteşelh’in oğlu ‘Lemek’in Nuh (a.s)’ın babası olduğunu ve ‘Brakil’in kızı ‘Kaynuş’unda annesi olduğunu yazmaktadır.[1]Ayrıca Hz. Nuh (a.s)’ın Hz. Adem (a.s)’ın vefatından 126 yıl sonra doğmuştur. Böylece Hz. Adem (a.s)’ın dünyaya gelmesinden  1056 yıl sonra doğmuş olmaktadır.[2]

En Çok Okunanlar