Gelişmiş Arama
Ziyaret
26731
Güncellenme Tarihi: 2010/12/04
Soru Özeti
Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
Soru
Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak? Evlilik aynı şekilde mi kalacak yoksa eşler kendiliğinden mi ayrılacaklar, yoksa ayrılmaları için talak, fesh gibi nedenler mi gereklidir?
Kısa Cevap

Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu, göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. Buna göre evlilikten sonra erkek cinsiyet değiştirirse bu durumda ‘iki kadın’ karşımıza çıkacak ki, ilişkileri lezbiyenlik olur ve haramdır. Aynı şekilde eğer kadın evlendikten sonra cinsiyet değiştirirse yeni durumda ‘iki erkek’ karşımıza çıkacak ki, onlarında ilişkileri livat olacaktır ve haramdır.  

Ayrıntılı Cevap

İslam fıkıh ve hukukundaki önemli meslelerden biri ‘evlilikte cinselerin farklı’ olmasıdır. Erkeğin erkekle veya kadının kadınla evlenmesi meşru değildir.[1] Şer’i haddın uygulandığı büyük günahlardan birisi livata (erkeğin erkekle ilişkisi) ve lezbiyenlik (kadının kadınla ilişkisi)’tir. Hatta şer’i ve resmi evlilik gerçekleştikten sonra aksi ortaya çıkarsa eski evlilik batıl olur ve onun geçerliliğine icazet yoktur ve eşler kendiliğinden birbirlerinden ayrılırlar. Cinsiyet farklılığı hem nikah anında, hem de evlilik süresince nikahın doğruluk şartıdır. Bu yüzden evlilik cinsiyet değişimi ile batıl olacaktır. Ancak bilirkişinin görüşü alınarak     cinsiyet değişimine ve bu değişimin olduğu tarihten itibaren nikahın batıl olduğuna karar verecek merci mahkemedir.[2]

Cinsiyet değişiminin çeşitli durumları vardır. ‘Cinsiyet değişikliğinin evliliğe etkisi’ konusunda bütün bu durumların incelenmesi gerekir.

 ‘Eşlerin cinsiyet değişimi’nin şekilleri kısaca şöyledir:

a)Eşlerden birinin cinsiyet değiştirmesi:


1-Erkeğin kadın olması.


2-Kadının erkek olması.

b) Her iki eşin cinsiyet değiştirmesi:


1-Eşler farklı zamanlarda cinsiyet değiştiriyor.


2- Eşlerin aynı zamanda cinsiyet değiştiriyor.

c) Hünsanın (çifte cinsiyetli’nin) cinsiyet değiştirmesi


1-Hünsay-ı müşkülün cinsiyet değiştirmesi.


2-Hünsay-ı gayr-ı müşkülün cinsiyet değiştirmesi.


d) Erkek veya kadının hünsa olmaları

a-1) Eşlerden biri (erkek) cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Evlendikten sonra erkek cinsiyet değiştirip kadına dönüştüğünde eğer ameliyat tam olursa yeni durumda eski eşlerin yaşamı ‘iki kadının’ yaşantısı olacaktır. İslam’da ‘iki kadının evliliği’ reddedildiğinden eski evlilik tümüyle batıldır ve herhangi bir geçerliliği yoktur. İmam Humeyni bu konuda şöyle buyuruyor: ‘…Aynı şekilde bir kadın bir erkekle evlenir, sonra erkek cinsiyet değiştirirse, evlilik cinsiyet değiştirildiği andan itibaren geçersizidir.’[3]

a-2) Eşlerden biri (kadın) cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Evlendikten sonra kadın, erkek cinsiyetine dönerse evliliğin mevzusu yani ‘karı kocalık’ ortadan kalkar, eski evlilik batıl olur ve geçerliliği kalmaz. İmam Humeyni bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Bir kadın evlendikten sonra cinsiyetini değiştirip erkek olursa, evlilik cinsiyet değiştirildiği andan itibaren geçersizidir.’[4]

b-1) Eşler değişik zamanlarda cinsiyet değiştirirlerse evliliğin geçerli olup olmaması.


Bazen eşlerin ikiside cinsiyet değiştirir, ancak karı kocanın bu cinsiyet değiştirmeleri nispeten uzun bir aradan sonra olur. Örneğin, bir ya da iki yıl arayla yapılıyor. Bu varsayımda hangisinin once cinsiyet değiştirdiği farketmiyor.

Bu durumda önceki durumda olduğu gibi evlilik batıldır. İmam Humeyni (r.a) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Kadın ve erkek cinsiyetlerini erkek kadına, kadında erkeğe dönecek şekilde muhalif cinse değiştirirlerse, bu değiştirme farklı zamanlarda olursa hükmü önceki durumda olduğu gibidir (geçersizidir).’[5]

b-2) Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Karı-kocanın aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerini varsayabiliriz. Bu durumda eski evliliğin geçerli olup olmama konusunda iki ihtimal vardır:

 
1- Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiğinden eski evlilik geçerlidir. Şöyle ki, evliliğin hakikatı her birinin diğerine karşı eş olma durumudur, bundan fazla değil. Bu durumda ameliyattan önce ve sonra değişen tek şey halet ve niteliğidir. Dolayısıyla şimdiki koca daha önce kadın ve şimdiki kadın daha önce koca olduğundan yeni durumda evliliğin hakikatı yani her birinin diğerine karşı olan eşliği aynı şekilde devam etmektedir.[6]

2-Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerinden evlilik geçerli değildir, zira ‘karı-koca’ arasındaki ilişki ‘iki tarafın aynı cinsten olmaması’ türünden olduğundan bu nispet ve ilişki eşlerin cinsiyet değiştirmesinden sonra ortadan kalkmaktadır. Binaenaleyh eski evlilik akdi geçersiz olmaktadır, Evliliğin devam edebilmesi için yeni bir evlilik akdine ihtiyaç vardır.[7]

İmam Humeyni’nin iki ihtimal hakkındaki görüşü: Eğer kadın ve erkek aynı zamanda cinsiyet değiştirseler, her ne kadar ahkam ve vazifelerde değişsede (yani) şimdiki erkeğe (ki önceden kadındı) nafaka vermek ve şimdiki kadına (ki önceden erkekti) kocasına itaat etmesi vacip olsa da nikah batıl mıdır değil midir? Ihtiyat gereği yeniden evlenmeliler ve kadın, her ikisinin izniyle talak olmadan başka biriyle evlenmemelidir. Onların evliliklerinin geçerli olması uzak bir ihtimalde değildir.[8]

c-1) Hünsay-ı Müşkülün cinsiyet değiştirmesinden sonra evliliğin geçerli olup olmaması.
Şöyle varsayalım: Hünsay-ı müşkül biriyle evlenmiştir. Sonra bu hünsay-ı müşkül cinsiyet değiştiriyor ve kadın ya da erkeğe dönüyor. Bu mesele iki şekilde düşünülebilir:


1. Hünsay-ı Müşkülün bir erkekle evlenmesi.


2. Hünsay-ı Müşkülün bir kadınla evlenmesi.


Fakihlerin çoğunun görüşü: ‘Hünsay-ı Müşkülün cinsiyeti belli olmadığından evlenmesine izin yoktur; çünkü kendi cinsinden biriyle evlenme ihtimali vardır.’ Bu görüşün karşısında pek taraftarı olmayan görüşe görede hünsay-ı müşkül kendisi için bir cinsiyet seçebilir.[9]  

Meşhurun görüşüne göre hünsay-ı müşkülün evliliği -ister birinci şekile göre olsun, ister ikincisine göre- geçersizidr. Dolayısıyla cinsiyet değişikliğinin bu meselede yani eski evliliğin geçersiz olmasında bir etkisi yoktur.

Meşhurun dışındaki görüşe görede hünsay-ı müşkül, eğer kadın cinsiyetini seçerse ilk evliliği geçerlidir. Buna göre cinsiyet değişikliği neticesinde kadın olursa eski evlilik geçerlidir; ama erkek olursa eski evlilik geçersiz olur.

c-2) Hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.

Hünsay-ı gayr-ı müşkül (eksik çifte cinsiyetli), şer’i karine ve alametlere göre kadın ya da erkek cinsinden birine geçer. Bu esasa göre hünsay-ı gayr-ı müşkül bazen erkek, bazende kadın olur. Birinci durumda kadınla evlenme hakkına sahiptir. İkinci durumda ise bir erkekle evlenmek zorundadır. Başka bir deyişle hünsay-ı gayr-ı müşkül için yalnızca iki varsayım düşünülebilir:


1.Hünsay-ı gayr-ı müşkülün (erkeklik cinsiyetinin çok olması kaydıyla) bir kadınla evlenmesi.

2. Hünsay-ı gayr-ı müşkülün (kadınlık cinsiyetinin çok olması kaydıyla) bir erkekle evlenmesi.

Birinci varsayımda hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirip tam bir erkeğe dönüşürse eski evliliğini etkilemez. Ama kadına dönüşürse yeni durumda kadınla kadının evliliği olacaktır ki, bu durumda eski evlilik geçersizdir.

Ikinci varsayımda hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirip kadına dönüşürse eski evliliği aynı şekilde kalacaktır. Ama erkeğe dönüşürse eski evlilik batıl olacaktır.

d) Erkek veya kadın cinsiyet değiştirdikten sonra hünsa olduklarında evliliğin baki olup olmaması.
Bazen kadın veya erkek cinsiyet değiştirdikten sonra hünsaya dönüşmektedir. Her ne kadar kimse hünsaya dönüşmeyi istemesede bazen doktor hatası veya başka bir sebepten dolayı dönüşebilir. Bu durumda genel olarak şu varsayımlar göz önüne alınabilir:


1. Erkeğin cinsiyetinin hünsay-ı müşküle dönüşmesi.

2. Kadının cinsiyetinin hünsay-ı müşküle dönüşmesi.

3. Erkeğin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmesi:

a) Erkeklik cinsiyetinin ağır basması.

b) Kadınlık cinsiyetinin ağır basması.

4. Kadının cinsiyetinin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmesi:

a) Kadınlık cinsiyetinin ağır basması.

b) Erkeklik cinsiyetinin ağır basması.


1. ve 2. varsayımlarda kadın veya erkek hünsay-ı müşküle dönüşür. Bu durumda meşhurun görüşüne göre önceki evlilik batıldır.

 
Erkeğin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüştüğü 3. varsayımında iki hali vardır:


3-a) Erkek cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i karine ve alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır. Cinsiyet değişiminden sonra evlilik aynı şekilde kalır. Ancak erkek değişimden önce erkeklik cinsiyeti tamdı. Ondan sonra ise şer’i karine ve alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır.


3-b) Erkek cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i alametlere göre kadınlık cinsiyeti ağır basmaktadır. Bu durum cinsiyet değişimi önceki evliliğin geçersiz olmasına neden olacaktır.

Kadının hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüştüğü 4. varsayımında iki hali vardır:


4-a) Kadın cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i karine ve alametlere göre kadın olmuştur. Cinsiyet değişiminin önceki evliliğe etkisi yoktur.


4-b) Kadın cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır. Bu durumda cinsiyet değişimi önceki evliliğin geçersiz olmasına neden olacaktır.


[1] -Muhammed Mümin, Kelimat-u Sedide Fi mesail-i Cedide, s.10 ve Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt’te (Farsça, no:7, s.110) yayınlanan ‘Tağyir-ul Cinsiyet’ hakkındaki konuşması; Seyyid Muhsin Harrazi, Tağyir-ul Cins, Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt (Arapça, no:23, s.247) ve Tağyir-i Cinsiyet, Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt (Farsça, no:23, s.112); Seyid Muhammed Sadr, Mavera-ul Fıkh, c.6, s.138.    

[2] -Seyid Hüseyin Sefai ve Esedullah İmami, Hukuk-u Hanevade (Tahran Üniversitesi yayınları), s.46.

[3] -İmam Humeyni, Tahrir-ul Vesile, (Kum, İtimadi yayınları, h.ş.1366), c.2, s.627, m.3

[4] -a.g.e.

[5] -a.g.e.

[6] -Ahmed Mutahhari, Müstened-i Tahrir-ul Vesile, s.199; Muhammed Mümin, a.g.e. s.110.

[7] -Ahmed Mutahhari, a.g.e, s.199.

[8] -İmam Humeyni, Tahrir-ul Vesile, c.2, s.627, m.4

[9] -Seyyid Sadık Şirazi, el-Fıkh ve Mesail-ut Tıbbiyye, s.122 (Kum, Yas-ı Zehra, h.1427).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    27447 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Kartlar, kumar aletlerinden midir?
    6176 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Sorunuz taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve aşağıda şimdiye kadar elimize ulaşan cevapları yayınlıyoruz.Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Kartlar örfte kumar aletlerinden sayılmaktadır ve onunla oynamak her halükarda hatta bahis şartı olmazsa bile haramdır. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
    51967 Kur’anî İlimler 2010/03/07
    Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır: 1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan ...
  • Rad suresinin 31. Ayetin “Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” açıklaması nasıldır benim için açıklar mısınız?
    11568 Tefsir 2012/02/15
    Şu ayetten “kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” maksadın ne olduğu konusunda müfessirler tarafından iki görüş ortaya atılmıştır:1-
  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6954 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    7212 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    8163 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • İnsanın bilgisi nispî midir yoksa mutlak mıdır?
    7603 Yeni Kelam İlmi 2011/08/17
    Göründüğü kadarıyla nispî bilgi ve mutlak bilgi hakkında hissî ve tecrübî örnekler ile aklî örnekler arasına fark koymamız gerekmektedir; zira hissî ve tecrübî örneklerde bilgimizin nispî ve sadece özel hususların tecrübe edilmiş olması mümkündür. Bazı hususlarda his ve tecrübenin hata yapması muhtemeldir. Ama aklî hususlar böyle değildir; zira aklî ...
  • Ebu Süfyan zorlamayla mı Müslüman oldu?
    7411 Tarih 2014/05/28
    Hiçbir muteber tarihi kaynakta Mekke fethinden önce Ebu Süfyan’ın Müslüman olması nakledilmemiştir. Ancak Ebu Süfyan önderliğindeki Kureyş kâfirlerinin merkezi karargâhı ve siyasi başkentinin düşmesinden sonra o ve kendisi gibi düşünenler Müslüman olduklarını ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu, onların Müslümanlığının bir tür mecburiyetten kaynaklandığına delalet etmektedir. Kendilerinin sonraki ...

En Çok Okunanlar