Gelişmiş Arama
Ziyaret
12535
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Kur’an meclislerinde veya namaz esnasında Kur’an okunurken susmak mı yoksa okumaya eşlik etmek mi daha iyidir?
Soru
Kur’an okunurken susmayı belirten Mushaf-ı şerifin açık buyruğu bulunmaktadır. Bunu da göz önünde bulundurarak Kur’an okunurken diğer insanların vazifesinin Kur’an okumaya eşlik etmek mi yoksa susmak mı olduğunu lütfen belirtir misiniz? Bir insan mescitte bazı müstehap namazları yüksek sesle kılarken orada bulunan diğer insanların vazifesi susmak mıdır, değil midir? Örneğin Gufeyle namazı esnasında Hamd’tan sonra Yunusiye zikri yüksek sesle söylenmektedir. Bu durumda diğerlerinin susmaları mı gerekmektedir? Kendileri ayeti okuyabilirler mi veyahut kendi zikirleriyle meşgul olabilirler mi? Ayrıca Kur’an’ın radyo ve televizyondan veya banttan yayınlandığı durumlarda İslamî vazifenin ne olduğunu lütfen belirtir misiniz?
Kısa Cevap

Kur’an okumanın adaplarından birisi, manasını anlamada dikkat ve özen göstermek için Kur’an ayetlerine kulak vermektir. Ayetin zahiri bu hükmün genel ve kuşatıcı olduğunu yansıtmaktadır. Ama değişik rivayetler ve âlimlerin görüş birliğinden anlaşıldığı üzere bu hüküm genel anlamda müstehap bir hükümdür. Kur’an’ın okunduğu her yer ve durumda diğer insanların Kur’an’a saygı göstererek susması, can kulağıyla dinlemesi, Allah’ın mesajını işitmesi ve yaşamında ondan ilham alması en güzel olanıdır. Çünkü Kur’an sadece okunan bir kitap değildir. Anlama, idrak etme ve sonra da amel etme kitabıdır da. Elbette Kur’an okuma meclislerinde ayetleri birlikte okumak ve okuyan şâhısa eşlik etmek Kur’an’a saygı göstermek ile çelişmez, aksine bu Kur’an’a saygı göstermenin ideal bir numunesidir. Karinin okumasına kulak vermemiz ve bir söz söylememiz gereken tek yer, karinin cemaat imamı olduğu yerdir. Bu durumda imama tabi olma babından tabi olan kimsenin susması ve imamın okumasına kulak vermesi farzdır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Mecid, Kur’an okumanın adaplarından birisini şöyle dile getirmektedir: “Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.”[1] Bazı müfessirler, İbn. Abbas’ın bu ayetin nüzul sebebi hakkında söylediği sözü göz önünde bulundurarak şöyle demişlerdir: Müslümanlar başlangıçta namazdayken bazen sohbet ediyorlardı ve bazen yeni birisi namaza başlarken diğerlerinden kaç rekât namaz kıldınız diye sormaktaydı ve onlar da şu kadar diye cevap verirdi. Bunun üzerine ayet nazil oldu ve onları bu işten men etti. Aynı şekilde Zöhri’den de şöyle nakledilmiştir: Peygamber (s.a.a) Kur’an okuduğunda Ensar’dan bir şahıs onunla birlikte yüksek sesle Kur’an okuyordu. Bunun üzerine ayet nazil oldu ve bu işi yasakladı. Ayetin zahiri, bu hükmün genel ve kuşatıcı olduğunu ve belirli bir duruma özgü olmadığını yansıtmaktadır. Ama âlimlerin görüş birliğine ek olarak İslam önderlerinden nakledilen değişik rivayetler bunun genel anlamda müstehap bir hüküm olduğunu göstermektedir. Yani bir insanın Kur’an okuduğu her yer ve halde diğer insanların Kur’an’a saygı duyarak susması, can kulağıyla dinlemesi ve yaşamında ondan ilham alması en güzel ve müstehap olanıdır; zira Kur’an sadece bir okuma kitabı değildir. Anlama, idrak etme ve amel kitabıdır da aynı zamanda. Bu müstehap hüküm o kadar vurgulanmıştır ki bazı rivayetlerde kendisinden farz diye söz edilmiştir. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir hadiste şöyle okumaktayız: “Namaz ve namaz dışında Kur’an duyduğunda susman ve dinlemen farzdır. Yanında Kur’an okunduğunda susmak ve dinlemek gerekir.”[2] Hatta bazı rivayetlerden istifade edildiği üzere cemaat imamı namaz kılarken başka bir fert Kur’an’dan bir ayet okursa, müstehap olan onun ayeti sonlandırması için imamın susması ve sonra namazı sürdürmesidir. Nitekim İmam Sadık’tan şöyle nakledilmiştir: İmam Ali (a.s) sabah namazını kılıyordu, İbn Kuva (yüreğinde kin bulunan bir münafık) İmamın arkasında namazla meşguldü ve aniden şu ayeti okudu: “Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun.” Bu ayeti okumaktan maksadı, Ali’ye (a.s) “Sıffin” meydanında hakemliği kabul etmesinden dolayı kinayeli bir şekilde muhtemelen itiraz etmekti. Ama bununla birlikte İmam Ali (a.s) Kur’an’a duyduğu saygıdan ötürü kendisinin ayeti bitirmesi için sustu. Sonra Hz. Ali (a.s) namaz kıraatine döndü. İbn. Kuva bu işi ikinci defa tekrar etti ve İmam tekrar sustu. Üçüncü defa tekrar etti ve Ali (a.s) tekrar Kur’an’a duyduğu saygı nedeniyle sustu ve sonra ise şu ayeti okudu: “Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler” (ayet, ilahi elem verici bir cezanın münafık ve imansız fertleri beklediğine ve onlar karşısında tahammül ve direnç gösterilmesi gerektiğine işaret etmektedir). En sonunda İmam sureyi tamamladı ve rükua gitti.[3] Bu konuların bütününden Kur’an ayetleri işitildiğinde susmanın ve dinlemenin çok güzel bir davranış olduğu ama genel anlamıyla farz olmadığı anlaşılmaktadır. İcma ve rivayetlere ek olarak “umulur ki merhamet edilirsiniz” cümlesi de bu hükmün müstehap oluşuna bir işaret olabilir. Bu ilahi hükmün farz hale geldiği tek yer cemaat namazıdır; imama tabi olan cemaat imamın kıraatini duyduğunda susmalı ve ona kulak vermelidir. Hatta bir grup fakih bu ayetin cemaatin Hamd ve sureyi okumaması gerektiğinin delili olduğunu belirtmiştir. Böyle bir mecliste Kur’an okunurken susmanın emredilmesi, insanın Kur’an ayetlerine dikkat etmesi içindir.[4] O halde eğer bir mecliste Kur’an okunursa ve diğer tarafta da birkaç şahıs kendi işleriyle ilgili sohbet etmeyle meşgul olursa ve Kur’an’a aldırmazlarsa, bu ayet susup Kur’an ayetlerine kulak vermeniz en iyisidir diye kendilerine hitap eder. Ama bir mecliste aynı anda Kur’an okunuyorsa ve hepsi Kur’an karisiyse ve diğer şahıslar da susuyorlarsa veya bir şahıs öğrenmek için kariyle birlikte Kur’an okuyorsa, bu gibi şeyler Kur’an’a saygı duymakla çelişmez. Aksine Kur’an’a saygı duymanın en güzel örneği sayılır. Elbette Kur’an okunurken susmanın iyiliği bağlamında yayının naklen veya banttan olması arasında herhangi bir fark yoktur. Lakin banttan yayında secde ayetleri duyulduğunda bazı taklit mercileri secde etmeyi farz bilmemektedir.[5] Elbette secdeyi yerine getirmek sakıncasızdır.



[1] Araf, 204, وَ إِذا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَ أَنْصِتُوا لَعَلَّکُمْ تُرْحَمُونَ

[2] Tefsir-i Burhan, c. 2, s. 57, یجب الانصات للقرآن فى الصلاة و فى غیرها و اذا قرء عندک القرآن وجب علیک الانصات و الاستماع

[3] Tefsir-i Burhan, c. 2, s. 56.

[4] Tefsir-i Numune, c. 7, s. 71.

[5] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 593,mesele. 1096, Eğer insan Kur’an okuma niyeti olmayan birinden secde ayetini duyarsa veya gramofon gibi bir şeyden secde ayetini işitirse, secde etmesi gerekmez. Lakin insan sesini (naklen) ileten bir aygıttan duyarsa, secde etmesi farz olur.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar