Gelişmiş Arama
Ziyaret
13360
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Kur’an meclislerinde veya namaz esnasında Kur’an okunurken susmak mı yoksa okumaya eşlik etmek mi daha iyidir?
Soru
Kur’an okunurken susmayı belirten Mushaf-ı şerifin açık buyruğu bulunmaktadır. Bunu da göz önünde bulundurarak Kur’an okunurken diğer insanların vazifesinin Kur’an okumaya eşlik etmek mi yoksa susmak mı olduğunu lütfen belirtir misiniz? Bir insan mescitte bazı müstehap namazları yüksek sesle kılarken orada bulunan diğer insanların vazifesi susmak mıdır, değil midir? Örneğin Gufeyle namazı esnasında Hamd’tan sonra Yunusiye zikri yüksek sesle söylenmektedir. Bu durumda diğerlerinin susmaları mı gerekmektedir? Kendileri ayeti okuyabilirler mi veyahut kendi zikirleriyle meşgul olabilirler mi? Ayrıca Kur’an’ın radyo ve televizyondan veya banttan yayınlandığı durumlarda İslamî vazifenin ne olduğunu lütfen belirtir misiniz?
Kısa Cevap

Kur’an okumanın adaplarından birisi, manasını anlamada dikkat ve özen göstermek için Kur’an ayetlerine kulak vermektir. Ayetin zahiri bu hükmün genel ve kuşatıcı olduğunu yansıtmaktadır. Ama değişik rivayetler ve âlimlerin görüş birliğinden anlaşıldığı üzere bu hüküm genel anlamda müstehap bir hükümdür. Kur’an’ın okunduğu her yer ve durumda diğer insanların Kur’an’a saygı göstererek susması, can kulağıyla dinlemesi, Allah’ın mesajını işitmesi ve yaşamında ondan ilham alması en güzel olanıdır. Çünkü Kur’an sadece okunan bir kitap değildir. Anlama, idrak etme ve sonra da amel etme kitabıdır da. Elbette Kur’an okuma meclislerinde ayetleri birlikte okumak ve okuyan şâhısa eşlik etmek Kur’an’a saygı göstermek ile çelişmez, aksine bu Kur’an’a saygı göstermenin ideal bir numunesidir. Karinin okumasına kulak vermemiz ve bir söz söylememiz gereken tek yer, karinin cemaat imamı olduğu yerdir. Bu durumda imama tabi olma babından tabi olan kimsenin susması ve imamın okumasına kulak vermesi farzdır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Mecid, Kur’an okumanın adaplarından birisini şöyle dile getirmektedir: “Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.”[1] Bazı müfessirler, İbn. Abbas’ın bu ayetin nüzul sebebi hakkında söylediği sözü göz önünde bulundurarak şöyle demişlerdir: Müslümanlar başlangıçta namazdayken bazen sohbet ediyorlardı ve bazen yeni birisi namaza başlarken diğerlerinden kaç rekât namaz kıldınız diye sormaktaydı ve onlar da şu kadar diye cevap verirdi. Bunun üzerine ayet nazil oldu ve onları bu işten men etti. Aynı şekilde Zöhri’den de şöyle nakledilmiştir: Peygamber (s.a.a) Kur’an okuduğunda Ensar’dan bir şahıs onunla birlikte yüksek sesle Kur’an okuyordu. Bunun üzerine ayet nazil oldu ve bu işi yasakladı. Ayetin zahiri, bu hükmün genel ve kuşatıcı olduğunu ve belirli bir duruma özgü olmadığını yansıtmaktadır. Ama âlimlerin görüş birliğine ek olarak İslam önderlerinden nakledilen değişik rivayetler bunun genel anlamda müstehap bir hüküm olduğunu göstermektedir. Yani bir insanın Kur’an okuduğu her yer ve halde diğer insanların Kur’an’a saygı duyarak susması, can kulağıyla dinlemesi ve yaşamında ondan ilham alması en güzel ve müstehap olanıdır; zira Kur’an sadece bir okuma kitabı değildir. Anlama, idrak etme ve amel kitabıdır da aynı zamanda. Bu müstehap hüküm o kadar vurgulanmıştır ki bazı rivayetlerde kendisinden farz diye söz edilmiştir. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir hadiste şöyle okumaktayız: “Namaz ve namaz dışında Kur’an duyduğunda susman ve dinlemen farzdır. Yanında Kur’an okunduğunda susmak ve dinlemek gerekir.”[2] Hatta bazı rivayetlerden istifade edildiği üzere cemaat imamı namaz kılarken başka bir fert Kur’an’dan bir ayet okursa, müstehap olan onun ayeti sonlandırması için imamın susması ve sonra namazı sürdürmesidir. Nitekim İmam Sadık’tan şöyle nakledilmiştir: İmam Ali (a.s) sabah namazını kılıyordu, İbn Kuva (yüreğinde kin bulunan bir münafık) İmamın arkasında namazla meşguldü ve aniden şu ayeti okudu: “Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun.” Bu ayeti okumaktan maksadı, Ali’ye (a.s) “Sıffin” meydanında hakemliği kabul etmesinden dolayı kinayeli bir şekilde muhtemelen itiraz etmekti. Ama bununla birlikte İmam Ali (a.s) Kur’an’a duyduğu saygıdan ötürü kendisinin ayeti bitirmesi için sustu. Sonra Hz. Ali (a.s) namaz kıraatine döndü. İbn. Kuva bu işi ikinci defa tekrar etti ve İmam tekrar sustu. Üçüncü defa tekrar etti ve Ali (a.s) tekrar Kur’an’a duyduğu saygı nedeniyle sustu ve sonra ise şu ayeti okudu: “Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler” (ayet, ilahi elem verici bir cezanın münafık ve imansız fertleri beklediğine ve onlar karşısında tahammül ve direnç gösterilmesi gerektiğine işaret etmektedir). En sonunda İmam sureyi tamamladı ve rükua gitti.[3] Bu konuların bütününden Kur’an ayetleri işitildiğinde susmanın ve dinlemenin çok güzel bir davranış olduğu ama genel anlamıyla farz olmadığı anlaşılmaktadır. İcma ve rivayetlere ek olarak “umulur ki merhamet edilirsiniz” cümlesi de bu hükmün müstehap oluşuna bir işaret olabilir. Bu ilahi hükmün farz hale geldiği tek yer cemaat namazıdır; imama tabi olan cemaat imamın kıraatini duyduğunda susmalı ve ona kulak vermelidir. Hatta bir grup fakih bu ayetin cemaatin Hamd ve sureyi okumaması gerektiğinin delili olduğunu belirtmiştir. Böyle bir mecliste Kur’an okunurken susmanın emredilmesi, insanın Kur’an ayetlerine dikkat etmesi içindir.[4] O halde eğer bir mecliste Kur’an okunursa ve diğer tarafta da birkaç şahıs kendi işleriyle ilgili sohbet etmeyle meşgul olursa ve Kur’an’a aldırmazlarsa, bu ayet susup Kur’an ayetlerine kulak vermeniz en iyisidir diye kendilerine hitap eder. Ama bir mecliste aynı anda Kur’an okunuyorsa ve hepsi Kur’an karisiyse ve diğer şahıslar da susuyorlarsa veya bir şahıs öğrenmek için kariyle birlikte Kur’an okuyorsa, bu gibi şeyler Kur’an’a saygı duymakla çelişmez. Aksine Kur’an’a saygı duymanın en güzel örneği sayılır. Elbette Kur’an okunurken susmanın iyiliği bağlamında yayının naklen veya banttan olması arasında herhangi bir fark yoktur. Lakin banttan yayında secde ayetleri duyulduğunda bazı taklit mercileri secde etmeyi farz bilmemektedir.[5] Elbette secdeyi yerine getirmek sakıncasızdır.



[1] Araf, 204, وَ إِذا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَ أَنْصِتُوا لَعَلَّکُمْ تُرْحَمُونَ

[2] Tefsir-i Burhan, c. 2, s. 57, یجب الانصات للقرآن فى الصلاة و فى غیرها و اذا قرء عندک القرآن وجب علیک الانصات و الاستماع

[3] Tefsir-i Burhan, c. 2, s. 56.

[4] Tefsir-i Numune, c. 7, s. 71.

[5] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 593,mesele. 1096, Eğer insan Kur’an okuma niyeti olmayan birinden secde ayetini duyarsa veya gramofon gibi bir şeyden secde ayetini işitirse, secde etmesi gerekmez. Lakin insan sesini (naklen) ileten bir aygıttan duyarsa, secde etmesi farz olur.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar