Gelişmiş Arama
Ziyaret
14359
Güncellenme Tarihi: 2010/12/28
Soru Özeti
Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
Soru
Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
Kısa Cevap

‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.

Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, kimileri ise bu iki görüşü birleştirip ‘Kur’an, gerçekte bir hidayet ve irşat kitabıdır, o bir kimya, fizik veya astronomi kitabı değildir.’ diyerek orta bir yol bulmuşlardır.

Kur’an’da bilimsel konulara işaret olunmuşsa eğer bu, Kur’an-ı Kerim’in güttüğü belli bir hedefe benzetme yapmak içindir. En’am suresinin 125. ayeti bu türdendir: ‘Allah, kimi doğru yola götürmek isterse Müslümanlığı kabul etmesi için gönlünü açar ve kimi sapıtmak isterse gönlünü öyle bir daraltır, sıkar ki sanki göğe yükseliyormuş da imkan bulamıyor sanır kendisini. İşte Allah, inanmayanlara böyle azap verir.’

Ayrıntılı Cevap

Cevaba geçmeden önce şu önemli meseleye işaret etmek zorundayız: Müfessirler ve ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren kimseler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda görüş birlikleri yoktur.

Kimilerine göre Kur’an, bilimsel konuların bütün detaylarını içerirken, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiş demekte, kimileri ise bu iki görüşü birleştirerek ‘Kur’an, gerçekte bir hidayet ve irşat kitabıdır, o kimya, fizik veyahut astronomi kitabı değildir.’ diyerek orta bir yol bulmuşlardır.

Eğer Kur’an’da bilimsel konulara işaret olunmuşsa bu, Kur’an-ı Kerim’in güttüğü belli bir hedefe benzetme yapmak içindir.

Bu girişten sonra asıl konuya geçiyoruz. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: ‘Allah, kimi doğru yola götürmek isterse Müslümanlığı kabul etmesi için gönlünü açar ve kimi sapıtmak isterse gönlünü öyle bir daraltır, sıkar ki sanki göğe yükseliyormuş da imkan bulamıyor sanır kendisini. İşte Allah, inanmayanlara böyle azap verir.’[1]

Müfessirlerin bu ayet için yaptıkları tefsirlerden bazılarını aşağıda getiriyoruz:

1-‘Gönül’ (Sadr)’den maksat ruhun açılıp gelişmesi, düşüncenin yükselmesi ve aklın ufkunun genişlemesidir; zira hakkı kabul etmek birçok şahsi isteklerden geçmek ve onlara gözyummaktır. Bunu da ancak ruhları dürüst ve temiz, düşünceleri açık ve aydın kimseler yapabilir.

2-‘Hareç’ (Sıkmak) darlık demektir. Bu, muhaliflerin, inatçıların ve imansız insanların vasfıdır. Böylelerinin düşünceleri dar ve alçak, ruhları küçük, zayıf ve yaşamda hiç bir şeye gözyummayan kimselerdir!

3-Kur’an’ın Bilimsel Mucizesi: Böyle kimseleri göğe yükselmek isteyen insanlara benzetmenin nedeni, göğe yükselmenin zor olmasından dolayıdır. Onların hakkı kabul etmeleride böyledir.

Günlük konuşmalarımızda benzer örnekler çoktur. Herhangi bir işe veya şeye ulaşmanın zorluğunu anlatmak istediğimizde diyoruz ki: ‘Göğe çıkmak o şeye ulaşmaktan daha kolaydır.’ Yakın geçmişte gökte uçmak ve gök cisimlerini keşfetmek hayalden başka bir şey değildi. Günümüzde ise bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen zorluklar aynı şekilde devam etmektedir. Sistemlerde, üslerde ve uçuş araçlarındaki arızalar ve sorunlar hala devam etmektedir. Bu arada konuya ait şöyle güzel bir anlamda söylenebilir: Bugün bilimsel olarak yer küreyi çevreleyen hava, insanın rahatlıkla soluyacağı şekilde olduğu ispat edilmiştir. Ama insan yerden yükseldiği ölçüde havadaki oksijende o kadar azalmaktadır. Birkaç kilo metre yükseğe çıkıldığında artık nefes çekmek zorlaşır. Hatta daha yukarı çıkıldıkça nefes çekmek o kadar çok zorlaşır ki, baygınlığa ya da ölüme yol açar (ama oksijen tüpü olursa böyle bir sorun yaşanmaz). Kur’an’ın böyle bir benzetmeyi, geçmişte ve bu bilimsel gerçek ispatlanmadan önce söylemesi onun mucizelerinden sayılmaktadır.[2]

Tefsir-i Meraği’de ise bu ayet şöyle tefsir edilmiştir: ‘Ayetin maksadı, şirkten dolayı temiz fıtratı bozulan, ruhu günahlardan dolayı alçalan, kalbi ve göğsünde bir çeşit daralma hisseden kimsedir. Ondan tevhidin delilleri, gökler ve nefsinin üzerinde tefekkür etmesi istendiğinde, körü körüne taklitler, tekebbür vb. gibi batıl şeyler kalbini doldurduğu için ve -içinde bulunduğu batıl ve yanlış yoldan dönme konusunda- iradesinin zayıflığından dolayı hak dine davet edenlere icabet etmek ona ağır gelmektedir.  Böyle biri, gökte uçup şiddetli bir nefes darlığına kapılan kimseye benzer. Yükseldikçe nefes çekmekte daha çok zorlanacaktır. Ve bir yerde hava ve oksijenin azlığından ölür. Kısacası Allah, bu ayeti örnek vererek, batıla giden ve batılla kaynaşan kimseyi, hakka davet edildiği zaman, göğe yükseldiğinde nefes alamadığından ölüme giden kimsenin manevi nefes darlığına benzetmiştir. Göğe yükselen kimse kendisi için oksijen temin etmezse veya aşağı doğru inmezse ölecektir. Pak ve münezzeh olan Allah, kitabı Kur’an-ı Kerim’de 1400 yıl sonra insanoğlunun sırrını çözeceği bir meseleye işaret etmiştir. Uzay biliminin gelişmesiyle biliminsanları uzaya gidip yaptıkları araştırmaların sonucunu Kur’an 1400 yıl önce beyan etmiştir. Atmosferin çeşitli tabakalarında hava basıncının değiştiğini bilim doğrulamıştır. Ve bugün bilim, atmosferin üst tabakalarında havanın alt tabakalara göre daha az olduğu ispatlamıştır. İnsan yükseldikçe daha fazla oksijene ihtiyacı olduğunu hissetmekte, nefes darlığı yaşamaktadır, bu yüzden uzayda kalabilmek için yanında oksijen tüpleri götürmektedir. Geçmişteki alim ve müfessirler bu ayetleri gerektiği şekilde yorumlayamamışlardı. Çünkü bu ayetlerin sırrını çözecek imkanları yoktu. Oysa bugün bilimsel gelişmelerin neticesinde onlar için bu gibi ayetlerin maksadını anlama imkanı doğmuştur. Bu yüzden ‘Bilim ve din birbirlerinin zıddı değildir.’ diyenler doğru söylemişlerdir. Dolayısıyla bilim ne kadar çok ilerlerse geçmişte alimler ve müfessirlerin halledemediği meselelerde hallolacaktır.[3]

Batılıların bazı kitaplarında şöyle yazılıdır: Kur’an’ın ‘Sanki göğe yükselir’ ifadesi onun mucizesini göstermektedir. Çünkü uzayda oksijenin eksikliğinden dolayı insanın nefesinin daraldığı ve boğulmak durumuna geldiği Peygamberin zamanında keşfedilmemişti. O zamanlar insanoğlu böyle bir meseleyi ve bilimsel gerçeği anlayamamıştı.

Bu hakikat Peygamberin (s.a.a) zamanında ortaya çıkmamıştı. O dönemde insan uzaya gitmemişti ki böyle bir şeyin farkına varabilsin. Peygamberin (s.a.a) zamanında ve sonrasında insanların çıkabildiği en yüksek yerler dağlardı, oralarda da oksijenin azlığı ve sonuçta boğulmak ve nefes çekme sorunu diye bir şey yoktur.

Batılı biliminsanları insanın uzayda nefes almasının zorluğu hakkında kitaplarında şöyle yazarlar: ‘İnsanın nefes alabilmesi için dünyanın etrafını hava tabakası çevrelemiştir. İnsan dünyadan uzaklaşıp uzaya doğru çıktıkça havadaki oksijen azalır. Dünyadan uzaklaştığında oksijen tüpü olmazsa nefes almak gittikçe zorlaşır, ardından baygınlık gelir  ve sonra da ölür.[4]



[1] -En’am/125

[2] - Mekarim Şirazi, Tefsir-i Nümune, c.5, s.435-436.

[3] -Tefsir-i Meraği, c.8, s.25-26

[4] -Min Vahy-il Kur’an Tefsiri, c.9, s.321; Min Hud-al Kur’an Tefsiri, c.3, s186.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cennette uyumak mümkün müdür?
    31928 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Uyku bedenin taşıdığı yorgunluklara verdiği tabii bir reaksiyondur ve bildiğimiz gibi cennete giren hayırsever insanlar Kur’an-ı Kerim’in açıkça belirttiği üzere orada hiçbir yorgunluğa duçar olmayacaktır. Bu nedenle, rivayetlerde açıklandığı üzere cennete giren insanlar ölüm, uyku, rahatsızlık ve fakirlik gibi maddî dünyayla irtibatlı hususlarla karşılaşmayacaktır. ...
  • Tütün (sigara ve nargile içmek) kullanmanın hükmü nedir?
    9211 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin (ömrü uzun olsun) belirtilen soru hakkındaki görüşü şudur: “Tütün kullanmak, zararlı olması nedeniyle mutlak olarak haramdır.” Belirtmek gerekir ki; Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin tütün kullanımının haram olduğuna değin fıkhî fetvasının delili onun zararlı olmasıdır ve Ayetullah Mekarim Şirazi’nin fetvasının fıkhî dayanağı da tütünün zararlı ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7584 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7820 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Acaba istimna (mastürbasyon) günah mıdır? Ondan kurtulmanın yolu nedir?
    542892 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    İstimna (mastürbasyon) diye bilinen kendini tatmin etme büyük günahlardandır ve haramdır[i] ve ağır bir cezası vardır.İstimna ve kendini tatmin etmenin en güzel yolları pratik risalelerde şartları açıklanan evliliktir (daimi ve ya geçici). ...
  • Acaba mezi, vezi, vedi necismidir?
    7662 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/04/07
    İnsan bedeninde idrar yolundan meni ve idrar dışında dışarı çıkan sıvılar bir kaç kısma ayrılır: Büyük abdesten sonra açığa çıkan ve azda olsa yapışkanlık taşıyan sıvı; bu sıvı “vedi” olarak adlandırılır. Cinsel birliktelik sırasında orgazm öncesi ve meninin gelmesinden önce açığa çıkan sıvı; bu ...
  • evlenmek ve aile yuvasını kurumak, tarihin ilk başlarından beri insan yaşamının en önemli meselelerinden ve Beşiri toplumların en köklü erkânlarından olmuştur. Böyleli önemli konuların dirayet ve akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilmesinin gerekliliği açıktır. Zira bir ailenin geleceği ve yazgısı evlenmek olgusuyla başlıyor. Bu olgu kendi akıbetinde binlerce konuyu; neslin türenmesi, eğitim, ...
    8877 Pratik Ahlak 2010/11/08
    evlenmek ve aile yuvasını kurumak, tarihin ilk başlarından beri insan yaşamının en önemli meselelerinden ve Beşiri toplumların en köklü erkânlarından olmuştur. Böyleli önemli konuların dirayet ve akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilmesinin gerekliliği açıktır. Zira bir ailenin geleceği ve yazgısı evlenmek olgusuyla başlıyor. Bu olgu kendi akıbetinde binlerce konuyu; ...
  • Bir yaratıcısı olmaksızın baştan beri tanrı nasıl mevcuttur?
    11230 Eski Kelam İlmi 2012/08/21
    Tanrının baştan beri nasıl mevcut olduğu sorusu, gerçekte neden tanrı kendi başına ve zatıyla vardır ve her varlığın bir yaratıcısı ve meydana getiricisi bulunmaktadır, diye belirtilen sorunun başka bir ifadesidir. Gerçekte soru şudur: Tanrı nasıl meydana gelmiş ve kim O’nu yaratmıştır? Cevap için birkaç soruya dikkat etmeniz ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    7131 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Günahta ısrar etmek cezanında artmasına neden olur mu?
    30297 Pratik Ahlak 2010/10/07
    Günahta ısrar etmek, deyimi iki manada kullanılmaktadır: 1)Günahı tekrarlamak, 2)Günah işledikten sonra tövbe ve istiğfar etmemek.Günahta ısrar etmenin çok kötü sonuçları vardır. Ayet ve rivayetlerde bu durum şiddetle kınanmış ve küçük günahın büyük günaha dönüşmesi, takva dairesinden çıkılması, bedbahtlık, itaat etmemek, insanı küfür ve ...

En Çok Okunanlar