Gelişmiş Arama
Ziyaret
9663
Güncellenme Tarihi: 2011/07/14
Soru Özeti
Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
Soru
Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler? Musafaha Peygamberin sünneti midir? Sünnilerde bunu sünnet olarak kabul ediyorlar mı? Musafaha başka dinlerde de var mıdır?
Kısa Cevap

Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir.

Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir.

Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) güzel ahlakın öncüleri olduklarından yaşamımızın her alanında Onları (a.s) örnek almalıyız. Enes b. Malik diyor ki: ‘Resul-i Ekrem Tebük savaşından döndüğünde Ensar’dan olan Saad, Peygamberi karşıladı, Peygamberde onunla tokalaştı.’

Peygamberimizin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Biribirinizi gördüğünüzde selam verin ve tokalaşın. Ayrıldığınızda da birbiriniz için mağrifet dileyin.’

Müminle tokalaşmanın (müsafaha etmenin) bin sevabı var. Günahsız olarak birbirlerinden ayrılmak, Allah’ın rahmetini kazanmak, başkalarını sevindirmek, dostlukları artırmak, dargınlıkları gidermek ve düşmanlıkları dostluğa çevirmek onun faydalarındandır.

Tokalaşmak Şii’nin özelliklerinden değildir. O nebevi bir sünnettir. Allah Resulü (s.a.a) söz ve amelde ona önem vermişlerdir. Bu yüzden sünni kardeşlerimizde tokalaşmaya önem vermiş ve bu amel onlarında arasında yaygındır.

Yeryüzünde ilk tokalaşanların Zülkarneyn’le Hz. İbrahim’in (a.s) olduğu rivayet edilmiştir. Hz. İbrahim, Zülkarneyn’i karşılayarak ona elini uzatmıştır.

Namahrem kadınlarla tokalaşmak haramdır. Allah Resulü (s.a.a) Mekke’yi fethettiklerinde su dolu bir kaba kendi elini batırdı, biat için gelen kadınlara ‘Siz de elinizi ona batırın’ diye buyurdu ve bu şekilde onlardan biat aldı.

Kandınlara karşı davranışlar fesat veya fesada çekme korkusu olmayacak şekilde olmalıdır.    

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu dört bölümde incelemek mümkündür:

1- Müslümanların müsafaha etmelerinin nedeni.

2- Bu sünnetin nebevi olması.

3- Müsafahanın Ehl-i Sünnete göre sünnet olması.

4- Müsafahanın başka dinlerde de olması.

Yukarıdaki bölümlerin ayrıntılı cevaplarına geçmeden önce müsafahanın lügat ve terimsel manasına bakacağız

Müsafaha’nın kökü olan ‘Safh’ kelimesi için lügat kitaplarında bir çok mana zikredilmiştir. Müfaala babından ve iki taraf arasında olan müsafaha, el vermek demektir. ‘Safehtuhu’ denildiği zaman bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun: Birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, manasına gelir.[1]

Güzel Muaşeret ve Musafaha

Şüphesiz İslam bizi başkalarıyla, özellikle de mümin kardeşlerimizle iyi geçinmeye, güzel davranmaya tavsiye etmiştir. Güzel davranış sayılan ve mümini sevinderecek her şey            -Allah’ın yasakladığı bir şey olmadığı müddetçe- doğal olarak beğenilen ve İslam’ın teyit ettiği şey olacaktır.

Selam vermek ve tokalaşmak güzel ve beğenilen davranışın göstergesidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) güzel ahlakın öncüleri ve yaşamımızın her alanında örnek almamız gereken kimseler olduklarından[2] bu konuda da Onları örnek alacağız.

Masumların (a.s) Davranışlarından Örnekler

1- Enes b. Malik diyor ki: ‘Resul-i Ekrem Tebük savaşından döndüğünde Ensar’dan olan Saad, Peygamberi karşıladı, Peygamberde onunla tokalaştı...’[3]

2- Enes b. Malik, Resulullah’la tokalaştı, O’na selam verdi ve ravilerde sırayla onun (Enes’in) tokalaştığı elle tokalaşıp selam verdiler.

3- el-İmamat ve’t Tebsire adlı kitapta Cabir’den şöyle rivayet edilir: Peygamber’le (s.a.a) karşılaştım ve selam verdim. Peygamber’de (s.a.a) elimi sıkıp şöyle buyurdu: ‘Kardeşin elini sıkmak onu öpmek demektir.’[4]

4- Ebu Ubeyde diyor ki: Ben ve İmam Bagır (a.s) aynı bineğe biniyorduk. Önce ben binerdim sonra O binerdi. İmam (a.s) biner binmez sanki uzun süre biribirini görmeyen iki kişi gibi selam verir, hal hatır sorar ve tokalaşırdı. İneceğimiz zaman önce O inerdi. Ben de indiğim zaman yine uzun süre arkadaşını görmeyen kimse gibi selam verir ve hal hatır sorardı. Kendilerine: ‘Sizden önce kimsenin yapmadığı bir şey yapıyorsunuz, bir keresi bile fazladır.’ arzettiğimde şöyle buyurdu: ‘Tokalaşmanın ne kadar sevap olduğunu bilmiyorsun. Müminler birbirlerini gördüklerinde ve tokalaştıklarında günahları ağacın yaprağı gibi dökülür. Allah, birbirlerinden ayrılıncaya kadar onlara inayet eder.’[5]

İslam Peygamberinin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ‘Birbirinizi gördüğünüzde selam verin ve tokalaşın. Ayrılmak istediğinizde biribiriniz için mağfiret dileyin.’[6]

Yine İmam Bagır’dan (a.s) Resulullah’ın şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Kardeşlerinizden birini gördüğünüzde ona selam verin ve tokalaşın, zira Allah -azze ve celle- meleklerine onunla değer vermiştir. Öyleyse meleklerin amellerini yerine getirin.’[7]

Musafahanın Faydaları

Uhrevi Faydaları:

1- İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Müminle musafaha etmenin bin hasenesi var.’[8]

2- Yine İmam (a.s), müminle musafaha etmenin bin kat sevabı olduğunu buyurmuştur.[9]

3- İmam Bagır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Mümin müminle tokalaşırşa günahsız olarak birbirlerinden ayrılırlar.’[10]

4- Sevab-ul A’mal kitabında kendi senediyle İmam Sadık’a (a.s) kadar götürdüğü rivayette şöyle buyuruluyor: ‘Birbirinizle tokalaşmanızda mücahidlerin sevabı vardır.’[11]

Dünya Faydaları:

Allah’ın rahmetini çeker.

Başkalarını sevindirmeye neden olur.

Dostlukları artırır.

Kinler giderilir.

Düşmanlıklar dostluklara dönüşür.

İmam Sadık (a.s) buyuruyor: Hazırda olanlara tokalaşmayla selam vermek (selam için) kemaldir.’[12]

Düşmanla Tokalaşmak

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Sevmesende düşmanınla tokalaş, zira Allah buna emretmiş ve Kur’an’ında şöyle buyurmuştur: ‘Ve iyilikle kötülük eşit değildir. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle gider, aranızda düşmanlık olan kimseyle yakın bir dostluk oluştuğunu göreceksin.’[13] Sonra şöyle buyurdular: ‘Senin düşmanını cezalandırmaya gücün yetmez. En iyisi Allah’a itaat etmen ve ondan geçmemendir, (böylece) çok sevap alacaksın. Senin için düşmanının Allah’a karşı günah işlemekle meşgul olduğunu görmen yeter.’[14]

Ehl-i Sünnet’te Tokalaşma

Tokalaşmak Şia’nın özelliklerinden değildir. O, Hz. Resul-i Ekrem’in söz ve amelle üzerinde önemle durduğundan nebevi bir sünnettir. Bu yüzden Ehl-i Sünnet kardeşlerimizde ona önem vermişlerdir. Onlarda da bu amel yaygındır.

Sahih-i Tirmizi, kendi senediyle Enes b. Malik’ten şöyle rivayet eder:[15] ‘Kim Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna müşerref olsa ve O’nunla tokalaşsaydı, o şahıs elini çekmediği sürece Allah Resulü mübarek elini çekmezdi.’[16]

Tokalaşmanın Geçmişi

Müslümanların arasında yaygın olan bir çok sünnet İbrahimi sünnettir. Merhum Saduk (r.a) İlel-uş Şerayi’de İmam Bagır’dan (a.s) şöyle rivayet eder: ‘Yeryüzünde ilk tokalaşanlar Zülkarneyn’le İbrahim Halil’dir (a.s). Hz. İbrahim, Zülkarneyn’i karşılayarak ona elini uzatmıştır.’[17]

Namahrem Kadınla Tokalaşma

Namahremle tokalaşmak bu sünnetten istisna edilmiş ve bizler bundan sakındırılmışızdır. Değerli fakihlerimizin fetvalarıda bu yöndedir.

Eban b. Tağlib, İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Resulullah (s.a.a) Mekke’yi fethettiklerinde erkekler kendileriyle biat ettiler. Sonra kadınlar biat için geldiler. Bu sırada: ‘Ey Peygamber, inanmış kadınlar... bîatlaşmaya geldikleri zaman...’ ayeti nazil oldu. Haris’in kızı: ‘Ya Resulellah! Biz sizinle nasıl biat edelim?’ diye sorduğunda Resulullah ‘Ben kadınlarla tokalaşmam’ diye buyurdu. Sonra bir kaba su doldurup elini onun içine batırdı ve çektiler. Ardından kadınlara ‘Sizde biat etmek için elinizi suya batırın.’ diye buyurdular.

Mufazzal şöyle diyor: İmam Sadık’tan (a.s) ‘Allah Resulü kadınlardan nasıl biat aldı?’ diye sorduğumda şöyle buyurdu: ‘Abdest aldığı kabı yanına getirdiler. İçine bir miktar su doldurdular. Sonra elini onun içine daldırdı ve biat için gelen kadınlara ‘Elinizi ona daldırın’ diye buyurdu ve bu şekilde onlardan biat aldı.’[18]

Şu kesindir ki, namahreme davranış öyle bir şekilde olmalı ki içinde asla fesat ya da fesada götürme korkusu olmamalıdır.[19]

Namahrem kadın ve erkeğin bedensel teması ve tokalaşma konusunda değerli taklit merciileri genel olarak şöyle buyuruyorlar: Namahremle tokalaşmak arada örtü gibi bir şey olmazsa veya zaruret gibi ikincil bir hüküm olmazsa caiz değildir.[20] -[21]  

Bu hükümde namharemler arasında fark yoktur. İster damadla baldızı olsun, ister yenge olsun, ister amca kızı, teyze kızı, dayı kızı, amca oğlu, teyze oğlu ve hala oğlu olsun caiz değildir.



[1] -Kamus ve Müfredat

[2] -‘Andolsun ki Allah'ın Resûlünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var.’ Ahzap/21

[3] -el-Hadis (Eğitici Rivayetler), c.1, s.217

[4] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar (Adap ve Sünen), c.16, s.17 (Muhammed Bagır Kemerei’nin Farsça çevirisi, İslamiyye yayımları, Tahran: H.Ş. 1365, 1. Baskı.

[5] -Musa Hüsrevi, Zendeganiy-i İmam Seccad ve İmam Bagır (a.s), s.213, İslamiyye yayımları, 2. Baskı; İman ve Küfr (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’l Küfr’ bölümünün çevirisi, c.2, s.309)

[6] -Şeyh Hasan Deylemi, İrşad-ul Kulub İla’s Sevab, c.1, s.392, Şerif Razi Yayınları.

[7] -Bahauddin Hürremşahi ve Mesut Ensari, Peyam-ı Peyamber (Farsça çevirisi), s.427, Münferid yayınları, Tahran, H.Ş. 1376, 1. Baskı

[8] -Seyid Müsterhami, Seyid Hidayetullah, İrşad-ul Kulub, c.2, s.162, Mustafavi yayınları, Tahran, H.Ş. 1349, 3. Baskı

[9]- a.g.e. s.392

[10]- Saduk, Hisal, c.1, s.73 (Kemerei’nin Farsça çevirisi, İntişarat-ı Kitapçi yayınları, Tahran, H.Ş. 1377, 1. Baskı

[11] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar (Adap ve Sünen), c.16, s.18 (Muhammed Bagır Kemerei’nin Farsça çevirisi)

[12] -Kuleyni, Kafi; Muhammed Bagır Behbudi, Gozide-i Kafi, c.1, s.355, Merkez-i İntişarat-ı İlmi ve Ferhengi yayınları, Tahran, H.Ş 1363, 1. Baskı

[13] -Fussilet/34

[14] -Azizullah Attari, İman ve Küfür (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’l Küfr’ bölümünün çevirisi, c.2, s.309), İntişarat-ı Attarut Yayınları, Tahran, H.Ş 1378, 1. Baskı.

[15] -Sahih-i Tirmizi, c.2, s. 80

[16] -Seyid Murteza Firuzabadi, Fezail-i Penç Ten (a.s) Der Sihah-ı Şeşgane, c.1, s.214, Çeviri: Muhammed Bagır Saidi, Yayımlayan: İntişarat-ı Firuzabadi, Kum, H.Ş. 1374, 1. Baskı.

[17]-Fatıma Meşayih, Kısas-ul Enbiya (Kısas-ı Kur’an), s.230, Yayımlayan: İntişarat-ı Ferhan, Tahran, H.Ş.1381, 1. Baskı

[18] -Azizullah Attari, a.g.e. (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’lKüfr’ bölümünün Farsça çevirisi, c.1, s.104-105)

[19] -Tevzih-ul Mesail-i Meraci, c.2, Mesele: 2442; a.g.e. s.809, soru: 2; Mesail-i Cedid, c.1, s.137-138

[20] -İmam Humeyni, Necat-ul İbad, s.364, Mesele: 23-24

[21] -527 No’lu Dizinden alıntı (site:574)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3761 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü gibi Peygamber (s.a.a) zamanında yapılan düğünleri göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl yapılmalıdır?
    36463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Peygamber zamanındaki düğünlerde def çalmak ve dans etmek hakkında elimize ulaşan tarihi rivayetlerin senedi zayıf olmasından ve bazı muteber rivayetlere ...
  • Kadın hangi durumda erkekle eşit miktarda miras alabilir?
    23211 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/08
    Genel olarak iki yerde kadınla erkek mirastan eşit miktarda pay alabilirler: 1- Anne ve baba (bir çok yerde), 2- Ölenin anne tarafından akrabaları Çalışan kadın sayısı erkekten çok olması, mirasın az ya da çok olmasını gerektirmez. Elbette toplumun manevi açıdan ilerleyebilmesi ...
  • Acaba Hz. Musa(a.s) vefat emiş midir?
    19615 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Hadis kaynaklarında Hz. Musa(a.s)ın vefatı şu şekilde aktarılmıştır: Hz. Musa(a.s) eceli ile vefat etmiştir. Hz. Azrail, Hz. Musa(a.s)ın huzuruna geldi ve selam etti. Ona şöyle hitap etti: “Allahu Teala'nın emri ile senin ruhunu teslim almaya geldim”. Hz Musa(a.s)ın ruhunu teslim aldıktan sonra insan suretinde zahir olarak Hz Musa ibni ...
  • Din olmaksızın maneviyata ulaşılabilir mi?
    10416 Teorik Ahlak 2010/08/08
    Son olarak gündeme gelen yeni maneviyat tasviri, bir Müslüman olarak bizim zihnimizde yer alan maneviyat tasvirinden çok farklıdır. Bizim telakkimizde maneviyatın din ile sıkı sıkıya bir irtibatı vardır. Bir dinin maneviyatı, bir takım öğretiler mecmuasına göre amel etmekle hâsıl olur. Bunlar, maddî âlem ötesindeki hakikatlerden söz ...
  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6507 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    8804 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı nedir?
    6902 Eski Kelam İlmi 2011/12/18
    İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı Yaşua’dır. O, Rum kayserinin evladı olup havarilerin ve belirgin olarak Şamun’un (Hz. Mesih’in vâsii) neslindendir.[1]  
  • Tanrı nedir ve varlığını ispatlayan deliller var mıdır?
    5425 وجود 2020/01/14
    İslam dininde Tanrı Allah olarak ifade edilir. Allah Teala mutlak vücut ve mutlak kemaldir. Buna binaen  her türlü kusur ve noksanlıktan münezzehtir. Mümkün olan her şeye kadir eşsiz bir varlıktır. Bütün mahlukata her an ve her halde agahtır. Her şeyi duyan, gören, irade ve ihtiyar sahibidir. Her ...
  • Allah’ın ilmi meteoroloji ve sonografi gibi günümüz ilimleriyle çelişir mi?
    7820 Tefsir 2011/07/14
    Allah’ın ilmi ve beşerin ilmi birbiriyle çelişmez, bir farkla ki Allah her şeye tüm ayrıntılarıyla ve hatta zaman kısıtlaması olmaksızın vakıftır. Beşerin ilmi ise sadece bazı hususları sınırlı olarak algılamaya kadirdir. Elbette bu ilim her zaman ilerleme ve tekâmül halindedir. Ama bununla birlikte bilinmeyenler ile mukayese edildiğinde hiçbir şekilde ...

En Çok Okunanlar