Gelişmiş Arama
Ziyaret
10712
Güncellenme Tarihi: 2009/04/18
Soru Özeti
Tehdit amaçlı intihar girişiminde bulunmak da ilahi kaza ve kadere göre midir?
Soru
Birisi ölme kastı olmaksızın, tehdit amaçlı intihar girişiminde bulunuyor. Acaba bu da ilahi kaza ve kadere göre midir? Böyle birinin ahirette ki durumu ne olacak?
Kısa Cevap

Konunun daha iyi anlaşılması için öncelikle; "Kaza", "Kader", "Takdir" ve "İlahi kaza" gibi kavramların bilinmesi gerekmektedir. Sözlük anlamı itibariyle; kader, ölçü/ölçme, takdir ise ölçülendirme anlamına gelmektedir. Kaza ise, hüküm verme ve sonuçlandırma demektir. Buna göre ilahi takdirin manası şudur: Yüce Allah, çeşitli sebeplerin sonucunda ortaya çıkacak her olayın sınırını belirlemiştir ve her şey için bir varlık kapasitesi vermiştir. Bu kapasite onun varlık ölçüsü ve takdiridir. Bu ölçülerden birinin kazaya dönüşmesi çeşitli sebeplere dayanır bu sebeplerin bir yanı da insanın kendi iradesidir.

Buna göre ilahi kaza ise bir şeyin meydana gelmesinin şartları oluştuktan sonra Allah'ın onu son aşamaya getirmesidir. Ama insanların fiilleri konusundaki ilahi takdir, onun fiilini bütün özellikleriyle kapsamaktadır. Bu özelliklerden birisi insanın fiillerinde özgür olmasıdır. Buna göre insanların amellerindeki ilahi takdirin manası şöyle olur: İnsan belli şartlar altında istediğini cebri değil de kendi iradesiyle yerine getiriyor. Bu durumda, "İnsanın özgür iradesi de ilahi takdire göredir" kuralı da göz önüne alındığında intihar olayı, ilahi kaza ve kaderle çelişmediği görülecektir.

Böyle birinin ahiretteki durumuna gelince, bu onun amelinin şekline bağlıdır. Yani intihar teşebbüsü genelde ölümle sonuçlanacak şekilde olursa bu intihardır ve rivayetlere göre acı bir azapla azaplandırılacaktır. Ama ölümle sonuçlanmayacak şekilde bir teşebbüste bulunulmuş ve ölümle sonuçlanmışsa bu durumda verilecek azap birinci kısımdaki gibi olmaz, cezası daha hafif olur.

Ayrıntılı Cevap

Sorunun cevabına geçmeden önce bir kaç noktayı belirtmekte yarar vardır:

1-Kaza ve Kaderin Manası

Kader sözcüğü ölçü, takdir ölçülendirme ve bir şeyi belli bir ölçüde yapmak demektir. Kaza sözcüğü ise, sonuçlandırmak ve hüküm vermek anlamına gelir. Bu iki sözcük bazen "alın yazısı" manasında eş anlamlı olarak da kullanılmıştır.

İlahi takdirden maksat ise şudur: Allah-u Teâlâ her olay için özel bir nicelik, nitelik, zaman ve mekân belirlemiştir ki çeşitli sebeplerin sonucunda tedrici olarak meydana gelmektedir.

İlahi kazadan kasıt ise: Bir şeyin meydana gelmesinin şartları oluştuktan sonra Allah-u Teâlâ onu son merhalesine getiriyor.[1]

2-Kaza ve Kaderin İnsan İradesiyle İrtibatı

İlahi takdir ya da alın yazısının iki alanı vardır:

a) İnsanın iradesinin dışında olan alan: Sel, deprem, tufan vb. hadiseler bu alanın kapsamına girer. Dindar bir insanın bu olaylar karşısındaki vazifesi, bunlara teslim olmaktır. Ancak bu teslimiyet, belaları engellememek, azaltmamak veya telafi etmemek anlamına gelmemektedir. Bunları yapmanın sakıncası yoktur, zira teslim olmak insan iradesinin dışında gerçekleşen asıl işlerin meydana gelmesine ait olan bir şeydir. Çaba göstermek ya belaya engel olmak içindir, ya etkisini azaltmak ya da ondan kaynaklanan eksikliği gidermek için. Bu ikisinin arasında fark vardır; çünkü bazen insanın tüm çabalarına rağmen o bela ya da olay gerçekleşmektedir. Örneğin, insan ancak belli bir deprem ölçeğine göre sağlam bina yapma kudretine sahiptir. Eğer daha yüksek bir ölçekte deprem olursa böyle bir durumda dindar insanın teslim olmaktan başka vazifesi bulunmamaktadır.

 

b) İnsanın özgür iradesiyle yaptığı fiillerin olduğu alan: Bu alanda ilahi takdir insanın özgür iradesi ve kararıyla çelişmemektedir. Böyle bir çelişkinin olmamasından dolayıdır ki insanın bu alanda yaptığı işlerin sorumluluğu kendisine aittir. Zira ilahi kaza ve kaderin manası şudur: Meydana gelen her olay bütün özellik ve kayıtlarıyla ilahi irade ve ilime dayanmaktadır. Hepsi ilahi hikmetin idaresi altındadır. Allah'ın takdir ettiği şey, insan fiilinin bütün özellikleriyle beraber olmasıdır; onlardan ayrı değil. Bu özelliklerden bazıları zamana ve mekâna aittir, bazıları da onu yapana aittir. İradeyle yapılan fiillerin özelliklerinden biri failin onları kendi özgür irade ve isteğiyle yapmasıdır. Dolayısıyla,"Allah, insanın kendi iradesiyle yaptığı fiilleri önceden takdir etmiştir." denildiği zaman bunun manası kişinin belli bir zaman ve mekânda, cebri değil de kendi iradesini kullanarak o işi yapmasıdır.

Demek ki kaza ve kader, insanın iradesiyle yaptığı fiillerle çelişmediği gibi onu teyitte etmektedir. Zira bunun manası şudur: Böyle bir fiilin cebri ve irade dışı meydana gelmesi imkânsızdır. İlahi kaza ve kader, böyle bir fiile taalluk etmiştir. Bu fiil cebir ile ve irade dışı gerçekleşirse ilahi kaza ve kaderin aksine olur.[2]

3-İntiharın Hükmü

İntiharın her şekli haram ve günahtır. İmam Sadık'tan (a.s) nakledilen bir rivayette İmam şöyle buyurmaktadır: "Kim kasıtlı olarak canına kıyarsa sürekli olarak cehennem ateşinde kalacaktır."[3]

İmam Bakır'ın (a.s) da şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Mü'min biri her belaya duçar olabilir, her çeşit ölümle ölebilir, ama intihar etmez."[4]

Demek ki hangi sebepten dolayı olursa olsun, intihar eden kimse büyük günah işlemiştir ve ahirette elemli bir azap görecektir.

4- Ölme Kastı Olmadan Tehdit Amaçlı İntihar Girişiminde Bulunmanın Hükmü

Bu konu iki kısma ayrılır:

a) İntihar edecekmiş gibi görünmek (ölüme neden olmasa bile), günah işleyecek gibi görünmek demek olup isyankârlara benzemek ve ilahi emirlere karşı duyarsız davranmaktır.

b) İnsanın intihar teşebbüsü ölüm ile sonuçlanırsa o zaman; 1- Eğer tehdit şekli genelde ölümle sonuçlana şeylerden ise, örneğin bir binanın dördüncü katından kendisini atmışsa, bu durumda intihar kastı olmasa da böyle bir intihar şekli ölümle sonuçlanacağı için intihar sayılıyor ve hükmü intihar edenin hükmü ile aynıdır. 2- Eğer intihar şekli genelde ölümle sonuçlanmayan bir şekilde olur ve ölme kastı olmaz ise ama istemeyerek ölürse bu durumda böyle biri, intihar edecekmiş gibi görünerek Allah'ın emrine itina etmemişse de onun ahirette ki azabı birinci kısımda ki gibi olmayacaktır. Ona intihar etme hükmü verilmez. Bu yüzden azabının hafiflemesi söz konusudur. Çünkü hem gerçekten intihar kastı yoktu, hem de intihar şekli ölümle sonuçlanacak bir şekil değildi.

"Acaba tehdit amaçlı intihar, ilahi kaza ve kadere göre midir?" Sorusuna gelince yapılan açıklamalardan her şeyin ilahi kaza ve kaderin idaresinde olduğu ve insanın iradesiyle çelişmediği görülmektedir. Yani insanın ister ciddi bir şekilde intihar etme kastı olsun, ister olmasın her şey Allah'ın kaza ve kaderindedir. Ama ikisinin ahiret azabı farklıdır. Çünkü amelin ahirette ki sonucu, onun insana ne ölçüde bağlı olduğuna göredir. Ortada ciddi bir kasıt yoksa ve amel de genelde ölümle sonuçlanmıyorsa amel insana daha az bağlıdır, bu yüzden cezası da daha az olacaktır.



[1] -Muhammed Taki Misbah Yezdi, Akait Dersleri, s.151.

[2] -Maarif-i İslami, s.106-107 (Az bir değişiklik ve eklemeyle)

[3] -Men La Yahduruh-ul Fakih, c.4, s.107; Usul-u Kafi, c.7, s.45.

[4] -Usul-u Kafi, c.3, s.112.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7765 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15910 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • Erkek altın saat kullanabilir mi?
    32339 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Boyna altın zincir asmak, altın yüzük takmak ve ele altın kaplama saat takmak gibi altınla süslenmek[1] erkeğe haramdır ve bunlarla namaz kılmak da namazı bozar.[2] Elbette altın saat ve altın zincir sadece ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12865 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’nin (a.s) huzuruna takdim ediyorlar mı? İmam (a.s) onları imzalıyor mu?
    12233 Tefsir 2011/07/28
    Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Bu yüzden şu anda zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır. Soruların cevabına gelince:1- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesi yoktu.
  • Muhammed b. Hanefiye’nin naklettiği rivayette zikredilen “hucze” kelimesinin anlamı nedir?
    7388 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Rivayette zikredilen “hucze” kelimesinden maksat, dünyada bizim ile Allah, Resulüllah (s.a.a.) ve imamlar (a.s.) arasında var olan sebeplerdir. Yani o sebeplere temessük etmek ve bağlamak anlamındadır. Söz konusu olan sebepler şunlardan ibarettir: din, ahlak ve güzel amellerdir. Eğer insanlar İslam dinini takip ederler, güzel ahlak ve Salih ameller işlerler onların ...
  • Akrabalık bağı olmayan eş'e verilen hibenin geri alınması caiz midir?
    8039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/21
    Hibe lügat literatüründe bir kimseye herhangi bir şeyi karşılıksız olarak bağışlamak anlamındadır. Hibe kavramsal olarak da hibe eden kişi kendi mülkünden olan bir şeyi karşılıksız ve bedava başka birisinin mülküne sokmak (temlik ettirme) anlamındadır. Buna atiye ve nehle de deniliyor.Eğer kişi ...
  • Allah Teala’nın kimsenin bilmediği saklı ve müste'ser isimlerinden maksat nedir?
    24486 Teorik İrfan 2010/09/04
    Ehlibeyt (a.s) kaynaklı dua ve onlardan bizlere ulaşan hadislerden anlaşıldığı üzere Allah Teala, kendine seçtiği bazı özel isimlere sahiptir. Kimse bu isimlerden haberdar değildir. Bu isimler, Esma-i Müste'ser olarak meşhur olmuştur. Hadislerden anlaşıldığı üzere bu isimler İsmi Azam'ın gayb mertebelerindendir ve ilk İlahi isimin batın ve gayp yönüdürler. ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    9039 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Eğer tırnaktaki ojeyi temizleme imkânı yoksa vazife cebire abdesti almak mıdır yoksa teyemmüm mü?
    21026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Belirtilen soruyu büyük mercilerin bürolarından sorduk ve alınan yanıtları aşağıda açıklıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Sorudaki durumda cebire abdesti alması gerekir.Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpaygani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer abdest ve gusül yerine bir şey yapışmışsa ve bunu kaldırmak mümkün ...

En Çok Okunanlar