Gelişmiş Arama
Ziyaret
15160
Güncellenme Tarihi: 2009/07/22
Soru Özeti
Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
Soru
Neden Hz. Âdemin işlemiş olduğu hata yüzünden günaha bulaşma imkânı olan bu yer küresinde cezalandırılmamız gerekir?
Kısa Cevap

Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup daha önceden belirlenmiş bir şeydi; sadece Allah (c.c) bu yolla Hz. Âdemi (a.s) yeryüzüne göndermesini diledi. Diğer taraftan insanın yeryüzüne gönderilmesi, yeryüzünün cezalandırma yeri değil, sınama yeri olduğu içindir.

Allah (c.c) Hz. Âdem ve onun neslini (yalnız salih ve iyi amellerin yeri olan cennetin tersine) iyi ve kötü amellerin yeri olan yeryüzüne sınamak için gönderdi. Onlar günah ve masiyet işlemeye kadir oldukları halde salih ve iyi ameller yerine getirebilirlerse, onları mükâfatlandırır ve hatta onlardan enbiya gibi bazı kimselerini mukarrep olan meleklerden de üstün kılar. Öyle ise semavileşmek için yeryüzüne inmek gerekirdi.

Ayrıntılı Cevap

Yaratılış hikâyesi hemen hemen dinlerin tüm kitaplarında konu edilmiş, çekici ve öğretici bir hikâyedir. Tevrat ve İncil’de yaratılış hikâyesini ele almışlar, ancak Kur’an’a ve Masum imamların hadislerine göre adı geçek kitaplardaki öykü birçok yönden eleştirilebilir. Yaratılışın gerçek hikâyesi Kuran’da en güzel ve inandırıcı bir şekilde beyan edilmiştir. Sorunun cevabını bulmak için birkaç noktaya dikkat etmek lazım:

1- Hz. Âdem (a.s) ilahi ve yüce nebilerden olduğu ve nebilerin de günah ve hatalardan uzak ve masum oldukları bilinmelidir. Dolaysıyla gerçekleşmiş bir olay varsa da günah türünden bir şey değildir. Bir şahıs imam Rıza’dan (a.s), sizce enbiya masum mudur? Şeklinde bir soru sorduğunda, imam cevabında: evet, dedi. Şahıs, öyle ise neden Allah (c.c) Kuran-ı Kerim’de “Adem isyan etti”[1] diye buyurmuştur, dedi. Hz. Rıza (a.s) buyurdu: yazıklar olsun sana! Allah’tan kork, kötü ve çirkin amelleri nebilere isnat etme... Allah (c.c), Hz. Âdem’i kendi halifesi ve hücceti olsun diye yeryüzüne yerleştirdi, cennette kalması için değil, Onun emre muhalefeti yeryüzünde değil, cennette olmuştur...

Allame Tabatabai bu hadise şöyle bir not düşmüştür: İmam (a.s) Hz. Âdemin muhalefeti cennete iken gerçekleşmiştir demesi, ağaçtan yememe emri mevlevi[2] değil, bilakis irşadi olduğuna işarettir. Zira cennette henüz dini teklifler koyulmamıştı, dini tekliflerin yeri, Allah’u Taala daha önceden Adem (a.s) için takdir etmiş olduğu yeryüzüdür. Dolayısıyla Adem (a.s) tarafından yapılan muhalefet ve masiyet mevlevi emre olan muhalefet değil, irşadi emre olan muhalefet ve masiyettir…[3] Yani Allah Taala onlara Şeytanın emrine kulak vermenin insan için ne gibi sorunlara neden olacağını anlatmak istemişti.

Aslında Hz. Âdemin (a.s) yasaklanmış ağaçtan yemesinden kaynaklanan zorluklar yine  Âdem’in (a.s) kendisine dönen bir eylemdi; bir babanın çocuğuna yalın ayakla yol yürüme, ayaklarına çivi batabilir demesine benzer. Hz. Âdem ve Hz. Hava (a.s.) da Allah’a muhalefet etmediler, onlar günah işlemediler, onlar kendi nefislerine zulüm ettiler ve kendilerini cennetten mahrum bıraktılar. Ayriyeten; Hz. Âdem’in (a.s) işlemiş olduğu bu eylem mevlevi emre karşı yapılmiş bir isyan ve günah olmuş olsaydı tövbesi kabul olunduktan sonra kendi ilk makamına (yani cennete) geri dönmesi gerekirdi. Zira mevlevi emre karşı işlenmiş olan isyandan dolayı yapılan tövbe kabul olunduktan sonra günahın tüm eserleri temizlenir ve tövbesi kabul olunmuş şahıs, daha önce bulunduğu mertebeye geri döner. Oysa Adem’in (a.s), işlemiş olduğu eylemden dolayı yapmış olduğu tövbesi kabul edildiği halde, daha önce bulunduğu mertebeye (cennete) geri dönmedi. Dolayısıyla buradaki yasaklık Mevlevi değil, irşadi olduğu anlaşılmaktadır. Yani buradaki yasaklık Hz. Âdemin (a.s) iyiliğini istemekten başka bir şey değildi. Bu nedenle buradaki muhalefet günahdan sayılan muhalefet türünden değildir.[4]

İsteklerin çatışması, günaha bulaşma ihtimali sadece maddi dünyanın özelliği değil, akıl ve şehvet bileşiminden meydana gelen insanın kendisinde de bu özellik vardır.[5]

2- Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi, ilahi kaza ve kaderiydi. Eğer Hz. Âdem bu ağaçtan yememiş olsaydı, O ve Onun nesli yeryüzüne gönderilmeyecekti şeklinde bir durum söz konusu değildi. İmam Rıza’dan (a.s) naklettiğimiz rivayette, açık bir şekilde bu konuya değinilmiştir.[6]

Alleme Tabatabai (r.a) bu konuyla ilgili şöyle diyor: Ayetlerin akışından, insan baştan beri yeryüzünde yaşamını sürdürüp ve yeryüzünde ömrünü tüketip bitirmek istenildiği anlaşılmaktadır. Eğer birkaç günlüğüne Allah Taala onu (daimi olmayan) bir cennete yerleştirmiş ise,  onu imtihana tabi tutmak içindir.[7]

Bir rivayette İmam Bakır’dan (a) şöyle nakledilmiştir: “Allah’a yemin ederim ki, Allah’u Taala ,Hz. Ademi dünyada için yaratmıştır”.[8]

3- Dikkat edilmesi gerekir ki, insan sadece yeryüzünde doğup orada yaşayıp ve oraya gönderdiği için cezalandırılmıyor. Dünyaya gelmek kendi başına cezalandırmak değil, insan bu dünyada Salih bir insan ve bir veli gibi kendi yaşamını ilahileştirebilir. Allah Teala insanı kendisi için halife seçti ve onu meleklerden daha üstün kıldı. Meleklerin itirazına karşı ise, insanı savundu ve şöyle buyurdu: “Sizin bilmediğinizi ben biliyorum”[9]

Bütün bunlar bu içindir ki, insan melekler gibi salt akıldan değil, bilakis akil ve şehvet bileşiminden meydana gelmiştir. (Günah işleyebildiği halde) günah işlemiyor böyleli bir varlık, kesinlikle günah işlemeye müsait olmayan varlıklardan daha üstündür. İnsan için sözkonusu olan bu üstünlük ve kemal ancak iki yol; akıl ve cehl… Üzerinde yer alıp imtihana tabi tutularak gerçekleşebilir. Bu ilahi imtihan, ortamı ve yeri olmaksızın olanaklı olamaz. Ortamı ve yeri de ancak yeryüzü olabilir, onun dışında başka bir yerde olamaz. Dolayısıyla yer yüzüne indirildiğimiz için Allah dan memnun kalmamız gerekir. Zira yeryüzündeki sınava katılarak gökyüzlü olmayı kazanabiliriz.



[1] Taha 121.

[2] Mevlevi teklif, muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektiren teklif türüdür. Başka bir ifadeyle Mevla’nın yasamada kendi yetkisini kullanarak koyduğu tekliftir. İrşadi teklif ise bunun tersine muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektirmez. Sadece bir şeye doğru giden yollardan en kolay ve zahmetsizini gösterir türündendir. Başka bir ifadeyle irşadi teklifteki emir bir bilgilendirme mahiyetini taşır.

[3] Tabatabai, Seyit Muhammed Hüseyin, el-Mizan (farsça) tercümesi, c 1, s 219.

[4] Age.

[5] Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor; Allah Teala melekleri şehvetsiz sadece akıllı yarattı, hayvanları akıldan yoksun şehvetli, İnsanı ise akıl ve şehvetin bileşiminden yarattı. Aklın buyruğuna kulak verirse meleklerden üstün, şehvete yenik düşerse hayvanlardan daha aşağı olur. Saduk, İlelu’ş-şeraii S.15.bab 6.

[6] Rivayette şöyle denilmişti: Hz. Âdemin emre uymayışı dünyada değil cennette olmuştur.

[7] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizah (farsça) tercümesi, s 196.

[8] Age. C 1, s 225.

[9] Bakara 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar