Gelişmiş Arama
Ziyaret
10048
Güncellenme Tarihi: 2020/01/26
Soru Özeti
İmam Hasan’ın (a.s) yaşantısı, faziletleri, menkıbeleri, sulh ve şahadeti tarihçesini kısaca açıklayınız.
Soru
İmam Hasan’ın (a.s) yaşantısı, faziletleri, menkıbeleri, sulh ve şahadeti tarihçesini kısaca açıklayınız.
Kısa Cevap

 İmam Ali b. Ebu Talip’in (a.s) oğlu İmam Hasan (a.s), mübarek Ramazan ayının 15. gecesinde hicretin üçüncü yılında Medine’de dünyaya gözlerini açtı. 37 yaşındayken ona İmam Ali’nin halifesi ve (a.s) varisi olarak biat edildi. İmamet dönemi altı ay üç gün sürdü. Ondan sonra oluşan bazı özel etken ve şartlardan dolayı hicri 41. yılda Muaviye ile sulh ederek Medine’ye döndü ve orada on yıl yaşadı. Nihayet Muaviye’nin plan ve entrikaları sonucu hanımı tarafından (Eş’as Kendi’nin kızı) şehit edildi ve Baki Mezarlığında büyükannesi Fatıma binti Esed’in yanına defnedildi.

 

Dost ve düşmanların itiraf ettiği bir gerçek şu ki o üstün ahlak ve fazilet açısından kâmil bir insandı. Resulullah’a (s.a.a) yakınlığı, Peygamber’in (s.a.a) ona olan ilgi ve muhabbeti, birçok konuda Peygamber’e (s.a.a) benzerliği,  tathir ayetinin ve Kesa hadisinin tanıttığı kişilerden biri oluşu, mübahele olayında Peygamber’in (s.a.a) yanında bulunması, tevazu ve cömertliği, çok ibadet etmesi, kardeşi (İmam Hüseyin (a.s)) ile birlikte cennet gençlerinin efendisi olması onun en belirgin özellik ve hususiyetlerindendir.

 

Ayrıntılı Cevap

Cennet gençlerinin efendisi olan İmam Hasan (a.s), Abdi Menaf oğlu Haşim oğlu Abdul Muttalip oğlu İmam Ebu Talip oğlu Ali’nin (a.s) oğludur.[1]

 

Ehlisünnet ve Şia arasında meşhur olan rivayete göre[2] İmam Hasan (a.s), mübarek Ramazan ayının 15. gecesinde hicretin 3. yılında Medine’de doğmuştur.[3] İmam”ın doğumunun Şaban ayında olduğunu zikreden zayıf rivayetler de mevcuttur. Büyük ihtimalle bu tarih İmam Hüseyin’in (a.s) doğum tarihi ile karıştırılmıştır.

 

Künyesi, Ebu Muhammed’dir. Bu künyeyi Peygamber (s.a.a) İmam Hasan’a (a.s) vermiştir. [4] Doğumunun yedinci gününde Hz. Fatıma (s.a), İmam Hasan’ı babasının yanına götürdü. Peygamber (s.a.a) ise ona Hasan adını verdi.

 

İmam”ın lakapları ise; Sait, Zeki, Mücteba ve Takî’dir.[5]

 

Peygamber (s.a.a) dünyadan gittiğinde İmam Hasan (a.s) 7 yıl birkaç ay veya 8 yaşındaydı. İmam Ali’den (a.s) sonra İmamet ona ulaştığında ise 37 yaşındaydı.[6]

 

Şeyh Müfit, İrşat kitabında şöyle diyor: İmam Mücteba’ya (a.s) biat (İmametinin başlangıcı), hicri kırkıncı yılda Ramazan ayının 21’i olan Cuma günü gerçekleşti.[7]

 

Hz. Hasan”ın imamet dönemi 6 ay 3 gün sürdü ve Hicri 41. yılda Muaviye ile ateşkes imzaladı. Antlaşmadan sonra İmam Hasan (a.s) Medine’ye döndü ve ömrünün son on yılında orada sükûnet etti. Hicri ellinci yılda Peygamber’in (s.a.a) vefat yıldönümü olan Sefer ayının 28. günü 47 yaşında[8] (Eş’as Kindi’nin kızı olan) eşi Cu”de tarafından zehirlenerek şehit edildi.

 

Bu olay, Muaviye’nin hile ve entrikası ve adı geçen kadını oğlu Yezit b. Muaviye ile evlendirme vaadiyle  gerçekleşmiştir. Sonunda İmam (a.s), içtiği zehir ve 40 gün süren hastalığa tahammül ettikten sonra[9] Hak”ka kavuştu ve kardeşi İmam Hüseyin (a.s), gusül ve kefen işlemlerinden sonra kardeşini Cennet’ul Baki’de bulunan büyükanneleri Fatıma binti Esed’in (r.a) yanına defnetti.[10]

 

Tarihçilerin İmam Hasan (a.s) hakkında zikrettikleri fazilet ve menkıbelerden bazıları şunlardır:

 

1-     İmam Hasan’ın (a.s) adının Allah emriyle belirlenmesi

 

Cabir b. Abdullah diyor ki: Hazreti Zehra (s.a), Hasan’ı (a.s) dünyaya getirdikten sonra İmam Ali’ye (a.s) şöyle dedi: Onun için bir isim seç. Hz. Ali (a.s) buyurdular: Ben bu çocuğa konulacak isim konusunda Peygamber’den (s.a.a) öne geçmem. İmam Hasan’ın kundakta Hz. Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna getirdiler ve dediler ki; Ey Allah’ın resulü bir isim seç. Peygamber (s.a.a) buyurdu ki: Çocuğa isim koyma hususunda Allah’tan öne geçmem. Sonra Allah Teâlâ, Cebrail’e haber göndererek “Muhammed (s.a.a) çocuk sahibi oldu, ona git ve tebrik et ve ona söyle ki Ali’nin sana nispeti Harun’un Musa’ya olan nispeti gibidir. Öyleyse ona Harun’un oğlunun adını ver.” dedi. Cebrail, Peygamber’e (s.a.a) nazil oldu ve Allah tarafından onu çocuğun doğumu için tebrik etti ve dedi ki: Allah buyuruyor ki: Fatıma’nın çocuğunun adını Harun’un oğlunun ismi ile adlandır. Peygamber (s.a.a): “Harun’un oğlunun adı nedir?” diye buyurdu. Cebrail: “Şibr” diye cevap verdi.

 

Peygamber (s.a.a) buyurdular ki: Bizim dilimiz Arapçadır! Cebrail cevap verdi: Onun adını Hasan koy. Peygamber (s.a.a) de onun için Hasan adını beğendi.[11]

 

2-     İmam Hasan (a.s), Cennet gençlerinin efendisi:

 

Cabir, Peygamber’den (s.a.a) şöyle naklediyor: Cennet gençlerinin efendisini görmek isteyen, Ali (a.s) oğlu Hasan’ın cemaline baksın.[12]

 

3-     İmam Hasan’ın heybet ve azameti, Peygamber’in (s.a.a) heybeti ve azametidir.

 

İbni Ali Rafiî babasından, o da Ebu Rafiî kızı Zeynep’ten naklediyor: Hazreti Fatıma (s.a), iki oğlu Hasan ve Hüseyin (a.s) ile Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna vardı … ve dedi ki: “Bu ikisi sizin oğlunuzdur. Öyleyse onlara sizden yadigâr kalacak ve irs kalacak bir şeyler öğretin.” Peygamber (s.a.a) onlar hakkında şöyle buyurdu: “Hasan bendeki heybet ve azamete sahip Hüseyin de bende olan cesaret ve cömertliğe sahipdir.” Bu rivayeti teyit edici bir rivayet de Muhammed b. İshak’ın naklidir. Resulullah’tan (s.a.a) sonra hiç kimse şeref ve itibarda Hasan b. Ali”ye (a.s) ulaşmamıştır. O diyor ki: Ben Mekke yolunda şahsen şahit oldum ki İmam Hasan (a.s) merkebinden indi ve yaya olarak yoluna devam etti. Yol arkadaşlarının tamamı hatta Sa’d b. Ebi Vakkas bile bineğinden inerek İmam (a.s) ile birlikte yürüdüler. [13]

 

4-     İmam Mücteba (a.s) halkın Resulullah’a (s.a.a)’a en çok benzeyeni idi

 

Enes ibni Malik’ten nakledildiğine göre, hiç kimse Allah Resulü’ne (s.a.a) Hasan b. Ali’den (a.s) daha çok benzemezdi.[14]

 

5-     Allah Resulü’nün (s.a.a) İmam Mücteba’ya (a.s) olan aşırı sevgisini açığa vurması

 

Sahih’i Müslim kitabındaki rivayete göre, Allah Resulü (s.a.a) İmam Hasan (a.s) hakkında şöyle buyuruyor: “Ben Hasan’ı seviyorum, Allah”ım! Sen de her kim onu severse sev.”[15]

 

Bera’ b. Azib’den nakledilen diğer bir rivayette şöyle diyor: Ben, Hasan’ın Allah Resulü’nün (s.a.a) omuzlarındayken Hazretin şöyle buyurduğunu gördüm: “Allah”ım! Ben onu (Hasan’ı) seviyorum, sen de onu sev.”[16]

 

6-     İmam Hasan’ın (a.s) züht ve ibadeti

 

Emali kitabında şöyle nakil olunmaktadır: İmam Mücteba (a.s) kendi zamanında halkın en abidi, zahidi ve faziletlisiydi. Hac için yola çıktığında yaya gider hatta bazen yalın ayak ile hacca giderdi. İmam Hasan (a.s) ölümü yâd ettiğinde ağlar ve kabir ve kıyameti andığında ise gözünden gözyaşları dökülürdü.[17]

 

7-     Allah yolunda bağış ve cömertliği

 

İmam Mücteba (a.s) cömertlik ve bağış ehliydi. Halk arasında bu özelliğiyle meşhurdu. Bu konuda birçok rivayet gelmiştir. Bihar’ul Envar’ın sahibi Allame Meclisi, Hilliyetul-Evliya’dan şöyle nakleder: İmam Hasan (a.s), iki defa tüm varlığını Allah yolunda ihtiyaç sahipleri arasında dağıttı.[18]

 

8-     Fakirlere karşı tevazu ve sevgisi

 

İbni Şehri Aşub, El-Fünun kitabında Ahmet Müeddip’ten ve Nizhetul-Ebsar’da ibni Mehdi’den naklediyor ki: İmam Hasan (a.s), bir yerden geçiyordu. Fakirlerden bir gurubun yerde oturduğunu, sofralarında bir miktar ufalanmış kuru ekmek olduğunu ve onu yediklerini gördü. Hazreti davet ederek kuru ekmekten meyletmesini söylediler. İmam (a.s) da bineğinden inerek onların yanına oturdu ve kuru ekmekten yedi. Hazret’in vücudunun berektiyle ekmek o kadar çoğaldı ki herkes ondan yedi ve doydu. Yemekten sonra İmam Mücteba (a.s), onları kendi evine davet ederek ağırladı ve …[19]

 

Ehli Beyt’in ve İmam Hasan’ın menkıbeleri ve faziletlerini anlatan bu rivayetin benzerleri ve onlarca Kur”an ayeti mevcuttur.[20] Biz o Hazret’in hakkında bu kadarıyla yetiniyoruz. İmam Hasan’ın (a.s) şahsiyeti hakkında Onun Ehli Beyt’ten olması yeterlidir. Onlar öyle kimseler ki Allah, bütün kötülükleri (pislikleri) onlardan uzak kılmış ve onları pak ve tertemiz(mutahhar) kılmıştır.[21] Ayrıca Allah Resulü (s.a.a), Ehlibeyt ile birlikte Necran Hıristiyanları ile mübahele etmiştir.[22]

 



[1] Tehzib’ul Ahkam, 6.c, 40.s.

[2] A’lamul Vera, 1.c, 206.s.; Sulh’ul-İmamil-Hasan (a.s), 25.s.

[3] Cafer Murtaza El-Amili, El-Hayatus-Siyasiye lil-İmamil-Hasan (a.s), 9.s

[4] Seyit Muhsin, Emin, A’yanuş-Şia, 1.c, 567.s.

[5] Sulhul-İmamil-Hasan (a.s), 25.s.

[6] A’lamul-Vera, 1.c, 206.s.

[7] A’yanuş-Şia, 1.c, 207.s. Şeyh Müfit’in İrşat kitabından naklen

[8] A’yanuş-Şia, 1.c, 567.s. Şeyh Müfit’in İrşat kitabından naklen

[9] A’yanuş-Şia, 1.c, 576.s

[10] A’lamul-Vera, 1.c, 207.s.

[11] A’lamul-Vera, 1.c, S. 207-211

[12] a’lamul-Vera, 1.c, 211.s.

[13] A’lamul-Vera, 1.c, 212.s.

[14] Bihar’ul-Envar, 43.c, 340.s.

[15] Bihar’ul-Envar, 37.c, 74.s.

[16] Bihar’ul-Envar, 37.c, 74.s.

[17] Emali, Şeyh Saduk, 179.s.

[18] Bihar’ul-Envar, 43.c, 340.s.

[19][19][19] İbni Şehri Aşub, El-Menakib, 4.c, 24.s.

[20] Bakınız: Fezail’ul-Hamse mines-Sihahis-Sitte, Firuz Abadi

[21] Bakınız: El-Mizan, Numune ve … tefsirlerinde Tathir ayetinin tefsiri.

22] Tathir ayetinin tefsiri ve Mübahele hakkındaki kitaplar.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar