Gelişmiş Arama
Ziyaret
16469
Güncellenme Tarihi: 2010/04/07
Soru Özeti
Nefis, ruh, can, akıl, zihin ve fıtrat arasında nasıl bir ilişki vardır?
Soru
Nefis, ruh, can, akıl ve fıtratın arasındaki ilişkiyi nasıl açıklayabiliriz? Biz onlardan hangisiyiz?
Kısa Cevap

Bazen bu kelimelerden maksat bir şeydir. Hepsi de aynı gerçeğe yani insanın varlığına ve hakikatine işarettir. Bazen de onlardan değişik manalar irade edilir ve her biri nefsin mertebe ve makamlarından birine işaret sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Bazen bu kelimelerden maksat bir şeydir. Hepsi de aynı gerçeğe yani insanın varlığına ve hakikatına işarettir. Nitekim filozofların da dediği üzere insanın “ben” vb. diyerek işaret ettiği öz için çeşitli tabirler kullanılır: Örneğin: Nefis, Nefs-i Natıka, Ruh, Akıl, Kuvve-i Akıle, Kuvve-i Mümeyyize, Ruh, Can, Kalp, Gönül, Yürek, Verka, Tuti ve diğer adlar.[1]

Bu kullanım felsefi açıdan doğrudur. Çünkü nefis bir olmanın yanı sıra insandaki bütün güç ve mertebelerle bir birlikteliğe sahiptir. Molla Sadra’nin ifadesiyle, nefis bir olmasının yanı sıra insandaki bütün güçlerle özdeştir.[2]

Bazen de bu sözcüklerden değişik manalar irade edilir. Şöyle ki, bu kavramlardan her biri nefsin mertebelerinden birine işaret sayılır. Ariflere göre nefsin çeşitli mertebe ve aşamaları vardır. Bu mertebelerden her biri kendine has bir isme sahiptir. Bu mertebelere bazen “yedi şehir” bazen de “yedi latife” adı verilir. Nitekim Cami, Şeyh Attar hakkında şöyle demektedir:

Attar aşk kentinin yedi iklimini gezdi

Biz henüz bir sokağın köşesindeyiz.

O yedi aşama şunlardan ibarettir: 1- Tabiat, 2- Nefis, 3- Kalp, 4- Ruh, 5- Sır, 6- Hafi (gizli), 7- Ahfa (en gizli olan)

Açıklama: Arifler, insanın nefs-i natıksına, hareket ve sükûna sebep olmasından dolayı tabiat; cüz’i algılar ve idraklere sebep oluşu yönünden nefis; genel ve tümel algı ve idraklere sebep oluşu yüzünden ona kalp; genel idrakleri yaratma gücüne sahip bileşiksiz bir güç ve melekeye sahip olduğu için ona ruh; akl-i faal’de fani olduğu için ona sır; vahidiyet makamında fani olması hasebiyle ona hafi; ehediyat makamında fani olması hasebiyle de ona ahfa derler.

Filozoflar da nefsin şu yedi aşamaya sahip olduğunu söylerler:

1- Heyulani Akıl.

2- Meleke halindeki akıl.

3- Akıl-i bilfiil.

4- Akl-i Müstefad.

5- Mahv (Ubûdiyyette kulun aynının silinmesi.)

6- Tams (kulun sıfatlarının Hakk'ın sıfatlarında fani olması)

7- Mahk (Kulun vücûdunun Hakk'ın zâtında fani olması.)

Yani, onlara göre nefis, kemalleri kazanma kabiliyetine sahip olduğu için akl-i heyulani; makulat-ı evveli ve ulum-u evveliyenin (insan veya beyazlık kavramlarını düşünmeden idrak etmesi gibi) vesilesiyle makulat-ı saniye ve ulum-u iktisabiyi (cins, fasıl, illet, malul gibi) elde ettiği için akl-i bi’l meleke; ilimleri elde etme yoluyla (fikir ya da zanla) makulat-ı saniyeyi ve ulum-i müktesebeyi istinbat etme gücüne ulaşırsa akl-i bi’l fiil; ilimlerin huzur ve husulu ve akl-i faal’den istifade eden nefsin yanındaki mükteseb akıllar itibarıyla akl-ı müstefad demekteler. Mahv ef’ali tevhid’in makamıdır. Tams sıfati tevhidin makamı iken mahk zati tevhidin makamıdır.[3]

Rivayetlerde de böyle bir kısımlandırmaya işaret edilmiştir.[4]

Ruh kavramının da felsefe ve irfanda çeşitli anlamlarda kullanılır[5] biz burada birkaç kullanım alanına işaret edeceğiz:

1-     Nefs-i Natıka

2-     Hayvani can

3-     Akl-ı Mücerret; bundan dolayı akl-ı evvel’e ‘Ruh-ul Kudüs’ denmiştir.

4-     Makam-ı Yevmi Cem’i İnsan; bu makam kalp makamından (yevm-il fasl-i insandan) üstedir.

5-     Akl-i Basit mertebesi ki makulatın ayrıntılarının yaratıcısıdır ve ‘tefsili akılların’ (makulat-ı müfessele veya kalb) mertebesinin karşısındadır.[6]

6-     ‘Gözden çıkan ışık.’ Matematikçilerin görme hakkındaki görüşleri üzere.

7-     Latif cisim veya gövdeyi canlı tutan ruh.[7]

Ancak zihin hakkında demek gerekir ki, bazen ondan akıl veya kuvve-i akile kastedilirken, bazen hayal veya hayal kuvvesi, bazen de hafıza gücü kastedilmektedir.[8]

Aynı şekilde fıtrat sözcüğü içinde aynı şeyi göz önüne almak gerekir. Yani ondan da bazen insanın ruhu ve hakikati kastedilmekte, bazen de insanda olan bilinç ve eğilimlerin tümü murat edilir.[9]

Ruh ve can için de bazen candan gövde ruhu kastedilirken, bazen de insanın nefs-i natıka ruhu kastedilmektedir.[10]



[1]- Hasan Hasanzade Amuli, Marifet-i Nefs, Defter-i Evvel, s.84

[2]- Nefis bütün güçtür, yani nefs-i natıka, insaniyyet kuvvetine mensup olan idrakların tümünü derkeder. O aynı zamanda hayvaniyyet, nebatiyyet ve tabiiyyet muharrik kuvvetinden gelen bütün hareketlerin hareket ettiricisidir. Bu önemli bir konudur. Kimisi idrak, kimiside hareket ettirici yönünden olan bir çok burhan ona dayanılarak getirilmektedir. İdrak yönünden olandan üç burhan zikredeceğiz. Birincisi malum tarafından olacaktır… (Esfar, c.8, s.221)

[3]- Hasan Hasanzade Amuli, Serh-ul Uyun, s.569; Nameha Bernameha, s.121 ve 122

[4]- Zikir yedi azaya bölünmüştür: Dil, ruh, nefs, akıl, marifet, sır ve kalp. Onlardan her birinin istikamete ihtiyacı vardır. Dilin istikameti doğruyu ikrar etmesi, ruhun istikameti samimiyetle istiğfar etmesi, kalbin istikameti samimiyetle kusurunu kabul etmesi, aklın istikameti doğru düşünmesi ve ibret alması bilincin istikameti iftiharın doğruluğu ve sırrın istikameti sırlar alemiyle mutlu olmaktır. Dilin zikri hamd ve sena, nefsin zikri zorluklara tahammül ve sıkıntılara katlanmak, ruhun zikri korku ve ümit, kalbin zikri doğru ve sefalı olmak, aklın zikri tazim ve haya, marifetin zikri teslim ve rıza, sırrın zikri buluşmayı görmektir. (Bihar-ul Envar, c.90, s.154).    

[5]- Serh-ul Uyun, s.266

[6]- Galiba dördüncü ve beşinci kullanım aynı şeylerdir.

[7]- Hezar-u Yek Nükte, s.81-83

[8]- Hayal: Müşterek hisin derk ettiği suretleri saklayıp koruyan ikinci batini derketme kuvvesidir. Bu kuvve müşterek hissin depo, ambar ve arşividir. Aynı zamanda hayal mutasırrafa kuvvesininde anbarıdır. Hayal kuvvesine bazen ‘musavvere’ ve ‘mutahayyile’ de denir. Hafıza, cüz’i manaları korur ve saklar. Gerçekte vehm kuvvesinin deposu ve arşividir. Bu kuvveye ‘zakire’ ve ‘müstercia’da demişlerdir. Yani manaları hıfzettiği için ‘hafıza’ ve çabuk hatırladığı zaman ‘zakire’ ve yavaş hatırladığı zamanda ‘müstercia’ denmiştir. (İbn-i Sina, en-Nefs Mine’ş Şifa, s.235-239; İşarat, c.2, s.341; Molla Sadra, Esfar, c.8, s.251; Sebzivari, Esrar-ul Hikem, s.308-309; Hasanzade Amuli, Serh-ul Uyun, s.392.

[9]- Misbah Yezdi, Amuzeş-i Akaid, s.44, 7. baskı.

[10]-Şeyh bazı risalelerinde şöyle demektedir: Gövde ruhuna can, nefs-i natıkaya da ravan diyorlar. (Molla Sadra, Esfar-ı Erbaa, c.8, s.251.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3761 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü gibi Peygamber (s.a.a) zamanında yapılan düğünleri göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl yapılmalıdır?
    36463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Peygamber zamanındaki düğünlerde def çalmak ve dans etmek hakkında elimize ulaşan tarihi rivayetlerin senedi zayıf olmasından ve bazı muteber rivayetlere ...
  • Kadın hangi durumda erkekle eşit miktarda miras alabilir?
    23211 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/08
    Genel olarak iki yerde kadınla erkek mirastan eşit miktarda pay alabilirler: 1- Anne ve baba (bir çok yerde), 2- Ölenin anne tarafından akrabaları Çalışan kadın sayısı erkekten çok olması, mirasın az ya da çok olmasını gerektirmez. Elbette toplumun manevi açıdan ilerleyebilmesi ...
  • Acaba Hz. Musa(a.s) vefat emiş midir?
    19615 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Hadis kaynaklarında Hz. Musa(a.s)ın vefatı şu şekilde aktarılmıştır: Hz. Musa(a.s) eceli ile vefat etmiştir. Hz. Azrail, Hz. Musa(a.s)ın huzuruna geldi ve selam etti. Ona şöyle hitap etti: “Allahu Teala'nın emri ile senin ruhunu teslim almaya geldim”. Hz Musa(a.s)ın ruhunu teslim aldıktan sonra insan suretinde zahir olarak Hz Musa ibni ...
  • Din olmaksızın maneviyata ulaşılabilir mi?
    10416 Teorik Ahlak 2010/08/08
    Son olarak gündeme gelen yeni maneviyat tasviri, bir Müslüman olarak bizim zihnimizde yer alan maneviyat tasvirinden çok farklıdır. Bizim telakkimizde maneviyatın din ile sıkı sıkıya bir irtibatı vardır. Bir dinin maneviyatı, bir takım öğretiler mecmuasına göre amel etmekle hâsıl olur. Bunlar, maddî âlem ötesindeki hakikatlerden söz ...
  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6507 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    8804 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı nedir?
    6902 Eski Kelam İlmi 2011/12/18
    İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı Yaşua’dır. O, Rum kayserinin evladı olup havarilerin ve belirgin olarak Şamun’un (Hz. Mesih’in vâsii) neslindendir.[1]  
  • Tanrı nedir ve varlığını ispatlayan deliller var mıdır?
    5425 وجود 2020/01/14
    İslam dininde Tanrı Allah olarak ifade edilir. Allah Teala mutlak vücut ve mutlak kemaldir. Buna binaen  her türlü kusur ve noksanlıktan münezzehtir. Mümkün olan her şeye kadir eşsiz bir varlıktır. Bütün mahlukata her an ve her halde agahtır. Her şeyi duyan, gören, irade ve ihtiyar sahibidir. Her ...
  • Allah’ın ilmi meteoroloji ve sonografi gibi günümüz ilimleriyle çelişir mi?
    7820 Tefsir 2011/07/14
    Allah’ın ilmi ve beşerin ilmi birbiriyle çelişmez, bir farkla ki Allah her şeye tüm ayrıntılarıyla ve hatta zaman kısıtlaması olmaksızın vakıftır. Beşerin ilmi ise sadece bazı hususları sınırlı olarak algılamaya kadirdir. Elbette bu ilim her zaman ilerleme ve tekâmül halindedir. Ama bununla birlikte bilinmeyenler ile mukayese edildiğinde hiçbir şekilde ...

En Çok Okunanlar