Gelişmiş Arama
Ziyaret
7998
Güncellenme Tarihi: 2011/09/13
Soru Özeti
Ehli Sünnete mensup bir Müslüman Şiilerin duasını okuyabilir mi?
Soru
Ehli Sünnete mensup bir Müslüman Şiilerin duasını okuyabilir mi?
Kısa Cevap

Şiiler tarafından nakledilen duaların tümü Peygamberin (s.a.a) ailesi olan imamlardan bize ulaşması, Peygamberin (s.a.a) tavsiyesince onlara tutunma ve uymanın kurtuluşa neden olması ve buna ek olarak Şia ve Ehli Sünnetin itirafıyla imamların dua ve münacatta insanların önderi sayılması nedeniyle, onlar tarafından nakledilen duaların gerçeğe ve icabete daha yakın olacağı apaçıktır ve bu değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.

Ayrıntılı Cevap

[1] Bana dua edin, duanıza cevap vereyim.”

1. Dua, Allah’ın sonsuz feyzinden daha fazla bir pay almak için bir tür kabiliyet kazanımıdır. Başka bir ifadeyle, insan dua aracılığıyla Allah’ın feyzini idrak etmek için daha fazla bir dikkat ve liyakat elde etmektedir. Daha fazla tekâmül ve liyakat elde etmek için çalışmak, yaratılış kanunları karşısında teslim olmak ve ona karşı durmamaktır. Her şeyden öteye dua bir tür ibadet, huşu ve kulluktur. İnsan dua aracılığıyla Allah’ın zatına yeni bir yöneliş kaydeder. Her ibadetin yetiştirici bir eseri olduğu gibi, duanın da böyle bir eseri vardır. İlahi nimetler kabiliyet ve liyakatlere göre taksim edilir. Kabiliyet ve liyakat ne kadar çoksa, insanın nimetten aldığı pay da o kadar çok olur. Bu yüzden Şiilerin altıncı imamı olan İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah nezdinde dua olmaksızın hiç kimsenin ulaşamayacağı makamlar vardır.”[2] Bir âlim şöyle diyor: “Biz dua ettiğimiz zaman kendimizi tüm kâinatı birleştiren sonsuz bir güce bağlamaktayız.” O aynı şekilde şöyle demektedir: “Bugün en modern bilim yani ruh doktorluğu peygamberlerin öğrettiği şeyleri öğretmektedir. Neden? Çünkü ruh doktorları dua, namaz ve dine yönelik sağlam bir iman taşımanın bizim rahatsızlıklarımızın yarısından fazlasına kaynaklık eden kaygı, tereddüt, heyecan ve korkuyu giderdiğini tespit etmişlerdir.”[3]

2. Duanın Gerçek Anlamı

Duanın bizim gücümüzün yetersizlikleri hakkında olduğunu ve de güç ve kudret hakkında olmadığını anladıktan ve başka bir ifadeyle kabul edilen duanın "أَمَّنْ یُجِیبُ الْمُضْطَرَّ إِذا دَعاهُ وَ یَکْشِفُ السُّوءَ"[4] içeriğinde olup ıstırar içinde ve tüm çalışma ve çabaların akim kaldığı yerde yapıldığını kavradıktan sonra, duanın anlamının insan gücünün dışında olan ve gücü sonsun ve kendisi için her işin kolay olduğu birisinden sebep ve etkenlerin meydana gelmesini istemek olduğu anlaşılmaktadır. Ama bu istek sadece insanın dilinden çıkmamalıdır, bilakis onun tüm varlığından dile gelmelidir. Dil burada insan varlığının tüm zerrelerinin, azalarının ve organlarının temsilcisi ve mütercimi olmalıdır. Kalp ve ruh dua yoluyla Allah ile yakın bir ilişkiye girer ve bir damlanın sonsuz bir okyanusa girmesi gibi, o büyük mebde ile manevi bağlantı kurarak güç kazanır. Elbette güç ve kudretin olduğu yerlerde bile başvurulan bir başka dua türünün de olduğuna dikkat etmek gerekir. Bu, Allah’ın kudreti karşısında bizim kudretimizin bağımsız olmadığını gösteren dua türüdür ve başka bir tabirle bu dua doğal sebep ve amillerin taşıdığı her şeyin O’nun tarafından ve O’nun emrince olduğu hakikatine odaklanmak anlamına gelir. Eğer bir ilacı kullanıyor ve ondan şifa diliyorsak, bunun nedeni O’nun söz konusu ilaca o etkiyi vermesidir. Özetle, bir tür kendini bilme, kalp ve düşüncenin uyanması ve tüm güzellik ve iyiliklerin kaynağıyla batıni bir ilişki kurmaktır. Bu nedenle Hz. Ali’nin sözlerinde şöyle okumaktayız: “Allah kalbi gafil kimselerin duasını kabul etmez”[5].[6] Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere, dua tüm varlığı ihtiyaç olan bir kimsenin mutlak anlamda gani olan bir varlıkla kalbî ve ruhî olarak irtibat kurmasıdır. Bu irtibatın çoğalmasına neden olan her şey müspettir (elbette şeriat dairesinden çıkmamak kaydıyla). Şiiler tarafından nakledilen duaların tümü Peygamberin (s.a.a) ailesi olan imamlardan bize ulaşması, Peygamberin (s.a.a) tavsiyesince onlara tutunma ve uymanın kurtuluşa neden olması[7] ve buna ek olarak Şia ve Ehli Sünnetin itirafıyla imamların dua ve münacatta insanların önderi sayılması nedeniyle, onlar tarafından nakledilen duaların gerçeğe ve icabete daha yakın olacağı apaçıktır ve bu değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.

Duanın şartlarına aşina olmak için aşağıdaki adrese müracaat edebilirisiniz:

2145. Cevap (Site: 2229).    



[1] Mümin, 60.

[2] Kuleyni, Usul-i Kafi, c. 2, s. 337, Bab-u Fazli’d-Dua Ve’l-Bahs Aleyhi, c. 3, et-Tabiatu’r-Rabia, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[3] Ayin-i Zindegi, s. 152 ve 156, Nakl Ez Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, Naşir: Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı Tahran, çap-ı evvel, 1374 ş.

[4] Neml, 62.

[5] Kuleyni, Usul-i Kafi, c. 2, s. 342, Babu’l-İkbal, Âla’d-Dua, h. 1.

[6] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 1, s. 641 ve 643.

[7] Şia ve Ehli Sünnetin hadis kaynaklarında mütevatir olarak nakledilmiş meşhur “sakaleyn” (iki emanet) hadisinde aziz İslam Peygamberi şöyle buyurmuştur:

 «انی تارک فیکم الثقلین کتاب الله و عترتی اهل بیتی ما ان تمسکتم بهما لن تضلوا بعدی ابداً فانهما لن یفترقا حتی یردا علی الحوض»

(Tirmizi, Sahih, c. 2, s. 380; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 17).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar