Please Wait
23608
Rüya görmek, yaşam boyunca herkes için vuku bulan bir husustur. Rüyanın nitelik ve keyfiyeti henüz bilginler için iyice aydınlanmamıştır. Kur’an-ı Kerim Yusuf’u anmakta ve onun hem sadık rüya gördüğünü[1] ve hem de Allah’ın kendisine rüya tabirini öğrettiğini bildirmektedir.[2] Yusuf zindandayken zindan arkadaşlarının rüyasını ve zindan dışında da Mısır padişahının rüyasını tabir ve tevil etmiştir. O halde rüya tabiri veya Kur’an’ın deyimiyle rüya tevili[3] gerçek ve hakiki bir konu ve de Allah’ın bilgisini peygamberlere öğrettiği bir ilimdir. Peygamber Danyal da Allah’ın rüya tabiri ilmini öğrettiği kimselerdendir.[4] Kur’an ilahi peygamberlerden başka örnekler nakletmekte ve Allah’ın onların rüyalarının doğruluğunu onayladığını bildirmektedir.[5]
Rüyaların sınıflandırılması hakkında rivayetlerde iki kısma rastlamaktayız:
Bazı rüyalar, sadık rüyalardır ve bazıları da asılsız ve yalan rüyalardır.[6] Doğru ve gerçek olan bir rüya, rivayetlerde “nübüvvetin yetmiş cüzünden biri”[7] sayılmıştır. Bu ilim öğrenmekle elde edilmez ve tezkiye ve temizlenmeye gerek duyar. Özel şartlarda insana verilir. Bu yüzden bu nimete az bir grup sahiptir. Elbette bazı rüya tabiri kitaplarında bu iş için bir takım miyar ve ölçüler nakledilmiştir. Ama bu ölçülerin tümel ve mutlak olmadığını ve şartlara, rüyayı gören şahsa ve diğer koşullara bağlı olarak değiştiğini hatırlatmak gerekir. Bu nedenle bu kitaplarda belirtilenler ile kesinlik addeden yüzde yüzlük bir neticeye ulaşmak mümkün değildir.