Gelişmiş Arama
Ziyaret
9616
Güncellenme Tarihi: 2011/08/21
Soru Özeti
İlim iki tarafı keskin bir kılıç mıdır yoksa ilimden kötü istifade etmek cahillik sebebiyle midir?
Soru
Birçok defa büyük âlim ve üstatlar ilimden bazen viran ve bazen de abat eden iki tarafı keskin bir kılıç olarak söz etmektedir. Onların delili insanların ilimden kötü bir şekilde yararlanmalardır. Oysaki ilim mutlak olarak nur türündendir ve orta dönem düşüncesinde ilmin eleştirildiği veya ipham altında bırakıldığını asla görmemekteyiz. İnsanlığa zarar veren ve yıkıma sebep olan şey sadece cahilliktir ve insan başına gelen her bela onun bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. İnsanın nükleer bomba gibi yıkıcı ve viran edici silahlar yapmasına neden olan şey, onun ilmî kanunları bilmedeki ve başka bir ifadeyle ilimden doğru yararlanmadaki cahilliğidir. Bu, insanın elinde pahalı bir mücevher bulunduran, onun değerini bilmeyen, onu dost ve oyun arkadaşının başına vuran ve bu şekilde ondan istifade eden küçük bir çocuk gibi davranmasına neden olmaktadır. O halde atom bombasını insanın cahilliği yapmaktadır. İnsanın barışçıl bir şekilde kendisiyle beraber yaşama yolunu (bu sadece bilginin aydınlattığı sakin bir zeminde meydana gelir) bilmediği türdeşinden duyduğu yersiz korku, kendisini ilmin değerli cevherinden kötü istifade etmeye yöneltmektedir.
Kısa Cevap

İlmin değişik mana ve kullanımları vardır. Göründüğü kadarıyla bu soruda bu manalar birbirine karıştırılmış ve yanlışlıkla birbirinin yerine kullanılmıştır; zira kötü kullanılması imkân dâhilinde olan ilim tedvin edilmiş ve yaygın olan ilimdir. Bu ilimler her ne kadar ilim olmaları sebebiyle nur da olsalar da nurun da kötü kullanılma ihtimali mevcuttur. Kötü kullanılma imkânı olmayan ilim ise bu yaygın ilimler değildir, bilakis nefis temizliği ve onu kirlerden koruma neticesinde Allah tarafından insana verilen ve bağışlanan bir hakikattir. Bu ilim Allah ile varlıksal bir irtibat neticesinde elde edilmesi nedeniyle sadece hayır taşıyan ve kötülükten arı halis nurdur. Her halükarda bilinen ilimlerin halis nur olmadığına ve kötü kullanılma potansiyeli taşıdığına dikkat edilmelidir. Ama salt nur olan ilmin ise kötü kullanılma imkânı yoktur. Önemli olan nokta şudur: Cahilliğin iki manası vardır. Birincisi ilmin karşısında olma manasıdır. İkincisi ise aklın karşısında olma manasıdır. Eğer bizim cahillikten kastimiz ikinci mana ise, şehvetlerine tabi olarak ilimlerini kullanan şahısların işi cahilane olarak değerlendirilebilir ve bu cahillerin ilmi kötü kullandıkları söylenebilir.    

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu yanıtlamak için şu noktalara dikkat etmeliyiz:

A. İlmin Manası

İlim sözlükte şu manalarda kullanılmıştır: Bilmek, bilgi, açıklamak ve aydınlatmak[1], bir şeyi idrak etmek[2], cahilliğin aksi[3], yakin ve marifet. Elbette ilmin bir şeyin yanında olmak ve onu kuşatmak olduğu ve kuşatmanın da dereceleri olduğu belirtilmelidir. İlim özellikleri idrak etmeyle beraber olduğunda marifet meydana gelir, sükûnet ile beraber olduğunda ise yakin meydana gelir.[4]

B. Cahilliğin Sözlük Manası

Cahillik biri ilmin karşısında[5] ve diğeri de aklın karşısında olmak üzere iki manada kullanılmıştır.

C. Rivayetlerde İlim

İlim hakkında rivayetlerde farklı tabirler mevcuttur. Bazıları ilmin faydası, bazıları ilmin zararı ve bazıları da faydası olmayan ilimler hakkındadır. Numune olarak birkaç rivayeti açıklıyoruz:

1. “İlim çok öğrenmeyle elde edilmez. İlim, Allah’ın hidayete erdirmek istediği kimsenin kalbine yansıttığı bir nurdur.”[6]

2. “Allah Resulü (s.a.a) bir mescide girdi ve bir topluluğun bir şahıs etrafında kümelendiğini gördü ve şöyle buyurdu: Bu şahıs kimdir? Onun allame olduğunu söylediler. Peygamber allame kimdir diye sordu. Onlar nesepler ve Arap tarihini bilen en bilgin kişidir diye cevap verdiler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Bu, bilmeyeninin zarar görmeyeceği ve bilene de faydası dokunmayacak bir ilimdir… .”[7]

İlmin değişik mana ve kullanımları vardır. Göründüğü kadarıyla bu soruda bu manalar birbirine karıştırılmış ve yanlışlıkla birbirinin yerine kullanılmıştır; zira kötü kullanılması imkân dâhilinde olan ilim tedvin edilmiş ve yaygın olan ilimdir. Bu ilimler her ne kadar ilim olmaları sebebiyle nur da olsalar da nurun da kötü kullanılma ihtimali mevcuttur. Kötü kullanılma imkânı olmayan ilim ise bu yaygın ilimler değildir, bilakis nefis temizliği ve onu kirlerden koruma neticesinde Allah tarafından insana verilen ve bağışlanan bir hakikattir. Bu ilim Allah ile varlıksal bir irtibat neticesinde elde edilmesi nedeniyle sadece hayır taşıyan ve kötülükten arı halis nurdur. Nur olan ilim ledünni ilimdir ve öğretmek ve öğrenmek ile elde edilmez. Nur, Allah’ın liyakat taşıyan müminin kalbine yansıttığı bir hidayettir. Her ne kadar rivayetler açısından ilim belirtilen ilahi nur olsa da bazen kullanışta ondan hidayet olarak söz edilmektedir. Çünkü hidayet barındırmayan bir ilim gerçekte ilim değildir. Zira ilmin en önemli özelliği yol açmak ve hidayete erdirmektir. Lakin bazen rivayetlerde ilim ikinci rivayette belirtildiği gibi bilinen manada da kullanılmıştır. Yahut birçok rivayette ilim ile çirkin sıfatların birlikteliği men edilmiştir; çünkü ilim çirkin sıfatlar ile birlikte olursa yıkıcı olur. Netice itibariyle rivayetler açısından hidayete erdirici şeye ilim denmektedir. Bu yüzden nerede bir ilim, ilim olmaktan çıkmışsa, bu özellikten yoksun olmak belirleyici olmuştur. Yoksa sözlük manasıyla ona ilim denmemesi söz konusu olmamıştır. O halde her ilmin halis nur olmadığı, ilmin kullanıcısının kötü istifade etmesiyle yıkıcı olabileceği ve sahibinin güzel istifade etmesiyle de faydalı olabileceği neticesini alabiliriz.

Sonuç: İlmin bilinen manasıyla (hidayet manasıyla değil) iki tarafı keskin kılıç olması, ilmin zatı itibariyle hayır ve şer olmaması anlamındadır. İlim her ne kadar doğru istifade etmek için üretilmişse de ehil olmayanlarca kötü kullanılabilecek veya insanlara hizmet edebilecek bir araçtır. Bazen kötü kullanıldığında bu onun halis nur olmadığının göstergesidir. Bu, ilmin kemalinden bir zerre bile eksiltmez; çünkü hak söz bile batıl tarafından kötü şekilde kullanılabilir.[8] Öyleyse araçtan kötü istifade etmek, aracın değerinin azalmasına neden olmaz. Sadece o araçtan kötü istifade eden kimsenin değerini azaltır. Soruda ilimden kötü istifade etmenin cahillikten kaynaklandığını belirten istidlal de kabul edilemez; zira mesela atom bombası yapmak için fizik ilminden istifade eden kimseler, ondan doğru istifade etme yönteminden de habersiz değillerdi. Lakin önemli olan nokta şudur: Kudret talebi ve şehvet eksenlilik, onları ilimleriyle amel etmemeye ve bilerek fiziği kötü kullanmaya sevk etti. Evet, belirtildiği gibi cahilliğin iki manası vardır. Birincisi ilim karşısında olma manasıdır. İkincisi ise akıl karşısında olmaktır. Eğer cahillikten kastimiz ikinci manaysa, bu şahısların işini cahilane olarak değerlendirebiliriz; yani bunların işinin makul olmadığı, aklın hükmüne dikkatsizlik gösterdikleri ve bu cahillerin ilmi kötüye kullanan fertler oldukları söylenebilir.      



[1] Kareşi, Seyid Ali Ekber, Kamus-i Kur’an, c. 5, s. 33, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, çap-ı şeşom, 1371 h.ş.

[2] Rağıb, İsfahanî, Hüseyin b. Mahmud, el-Müfredat Fi Ğeribi’l-Kur’an, Sefevan Adnan Davudî, s. 580, çap-ı evvel, Daru’l-İlimi’d-Dari’ş-Samiye, Demeşk Beyrut, 1412 k.

[3] Ferahidi Halil b. Ahmed, Kitabu’l-Ayn, c. 2, s. 152, çap-ı dovvom, İntişarat-ı Hicret, Kum, 141 k.

[4] Mustafavî Hasan, et-Tahkik, Fi Kelimati’l-Kur’ani’l-Kerim, c. 8, s. 205, Bongah-ı Tercüme Ve Neşr-i Kitab, Tahran, 1360 ş.

[5] Mustafavî Hasan, et-Tahkik, Fi Kelimati’l-Kur’ani’l-Kerim, c. 2, s. 131, Bongah-ı Tercüme Ve Neşr-i Kitab, Tahran, 1360 ş.

[6] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 67, s. 140, bab. 52, el-Yakin Ve’s-Sabr Âla’ş-Şedaid, Müessesetü’l-Vefa Beyrut, Lübnan, 1404 k.

[7] Şeyh Kuleyni, el-Kafi, c. 1, s. 30-35, çap-ı çarom, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, tahran, 1365 h.k.

[8] Subhi Salih, Nehcü’l-Belağa, s. 83, İntişarat-ı Daru’l-Hicre, Kum.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar