Gelişmiş Arama
Ziyaret
12063
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Bir kimse, Allah rızası için bir iş yapmaya niyet eder ve niyet ettiği işi yerine getirir getirmez halis niyeti aradan giderse, acaba böyleli bir amelin Allah nezdinde sevabı var mıdır?
Soru
Bir kimse, Allah rızası için bir iş yapmaya niyet eder ve niyet ettiği işi yerine getirir getirmez halis niyeti aradan giderse, acaba böyleli bir amelin Allah nezdinde sevabı var mıdır? Tam olarak halis niyet (temiz ve saf niyet) kavramını açıklayınız. Riya (gösteriş) halis niyetten nasıl ayrılabilir?
Kısa Cevap

İslam kültüründe amellerin kabul edilmesi için, amelin iyi olmasının (hüsnü fiili) yanında, halisane bir niyetin de (hüsnü faili) olması şart koşulmuştur. Buna izafeten, yalnızca amellerin halisane yapılması yeterli değildir. Amellerin kabulünün bir diğer şartı da, niyetteki ihlâsın devamlılığıdır. Allah-u Teâlâ şöyle buyurur: Kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse, ona on katı vardır. Kim de kendisiyle bir kötülük getirirse, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez”. Gördüğünüz gibi ayette Allah: “Kim iyi bir iş yaparsa” şeklinde değil, “Kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse” buyuruyor. Bu ayetin manası şudur: İnsan iyi ve güzel amel işledikten sonra, bu salih ameli kendisiyle beraber ebedi yurda götürebilmesi için, bir takım şartları hazırlaması gerekir.

Ayrıntılı Cevap

İşlerin en zor olanlarından bir tanesi, insanın Allah rızası için yaptığı amellerindeki ihlâsın devamlılığıdır. Bazen amelde ihlâs ve ihlâsı devam ettirmek, amelin aslını yerine getirilmesinden daha zordur. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Halisane amel üzerinde baki kalmak, amelin kendisinden daha zordur”. [1]

Buna binaen İslam kültüründe, amellerin kabul edilmesi için, sadece amelin iyi olması (hüsnü fiili) gerekli değil, halisane bir niyetin de (hüsnü faili) olması şart koşulmuştur. Buna izafeten, yalnızca amellerin halisane yapılması yeterli değildir. Amellerin kabulünün bir diğer şartı, halisane niyetin sürekliliğidir. Allah-u Teâlâ, Kur’an’ı Kerim’de bu meseleyi çok güzel bir şekilde açıklamıştır. Sadakalar konusunda şöyle buyrulur: Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayınız. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez ”. [2]

Bu ayet, iyi amel işleyen ve amelini halis niyetle yerine getiren, ama daha sonra minnet altında bırakmak ve eziyet etmek (ki bunlar niyetin halisane olmadığının göstergesidir) sebebiyle amelini batıl eden kimselerin halini açıklamaktadır. Allah-u Teâlâ bu fertleri, baştan beri riyada bulunmak suretiyle amellerinin tamamını batıl eden riyakârlara benzetmektedir.

O halde iyi amelin tavsiye edildiği gibi, amelin korunması da önemli sayılmıştır. Beğenilen amellerin işlenmesi, tıpkı kıymetli bir cevherin ele geçirilmesi gibidir. Böyle bir cevheri ele geçiren kimsenin, piyasa değerince satabilmesi için, onu koruması gerekir. Allah-u Teâlâ şöyle buyurur: Kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse, ona on katı vardır. Kim de kendisiyle bir kötülük getirirse, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez”. [3] Görüldüğü gibi ayette Allah-u Teâlâ: “Kim iyi bir iş yaparsa” değil, “Kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse” şeklinde buyurmuştur. Bu ayetin manası şudur: İnsan iyi ve güzel amel işledikten sonra, bu salih ameli kendisiyle beraber ebedi yurda götürebilmesi için, bir takım şartları hazırlaması gerekir. [4] Bundan dolayı iyiliklerin yok olmasına sebep olacak her türlü riyadan, minnet altında bırakmaktan ve... sakınılmalıdır.

Bazı rivayetlerden istifade edildiği kadarıyla, bir kimse, azda olsa Allah’tan başkası için amel işlerse, kabul edilmez. İmam Sadık (a.s) şöyle buyururlar: Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: Ben ortakların en güzeliyim. Hem benim için hem de benden başkası için amel işleyen bir kimsenin, amelini halis kılmayana kadar, onun yaptığı o amel kabul edilmez (o amellerin hepsini, bana ortak koştuğu kimseye veririm). [5]

İhlâs ve ihlâsın korunmasıyla alakalı önemli konular hakkında şu adreslere müracaat edebilirsiniz.

1. Soru 6947 (Site: 7047), Halis niyeti kazanmak.

2. Soru 17794: (Site: 17420), Riyanın tedavisi (ilacı).

3. Soru 8862 (Site: 8872), Sevabın amellerle uygunluğu.  



[1] Kuleyni, “ Kâfi ”, c. 2, s. 16.

[2] Bakara, 164.

[3] En’âm, 160.

[4] Ayetullah Cevadi Amuli’nin tefsir derslerinden istifade edilmiştir.

[5] “Kafi”, c. 2, s. 295, Riya babı.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Müçtehitlerin makamı konusunda bir ayet veya hadis var mı?
    10426 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bu devirde temizliğe riayet etmemize rağmen, adet görme guslünün felsefesi nedir?
    6929 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanların maddi ve manevi maslahat ve menfaatleri korumak için oluşturulmuş ve bundan başka hiçbir hedef gözetilmemiştir. Yüce Allah bu hükümler ile insanlar için hem manevi hem de cismani taharet ve temizliğin sağlanmasını istemektedir. Esasen guslün ve adet guslünün hikmet ve sırları, zahiri ...
  • Kumar aleti olmaktan çıkmış olan oyun kâğıtlarıyla kumar amacını gütmeksizin oyun oynamanın hükmü nedir, sakıncalı ve işkâlı var mıdır?
    8387 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Zikredilen sorunun cevabı bağlamında imma Humeyni (kuddise sırruh) ve diğer taklidi mercileri şöyle buyurmuşlardı: Örfün nezdinde kumar aleti olarak bilinen oyun kâğıtlarıyla oyun oynamak kesinlikle caiz değildir. (İster kazanmak ve kazanmamak amacını gütsün ister gütmesin). Ama örf nezdinde kumar aletlerinden sayılmayan; örneğin bir anlamda fikri geliştiren ve dini ve ilmi ...
  • Kadın zarif bir varlık mıdır yoksa zayıf bir insan mı?
    11792 Eski Kelam İlmi 2010/12/05
    Kur’an’a göre kadının makamı çok yüksektir. Kur’an yaratılış yönünden kadın ve erkeği aynı cinsten olduğunu söylemekte ve insanlıkta bir bilmektedir. Bu semavi kitap özel ilahi lütufa nail olan, vahiyin rububi makamınaçıkan ve meleklerin konuştuğu kadınlardan bahsetmiş, iman ve Allah yolunda mukavemetin örnekleri olan ...
  • İmamlara ait resimlerin şer’i hükmü nedir?
    7021 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah, bizi ölümden sonra tekrar bu dünyaya döndürecek olursa biz iyi işler yapar mıyız?
    11185 Eski Kelam İlmi 2010/07/07
    Birincisi, kişilerin isteğine bağlı olarak dünyaya dönebilmelerinin mümkün oluşu yaratılış nizamının bozulmasına ve Peygamberlerin gönderilişinin abes olmasına yol açar. İkincisi, bu kişilerin dünyaya dönmeleri farz-i mahal gerçekleşse bile onların iyi işler yapacakları belli değildir. Çünkü dünya aynı dünyadır ve onlar da aynı istek ve heveslere sahiptirler. Nitekim dünyada da ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70480 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • İranda ne kadar Yahudi var ve İran devletinin onlara davranışı nasıldır?
    10619 Düzenler 2011/10/23
    İran İslam Cumhuriyetinde dini azınlıklar (Yahudi, Hıristiyan, Zerdüşt...) Müslümanlarla beraber yaşamaktalar. İran Yahudilerinin kendi istatistiklerine göre İranda şu anda 20 bin civarında Yahudi (Kelimi) vardır.[1] Onlarda diğer İran vatandaşlarının sahip olduğu tüm hak ve hukuka sahiptirler. Ekonomi, ibadet, sosyal ...
  • imamların makamı enbiyaların makamindan daha mi üstün?
    14340 Eski Kelam İlmi 2011/02/14
    İmamların ilmi makamları nebilerinkinden daha üstün olduğu meselesi birçok rivayetlerde konu edilmiş. Bunun asıl delili imamların (a.s.) nurani olan batini boyutlarının peygamber (s.a.a.) ile bir olmalarıdır. Peygamber (s.a.a.) diğer peygamberlerden üstün olduğu gibi, bu kaynaktan yararlanan imamların ilmi makamı da diğer tüm peygamberlerden ...
  • Hangi imam ferec duasını şahsen okumaktaydı?
    15018 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Ferec kavramı, (Arapça) sözlükte “gam ve hüzünden kurtulmak ve ferahlanmak” anlamına gelir.[1] Hadis kitaplarında ferec ve ferahlanmanın hâsıl olması için zikredilen dua ve ameller bu sözlük anlamını taşımaktadır. Burada “Ferec Duası” olarak adlandırılan üç dua ve de “Ferec Namazı” olarak isimlendirilen bir namazı zikretmekle ...

En Çok Okunanlar