Gelişmiş Arama
Ziyaret
35377
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Neden Tövbe suresi besmele ile başlamamıştır? Acaba bu surenin bazı ayetleri silinmiş midir?
Soru
Neden Tövbe suresinin başlangıcında “Besmele” yok? “İbn. Mesut’un elindeki Kuran nüshasında Tövbe suresi besmele ile başlamıştır ve ayrıca bu surenin başından yaklaşık 157 ayet silinmiş ve bundan önce Tövbe suresi, Bakara suresi uzunluğundaydı.” Sözü doğrumudur? (Bakınız El-İtkan kitabı S. 184)
Kısa Cevap

Tövbe suresinin besmele ile başlamaması hakkında müfessirler bazı nedenler saymışlardır:

  1. Bu sure ve Enfal suresi, her ikisi bir sure olarak hesap edilir. Zira Enfal suresi, verilen sözler hakkında ve Tövbe suresi ise bu sözlerin yerine getirilmemesi hakkındadır.
  2. “Besmele”  emniyet, sevgi ve rahmet içindir. Ama Beraat suresi emniyetin ortadan kaldırılması ile ilgilidir. Bu yüzden bu surenin başlangıcında besmele nazil olmamıştır.

Kuran’ın, İslam’ın esası ve İslam Peygamberi’nin nübüvvetinin şahitliği için ilahi bir mucize olmasından dolayı ve ayrıca çok önemli olduğundan Müslümanlar arasında Kuran’ın nakli hususunda birçok sebep oluşturmuştur. Gerekliliği çok olan her şeyin tabiidir ki nakli mütevatir olsun. İbn. Mesut’tan naklolunan ise “Haber’i Vahid” olup Şii ve Ehli Sünnet’e mensup âlimlerin çoğunluğunun görüşüne göre bu nakle istinat edilemez. Ayrıca, akli yönden, Kuran ve rivayetler yönünden Kuran’ın bir kısmının eksilmesi doğru değildir.

Ayrıntılı Cevap

Biz, Suyuti’nin El-İtkan kitabında  “Besmele”nin ve Tövbe suresinin bazı ayetlerinin silinmesi hususunu görmedik ama bu anlama yakın başka bir rivayeti Ehli Sünnet kitaplarında mevcuttur. Onun cevabında da şunları söylememiz gerekir:

Bu soru iki bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölüm: Neden bu surede “Besmele” yoktur? Bu bölüme iki ayrı cevap verilmiştir:

  1. Bu surenin, düşmanların verilen sözleri yerine getirmemelerinden dolayı onlara karşı beraatın açıklanması ve onlara karşı savaşın ilanı açısından sert bir üsluba sahip olması ve Allah’ın bu guruba gazabının göstergesi olarak, barış, dostluk, sevgi ve Allah’ın rahmaniyet ve rahimiyet sıfatının nişanesi olan “Besmele” ile uygun değildir.[1] Bu yüzden de “Besmele” ile başlamamıştır. İmam Ali (a.s), bu konuda şöyle buyuruyor: “Besmele”nin gelmemesinin nedeni şudur: Bismillah aman, emniyet ve rahmet içindir. Ama Tövbe suresi emniyetin kaldırıldığına yönelik olarak nazil olmuştur.[2]
  2. Bu sure hakikatte Enfal suresinin devamıdır. Zira Enfal suresi söz ve ahitler konusunda ayetler içerir ve bu surede ise ahitlerini bozanlara verilen sözlerin kaldırılması hakkındadır.[3] İmam Sadık (a.s) bir rivayette şöyle buyuruyor: “Enfal ve Tövbe birdirler.”[4]

Ama sorunun ikinci kısmı olan Tövbe suresine ait bazı ayetlerin silinmesi hakkında şunları söylememiz gerekir: Eğer böyle bir şey doğruysa Kuran’ın tahrifi anlamına gelir (eksilmesi bakımından). Hâlbuki Müslümanlar arasında meşhur olan Kuran’da hiçbir tahrifin suret bulmadığıdır. Şu anda bizim elimizde olan Kuran, İslam Peygamberi’ne (s.a.a) nazil olan kutsal kitaptır. Uzmanlar tahrifin reddi hususunda birçok deliller sunmuştur ki onlardan bazıları şunlardır:

  1. Birinci delil akıldır. Aşağıda sunacağımız mukaddimelerle Kuran’ın tahriften salim kaldığı ispat edilecektir.
  • Hekim olan Allah, Kuran’ı beşeriyetin hidayeti için göndermiştir.
  • Bu kitap son semavi kitap olup, Onu getiren de son Resul’dür (s.a.a).
  • Eğer bu kitap tahrif olmuşsa başka bir semavi kitap veya başka bir peygamber halka doğru yolu gösteremeyecektir. Bu surette insanlar hiçbir suçları olmadan yollarını kaybedecektir.
  • Bu sapma, âlemin yaratıcısının dergâhına uymamakla birlikte beşeriyetin hidayeti doğrultusunda ilahi hikmete muhalefet etmektedir.

     Öyleyse Kuran, her türlü tahrif ve değişiklikten uzaktır.[5]

  1. İkinci delil Kuran’ın kendisidir ki bazı ayetlerde tahriften yoksun olduğunu beyan ederek şöyle buyuruyor: “Biz Kuran’ı indirdik ve şüphesiz biz Onu koruyacağız!”[6] Bu ayeti şerife, Kuran’ın tahriften uzak olduğunu ve ebediyete kadar da uzak olacağını açıkça gösteriyor. Ayrıca zalim ve büyüklük taslayanların Ona el uzatamayacaklarını, Onu ne azaltıp ne de çoğaltamayacaklarını belirtmiştir.[7]

Akla şöyle bir sorunun gelmesi de mümkündür. Bu ayetlerin kendisinin tahrif olmadığını nerden bileceğiz? Cevabı şöyledir: Eğer bu ayet tahrif olmuş olsa, artma yönünde bir tahrif olacaktır ki hiçbir İslam bilimcisi bunu kabul etmemiştir. Hatta tahrife inananlar dahi bu ayetleri, tahrif olan ayetler zümresinde hesap etmemişlerdir. Buna ek olarak, konumuz olan ayetlerin tahrifi tahrife inananların maksadının tersini ispatlamaktadır. Bu ayetlerin önceki ayetlerle yapısı ve muhtevası açısından yapılacak bir mukayese de onların birbiriyle bağlantılı oldukları ve Kuran’ın tüm mucizevi vasıflarını, onların Kuran’dan olduklarına dair en küçük bir şüphe dahi uyandırmadığını ortaya koyar.[8]

  1. Şii ve Ehli Sünnet kaynaklarında mütevatir olarak nakledilen “Sakaleyn” hadisi,[9] Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmayı farz bilmektedir. Bu rivayette Allah Resulü (s.a.a) ümmetine, Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmalarını ve daima o ikisine bağlı kalmalarını emretmiştir.

Peygamber’in (s.a.a) bu fermanının gerekliliği, mübarek kalbine nazil olan Kuran’ın tahrife uğramadan halk arasında bulunmasıdır. Zira eğer tahrif suret bulmuşsa muteber olmaktan düşer ve artık hidayet edici özelliğini kaybeder. Ayrıca Kuran’a sarılmanın manası da kalmaz. Hâlbuki Kuran’a sarılma ve ona uyma, Sakaleyn hadisinin açık beyanıdır ve kıyamete kadar Kuran tahrif olmayacak ve halkın arasında olacaktır.[10]

  1. Dördüncü delil, insanların hidayet yolunda yüce mertebesi olan Kuran’ın beyanı hakkındaki senetleri sahih olan birçok rivayettir. Bu rivayetler Kuran’ın düşünce ve rivayetlerin doğruluk mizanı olduğunu ispatlar. Şu halde eğer Kuran tahrif olmuş olsa hidayet edici rolünü taşıyamaz ve düşüncelerin doğruluk mizanı olmaktan çıkar ve ayrıca ahkâm kuralları da Onunla anlam bulamaz.[11]
  2. Beşinci delil Kuran’ın tahriften korunduğuna dair birçok tarihi olaylardır. Zira tahrife inananlar ya onu ilk iki halifeden bilmekteler ya da Osman’a nispet verirler. Veya hilafet döneminden sonra gelen başka insanların tahrife neden olduklarına inanırlar. Tüm bu üç iddia da temelsiz ve batıldır. Çünkü ilk iki halifenin neden olduğu birinci ihtimal çok zayıftır. Çünkü onların böyle bir işe kalkışmasına sebep yoktu. Peygamber’in (s.a.a) Kuran’a karşı özel bir inayeti olmasından ve onun okunmasına ve tilavetine vurgu yapmalarından ve ayrıca Resul’ün (s.a.a) yaren ve dostlarının Kuran’a karşı verdikleri ehemmiyet, Kuran’ın tüm Müslümanlar arasında mahfuz kaldığı ve ezberleme yoluyla veya başka şekillerde dakik olarak Kuran’ı koruyorlardı. Tüm bu gayret ve çabalar çerçevesinde bir kelimenin bile unutulması veya yer değiştirmesi mümkün değildi. O zamanın halkı cahiliyet dönemine ait şiir ve hutbelerin korunması ve kayıt altına alınması için gayret ve çaba göstermişse nasıl olur da uğruna canlarından ve tüm yaşamlarından vazgeçenler Kuran’a ilgi göstermesinler ve neticesinde onun bir kısmı yok olsun?

İkinci ihtimal, yani tahrifin Osman zamanında gerçekleşmesi de kabul edilemez. Çünkü Osman zamanında İslam o kadar yayılmıştı ki bir kimsenin Kuran’dan bir şey eksiltmesi mümkün değildi. Ayrıca eğer Osman Kuran’ı tahrif etmiş olsaydı bu ameli, onun katilleri için en güzel bahane olurdu ve Onu aleni olarak öldürmek için, ilk iki halifenin sünnetine muhalefet, beytülmalin tarumar edilmesi gibi konuları öne sürmezlerdi.

Üçüncü ihtimal ise yani, tahrifin halifeler döneminden sonra vuku bulması hiç kimse tarafından beyan edilmemiştir. Buna binaen tarihi şahitler de Kuran’ın tahrifi olayını reddetmektedir.[12]

Bu nedenle böyle bir hadisin varlığı kabul edilse bile güvenilir değildir ve ayrıca kabul de edilemez.

 


[1] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273, Birinci Baskıi Tahrani Dar’ul-Kutubi İslamiye, 1995

[2] Hâkim Nişaburi, Müstedrek, C.2, S.330, Dar’ul-Mearif, Lübnan, 1406 h.k.

[3] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273

[4] Meclisi, Bihar’ul-Envar, C.89, S.277, Muessesei El-Vefa, Lübnan, 1404 h.k.

[5] Cevadi Amuli, Abdullah, Kuran der Kuran, S.315, İsra, Kum, 2002

[6] Hicr Suresi, 9. ayet

[7] Hoi, Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.277, Dar’us-Sakaleyn, Tahran, 2005

[8] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.28, Meş’er, Kum, 2005

[9] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.29

[10] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.285

[11] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.30

[12] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.180

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar