Gelişmiş Arama
Ziyaret
8968
Güncellenme Tarihi: 2009/12/14
Soru Özeti
Tefsir-i bi-Rey ile entelektüelsel bir görüşten (güvenir (müvassak) haber-i vahit) yararlanarak yapılan tefsir arasında fark nedir?
Soru
Tefsir-i bi-Rey (kişisel sanı ve fikir doğrultusunda yapılan tefsir) ile entelektüelsel bir görüşten (güvenir (müvassak) haber-i vahit) yararlanarak yapılan tefsir arasında fark nedir?
Kısa Cevap

Bazı ilimlerin Kur’anla irtibatı öyle bir şekildedir ki onlar olmaksızın Kur’an ayetlerini tefsir ve tahlil etmek imkansızdır. Sarf ilmi, nahiv ilmi, meani, beyan lügat vb. ilimler gibi. Dolayısıyla müfessir olan bir kimse Kur’anın daha iyi anlaşılması için etkili olan ilimlerde uzman olmalıdır. Kur’anı kerimde “am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh” gibi konular söz konusudur. Bunları dakik bir şekilde anlamak Kur’an ayetlerine vakıf olmak gerekmektedir. Mutlaka, am’a veya mensuh’a (nesih edilmiş) göre hüküm verilmesinden sakınmalı. Bu nedenledir ki imamlar (a.s.) Kur’an’ın en iyi müfessirleridir. Zira bütün bunlara kâmil bir şekilde vakıf olan kimseler onlardır. Hatta onlar (a.s.) Kuranın hakikati ve konuşan (kuranı natık) kurandırlar.

Diğer taraftan bilinmelidir ki tefsir-i bi-reyin yasaklanması donuk kalıp hiç düşünmemek anlamında değerlendirilmemelidir. Zira Kur’an’da, tefekkürün yapılmamasının kendisi Allah tarafından mezemmet edilmiştir. Allah u Teâlâ Kur’an’ı kerimde şöyle buyurmuştur: “Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı”.[i] Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede müşriklerin delalete ve sapıklığa gitmelerinin nedenini Kuranda düşünüp tedebür etmediklerine bağlıyor. Tefsir-i bi-reyin anlamı şudur: Şahıs masumlar tarafından yapılmış tefsirlere, ayetler bağlamında nakledilen hadislere ve aynı konuyla alakalı olan diğer ayetlere (am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh) teveccüh etmeksizin veya tefsir ilmine (veya tefsir ilmiyle irtibatı olan diğer ilimlere) vakıf olmaksızın sadece kendi zihninde tasarlamış olduğu öncülerle kuran ayetlerini tefsir ve tahlil ederek sadece kendi inançlarını kurana dayatmak için yapılan tefsirdir.

 


[i] Nisa, 82.

 

Ayrıntılı Cevap

İlkin sorunun cevabına varmak için yardımcı olabilecek birkaç noktayı hatırlatacağız:

Bir: Kur’an ayetlerinin çoğu umumun anlaması için nazil olmuştur. Bu nedenle umumun ayetlerin zahirinden anladığı manalar hüccettir aynı nedenden dolay usulcular kuranın zahirlerinden anlaşılan manalar (çelişkilik ve çelişkiliğe neden olmayacak taktirde) hüccet olduğunu söylemişlerdir.[1]

İki: elbette ki kuranı kerimde özel ve has ayetlerde vardır ki onların anlaşılması peygamber ve ilimde derinleşmiş (rasihun) kimselerin uhdesine bırakılmıştır. Onlardan yardım alınmaksızın bu ayetleri anlamak imkânsızdır.

Üç: Kuranı kerimde “am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh” şeklinde ayetler vardır. Onları dakik bir şekilde derk etmek için kuran ayetlerine vakıf ve musallat olmak gerekir ki mutlak, am ve mensuh ayetler esasına göre mana edilmemelidir.

Dört: Bazı ilimler doğrudan Kar’an’ı tefsir etmekle irtibatlı değildir ama öncül olma bakımından irtibatlıdır. Öyle ki onlar olmaksızın kuranın ayetlerini dakik bir şekilde tefsir ve tahlil etmek imkansızdır. Sarf ilmi, nahiv ilmi, maani, beyan, lügat vb. ilimler gibi. Dolayısıyla müfessir Kur’an’ı daha iyi anlamak için etkili olan ilimlere vakıf olması gerekmektedir.

Anlatılan noktaları dikkate alarak sorulan sorunun cevabına geçeceğiz.

Tefsir-i bi-rey ve Düşünmemek: 

Bilinmelidir ki tefsir-i bi-reyin yasaklanması donuk kalıp hiç düşünmemek anlamında değerlendirilmemelidir. Zira Kur’an’da, tefekkürün yapılmamasının kendisi Allah tarafından mezemmet edilmiştir. Allah u Teâlâ Kur’an’ı kerimde şöyle buyurmuştur: “Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?[2] Diğer taraftan da Allah u Teala kuranı kerimden yeni anlamlar istinbat edenleri övmüştür ve bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi[3] Başka bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır. “Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı”.[4] Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede müşriklerin delalete ve sapıklığa gitmelerinin nedenini Kuranda düşünüp tedebür etmediklerine bağlıyor. İslam peygamberi “Gadir-i Humda” okuduğu veda hutbesinde insanlara şöyle diyor: “ey insanlar kuranda düşününüz, onda dikkatli olunuz, ayetlerini anlayınız, kuranın müteşabih ayetleri arkasından gitmeyiniz, onun muhkem ayetlerine bakınız”.[5] Bu nedenle kuran ve rivayetler insanları kuranın ayetleri hakkında düşünmeye, tefekkür ve tedebbür etmeye teşvik ve davet ediyor. Şüphesiz yapılacak tefekkür ve tedebbür neticesinde kuran ayetleri hakkında tefsiri ve tahliller ortaya çakacaktır.      

Ama “tefsir-i bi-rey” şeklinde yorumlanan ve İslam dininde mezemmet edilen ve kötülenen tefsir şekli şöyledi: Şahıs masumlar tarafından yapılmış tefsire, ayetler bağlamında nakledilen hadislere ve aynı konuyla alakalı olan diğer ayetlere (am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh) teveccüh etmeksizin veya tefsir ilmine (veya tefsir ilmiyle irtibatı olan diğer ilimlere) vakıf olmaksızın sadece kendi zihninde tasarlamış olduğu öncülerle kuran ayetlerini tefsir ve tahlil ederek sadece kendi inançlarını Kur’an’a dayatmak için yapılan tefsirdir.

Böylece yapılan tefsir İslam dini tarafından kabul görülmemektedir. Her kim ilmi ve bilgisi olmaksızın kuran hakkında bir söz söylerse yeri cehennem olacaktır denilmiştir.[6]

Buna binaen açıklandığı noktaları dikkatle şöyle bir değerlendirme yapabiliriz: Tefsir ilmine ve usul, lügat, nahiv, hadis vb. ilgili ilimlere vakıf olmaksızın gelişi güzel bir şekilde Kur’an’ı tefsir etmeye kalkışan kimse Allahtan fasıla almış ve peygamberin (s.a.a.) ifadesiyle ateşte yerini hazırlamış olacaktır.[7] Ama usullere ve dini ölçülere bina edilmiş olan entelektüelsel tefsir ise “tefsir-i bi-rey” sayılmamaktadır.

Dikkate alınması gereken usullerden bir tanesi masumlardan geride kalan rivayetlere dikkat etmektir. Zira Allah u Teala kuranı mesetmek için tahareti şart koşmuştur.[8] Mes ise zahiri ve batini olmak üzere her iki kısmı kapsıyor. Yani Kur’an’ın zahirini mes etmek için zahiri taharet şart olduğu gibi Kur’an’ın batınını mesetmek; yani Kur’nın derin manalarına varabilmek için de batini taharet şarttır. Taharetin fazla olduğu oranda kuranın hakikatine ulaşmak için de o kadar fazlalaşır. Bu nedenle imamlar (a.s.) pak, masum, günahlardan ari ve kamil taharete sahip oldukları[9] için Kur’an’ın en iyi müfessirleridirler. Belki de onlar Kur’an’ın hakikati ve kunuşan (kuranı natık) kurandırlar.

Netice itibariyle masumlar dışında başka kimseler kuranın gerçek müfessiri olabiliyor bağlamında şunu söylemek gerekir: Kur’an’ın müfessiri olabilmek için evvela: tefsir ilmi ve tefsir ile irtibatlı ilimlere yeterince vakıf olunmalı, Saniyen: Bir ayet hakkında masum olan kimseden nakledilen bir rivayet varsa yapılan tefsirler ona aykırı olmamalı, Salisen; Daha önceden kabul görülmüş öncülerle tefsir edilmemelidir.   

 


[1] Bu bağlamda “tefsir-i efrad-i muhtelif ez kuran” indeksine müracaat ediniz. {HYPERLINK "http://farsi.islamquest.net/Question Arc-hive/5370.ASPX}

[2]E fe la yetedebberunel kur'ane em ala kulubin akfalüha”, (Muhammed, 24).

[3]Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız”, (nisa, 83); “Tefsir-i İsna Aşeri”, c. 1, s. 10. 

[4] Nisa, 82.

[5] TABERİSİ,  Ahmet b. Ali “el-İhticac”, Mehşhed-i Mukades, Neşri Murteza, 1403, c. 1, s. 60; “tercüemei ec nesaih”, s. 400.

[6] SADUK, “et-Etevhit”, intişarati camiai müdderisin hevzei ilmiyei kum, 1357, şemsi kameri, s. 91. 

[7] Kuranı bi-rey ile tefsir eden kimse yeri ateş dolu olsun”, RAZİ, Fahruddin Ebu Abdullah Muhammed b. Ömer,”Mefatihu’l-Gayb”, baskı, 3, Beyrut: Daru’l – ihyau’t - turasil - Arabi, 1420, c. 7, s. 148.

[8] “Onu ancak tertemiz kılınmış kimseler mesederler”. (vakia, 79).

[9] (Sadece Allah siz ehli beytten ricsi götürmek ve sizi (ehli beyti tertemiz kılmak ister”, (Ahzap 33).

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar