Gelişmiş Arama
Ziyaret
17133
Güncellenme Tarihi: 2011/12/20
Soru Özeti
Melekler ve cinler aşura gününde İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmek için geldiler mi? Geldilerse İmam neden yardımlarını kabul etmedi?
Soru
1-Alimlerden biri diyordu ki: Bir grup melek ve cin aşura günü İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmek için geldiler ama İmam onların yardımlarını kabul etmedi. Onların (savaşa gitmeden) İmam Hüseyin’e (a.s) yardım için geldikleri doğru mudur? Bunu ispat edebilecek herhangi bir delil ve belge var mı? 2- Böyle bir şey doğruysa, İmam Hüseyin (a.s) neden onların yardımını kabul etmedi?
Kısa Cevap

Masum İmamlar’dan (a.s) cinler ve meleklerin İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmek için geldikleri konusunda rivayetler vardır. Kaldı ki Allah, cinler, melekler veya başka vesilelerle peygamberlerine yardım etmiştir. Örneğin Kur’an’da Peygamberimize hitaben şöyle buyuruyor: Hani siz (Bedir meydanının zorluğundan) Rabbinizden yardım istemiştiniz de Rabbiniz, şüphe yok ki ben, birbiri ardınca bin melekle size yardım edeceğim, diye duanızı kabul etmişti.

İmam Hüseyin’in (a.s) bu yardımları kabul etmemesinin bazı nedenleri şunlardı: O zorlu şartlarda Resul-i Ekrem’in (s.a.a) ümmetinin ıslah olmasının sadece şehadetle sınırlı olması, likaullah’a ulaşma isteği, İmam için şehadetin takdir edilmesi, İmamın şehadeti en değerli ve en güzel ölüm şekli olarak görmesi ve bu ilahi görevi doğal şekilde yerine getirmek istemesi.

Ayrıntılı Cevap

İmam Hüseyin’e (a.s) ilahi yardımın nazil olması.

Masum İmamlar’dan (a.s), cinler ve meleklerin İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmek için geldikleri konusunda rivayetler vardır. Örneğin Şeyh Müfid kendi senediyle İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet ediyor: İmam Hüseyin (a.s) Medine’den hareket edeceği zaman bir grup melek yardım için Onun huzuruna vardılar. Müslüman ve Şii cinlerden de geldiler. Ama İmam Hüseyin cinlere şöyle buyurdu: ‘Allah size mükafat versin. Ben kendi işimin sorumlusuyum, katlimin yeri ve zamanı bellidir.’ Cinler dediler ki: ‘Sizin emriniz olmasaydı düşmanlarınızın tümünü öldürürdük.’ İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: ‘Biz bu işte sizden daha güçlüyüz, ama hak yoldan çıkanlar kendilerine hüccet tamamlanmış olarak çıksınlar, hak yolu kabul edenlerde bunu bilerek ve delille kabul etsinler diye böyle bir şeyi yapmıyoruz.’[1] Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Babamın şöyle diyordu: İmam Hüseyin (a.s) Ömer b. Saad’la savaşa başladığında Allah, başının üstünde gölge edecek kadar Hüseyin’e yardım gönderdi. İşte burada İmama, düşmanlarına galip gelmekle Rabbine kavuşma arasında seçim yapma hakkı verildi. O Rabbiyle mülakatı seçti.’[2]

Rivayetlerde, meleklerin İmam Hüseyin’e (a.s) iki kere yardım için geldikleri, ancak birinci defasında savaşmak için kendilerine izin verilmediği, ikinci defa geldiklerinde ise İmam Hüseyin’in (a.s) şehid olduğu anlatılmaktadır. Onlardan biri şudur: ‘Dört bin melek İmam Hüseyin’le beraber savaşmak için nazil oldular, ama savaşma izni verilmedi. İkinci defasında izin aldılar ama geldiklerinde İmam Hüseyin şehid edilmişti...’[3]

Kısacası rivayetlerde böyle şeyler vardır ve doğrudur. Alimlerden kimse onu reddetmemiştir. Zira böyle bir şey  İslami öğreti ve itikatlarla çelişmez. Kaldı ki Allah yardımlarını melekler, cinler veya başka şekillerde, Peygamberlerine de ulaştırmıştır. Allah Teala Kur’an’da Peygamberimize (s.a.a) şöyle buyuruyor: Hani siz (Bedir meydanının zorluğundan) Rabbinizden yardım istemiştiniz de Rabbiniz, şüphe yok ki ben, birbiri ardınca bin melekle size yardım edeceğim, diye duanızı kabul etmişti.[4] Yine Ahzab savaşında ve başka yerlerde meleklerin ve cinlerin yardımları, ileride zikredeğeceğimiz nedenlerden dolayı gerçekleşmiyordu.

İmam Hüseyin (a.s), cinlerin ve meleklerin yardımlarını neden kabul etmedi?

İmam Hüseyin’in (a.s) aşağıdaki sebeplerden dolayı böyle bir yadımı istememiş olabilir:

1- Muaviyenin ve Yezid’in o dönemde meydana getirdikleri siyasi koşullar, din adına dine aykırı işler yapıldğı ve hakla batıl birbirine karıştırıldığı için Allah’ın dinini yeniden diriltecek tek yol İmam Hüseyin’in (a.s), evlatlarının ve ashabının şehid olmalarıydı.[5]

2- Rivayetlerden, hedefi Peygamberin ümmetini ıslah etmek[6] olan İmam Hüseyin’in (a.s) hedefine ulaşması için kendisine şehadetin mukadder edildiği anlaşılmaktadır.

3- İmam Hüseyin (a.s) şehadeti ölümlerin en güzeli, en değerlisi olarak görürdü. Mekke’den Irak’a doğru hareket ederken bu konuyu şöyle dile getiriyordu: ‘Ölüm süsü Adem oğullarına, genç kızların boynundaki gerdanlık gibidir.’[7] Yani ölüm, insanın boğazına yapışan bir şey değildir, ölüm gerdanlık gibi bir süstür. Öyleyse insan neden bu gerdanlığı Allah yolunda boynuna takmasın ki? İmam Hüseyin (a.s) için din uğrunda ölmek baldan daha tatlıydı.[8] Şehadet bir eksiklik değil ki melekler o eksikliği gidermek için yardıma gelsinler. Aksine şehadet bir kemaldir, tıpkı Hz. İbrahim’in (a.s) şehadeti kemal bildiği gibi bir kemaldir, zira O, her ne kadar Allah’ı anıp dua ediyorduysa da ateşte yakılmaktan korkmadı ve Cebrail’den yardım istemedi.[9]

4- Likaullah ve peygamberle görüşmek İmam Hüseyin (a.s) için bu dünyada kalmaktan -hem de o şartlarda- daha önemliydi ve atalarıyla görüşmeyi tercih ediyordu. Nitekim Mekke’deki hutbesinin devamında şöyle buyuruyor: ‘Yakub’un Yusuf’u görmek istediği gibi atalarımı ziyaret etme isteğim var.’[10]

5- Hz. İmam Hüseyin (a.s), mucize ve velayet kudretiyle meleklere ve cinlere ihtiyacı olmadan düşmanlarına galip gelme gücü olmasına rağmen mucize ve kerametten faydalanmak istemiyordu. Ama zahirde amel etmekle görevli olduğu kimselere karşı mucize göstermenin bir sakıncası yoktu. İmam Hüseyin’in (a.s) hem Müslümanların hem de adaletçi ve özgürlükçü kimselerin gözünde değer ve makamının yüksek olmasının nedeni normal, zahiri ve doğal hareket etmesinden dolayıdır. Orantısız bir savaşa ailesini götürmesi, onların esir olması ve kendisine hakaret edilmesi Onu ebedileştirmiştir. İmam Hüseyin (a.s) isteseydi kıyam etmeden ve mucizeyle Yezidi yıkamaz mıydı?



[1] -Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c.44, s.330, Müessessetü’l-Vefa, Beyrut, Lübnan.

[2] -Seyyid b. Tavus, Luhuf, s.141, Farsça çeviri: Mir Ebu Talibi, Seyyin Ebu’l-Hasan, Naşir: Delil-i Ma, Kum, 1. Baskı, H.Ş.1380

[3] -Şeyh Saduk, Emali (Muhammed Bakır Kemerei’nin çevirisi), s.638, İslamiyye, Tahran, 6. Baskı, 1376; bu hadisin benzeri Merhum Kuleyni’nin eseri Kafi’de de gelmiştir, el-Kafi, c.1, s.283-284.

[4] -Enfal/9

[5] -Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Azerehşi Diger Ez Asuman Kerbela, s.44-66, İntişarat-ı Müessese-i Amuzeşi ve Pejuheşi-i İmam Humeyni, 5. Başkı, 1380.

[6] -Biharu’l Envar, c.44, s.329.

[7] -Biharu’l Envar, c.44, s.366; Muhaddis-i Erdebili, Keşfu’l Ğumme Fi Marifeti’l Eimme, c.2, s.29, Naşir: Benî Haşim, Tebriz, 1. Baskı, 1381; Luhuf, s.110-111.

[8] -Cevadi Amuli, Abdullah, Şukufayi-i Akl Der Pertov-i Nehzet-i Hüseyni, s.28-30, Merkez-i Çap ve İntişarat-ı İsra, 5. Baskı.

[9] -Cevadi Amuli, Abdullah, s.27.

[10] -Luhuf, s.110-111.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar