Gelişmiş Arama
Ziyaret
6216
Güncellenme Tarihi: 2010/05/26
Soru Özeti
Hali hazırda Batıya egemen olan felsefe nedir?
Soru
Selamun Aleyküm. Hali hazırda Batıya egemen olan felsefe ne olarak adlandırılmaktadır? Bu felsefe şüphecilik midir yoksa başka bir şey midir?
Kısa Cevap

Eğer “egemen felsefe” tabirini gündemde olan ve ciddi felsefe olarak tanımlar ve “hali hazırı” da “çağdaş” olarak yorumlarsak, çağdaş Batı felsefesinin en önemli iki ekolü pozitivizm ve egzistansiyalizmdir. Eğer “hali hazırı” şimdi olarak (2010) tanımlarsak, Batı felsefesi pozitivizm ve egzistansiyalizmden sonra önemli bir felsefi akıma tanıklık etmemiştir. Yirminci yüzyıl felsefeleri bu iki felsefi okulun dallarıdır. Bununla birlikte yirminci yüzyılın ikinci yarısında ikinci dünya savaşı ve neticelerinin etkisiyle Batıda modernizmi eleştiren ve kritiğe tabi tutan bir takım filozoflar ortaya çıkmıştır. Genel olarak bu filozoflar, postmodern filozoflar olarak adlandırılmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Soru maalesef çok genel ve muğlâktır. Tam bir şekilde dile getirilmemiştir. Bu yüzden gerektiği şekilde tam bir cevap beklentisi içinde olunmaması gerekir. Eğer “egemen felsefeyi” gündemde olan, ciddi ve yaygın felsefe olarak tanımlarsak ve “hali hazırı” da çağdaş tabiri ile tanımlarsak, çağdaş Batı felsefesinin en önemli iki ekolü Fransız filozofu Agust Kont’un kurduğu pozitivizm felsefesi ve Danimarkalı filozof ve mütekellim Kirkukur’un tesis ettiği egzistansiyalizm felsefesidir. Bu filozofların her ikisi de on dokuzuncu yüzyılda yaşamıştır. Bu iki okul tesis edildikten bugüne dek Batıdaki felsefi departmanlarda yükseliş trendine geçmiş ve egemen olmuştur. Bu iki okul arasında nitelenmeyen bir düşmanlık da her zaman sürmüştür.[1] Bu düşmanlık çok sert olmuştur; öyle ki hiçbir yerde iki felsefi sistem arasında bu kadar bir düşmanlık olmamıştır. Hatta rasyonalistler ve ampiristler arasında bile bu denli bir düşmanlık yaşanmamıştır.[2]Eğer “hali hazırı” şimdiye (2010) yorumlarsak, Batı felsefesi pozitivizm ve egzistansiyalizmden sonra önemli bir felsefesi sisteme tanıklık etmemiştir ve yirminci yüzyıl felsefeleri bu iki felsefi ekolden türemiştir. Bununla birlikte yirminci yüzyılın ikinci yarısında ikinci dünya savaşının ve ondan kaynaklanan olayların etkisi altında Batıda modernizmi eleştiren ve kritiğe tabi tutan filozoflar ortaya çıkmıştır. Onlar, Amerikan kültür ve toplumu ekseninde postmodern yaşam sloganıyla ortaya çıkan yeni yaşam tarzı eşliğinde evrenin durumuna yeni bir perspektif ile bakmışlardır. Bu filozoflar genel olarak postmodern filozoflar olarak adlandırılmaktadır. Bunlar postmodern kavramı çatısı altında toplanabilecek ortak özellikler taşımaktadırlar. Lakin bu filozofların her biri bu kültürel yeni olgu hakkında kendine özgü bir tanım dile getirmiştir. Bu filozofların ortak yönlerinden biri, daha önceleri filozoflar için yasak bölge addedilen genel kültür ve bütünüyle genelin kabul ettiği meselelere yönelik eğilimleridir. Mishall Fuko, Jan Budriyar, JackDarida, Jan FransovaLiyotar ve Heyavani Vatimo en önemli postmodern filozoflar sayılmaktadırlar. Bazıları, Niche ve HaidiGer’in düşüncelerini postmodern filozofların gerçek alt yapısı ve kaynakları olarak değerlendirmiştirler. Özellikle HaidiGer’in yazdığı sarsıcı “Felsefenin Sonu” makalesi yeni bir düşünce şeklinin başlangıcını bildirmektedir. Şüphecilik özü itibari ile felsefi bir sistem sayılmaz ve sadece metodik bir önem taşır. Elbette şüphecilik değişik kısımlara ayrılır ve Batı felsefesi tarihinde değişik çağlarda yeni bir okulun şekil alması paralelinde bir mukaddime sıfatıyla her zaman var olmuştur. 

 


[1] Tarihi Felsefe-i Garb, c. 4, Mustafa Melikiyan, Kum: PejuheşgahıHovze ve Danişgah, Aban 1379, s. 13.

[2] a.g.e, s. 14.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar