Gelişmiş Arama
Ziyaret
6594
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Kaderi bilmek insanların faydasına mıdır yoksa zararına mıdır?
Soru
Eğer insanlar kendi kaderlerinden bir şekilde haberdar olurlarsa, bu onların faydalarına mıdır yoksa zararlarına mıdır?
Kısa Cevap

Değiştirilebilecek de olan gelecekteki hadiselerin bazıları bazen rüya ve benzeri şartlarda insan için aşikâr olmaktadır. Bu iş sadece Allah’ın isteği üzerine gerçekleşir ve onda bir hikmet bulunur. Ama eğer bir insan amel etmek ve kendini tanımak yerine meraklanarak geleceği bilmeye çalışırsa ve özellikle bu ilgi salt maddî ve dünyevî başarılara yönelik korku ve ümitten kaynaklanırsa, gerçekte kendini kandırır ve peşinde olduğu şey ona hiçbir fayda sağlamaz; çünkü bir taraftan kader meselesine odaklanarak determinizm sapmasına daha çok müptela olur ve iradesi minimum düzeye iner ve öte taraftan da bu ilgi kendiliğinden insanın teslim psikolojisi ve manevî tekamülüyle uyuşan çabasıyla tezat oluşturur.

Ayrıntılı Cevap

Genel olarak her ne kadar ilahi kaza ve kader ilahi bir menşee sahip olsa da, bireyin iyi ve kötü iradesinden etkilenir ve kendini tanımayla nihai tekâmülüne yakınlaşması için insana gerekli fırsat ve şartları hazırlayan bir kaynak sayılır. Gerçekte her bireyin hayatında vuku bulan bela, mutluluk ve değişik hadiselerin tümü, Allah’ın lütuf ve rahmetinin bir boyutu olup insanın arınması ve terbiye edilmesi hedefiyle nihai saadete ermek için programlanmıştır. Öte yandan bunlar insana dönen iyi ve kötü amellerin yankılarıdır ve her insanın onlarla karşılaşarak daha fazla düşünmesi hedeflenmektedir. İnsanın geleceği kendisinin geçmiş ve şimdiki düşünce ve yaptıklarının neticesidir. Elbette bu mesele amel, düşünce ve isteklerin değişik mertebelerinden müteşekkil binlerce sebebin etkili olması nedeniyle çok girift ve rahatlıkla öngörülebilir değildir. Ama bir yandan da her fikir ve amel, icat edilmiş bu planda değişiklik yaratabilir. Dinsel öğretilerde vurgulanmış olan “lavh-i mahfuz” ve “lavh-i mahıv ve ispat” bu gerçekle ilintilidir; yani her insan kendi için yeni bir kader yaratabilir. İlahi ihsan ve kerem, insanın yüce maksada ulaşması için yolu açık bırakmıştır. Bu vasatta gelecekten ve deyim yerindeyse kaderden haberdar olmanın insana ne gibi bir faydası olabilecektir. Oysaki gerçek imtihan insanın kehanet yoluyla değil, ancak tabii olarak kendi amellerinin neticesinden haberdar olması durumunda tahakkuk eder. Öte yandan kesin kaderden haberdar olmanın ilahi ilmin bir parçası olduğunu ve herkesin onu bilmediğini bilmekteyiz. Ama gerçekte bireyin hâlihazırdaki şartlarla kendi için hazırladığı gelecekteki oluşumlar, rüya ve benzeri şeyler ile bazı fertler için aşikâr olur ve bu sadece ilahi istek üzerine tahakkuk eder ve onda özel bir hikmet bulunur. Ama eğer bir insan amel etmek ve kendini tanımak ve de Allah’ın her birey için caiz gördüğü en yüksek kadere kendini uyarlamak yerine, meraklanarak geleceği bilmeye çalışırsa ve özellikle bu ilgi salt maddî ve dünyevî başarılara yönelik korku ve ümitten kaynaklanırsa, gerçekte kendini kandırır ve peşinde olduğu şey ona hiçbir fayda sağlamaz. Özel bir takım durumlarda birey ilham veya ilahi velilerin ilmi yoluyla kendi hayatındaki gerçeklerin bir kısmından haberdar olmakta ve bu onun hidayete ermesi ve kendini geliştirmesi için faydalı sayılmaktadır. Gerçekte bu, bireyin kendi iradesiyle ve ilahi onayla icra merhalesine geçireceği öngörülmüş bir planın sunulması ve kendi iradî hareketi yolunda daha fazla bir yakin ve itminan ile hareket etmesi gibidir. Bu husus eğer sadece ilahi yolda vuku bulursa, bireyin maslahatına olabilir. Ama birey kendini bu yola uyarlamaz, yalnızca kendi iç isteklerinin etkisi altında kalır ve onların gerçekleşeceği veya gerçekleşmeyeceğinden haberdar olmak isterse, amelde kendini daha çok belalara müptela eder ve gelecekten haberdar olmak için gösterdiği çaba neticesinde de yalan, kehanet, falcılık ve benzeri şeylerden başka bir şey ona nasip olmaz. Yanı sıra bu tedricen onda ihtiyar, irade, gayret ve çaba psikolojisini (determinizme eğilim kaydederek) zayıflatacak ve en sonda da iradesizlik yüzünden kendisini istediği tarafa sevk edebilecek dalgaların esiri haline getirecektir. Allah’a inanıp iradesini O’na teslim etmiş ve tüm çabaları Allah’a itaat etme yolunda olan mümin bireyin bilmek isteyeceği tek önemli şey, Rabbinin kendisinden razı olup olmadığıdır. Bu da onun Allah ile olan ilişkisi, ünsiyet makamı, rıza, teslim, sabır ve diğer manevî makamlar ile bağlantılıdır. Lakin değişik yollarla (kehanet, öngörü ve falcılık gibi) kaderden haberdar olma eğilimi, genellikle dünyevî bağlılıklara daha fazla vurguda bulunan kimselere musallat olmaktadır. Oysaki bunların olup olmaması Allah’ın gerçek kulları için birdir. Bu gibi bireylere egemen olacak sapmalar, genellikle insanı irade, ihtiyar ve marifeti yok eden çıkmaz bir labirente sokar ve bunun neticesinde birey bu gibi insanları şahsî temayüllerinin oyuncağı haline getirmiş yalancı iddia sahiplerinin esiri olur.

Kaza ve kader hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için 1903. Yanıtı (site: 2717) okuyunuz.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16370 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hz Zeyneb’in (s.a) defnedildiği mekân hangi ülkededir?
    34611 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    Hz Zeynep’in (s.a) temiz kabrinin mekânı hakkında üç ihtimal mevcuttur[i]: Medine, Şam ve Kahire. Bu üç ihtimalden her birinin taraftarları mevcuttur ve onlar kendi görüşlerini ispatlamak için bir takım deliller getirmişlerdir. Kesin bir şekilde Hz. Zeyneb’in (s.a) kabrinin nerede olduğu belli olmasa bile, bu ...
  • Rivayetler açısından hangi sure Allah Teala’nın hüviyetidir?
    4142 Tefsir 2020/01/20
  • Bizzat varlığı mümkün olan şey ve bizzat yokluğu mümkün olan şey ile bizzat mümkün olan şey arasındaki ilişki nedir?
    11239 İslam Felsefesi 2011/11/22
    Bizzat varlığı mümkün olan şey ve bizzat yokluğu mümkün olan şey, bizzat mümkün olan şeyin ta kendisidir. Başka bir tabirle, bizzat mümkün olan her şey, bizzat yokluğu ve bizzat varlığı mümkün olan şeydir. Yani bizzat varlığı ve yokluğu mümkün olan şeyler, bizzat mümkün olan şey için bir sikkenin iki ...
  • Allahtan korkulması mı lazım yoksa Onu sevmek mi gerekiyor?!
    12178 Pratik Ahlak 2010/12/14
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. Yolda yürümemizin bile (bizdeki) korkunun, ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7572 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Ojeli tırnakla cenabet guslü alınabilir mi?
    10928 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/09
    Abdest ve guslün şartlarından biri suyun abdest ve gusül azalarına ulaşmasına engel olacak bir şeyin olmamasıdır.[1] Bu açıdan abdestle gusül arasında bir fark yoktur. Buna göre engel teşkil edecek şeyi gusülden önce gidermek gerekir. Giderildiğine emin olmadan gusül alınırsa o gusül batıldır.
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3176 Sire 2020/01/20
  • Nasıl lezzet şehvetten teşhis edilebilinir?
    10782 Teorik Ahlak 2011/07/18
    Konulardaki helâllik ölçüsü şehvetin reel örneğine (mısdak) karşın lezzetin reel örneğine bağlı değildir. Şehvetin tüm reel örnekleri ve lezzetin tüm reel örnekleri tek bir hükme sahip değildirler. Bilakis bu iki küllinin kapsamına giren tüm reel örnekleri ve fertlerin her birisinin değişik şartlarda ve değişik türlerin iktizasına ...
  • Parfüm kullanmak orucu bozar mı?
    9441 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Çoğu taklit merciinin görüşüne göre sadece dokuz şey orucu bozar: 1. Yemek ve içmek, 2. Cima (cinsel ilişki), 3. Mastürbasyon, 4. Allah, Peygamber (s.a.a) ve Peygamberin halifesine yalan isnat etmek, 5. Boğaza yoğun toz kaçırmak, 6. Başın tamamını suya sokmak, 7. Sabah namazı ezanına kadar cenabet, hayız ve nifas ...

En Çok Okunanlar