Gelişmiş Arama
Ziyaret
20968
Güncellenme Tarihi: 2011/01/07
Soru Özeti
Muhtar Ebubekir ve Ömer’in sevgisini kalbinde taşıyor muydu? Niçin Kerbela’da İmam Hüseyin’i (a.s) savunmadı?
Soru
Muhtar Sakafi kalbinde Ebubekir ve Ömer’e karşı sevgi beslediği ve bu sebeple Sırat Köprüsü’nden düşeceği ve İmam Hüseyin’in (a.s) onu kurtaracağı doğru mudur? İmam Hüseyin (a.s) kıyam ettiğinde o nerdeydi de İmam Hüseyin’i (a.s) savunmadı?
Kısa Cevap

Hadis kitaplarında Muhtar hakkında gelen rivayetler iki kısımdır. Bu rivayetlerden bazıları onu öven ve bazı rivayetlerde de onu yeren sözler söylenmiştir. Hadis ve Rical ilmi âlimleri, Muhtar hakkındaki hadislerle karşılaştıklarında onu öven hadislerin tarafını tutmuşlar ve yeren rivayetler hakkında görüşler ortaya koymuşlardır.

Meclisi (r.a) rivayeti (muhtarın kurtulmasına dair rivayeti) onun övülüp yerildiği rivayetlerin tamamının ortak paydası bilir, zira o, inancı doğrultusunda ilk etapta cehennem ehlindendi ancak akıbeti, İmam Hüseyin’in (a.s) yardımıyla ilahi azaptan kurtulmak oldu. Ancak Ayetullah Hui (r.a) bu rivayetin senedini zayıf bilir.

Muhtar Sakafi, Aşura hareketinden ve İmam Hüseyin’in (a.s) Kerbela’daki kıyamından önce İmam Hüseyin’in (a.s) Kufe elçisi Müslim b. Akil’i koruması sebebiyle İbni Ziyad’ın emriyle zindana atıldı ve Kerbela kıyamının sonuna kadar zindandaydı.

Ayrıntılı Cevap

Muhtar b. Ebi Ubeyde, Sakif kabilesindendir ve lakabı Keysan’dır. Keysan, zeki ve keskin zekâlı anlamına gelir.[1] Müminlerin Emiri’nin (a.s) ashabından Esbağ b. Nübate’nin naklettiği bir rivayette İmam şöyle buyurur: “Muhtar’a Keyyis lakabını Müminlerin Emiri (a.s) vermiştir.[2]

Muhtar, edep ve ahlaki faziletleri Peygamber’in (s.a.a) Ehli Beyt’inden (a.s) öğrendi ve gençlik döneminin başında babası ve amcasıyla birlikte savaşa katılmak için İran ordusuyla Irak’a geldi. Muhtar Müminlerin Emiri’nin (a.s) yanındaydı ve İmam’ın (a.s) şahadetinden sonra kısa süreliğine Basra’ya geldi ve bu şehre yerleşti.[3]

Allame Meclisi şöyle yazıyor: Muhtar, Ehli Beyt’in (a.s) faziletlerini açıklıyordu ve hatta Müminlerin Emiri (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) güzel sıfatlarını halk arasında yayıyordu. Muhtar, Peygamber (s.a.a) hanedanından herkesin, Peygamber’den (s.a.a) sonra hükümete daha layık olduğuna inanıyordu ve Peygamber’in (s.a.a) Ehli Beyti’nin (a.s) çektiği zorluklardan rahatsızlık duyuyordu.[4]

Rivayetlerde Muhtar’ın şahsiyeti

Hadis kitaplarında Muhtar hakkında gelen rivayetler iki kısımdır. Bunlardan bazıları onu öven ve bazı rivayetlerde de onu yeren sözler söylenmiştir.

A. Muhtar’ı öven hadisler

Muhtar’ı öven hadis kitapları pek çoktur, ancak konunun uzamaması için bunlardan üçüne işaret edeceğiz.

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Muhtar’ın İmam Hüseyin’in (a.s) katillerinin kellesini bizim hanedanımıza göndermesine kadar Haşimi kadınlarının hiçbirisi başını taramadı ve kına çalmadı.”[5] Ayetullah Hui (r.a) bu rivayeti sahih bilir.[6] Bu rivayet, Muhtar’ın yaptığının teyit edildiğini gösterir.

2. “Muhtar hakkında kötü konuşmayınız, zira o, bizim katilerimizi öldürdü ve dökülen kanlarımızın öcünü aldı; zorluk anında malını bizim aramızda paylaştırdı ve kocası olmayan kadınları evlendirdi.”[7]

3. Başka bir rivayette de geldiğine göre İmam Seccad (a.s), Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer Sa’d’ın başları kendisine gönderildiğinde secde etti ve Allah-u Teâlâ’ya şükrederek şöyle buyurdu: “Allah-u Teâlâ Muhtar’ı hayırla mükâfatlandırsın.”[8]

B. Muhtar’ı yeren hadisler

Bu kısımda da sadece üç numune zikredeceğiz.

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Muhtar, İmam Seccad’a (a.s) yalancılık nispetinde bulundu.”[9]

2. Başka bir rivayette de şöyle gelmiştir: “Muhtar, İmam Zeynel Abidin (a.s) için bin dirhem gönderdi ve İmam Zeynel Abidin’de (a.s) bu parayı yıkılan evlerin yapımında kullandı. Sonra İmam (a.s) için kırk bin dirhem daha gönderdi, ancak bu defa İmam Zeynel Abidin (a.s) bu hediyeyi kabul etmedi.”[10] Başka bir rivayette İmam’ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Ben, yalancıların hediyesini kabul etmem.”[11]

3. Muhtar’a atılan iftiralardan birisi de onun Muhammed b. Hanefiye’nin imametine inanması ve halkı ona davet etmesidir ve bu doğrultuda Keysaniye fırkası oluşmuştur.[12]

Âlimler açısından Muhtar

Hadis ve Rical ilmi âlimleri, Muhtar hakkındaki hadislerle karşılaştıklarında onu öven hadislerin tarafını tutmuşlar ve yeren rivayetler hakkında görüşler ortaya koymuşlardır:

A. Muhtar’ın yerilmesi doğrultusundaki rivayetler senet itibariyle zayıftır.[13] Keşşi (r.a) bu konuda şöyle der: Anlaşıldığı kadarıyla bu rivayetler cali ve Ehli Sünnet’in uydurmasıdır.[14]

B. Bu tür hadislerin, zalim hâkimlerin şerrinden korunmak için İmam ve Beni Haşim’in takiye doğrultusunda söylemiş olması ihtimali vardır.[15]

C. Daha önce zikrettiğimiz: “Muhtar iki defa İmam Secced (a.s)  ve Ehli Beyt’e (a.s) hediye gönderdi ve İmam ikinci hediyeyi Muhtar’ın yalancı olması sebebiyle kabul etmedi” rivayette, bu işin uzak bir ihtimal olduğu anlaşılıyor, zira İmam’ın ikinci hediyeyi, onun yalancı olması sebebiyle almamışsa, bu sebep birinci hediye içinde söz konusuydu.[16]

D. Muhtar’a nispet verilen Keysaniye fırkası ve güya Muhtarın çok yalancı olması rivayeti de Rical ilmi âlimlerine göre Ehli Sünnet’in Muhtara attıkları iftiradır, çünkü Muhammed b. Hanefiye, kesinlikle Muhtarın halkı ona davet etmesine vesile olacak İmamlık iddiası gibi bir iddiada bulunmamış, bilakis bu fırka, Muhammed b. Hanefiye’nin vefatından sonra ortaya çıkmıştır.[17]

Muhtar’ın kabulleri

Düşünürlerin bazıları, Muhtar’ın doğru bir inanca sahip olduğunu kabul ederler ve bu kabullerini iki rivayete dayandırırlar. Burada söz konusu iki rivayete işaret edeceğiz:

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Peygamber Ekrem (s.a.a) Sırat Köprüsü’nden geçer ve Hz. Ali (a.s) ve İmam Hasan, Peygamber’in (s.a.a) ardı süre geçerler. Onlardan sonra İmam Hüseyin (a.s) Sırat Köprüsü’nün ortasına ulaştığında, Muhtar (cehennem azabındadır) seslenir: Ya Eba Abdillah! Ben, sizin dökülen kanlarınızın öcünü almıştım. Peygamber “Ey Hüseyin! Onun cevabını ver” buyurur ve İmam Hüseyin (a.s) kartal gibi Muhtarı kurtarır. Şayet Muhtarın kalbi yarılsaydı, iki halifenin sevgisinin olup olmadığı ortaya çıkardı.”[18]

2. Başka bir rivayette bu anlamda İmam Sadık’tan (a.s) nakledilmiş ve rivayetin sonunda ravi İmam Sadık’a (a.s): Onca yaptığı hizmetlere rağmen niçin Muhtar cehennem ateşine maruz kalıyor? diye sorduğunda İmam şöyle cevaplandırır: “Çünkü Muhtar’ın kalbinde o iki halifenin sevgisi vardı.” Sonra İmam yemin ederek şöyle buyurur: “Cebrail ve Mikail’in kalbinde o ikisine karşı zerre kadar sevgi olsaydı Allah-u Teâlâ onları yüzüstü cehenneme atardı.”[19]

Allame Meclisi (r.a) bu iki rivayeti (muhtarın kurtulmasına dair rivayeti) onun övülüp yerildiği rivayetlerin tamamının ortak paydası bilir, zira o, inancı doğrultusunda ilk etapta cehennem ehlindendi ancak akıbeti, İmam Hüseyin’in (a.s) yardımıyla ilahi azaptan kurtulmak oldu.[20] Ancak Ayetullah Hui (r.a) bu rivayetin senedini zayıf bilir.[21]

Muhtar ve İmama Hüseyin’in (a.s) kıyamı

Muhtar Sakafi, Aşura hareketinden ve İmam Hüseyin’in (a.s) Kerbela’daki kıyamından önce İmam Hüseyin’in (a.s) Kufe elçisi Müslim b. Akil’i koruması sebebiyle ve Müslim’in şehadetinde sonra İbni Ziyad’ın emriyle zindana atıldı ve Kerbela kıyamının sonuna kadar zindandaydı[22] ve Kerbela’da yer alamadığı için İmam Hüseyin’i (a.s) savunamadı.[23]

 


[1] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Beyrut: 1404 k, Müessesetü’l Vefa, c. 45, s. 345; Firuz Abadi, Muhammed b. Yakup, Kamusu’l Muhit, Beyrut: 1991 m, Daru İhyai’t-Turasi’l Arabî, c. 1, s. 257.

[2] -Keşşi, Er-Rical, Tahran: 1348 ş, s. 127; Biharu’l Envar, c. 45, s. 344.

[3] -el-Musevi’l Makrem, Abdulrezzak, Mekatilü’l Hüseyin”, Daru’s-Sakafe, ikinci baskı 1411, c. 167; Ez-Zerkili, Hayru’d-Din, El-A’lam, Beyrut: Birinci baskı, Daru’l İlmi li’l Melayin, c. 8, s. 70.

[4] -Biharu’l Envar”, c. 45, s. 352.

[5] -“Biharu’l Envar”, c. 45, s. 386; “Ricalü’l Keşşi”, s. 127.

[6] -Hui, Ebu’l Kasım, “Mucemu’r-Rical”, Kum: 1410 k, s. 94.

[7] -“Biharu’l Envar”, c. 45, s. 343; “Ricalü’l Keşşi”, s. 125.

[8] -“Ricalü’l Keşşi”, s. 127.

[9] -“Biharu’l Envar”, c. 45, s. 343.

[10] -Ricalü’l Keşşi”, s. 128.

[11] -a.g.e, s. 126.

[12] -Hilli, İbni Davut, Rical, Tahran 1383 ş, s. 514.

[13] -Mucemu’r-Rical”, c. 18, s. 97.

[14] -Ricalü İbni Davut”, s. 524. Bu konuya “Ricalü’l Keşşi”de rastlamadık, İbni Davut’un elindeki başka bir nüshada olması mümkündür.

[15] -Mucemu’r-Rical, c. 18, s. 100.

[16] -Ricalü İbni Davut, s. 514.

[17] -a.g.e; Mucemu’r-Rical, c. 18, s. 101.

[18] -Şeyh Tusi, Tehzibu’l Ahkâm, Tahran 1365 ş, c. 1, s. 467, hadis no: 1528.

[19] -Biharu’l Envar”, c. 45, s. 340; Musteterrefatü’s-Serair, s. 567.

[20] -Biharu’l Envar, c. 45, s. 345, hadis no: 5.

[21] -“Mucemu’r-Rical”, c. 18, s. 100.

[22] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Beyrut: 1404 k, Müessesetü’l Vefa, c. 45, s. 353; Keremi, Ali, Der Suki Emir-i Azadi, Guyaterin Tarihi Kerbela, Kum:  1380 ş, Birinci baskı, Neşri Hazik, s. 398; İbni Hacer Askelani, Ahmet b. Ali, El-İsabetü fi Temyizi’s-Sahabe, Araştıran: Adil Ahmet Abdülmevcut ve Ali Muhammed Muavvez, Beyrut: 1415 k, Daru’l Kutubi’l İlmiyye, c. 6, s. 250; Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Tarihi Taberi, Araştıran: Muhammed Ebu’l Fazl İbrahim, Beyrut: 1387 k, Daru’t-Turas, c. 5, s. 571.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar