Gelişmiş Arama
Ziyaret
9325
Güncellenme Tarihi: 2008/02/18
Soru Özeti
On ikinci İmam’ın gaybete çekilmesi, Şia’nın, imametle ilgili olan bütün görüşlerinin tekrar gözden geçirilmesini gerektirmez mi?!
Soru
On ikinci İmam’ın gaybete çekilmesi, Şia’nın, imametle ilgili olan bütün görüşlerinin tekrar gözden geçirilmesini gerektirmez mi?!
Kısa Cevap

Yukarıdaki, gaybete çekilmenin imamet görüşüyle çelişmesi sorusunun genel ve örneksiz bir şekilde konu edilmesinden dolayı imamın bazı görevlerini zikrederek, onun gaybetle uyumlu veya uyumsuz olduğunu incelememiz gerekmektedir.

İmamet, vahyin nazil olması dışında, nübüvvetin bir devamıdır; peygamberin bütün görevlerini üstlenmektedir ve bunların en önemlileri ise şunlardır:

 

1)       İlahi hükümeti kurmak ve insanları zalim yöneticilerin elinden kurtarmaktır. Toplumsal bir hükümetin kurulması, insanlar tarafından kabul gören birisinin önderliğinde olması gerekmektedir; çünkü toplumun önderinden, bütün zamanlarda ve şartlarda hükümeti ele geçirmeye çalışması istenemez. Peygamber(s.a.a.) de hicretten önceki dönemlerde hiçbir zaman böyle bir girişimde bulunmamıştır; bu da onun nübüvvetine herhangi bir zarar getirmemekte ve o zamanki şartların buna müsait olmadığına işaret etmektedir. Aynı şekilde, on ikinci imam(a.s.)’ın gaybet dönemi de İslam’ın ilk başlarında olduğu gibi, çok karışık ve fitnenin bol olduğu bir dönemdir. Bu yüzden on ikinci imam(a.s.)’dan kıyam etmesini istemek akıllı bir iş değildir. Diğer bir taraftan da onun en büyük özelliğinin, adalet için kıyam edeceği olmasıdır. Sonuç olarak o hazretin gaybete çekilmesi, onun ilk göreviyle hiç çelişmemekle beraber insanların da dinden uzaklığının ve İslami bir hükümeti kabullenmedeki gevşekliklerinin bir göstergesidir.

2)       İlahi öğretileri açıklamak ve insanları irşat etmek. İmam(a.s.)’ın bu ikinci görevi bazen direk ve bazen de dolaylı olarak gerçekleşmektedir. İslam Peygamberi de, kendisinin insanlara ulaşma imkânının olmaması gibi zorluklardan dolayı, takvalı ve İslam dinini bilen kimseleri, ilahi öğretileri açıklamak ve insanları irşat etmek üzere bazı bölgelere göndermiştir. Bu da aynı şekilde İmam-ı Zaman(a.f.)’ın, gaybet-i sugra(kısa gaybet) döneminde özel vekilleri ve gaybet-i kubra(uzun gaybet) döneminde de genel vekilleri ataması yoluyla gerçekleşmiş

Bunlar imamın görevlerinin bir kısmıdır ve on ikinci imamın gaybete çekilmesiyle bunların hiçbir çelişkisinin olmadığı açıklığa kavuşmuştur. Ama imamın fayda ve bereketleri, onun görevlerinden daha fazladır ve gaybette olan veya olmayan imamla da sınırlı değildir.

İmam, âlemin canı ve yeryüzü ile göğün yörüngesidir. Peygamber(s.a.a.)’in ailesi birçok defa, eğer yeryüzünde imam olmazsa, yeryüzü ehlini yutar diye buyurmuşlardır.

İmam, yeryüzü ile göklerin arasındaki irtibatı sağlayan ve ilahi bereketlerin inme kaynağıdır. Onun duası kabul ve niyetleri baştanbaşa hayır ve berekettir. Bu konu, hidayet imamlarının ziyaretlerinde, üzerinde durularak vurgulanmıştır.

Allah kullarının, başta şeytan olmak üzere yeminli birçok düşmanları vardır. İmam(a.s.) da, insanların nefislerine olan ilahi etkileme gücüyle, onları bataklıklara düşmekten kurtarmakta ve hidayet etmektedir. Bunların hepsi gaip imamın faydaları ve bereketlerinden birer parçadırlar ve genel olarak Peygamber(s.a.a.)’in meşhur olan bir hadisinde bulutların arkasındaki güneş tabiri altında ifade edilmiştir; yani insanlar imamlarını görmeden, sürekli onun varlığının feyzinden yararlanmaktadırlar.

Ayrıntılı Cevap

Sorulan soru genel ve belli bir noktada odaklanmamıştır. İmam(a.s.)’ın gaybete çekilmesinin, imamet görüşüyle hangi yönden çeliştiği açıklanmamıştır. Bu yüzden imamın görevlerinin gaybetle olan çelişkisini ve uyuşmazlığını veya uyumluluğunu konu edebilmek için, bu görevleri ayrı bir şekilde incelememiz gerekmektedir.

İmamet, nübüvvetin bir devamıdır[1] ve imam bir nebinin bütün özelliklerine sahiptir. Sadece ayetlerin vahiy edilmesi kesilmiştir. Sonuç olarak imam da peygamber gibi üç asıl görevi üslenmektedir:[2]

1.       Hükümet kurmak ve insanları zalim sultanların elinden kurtarmak.

2.       İlahi öğretileri açıklamak ve onları insanlara ulaştırmak.

3.       İnsanları doğru yola hidayet etmek.

Yukarıdaki üç başlık, imamın genel görevlerini göstermektedir. Ama eğer toplumsal şartların uygun olmaması ve İslam ümmetinin gevşek olması, imamın karşılıklı ve toplumsal olan bazı görevlerini yerine getirememesine sebep olursa, eksikliğin imam tarafından olmadığı açıktır ve bu imamet felsefesiyle çelişmemektedir.

Kıyam etmek ve hükümet kurmak toplumsal bir harekettir ve uygun bir ortama ihtiyacı vardır. Eğer rehberin görevi, her şartta hatta Müslümanların maslahatına uygun olmayan durumlarda dahi kıyam ederek hükümeti ele geçirmek olduğunu söylersek, boş bir söz söylemiş oluruz. Çünkü İslam Peygamberi(s.a.a.), Medine’ye hicret etmeden önce Mekke’deyken, toplumsal şartlardan dolayı, İslam’ın zahiri yönlerini yerine getirmeye dahi muvaffak olmamıştır ki nasıl kıyam ederek hükümet kursun! Bu konu da aynı şekilde, Peygamber(s.a.a.)’in hafif veya gevşek davrandığı anlamına gelmez. Tam tersine o zamanki toplumsal ortamın İslam hükümetini kabul etmeye müsait olmadığını göstermektedir.

Bu durum, sadece Peygamber(s.a.a.)’in zamanına özel değildir. İnsanların dinden uzaklaşmaları ve onu hafife almalarının birinci imam(a.s.)’ın dışında, diğer imamların imamet dönemlerinde de olduğunu bilmekteyiz. Birinci imam(a.s.) döneminde de, o hazretin ömrünün sonlarında, İslam hükümetini ayakta tutamamalarına sebep olmuştur ve bu durum imametin felsefesine hiç zarar vermemektedir.

Gaybet-i Kubra dönemi de, yapılan açıklamalara göre, imamın bu göreviyle herhangi bir çelişkisi yoktur. Aslında ilahi hükümleri, İslam hükümeti adı altında uygulama imkânı olduğu zaman gaybetin sona ereceği gündür. Hatta on ikinci imamın(a.c.) en önemli özelliğinin[3], ilahi adaleti temsil eden hükümeti yeryüzünde uygulayacağı olduğunu söylemek de mümkündür. Sonuç olarak imamın gaybete çekilmesi, İslami hükümetin kurulması yönünden, imamet felsefesiyle çeliştiği söylenemez.

İmamın ikinci görevi:

Peygamber(s.a.a.), İslam’ın ilk yıllarında, kendisinin direk olarak her yere gitmesi ve bütün kabileler ve halk tabakalarıyla görüşmesinin mümkün olmamasından dolayı, dini öğretileri açıklamak üzere Kuran hafızları ve din konusunda bilinçli olan kimseleri değişik bölgelere göndermiştir.[4] İlahi öğretileri yaymada, bu Peygamber(s.a.a)’in güzel bir sünneti ve hatırasıdır.

On ikinci imam da aynı şekilde bu yöntemi gaybet-i sugra(kısa gaybet) döneminde uygulamıştır. Özel vekiller insanların dini konulardaki ilmi ihtiyaçlarını ve sorunlarını gidermişlerdir. Bu yöntem, gaybet- sugra döneminden sonra da devam etmiştir. Sadece şeklinde biraz değişiklik olmuştur; yani İmam zaman(a.c.), isim getirmeden genel olarak bazı özelliklerin taşınması şartıyla, vekilleri atamış ve insanlara da yeni gelişmeler karşısında onlara başvurmalarını emretmiştir.[5]

Ama bazen bu vekillerin de çözemeyeceği sorunların olması mümkündür. Böylesi durumlarda İmam zaman(a.c.), ya zamanın değerli kimseleriyle görüşerek ya da başka yollardan doğru yolu insanlara gösterir. Bu konu için, İslam fıkhında olan “icma’-i duhuli”[6] görüşüne veya İmam zamanı(a.c.)’ görme şerefine ulaşan kimseleri anlatan kitaplara kısaca bakmamız yeterlidir.

İmamın üçüncü görevinin de gaybetle çelişmediği hususunda, aynı şekilde önceki söylenen konular geçerlidir. Bu yüzden yeni bir açıklama yapmaya gerek yoktur.

Yukarıdaki konuların dışında, önemli iki noktanın da zikredilmesi gerekmektedir:

A)      İmam(a.s.), cismi olarak gaybete çekilmemiştir. Çünkü onun da diğer insanlar gibi normal bir yaşantısı vardır. Sadece ömrü, Allah’ın izniyle diğerlerine göre uzundur ve bu da akıl ve yaşama kanunlarına ters değildir. Sonuç olarak on ikinci imamın, unvan olarak gaybete çekildiğini söyleyebiliriz; yani İmam(a.s.), zuhur zamanına kadar kendisini genel olarak dünya Müslümanlarının önderi ve imamı olarak tanıtmayacaktır.

B)      İmamet felsefesi hakkında söylediklerimiz, sadece imamın görevleri ile sınırlıdır. Ama İmam(a.s.)’ın, imamet görevi dışında sağladığı başka faydaları da vardır ve bunlar onun sayesinde bizlere gelen ve şahit olduğumuz ilahi lütuf ve rahmetlerdir. Örnek olarak şunları söyleyebiliriz:

—Âlemin canı olması: Peygamber(s.a.a.) ailesinin sözlerine göre İmam(a.s.) âlemin canı[7] ve onun varlığı ve yokluğunun eksenidir. İmam hakkında rivayetlerde şöyle gelmiştir:

“ Eğer yeryüzü imamsız olursa, üzerindeki bütün insanları içine yutar.”[8]

—O yüce bereketlerin insanlara inmesi ve ilahi feyizlerin gelmesindeki vasıtadır. Bu yüzden rivayetler ve on iki imamların ziyaret namelinde şöyle gelmiştir:

“Gökyüzü sizin vesilenizle yağmur yağdırmakta ve yeryüzü sizin hatırınıza ağaçları yetiştirmekte ve ağaçlarda sizin için meyve vermektedir.”[9]

—İnsanların nefislerine etkide bulunmada[10] ve onları şeytanın karşısında sapıklığa düşmekten korumaktadır. Bunu Ramazan, Muharrem ve Sefer gibi mukaddes ve mübarek olan aylarda, dünyanın dört bir yanında görmekteyiz.

Bütün bu söylenenler gayip olan imamın faydalarından bazı seçmelerdir. Hz. Peygamber(s.a.a.)’in buyurduğu gibi insanlar imamdan, bulutların arkasındaki güneşten faydalandıkları gibi faydalanmaktadırlar.[11]

Tabiî ki Peygamberin bu buyruğu çok ince ilmi konuları içermektedir ve daha ayrıntılı bilgi edinmek için bu konudaki daha açık kitaplara[12] müracaat edilebilir.[13]

 

Kaynaklar:

1- Akaid Öğretimi; Misbah Yezdi

2- İslam’da Şia, Allame Tabatabi

3- Delailu’l-İmame Muhammed b. Cerir Taberi

4- İslam Tarihinden Kesitler, Cafer Subhani

5- Usulu’l-Fıkh, Muhammed Riza Muzaffer

6- Vesailu’ş-Şia Şeyh Hurr Amuli

7- Usul-i Kafi, Muhammed Kuleyni

8- Kamilu’z-Ziyarat, İbn-i Kuleveyh Kummi

9- Bidayetu’l-Mearif el- İlahiye Seyyid Muhsin Harrazi

10- İmam Mehdi Seyyid Muhammed Kazvini

11- Biharu’l-Envar Seyyid Muhammed Bakır Meclisi

12- Sire-i Pişvayan, Mehdi Pişvai



[1] Amuzeş-i Akaid, Muhammed Taki Misbah Yezdi, s: 306

[2] İslam’da Şia, Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, s:176

[3] Delail-ul İmamet, Muhammed ibn-i Cerir Taberi

[4] İslam Peygamberi tarihinden kısımlar, Cafer Subhani, s: 307

[5] Vesail-üş Şia, Şeyh Hürri Amili, c:18, s: 101

[6] Usul-ul Fıkıh, Şeyh Muhammed Rıza Muzaffer, s: 358

[7] İmamların Hayatı, Mehdi Pişvai, s: 719

[8] Usul-u Kâfi, Muhammed ibn-i Yakup Kuleyni, c:1, s: 179

[9] Kamil-uz Ziyarat, İbn-i Kuluye Kummi, ikinci ziyaret

[10] Bidayet-ul Maarif-il İlahiye, Seyit Muhsin Harazi, c:2, s: 153

[11] Bihar-ul Envar, Muhammed Bakır Meclisi, c: 52, s: 93

[12]Doğumdan Zuhura Kadar İmam Mehdi, Seyit Muhammed Kazım Kazvini,

[13] Daha fazla bilgi için şu kaynaklara müracaat edilebilir:

Şianın Görüşünde İmam Mehdi(a.s.), s: 168; Gaybet Zamanında İmam-ı Zamanın Varlığının Faydaları,

s: 654; İmamın Uzun Ömürlü Olmasının Faydaları, s: 221

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar