Gelişmiş Arama
Ziyaret
8320
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
İslam toplumlarının önderleri için “Müslümanların emir sahibi” lakabını kullanmak doğru mudur?
Soru
Bazı fertler İslam toplumlarının önderleri için “Müslümanların emir sahibi” lakabını kullanmanın doğru olmadığı ve bu lakabın «أَطیعُوا اللَّهَ وَ أَطیعُوا الرَّسُولَ وَ أُولِی الْأَمْرِ مِنْکُم» ayeti gereğince sadece temiz imamlar (a.s) için kullanılabileceği iddiasını gütmektedir. Bu konuda bir açıklama yapar mısınız?
Kısa Cevap

Soruda belirtilen ayet gereğince halkın mal ve nefislerine velayet etmek, ilahi rububi hususlardandır ve sadece Yüce Allah’ın ataması ve izniyle meşruiyet taşır. Nitekim biz bu şerî ve yasal gücün Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve sırasıyla masum imamlara verildiğine inanmaktayız. Ama zamanın imamının (a.c) gıyabında birçok aklî delil ve masum imamlardan (a.s) nakledilen rivayetler esasınca, gerekli şartlara haiz fakih velayet ve İslam toplumunun önderliği sorumluluğunu üstlenir ve onun tarafından genel bir şekilde atanır. Bu yüzden “Müslümanların emir sahibi” lakabı, masum imamın (a.s) gıyabında toplumun siyasal, ekonomik ve toplumsal işlerine önderlik etmek ve bunları yürütmek için masum imamlar tarafından atanan gerekli şartlara haiz fakih için alıntılanmış gerçek lakaplardan biridir.

Ayrıntılı Cevap

Cevaptan önce şu noktanın bilinmesi gerekmektedir: İslam’ın siyasal düzeninde halk ile toplum önderi arasındaki karşılıklı ilişki, rivayetlerde sıfat ve lakapların mutlak şekilde kullanılmasının yasaklanması türünden değildir. Bilakis iki tür lakap ve sıfat bulunmaktadır; birinci tür, dinsel öğretilerin onayladığı ve onlardan alıntılanmış ve de din önderlerinin yaşamlarında mütedavil olan sıfat ve lakaplardır. İkinci tür ise birey ve topluma yönelik menfi etki ve getirileri veya masumlara[1] (a.s) özgü olması nedeniyle kullanılması kati şekilde yasaklanan sıfatlardır. “Uzma” gibi kelimeler de “Ayetullah Uzma” denilerek taklit mercileri için kullanılmaktadır. Bu, İslamî gelenekte vurgulanmış âlime bir tür manevi saygı göstermeyi içerir.[2] İmam Ali’den (a.s) nakledilen bir hadiste şöyle yer almaktadır: “Bir âlime saygı duyan kimse, Rabbine saygı duymuştur.”[3] Aynı şekilde “Müslümanların emir sahibi” sıfatı da dinsel bir dayanağa sahip olup Kur’an-ı Kerim ve masum imamların hadislerinden (a.s) alıntılanmıştır; zira halkın mal ve nefislerine velayet etmek ilahi rububi hususlardandır ve sadece Allah’ın ataması ve izniyle meşruiyet bulur. Aynı şekilde biz bu yasal gücün Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve sırasıyla masum imamlara (a.s) verildiğine inanmaktayız.[4] Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle okumaktayız:

[5]«یا أَیُّهَا الَّذینَ آمَنُوا أَطیعُوا اللَّهَ وَ أَطیعُوا الرَّسُولَ وَ أُولِی الْأَمْرِ مِنْکُم‏» “Emir sahipleri” toplumu yönetmede Allah tarafından tayin edilmiş düşünce ve görüş sahipleridir.[6] Burada, söz ve davranışlarında masum olan ve Allah ve Resulü’ne itaatin farz olması manasında kendilerine itaatin farz olduğu ümmetten bireyler kastedilir.[7] Ama Hz. Hüccet b. Hasan Askeri’nin (a.s) gıyabında birçok aklî delil ve masum imamlardan (a.s) nakledilen rivayetler esasınca, gerekli şartlara haiz fakih velayet ve İslam toplumunun önderliği sorumluluğunu üstlenir ve zamanın imamı (a.s) tarafından genel bir şekilde atanır.[8] Veliyy-i fakih gıyap döneminde masum imam (a.s) tarafından atanmış olması nedeniyle, gerçekte ona itaat etmek emir sahiplerine (masum imamlara) itaat etmek sayılır.

Netice: “Müslümanların emir sahibi” lakabı, masum imamın (a.s) gıyabında toplumun siyasal, ekonomik ve toplumsal işlerine önderlik etmek ve bunları yürütmek için masum imamlar (a.s) tarafından atanan gerekli şartlara haiz fakih için kullanılan gerçek lakaplardan biridir. Bizzat veliyy-i fakihin masum imamlardan (a.s) alınmış velayet ve halifelik lakaplarını kendisi için seçmesi de söz konusu de değildir



[1] Örnek: İmam Ali (a.s) hakkında Müminlerin Önderi ve Vasilerin Efendisi künyelerinin kullanılması. “İmam Ali’nin (a.s) Lakapları Ve Peygamberi (s.a.a) Onlarla Anmak”, Soru: 16667 (Site:).

[2] Bkz: “İmamlar Ve Mercilere Ayetullah Uzma Hitabında Bulunmak”, Soru: 13653 (Site: 13427).

[3] «من وقر عالماً فقد وقر ربه» Temimi Amedi, Abdülvahid b. Muhammed, Gurerü’l-Hikem Ve Durerü’l-Kelim, s. 47, İntişarat-ı Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Kum, 1366 ş.

[4] Bkz: “İmametin Peygamber Nesline Özgü Oluşu”, Soru: 2969 (Site: 3209); “İmamet Ve İmamlara İnanmanın Delilleri”, “Soru: 321 (Site: 2707).

[5]Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; Peygambere itaat edin, sizden olan emir sahiplerine de.” (Nisa, 59).

[6] Hüseyni Hemedani, Seyid Muhammed Hüseyin, Tahkik: Behbudi, Muhammed Bakır, Envar-ı Derehşan, c. 4, s. 93, Kitabfuruşi Lütfi, Tahran, çap-ı evvel, 1404 k.

[7] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 4, s. 398, Defter-i İntişarat-ı İslamî, Kum, çap-ı pencom, 1417 k; ve bkz: “İmamet Ve İmamlara İnanmanın Delilleri”, Soru: 321 (Site: 2707).

[8] Bkz: “Velayet-i Fakihin Peygamber Ve İmamların Velayeti İle İlişkisi”, Soru: 9294 (Site: 9467).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar