Gelişmiş Arama
Ziyaret
7774
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
Neden İran’da ayı görmek sorunlu olmaktadır?
Soru
Neden İslam ülkeleri arasında sadece İran’da ayı görmek sorunlu olmaktadır?
Kısa Cevap

Ayı görmek ve ayın ilk gününü teşhis etmek meselesi, aşağıdaki hususlar temelinde Şii ve Sünni alim ve fakihlerinin üzerinde ittifak veya ihtilaf ettikleri bir konudur.

1. Ay çıplak göz ile mi görülmelidir yoksa mücehhez olarak teleskop ve dürbün ile görülmesi de yeterli midir?

2. Bir şehir veya bölgede ay görülürse, diğer şehir ve bölgeler için ay ispatlanmış olur mu?

3. Ayı görme hakkında duyulan bilgilere hangi surette güvenilebilir?

Bütün bu hususlardaki mercilerin dikkat, tartışma ve görüşleri, ayın görüldüğünü veya görülmediğini ispat etmede değişik ve çeşitli görüşlerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu farklılıklar Ehli Sünnet âlimleri arasında da mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Şia fakihleri kendilerini Kur’an, Peygamber ve Ehli Beytin takipçileri bilmekte ve zamanının imamının (a.c) gıybet zamanında da ayet ve rivayetlere dikkat ederek tüm güçlerini mevcut kaynaklardan fıkıh hükümleri elde etmek için kullanmaktadırlar. Bazen ayet ve rivayetlerin açık olmaması sebebiyle bu zor yolda elde edilen neticelerin farklı olması doğaldır. Buna ek olarak, İran’da Şia fakihleri birçok diğer İslam ülkesinin aksine devletten bağımsız olarak görüş belirtmekte ve kendilerini Allah karşısında ona riayet etme hususunda sorumlu bilmektedirler. Onları taklit edenler de bağlı oldukları her fakih esasınca kendilerini onun kaynaklardan elde ettiği şeye uymakla yükümlü bilmektedir. Bundan dolayı bazen ayet ve hadislerin açıkça hüküm vermediği veya şartları değişmiş bir konu hakkında fakihlerin fetvaları arasında ihtilafın olması olağandır. Bu hususlardan birisi de ayın ilk hilalini görme hükmüdür. Elbette bu fetva farklılığı Şia âlimlerine özgü değildir, Ehli Sünnet fakihleri arasında da ihtilaflar mevcuttur.[1]

Şia’nın bakışında aybaşı birkaç yolla ispatlanmaktadır:

1. İnsanın bizzat kendisinin ayı görmesiyle.

2. İnsan için yakin oluşturan her vasıtayla.

3. İki adil erkeğin ayı gördüğünü söylemesi.

4. Önceki aydan otuz günün geçmesi.

5. Şerî otoritenin aybaşı olduğuna hükmetmesi.[2]

Ama bazen de ayı görme hakkında fakihlerin fetvaları arasında görülen ihtilafların kaynağı şunlardır:

1. Ay çıplak göz ile mi görülmelidir yoksa mücehhez olarak mesela teleskop ve dürbün ile görülmesi de yeterli midir? Bazı fakihler görmenin kesinlikle çıplak gözle gerçekleşmesini vurgulamaktadır, ama bazıları da dürbün, teleskop ve diğer araçlarla görmenin yeterli olacağını söylemektedir.

2. Ayı görme hakkında duyulan bilgilere hangi surette güvenilebilir?

3. Bir şehir veya bölgede ay görülürse, diğer şehir ve bölgeler için ay ispatlanmış olur mu?

Bazı taklit mercileri, ayın bir şehirde görülmesi durumunda sadece belirtilen şehir ve o şehir ile aynı ufukta yer alan şehirlerde aybaşının belirginleşeceği görüşündedirler.[3] Bazıları da ayın bir şehirde görülmesi durumunda bu şehirle gece noktasında ortak tüm şehirlerde aybaşının belirginleşeceği kanısındadırlar.[4] Ama bazen ayı görmedeki ihtilaf fıkhî fetva ve görüşlerdeki ihtilaflardan kaynaklanmamakta ve dışarıda görmenin veya görmemenin teşhisine dayanmaktadır. Bu anlamıyla taklit merciinin şahsen ayı görmediği birçok durumda adil fertlerin tanıklığına güvenerek aybaşının belirginleştiği kanısına varmaktadır, ama bu görme diğer merciler açısından güvenilir değildir ve bu da görmede görüş ayrılığına sebep olmaktadır. Bütün bu meseleler taklit mercileri ve onları taklit edenlerin kendi şerî yükümlülükleriyle amel etmek istediklerinde şerî delile göre hareket etmelerini gerektirmektedir ve bu da onların amelde farklılaşmasına neden olmaktadır. Öte taraftan ayı görme meselesi (İran halının ekseriyetini teşkil eden) tüm Müslümanların müptela olduğu bir husus olması hasebiyle ondaki görüş ayrılığı çok belirginleşmekte ve kamuoyunda büyük yankı yapmaktadır. Fetva farklıları Şia âlimlerine özgü değildir ve Ehli Sünnet fakihleri arasında da ihtilaflar mevcuttur.[5] Ama Ehli Sünnet âlimleri aybaşını belirlemede hükümranın hükmüne çok önem vermektedir. Hatta onlardan bazıları hükümranın hükmünün asıl olduğunu ve delilin sadece hükümranın hükmü olduğunu belirtmekte ve hilali ispat eden diğer yolları ise hükümranın teyit etmesi suretinde delil kabul etmektedirler.[6] Çoğu İslam ülkelerinde padişah olan kendi hükümranları da genellikle bir günü aybaşı olarak belirlemektedir. Bu nedenle ayı görme hakkındaki mevcut ihtilafların varlığına rağmen hükümranın herhangi bir ölçüyle hangi günü bayram ilan ederse çoğu âlimin ve halkın onayını almaktadır. Şia âlimleri arasında bazıları aybaşını ispat etmek için hükümranın hükmünü kabul etmektedir ve bazıları ise bunu yeterli görmemektedir.[7] Elbette Şia âlimlerinin hükümrandan maksatları, İslam ülkelerindeki sultanlar değildir, gerekli şartları taşıyan müçtehittir. Bununla birlikte, günümüzde İran devleti gerekli şartlara sahip bir müçtehit tarafından idare edilmesine rağmen, veliyy-i fakihin bir günün aybaşı olduğuna hükmetmesi oldukça nadirdir. Bu, şerî delilin kendisi için kâmil olmamasından kaynaklanmaktadır. Ama şerî delil yoluyla hükmetmesi gerektiği kendisi için belirginleşirse kesinlikle hükmedecektir. Elbette ayı görmenin haricî bir fiil olduğuna, hükümlerin mevzusunu teşhis etme kabilenden sayıldığına, her yükümlü bireyin (hatta fıkıh meselelerinde müçtehit olmasa bile) şahsen onu teşhis etmeye girişebileceğine, edindiği bilgiyle amel edebileceğine ve bu meselede taklide gerek olmadığına dikkat edilmelidir. Ama halkın çoğu ayı görme başarısı elde edemediğinden ve kendi taklit mercilerine güvendiklerinden bu hususta onların görüşüne göre amel etmektedirler. Bu da bu meselede de kesinlikle taklit mercilerine itaat edilmesi gerektiği kanısını uyandırmıştır. Oysaki böyle meselelerde taklide gerek yoktur ve belirtilen yollardan hangisiyle ayın görüldüğüne dair insan için yakin oluşursa bu yeterlidir.[8]



[1] Bkz: İttihad ve ihtilaf-ı Fukaha, Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/02_08.htm

[2] Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[3] Ayetullah Behçet ve Sistani gibi. Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[4] Ayetullah Tebrizi ve Ayetullah Hoyi gibi. Bkz: a.g.e.

[5] Bkz: İttihad ve ihtilaf-ı Fukaha, Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/02_08.htm

[6] Bkz: Mekale-ı Hükm-ı Hakim Be Subut-ı Hilal, Mecelle-i Fıkh, şımare 2. Mevcut der in aders:

http://www.shareh.net/persian/magazine/figh/10/index_10.htm

[7] Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[8] Daha fazla bilgi için bkz: Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/index_02.htm

afuryan, Muhammed Rıza, Ağaz Ve Encam-ı Mahhaye Kameri, şımare 10 mevcut der in adres:

http://www.shareh.net/persian/magazine/figh/10/index_10.htm

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hıristiyanlar Hz. Hızır’ın varlığını kabul ediyor mu?
    13114 تاريخ بزرگان 2012/01/18
    İncil’de Hz. Hızır’ın (a.s) ismi geçmemektedir ve Hıristiyanlığın diğer kitaplarının da onun hakkında bir bilgi içereceği uzak bir ihtimaldir. Elbette Kur’an’da da “Hızır” adı geçmemektedir ve ondan sadece kendisinin ubudiyet makamını ve özel ilim ve bilgisini yansıtan kullardan bir kul sıfatıyla söz edilmiştir.
  • Hol’ boşanmasının kanun ve şartları nedir?
    6955 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    Hol’ Boşanması, Özellikleri Ve ŞartlarıKocasına ilgi duymayan ve kendisini boşaması için kocasına mehir veya başka bir malını veren kadının boşanmasına hol’ denir.[1] Daha açık bir ifadeyle hol’ boşanması, kadının herhangi bir nedenden ötürü kocasıyla yaşamayı sürdürmek istememesi ve ...
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    12501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Hz Zeyneb’in (s.a) defnedildiği mekân hangi ülkededir?
    35332 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    Hz Zeynep’in (s.a) temiz kabrinin mekânı hakkında üç ihtimal mevcuttur[i]: Medine, Şam ve Kahire. Bu üç ihtimalden her birinin taraftarları mevcuttur ve onlar kendi görüşlerini ispatlamak için bir takım deliller getirmişlerdir. Kesin bir şekilde Hz. Zeyneb’in (s.a) kabrinin nerede olduğu belli olmasa bile, bu ...
  • Dini öğreti ve ayinlere üstten bakmayı açıklar mısınız?
    8086 Yeni Kelam İlmi 2012/06/23
    Dinsel öğretilere yukarıdan bakmak, amel ve ibadetlerin ilahi rızayı kazanmak için vesile ve araç ve de manevi yetkinlikleri elde etmek için bir merdiven olması anlamına gelir. Birçok ibadetin felsefe ve hikmetinden bu anlam elde edilmektedir. Nitekim dünyanın sınanma yeri ve durak olduğu, kalınacak bir yer olmadığı, araç ...
  • Acaba düzgün örtünmeyen kadınların fotoğrafını dergilerde bu amelin kötü olduğuna işaret etmek için yayımlanması doğru mudur?
    5399 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/07
    Taklidi Mercii’lerin Defterlerinden alınan cevap şöyledir: Ayetül-Uzma Hameyei (yüze gölgesi devam etsin): Fesada veya şehvani duyguların tahrik edilmesine neden oluyorsa caiz değildir. Ayetul uzma Safi Gülpaygani (yüze gölgesi devam etsin):
  • Neden Şiiler namazı eli açık olarak ve Sünniler de eli bağlı olarak kılmaktadırlar? Peygamber (s.a.a.) namazı nasıl kılmaktaydı? Bu hususta deliliniz var mı?
    94036 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/04/09
    On iki İmam’a bağlı olan Şia, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamları’nın sünnetine göre amel etmek için namazı eli açık olarak kılmaktadırlar. Onların delili, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamlarının namaz kılarken ellerini açıp normal şekilde namaz kıldıkları ve namaz esnasında elleri bağlamayı Mecusilere benzemeyi ifade eden rivayetlerdir. Aynı şekil ...
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50379 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4794 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82241 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...

En Çok Okunanlar