Gelişmiş Arama
Ziyaret
9330
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
Gök, yer ve erzakın yaratılması altı günde mi yoksa sekiz günde mi gerçekleşmiştir!?
Soru
Kur’an şöyle buyurmaktadır: Muhakkak Rabbiniz, o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Araf, 54) Muhakkak ki Rabbiniz o Allah Teâlâ'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Yunus, 3) O gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındaki tüm varlıkları altı günde yarattı. (Furkan, 59) Ve O, O'dur ki (o Hâlik-ı Azîm'dir ki) gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. (Hud, 7) Yukarıdaki ayetler açıkça Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yarattığını belirtmektedir. Ama aşağıdaki ayetlerde ise şöyle buyrulmaktadır: De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” (Fussilet, 9) O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. (Fussilet, 110) Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler. Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. (Fussilet, 11 ve 12)
Şimdi bunları hesaplayalım: İki gün (yerin yaratılması) artı dört gün (bereketlerin yaratılması) artı iki gün (göklerin yaratılması): Toplam gün sayısı altı değil, sekiz gün olmaktadır. Altı mı yoksa sekiz mi?! Sorun nerdedir? Muhammed b. Abdullah’ın mucizesinde mi yoksa matematikte mi?
Kısa Cevap

Yüce Allah rızık ve azık hakkında “kaddere” (takdir etti), gök ve yerin yaratılması hakkında ise “halake” (yarattı) kavramını kullanmıştır. Yani bu dört gün yaratılışın değil, erzakın takdiridir. Bu açıklamayla bu eleştiri temelden geçersiz olmaktadır; zira (kullanıcının yaptığı gibi) rızkın takdir günlerini yaratma kategorisinde ele aldığımız vakit ancak bu eleştiri geçerli olabilir. Aksi takdirde eleştiri temelden geçersiz olmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın başında tartışmaya konu ayetlere bir göz atmamız uygun olacaktır:

(Araf, 54)     Muhakkak Rabbiniz, o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı.

Fussilet, 9: De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.”

Fussilet, 110: O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. (Fussilet, 110)

Fussilet, 12: Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı[1].

Kur’an’ın Bakışında Gün

Bahse konu ayetlerdeki “gün” kelimesinden maksat bir zaman dilimidir, normal ve zihnimizdeki gün manası maksat değildir. Çünkü bizim bakışımızda gün yeryüzü küresinin güneş etrafındaki bir miktar hareketinden ibarettir. Onun bir dönüşünü bir gün veya başka bir ifadeyle bir gece ve gündüz olarak adlandırmaktayız. Günün zamanın bir dilimi olarak kullanılması oldukça yaygındır. Bu cümleden olmak üzere Allah şöyle buyurmaktadır: “İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz.”[2] Aynı şekilde şöyle buyurmaktadır: “Onlar sadece, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen (azap dolu) günlerin benzerini mi bekliyorlar?”[3] Bu gibi örneklerde gün bir zaman dilimi olarak kullanılmıştır.[4] Her ne kadar gün bu manada olsa da bu eleştiri geçersiz kılınmamaktadır. Bu yüzden bu soruya cevap verilmesi gerekmektedir.

Yerin Rızkının Dört Günde Takdir Edilmesi

Soru şudur: Yukarıdaki ayetlerde (Fussilet suresi) yerin iki günde, dağların, bereketlerin ve yiyeceklerin dört günde ve bu ayetlerin ardından göklerin de iki günde yaratıldığı belirtilmektedir. Bu, toplam sekiz gün etmektedir. Oysaki Kur’an-ı Mecid’teki birçok ayet göklerin ve yerin toplam altı günde veya başka bir ifadeyle altı evrede yaratıldığını belirtmektedir.[5] Bu çelişki nasıl açıklanabilir?

Müfessirler bu soruyu yanıtlamak için bir takım yollara başvurmuşlardır:

Bilinen ve meşhur olan birinci yol şundan ibarettir: Dört gün diye belirtilen yerde dört günün devamı kastedilmektedir. Bu tertiple bu dört günün ilk iki gününde yer ve sonraki iki günde de yerin diğer özellikleri yaratılmıştır. Göklerin de iki günde yaratılması da eklenmesiyle toplam altı gün (devre) oluvermektedir. Bu tabirin benzeri Arap ve Fars dilinde de mevcuttur; mesela şöyle söylenmektedir: Buradan Mekke’ye kadar on gün yol çekmektedir ve Medine’ye kadar on beş gün yol çekmektedir. Yani Mekke ve Medine arası beş gündür ve on gün de burasıyla Mekke arasındaki uzaklıktır. Elbette yaratılışın altı günde olduğunu bildiren değişik ayetler olmasaydı, böyle bir yorum kabul edilmezdi. Ama Kur’an ayetleri birbirlerini tefsir ettiğinden ve birbirlerinin karineleri olduğundan, yukarıdaki tefsir rahat bir şekilde kabul edilebilir.

Müfessirlerin az bir kesiminin kabul ettiği diğer yol ise şudur:

Dört gün yaratılışın başlangıcıyla ilgili değildir, sadece rızıkların ortaya çıkmasının ve de insan ve hayvanların gıda maddelerinin yetiştiği dört mevsime işarettir.[6]

Üçüncü yol:

Rızık ve azık hakkında “kaddere” kavramı kullanılmıştır, oysaki gök ve yerin yaratılması hakkında ise “halake” kavramı kullanılmıştır. Yani bu dört gün yaratılışın değil, rızkın takdiridir. Bu açıklamayla eleştiri temelden geçersiz olmaktadır; zira (kullanıcının yaptığı gibi) rızkın takdir günlerini yaratma kategorisinde ele aldığımız vakit ancak bu eleştiri geçerli olabilir. Aksi takdirde eleştiri temelden geçersiz olmaktadır.

Belirtilen hususlara binaen “bu ayetlerde göklerin ve yerin yaratılması hakkında belirtilen günler dört gündür. İki gün yerin yaratılması için ve iki gün de duman olduktan sonra yedi göğü tesis etmek içindir. Rızıkların var olduğu günler ise onların takdir günleridir, rızıkların yaratılma günleri değildir. Mükerrer bir şekilde Allah’ın kelamında yer alan husus, Allah’ın tüm yaratılış ve rızık takdirini değil, sadece gökleri ve yeri altı günde yarattığıdır. O halde gerçek şudur ki belirtilen dilim sadece son cümle içindir. Artık ne bir silme ve ne de bir takdire gerek kalmaktadır ve maksat yerin erzakının yılın dört mevsiminde takdir edildiğini açıklamaktır.”[7] Bundan dolayı ne Peygamberin (s.a.a) mucizesinde bir sorun vardır ve ne de matematikte!! Sorun, bir ilimde uzman olmaksızın ve uzmana müracaat etmeksizin onun hakkında yargıda bulunmamızdır.



[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tercüme-i Kur’an (Mekarim), Daru’l-Kur’an (Defter-i Mutalaat-ı Tarih Ve Maarif-i İslamî)- Kum, çap-ı dovvom, 1373 ş.

[2] Ali İmran, 140.

[3] Yunus, 102.

[4] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 17, s. 362 ve 363, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum-Kum, çap-ı pencom, 1417 k.

[5] Araf, 54.

[6] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 20, s. 225.

[7] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, a.g.e., s. 363 ve 364.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zekât düşen bir mala humus da taalluk eder mi? Nelere zekât düşer? Zekât ve humus arasındaki fark nedir?
    13355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Zekât düşen şeylerin, zekâtı verildikten sonra yıllık harcamalardan geriye fazlası kalmışsa bunların humusu verilmelidir.[1] Dokuz şeye zekât düşer: 1. Buğday, 2. Arpa, 3. Hurma, 4. Kuru üzüm, 5. Altın, 6. Gümüş,[2] 7. Deve, 8. İnek, 9. Koyun. Bu dokuz ...
  • İsrail bir peygamberin adı mıdır? Onun kendisine haram kıldığı şey nedir?
    17825 Tefsir 2012/04/04
    İsrail, ilahi peygamberlerden biri olan Hz. Yakub’un (a.s) adıdır. O, bir maslahat uyarınca deve etini ve sütü kendisine haram kılmış idi. Âli İmran suresinin 93. ayetinde Yüce Allah şöyle buyuruyor: "كُلُّ الطَّعامِ كانَ حِلاًّ لِبَنِي إِسْرائِيلَ إِلاَّ ما حَرَّمَ إِسْرائِيلُ عَلى‏ نَفْسِهِ مِنْ قَبْلِ أَنْ تُنَزَّلَ ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7205 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba rivayetleri silip Kuran’la yetinirse Müslümanlar arasındaki ihtilaflar vahdete dönüşebilir mi?
    8833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/03/04
    Kur’an’la yetinme ve rivayet ve sünnetleri silme konusunun tarihçesi yaklaşık İslam’ın ilk yıllarına dayanmaktadır. Zira Ehlisünnet ve Şia kaynakları esasınca, Peygamberimiz, (s.a.a) mübarek ömrünün sona erme esnasındayken İslam ümmetini doğru yoldan sapmasını engelleyecek mahiyette kılavuzluk yapacak bir vasiyet yazmak amacıyla kalem, mürekkep ve kâğıt istedi. Maalesef peygamberin bu ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) mateminin önem ve felsefesi nedir?
    13409 Eski Kelam İlmi 2010/12/22
    İmam Hüseyin’in (a.s) mateminin önem ve felsefesini anlamak için birkaç noktaya dikkat etmek gerekir:1. Kur’an değişik ayetlerde yüce insanlar ve din evliyalarının erdem ve ulvî sıfatlarını diri tutmayı vurgulamıştır.2. Yüce şahsiyetli Şia imamları (a.s) Kerbela hadisesini diri tutmak için matem merasimleri düzenlemeyi, ağlamayı ve ağlatmayı, şairlerin mersiye ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9958 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • İlahi marifette ilerlemek ve Hz. Mehdi’nin ilgisini kazanmak için ne yapmamız gerekir?
    5963 Pratik Ahlak 2010/06/20
    Size muvaffakiyet diliyoruz, Ehl-i Beyt Mektebiyle onurlanmanız bizi sevindirdi, istediğiniz konular hakkında bilgi edinmeniz için bu sitede önceden cevaplandırılmış bazı soruları cevaplarıyla birlikte size gönderiyoruz.İlgili Sorular:
  • İnkılâbın Rehberi Seyit Ali Hameyney’i hazretlerinin namahrem kadına bakma bağlamındaki fetvası nedir?
    8113 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/20
    İnkılâbın Rehberi Seyit Ali Hameyney’i hazretlerinin namahrem kadına bakma bağlamındaki fetvası imam Humeyni’nin (r.h.) fetvasıyla aynıdır.Müslüman kadınlara bakmanın hükmü hakkında İmam Humeyni şöyle buyuruyor: “erkeğin kadının bedenine bakması ister lezzet kastıyla olsun ister lezzet kastıyla olmasın haramdır. Yüzüne ve ellerine bakması eğer lezzet kastıyla olursa haramdır. Ama eğer lezzet ...
  • Vilayet-i fakihin uygulamaya geçmesinin meşruiyeti nasıl açıklanabilir ve acaba vilayet-i fakih Allah tarafından mı yoksa halk tarafından mı naspediliyor?
    7523 Eski Kelam İlmi 2012/04/02
    Çeşitli suretlerde “vilayet-i fakih” ve vilayeti fakihin uygulamaya geçmesinin meşruiyetini ispatlayabiliriz. İspatı için önemli olan ayrıntılı cevapta okuyacağınız akli ve nakli delillerdir. Şia’nın görüşünde velayeti fakihi ispatlayan delillere dikkatle velayeti fakih gaybet döneminde (asri gaybet) vilayeti fakihin vilayeti, imamların velayeti Peygamberimizin (s.a.a) velayetinin devamında olduğu ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6841 Eski Kelam İlmi 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...

En Çok Okunanlar