Gelişmiş Arama
Ziyaret
8624
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
Gök, yer ve erzakın yaratılması altı günde mi yoksa sekiz günde mi gerçekleşmiştir!?
Soru
Kur’an şöyle buyurmaktadır: Muhakkak Rabbiniz, o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Araf, 54) Muhakkak ki Rabbiniz o Allah Teâlâ'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Yunus, 3) O gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındaki tüm varlıkları altı günde yarattı. (Furkan, 59) Ve O, O'dur ki (o Hâlik-ı Azîm'dir ki) gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. (Hud, 7) Yukarıdaki ayetler açıkça Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yarattığını belirtmektedir. Ama aşağıdaki ayetlerde ise şöyle buyrulmaktadır: De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” (Fussilet, 9) O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. (Fussilet, 110) Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler. Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. (Fussilet, 11 ve 12)
Şimdi bunları hesaplayalım: İki gün (yerin yaratılması) artı dört gün (bereketlerin yaratılması) artı iki gün (göklerin yaratılması): Toplam gün sayısı altı değil, sekiz gün olmaktadır. Altı mı yoksa sekiz mi?! Sorun nerdedir? Muhammed b. Abdullah’ın mucizesinde mi yoksa matematikte mi?
Kısa Cevap

Yüce Allah rızık ve azık hakkında “kaddere” (takdir etti), gök ve yerin yaratılması hakkında ise “halake” (yarattı) kavramını kullanmıştır. Yani bu dört gün yaratılışın değil, erzakın takdiridir. Bu açıklamayla bu eleştiri temelden geçersiz olmaktadır; zira (kullanıcının yaptığı gibi) rızkın takdir günlerini yaratma kategorisinde ele aldığımız vakit ancak bu eleştiri geçerli olabilir. Aksi takdirde eleştiri temelden geçersiz olmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın başında tartışmaya konu ayetlere bir göz atmamız uygun olacaktır:

(Araf, 54)     Muhakkak Rabbiniz, o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı.

Fussilet, 9: De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.”

Fussilet, 110: O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. (Fussilet, 110)

Fussilet, 12: Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı[1].

Kur’an’ın Bakışında Gün

Bahse konu ayetlerdeki “gün” kelimesinden maksat bir zaman dilimidir, normal ve zihnimizdeki gün manası maksat değildir. Çünkü bizim bakışımızda gün yeryüzü küresinin güneş etrafındaki bir miktar hareketinden ibarettir. Onun bir dönüşünü bir gün veya başka bir ifadeyle bir gece ve gündüz olarak adlandırmaktayız. Günün zamanın bir dilimi olarak kullanılması oldukça yaygındır. Bu cümleden olmak üzere Allah şöyle buyurmaktadır: “İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz.”[2] Aynı şekilde şöyle buyurmaktadır: “Onlar sadece, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen (azap dolu) günlerin benzerini mi bekliyorlar?”[3] Bu gibi örneklerde gün bir zaman dilimi olarak kullanılmıştır.[4] Her ne kadar gün bu manada olsa da bu eleştiri geçersiz kılınmamaktadır. Bu yüzden bu soruya cevap verilmesi gerekmektedir.

Yerin Rızkının Dört Günde Takdir Edilmesi

Soru şudur: Yukarıdaki ayetlerde (Fussilet suresi) yerin iki günde, dağların, bereketlerin ve yiyeceklerin dört günde ve bu ayetlerin ardından göklerin de iki günde yaratıldığı belirtilmektedir. Bu, toplam sekiz gün etmektedir. Oysaki Kur’an-ı Mecid’teki birçok ayet göklerin ve yerin toplam altı günde veya başka bir ifadeyle altı evrede yaratıldığını belirtmektedir.[5] Bu çelişki nasıl açıklanabilir?

Müfessirler bu soruyu yanıtlamak için bir takım yollara başvurmuşlardır:

Bilinen ve meşhur olan birinci yol şundan ibarettir: Dört gün diye belirtilen yerde dört günün devamı kastedilmektedir. Bu tertiple bu dört günün ilk iki gününde yer ve sonraki iki günde de yerin diğer özellikleri yaratılmıştır. Göklerin de iki günde yaratılması da eklenmesiyle toplam altı gün (devre) oluvermektedir. Bu tabirin benzeri Arap ve Fars dilinde de mevcuttur; mesela şöyle söylenmektedir: Buradan Mekke’ye kadar on gün yol çekmektedir ve Medine’ye kadar on beş gün yol çekmektedir. Yani Mekke ve Medine arası beş gündür ve on gün de burasıyla Mekke arasındaki uzaklıktır. Elbette yaratılışın altı günde olduğunu bildiren değişik ayetler olmasaydı, böyle bir yorum kabul edilmezdi. Ama Kur’an ayetleri birbirlerini tefsir ettiğinden ve birbirlerinin karineleri olduğundan, yukarıdaki tefsir rahat bir şekilde kabul edilebilir.

Müfessirlerin az bir kesiminin kabul ettiği diğer yol ise şudur:

Dört gün yaratılışın başlangıcıyla ilgili değildir, sadece rızıkların ortaya çıkmasının ve de insan ve hayvanların gıda maddelerinin yetiştiği dört mevsime işarettir.[6]

Üçüncü yol:

Rızık ve azık hakkında “kaddere” kavramı kullanılmıştır, oysaki gök ve yerin yaratılması hakkında ise “halake” kavramı kullanılmıştır. Yani bu dört gün yaratılışın değil, rızkın takdiridir. Bu açıklamayla eleştiri temelden geçersiz olmaktadır; zira (kullanıcının yaptığı gibi) rızkın takdir günlerini yaratma kategorisinde ele aldığımız vakit ancak bu eleştiri geçerli olabilir. Aksi takdirde eleştiri temelden geçersiz olmaktadır.

Belirtilen hususlara binaen “bu ayetlerde göklerin ve yerin yaratılması hakkında belirtilen günler dört gündür. İki gün yerin yaratılması için ve iki gün de duman olduktan sonra yedi göğü tesis etmek içindir. Rızıkların var olduğu günler ise onların takdir günleridir, rızıkların yaratılma günleri değildir. Mükerrer bir şekilde Allah’ın kelamında yer alan husus, Allah’ın tüm yaratılış ve rızık takdirini değil, sadece gökleri ve yeri altı günde yarattığıdır. O halde gerçek şudur ki belirtilen dilim sadece son cümle içindir. Artık ne bir silme ve ne de bir takdire gerek kalmaktadır ve maksat yerin erzakının yılın dört mevsiminde takdir edildiğini açıklamaktır.”[7] Bundan dolayı ne Peygamberin (s.a.a) mucizesinde bir sorun vardır ve ne de matematikte!! Sorun, bir ilimde uzman olmaksızın ve uzmana müracaat etmeksizin onun hakkında yargıda bulunmamızdır.



[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tercüme-i Kur’an (Mekarim), Daru’l-Kur’an (Defter-i Mutalaat-ı Tarih Ve Maarif-i İslamî)- Kum, çap-ı dovvom, 1373 ş.

[2] Ali İmran, 140.

[3] Yunus, 102.

[4] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 17, s. 362 ve 363, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum-Kum, çap-ı pencom, 1417 k.

[5] Araf, 54.

[6] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 20, s. 225.

[7] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, a.g.e., s. 363 ve 364.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar