Gelişmiş Arama
Ziyaret
10440
Güncellenme Tarihi: 2011/10/15
Soru Özeti
Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
Soru
Aşura gününde oruç tutmanın müstehap olduğu hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aslında aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
Kısa Cevap

Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak Peygamberin (s.a.a) aşura günü oruç tutmayı müstehap bildiğini söyleyemeyiz. Zira, bu şekildeki rivayetlerin bazıları senet yönünden zayıf olmalarının yanı sıra bunlar Peygamberin fiiline delalet etmekte ve orucun müstehap olduğuna açıklık getirmemektedir. Evet Sünni ve Şiinin hadis kaynaklarındaki bazı rivayetlerden, aşuranın Hz. Musa’nın (a.s) zamanından Resulullah’ın (s.a.a) bi’setine ve bi’setten ramazan orucuna kadar tazim edildiği ve eyyamullah’tan olduğu çıksa da aşura olayından sonra ve Benî Ümeyye’nin oruç ve aşurayı anma hakkındaki rivayetleri suistifade etmelerinden dolayı bu konuda birçok rivayet gelmiştir. Bu rivayetlerden kimisi istihbaba, kimisi kerahete, kimiside haramlığa delalet etmektedir.

Bu durumda rivayetleri cem etmekten başka bir yol kalmamaktadır. Rivayetlere baktığımızda görüyoruz ki, aşura günün orucu haramlıkla kerahet arasında kalmakta ve onun müstehaplığına herhangi bir ihtimal verilmemektedir. Yani, aşurada oruç tutmak bir özellik olarak söz konusu olsa bidat ve haramdır. Teberrük amacıyla olursa küfür ve dinden çıkmaktır. Orucun genel fazileti amacıyla olursa Benî Ümeyye’ye benzemek olduğu için mekruhtur ve sevabın eksikliğine neden olur.
Ayrıntılı Cevap

Soru iki kısımdan oluştuğu için her ikisine de ayrı ayrı cevap vermemiz gerekecektir:

1- Aşura günü oruç tutmak hakkında Peygamberden (s.a.a) hadisin olup olmadığı:

Şiinin muteber hadis kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğuna dair herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Ancak Onun (s.a.a) siretini anlatan hadislerden aşurada oruç tuttuğu göze çarpmaktadır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’[1]

Evet bazı hadislerde İmam Ali’nin (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Muharremin dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutun ki, bu bir yıllık günahlarınızın keffaretidir.’[2]

Bununla birlikte Şiinin muteber kaynaklarında Peygamberden (s.a.a) aşura gününde oruç tutmanın müstehaplığına delalet edecek rivayetlerin olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü zikredilen bu rivayetlerden bazılarının senetleri zayıf olup sadece Peygamberin fiilini göstermektedirler. Biz bu konuda Peygamberin (s.a.a) herhangi bir şey buyurduğunu görmedik. Ama Ehl-i Sünnette bu konuda Peygambere (s.a.a) dayandırılan birçok hadis vardır.[3]   

2- Aşura Günü Oruç Tutmanın Hükmü:

Sünni ve Şii hadis kitaplarında nakledilen rivayetlerden[4] anlaşılmaktadır ki aşura günü, Hz. Musa’nın (a.s) zamanından Resulullah’ın (s.a.a) bi’setine ve bi’setten ramazan orucuna kadar tazim edilmiş ve ‘Eyyamullah’tan sayılmıştır.

Benî Ümeyye aşura kıyamından sonra oruç ve aşurayı anma hakkındaki hadislerden suistifade ederek din ve mekteple çakışan bir konuyu söz konusu ve tebliğ etmişlerdir. O da şudur: İmam Hüseyin (a.s), Ehl-i Beyt’i ve ashabı böyle birgünde öldürülmüş ve bu da -Allah’a sığınırız- çok iyi bir iş olduğu için böyle bir gün mübarektir, öyleyse bu günde oruç tutmak gerekir. Bu yüzden birçok hadis uydurarak[5] aşura kıyamını tahrif etmenin yanı sıra o günü bayram etmek ve şükürde bulunmak maksadıyla orucu ön plana çıkarmışlardır.[6] Hicri 5. asırda yaşayan Şii alimlerden Merhum Keraceki ‘Risaletu’n-Taaccub’ta şöyle diyor: ‘Ehl-i Beyt’i sevdiklerini iddia eden kimileri, Hz. Adem’in tövbesini bahane ederek mutlu olmaktalar, ama Resul-i Ekrem’in evladını kaybetmesinden dolayı sahip olduğu derde ortak olmuyorlar.’[7]

Bu konu yüzde yüz saptırılmış[8] ve görüntüde Müslüman olan bir grubun içinde nüfuz etmiştir. Nitekim İmam Hüseyin’in (a.s) ziyareti olan ‘Aşura Ziyareti’nde şöyle geçmektedir: ‘Bu öyle bir gündür ki Benî Ümeyye onu teberrük etmiştir.’

İşte bu tarihten sonra aşura gününün orucu iki şekilde tutulabileceği söylenebilir:

1- Eyyamullahtan olup farz veya müstehap olarak.

2- Yezid, İmam Hüseyin’i (a.s) zahirde katlettiğinden dolayı teberrük olarak. Masum İmamlarımız (a.s) söz konusu tarihten sonra aşura günün orucunu reddederek bu sapık fikirle mücadele etmişlerdir. Örneğin Zürare, İmam Sadık’ın (a.s) ve İmam Bagır’ın (a.s) kendisine ‘Aşura günü oruç tutma...’ diye buyurduklarını rivayet etmektedir.[9]

Kısacası bu konudaki rivayetler değişiktir. Onların bazıları müstehaba delalet edip tasua ve aşurada tutulan orucun bir yıllık günaha keffareti olduğunu ve Resullulah’ın bugünde oruç tuttuğunu söylerken, bazılarıda kerahete, hatta haramlığa delalet ederler. Örneğin bugünün orucunun Al-i Ziyad ve İbn-i Mercane’nin sünneti olduğunu belirten rivayet gibi.[10]

Bu konudaki rivayetler değişik olduğundan dolayı onları şöyle cem edebiliriz:

1- Oruç iki şekilde gerçekleşir. Biri teberrük olarak mutluluk kastıyla tutulan oruç, diğeri ise kurb kastıyla tutulan oruç. Yasaklanmış orucun rivayetleri birinci kısma delalet ederler. Oruçların müstehap olduğunu söyleyen rivayetler de ikinci kısıma delalet ederler.

2- Bugünde oruç tutmanın caiz olduğunu söyleyen rivayetlerin neshedilme ihtimali vardır. Bu ihtimali teyit eden hadisler şöyle demekteler: Aşura orucu önce farz idi sonra terkedilmiştir. Mesela aşura gününün orucu hicretin birinci yılında farz, ikinci yılında ramazanın gelmesiyle neshedilmiştir.[11]  

3- İmamın (a.s) aşurada oruç tutmanın caiz olduğunu söylediği rivayetlerin Onun takiyye ettiğine hamledilmesi.

4- Merhum Ebu’l Fazl Tahrani ‘Şifau’s-Sudur’da orucun caiz olduğunu söyleyen rivayetlerin eksik imsaka, orucu yasaklayan rivayetlerin de oruç imsakına delalet ettiği ihtimalini vermektedir. Neticede meselenin hükmü şudur: Aşura gününün orucu küfür, haram ve kerahet arasındadır. Ehl-i Beyt mezhebinde ve Al-i Muhammed fıkhında müstehap olma durumu asla yoktur.’[12]

Bu görüşü şöyle açıklamışlardır: Bugünde oruç tutmak bir özellik olarak algılanırsa bu bidat ve haramdır; teberrük olursa küfür ve dinden çıkmaktır. Eğer orucun mutlak fazileti yönünden olursa Benî Ümeyye’ye benzemek olduğu için mekruhtur ve sevabın eksikliğine neden olur.[13]

Bu yüzdendir ki, çağdaşlar fakihler aşura günü oruç tutmanın keraheti yönünde fetva vermişlerdir. Bazılarıda, aşura günü insanın oruç kastı olmadan ikindiye kadar yemek içmekten sakınmasının müstehap olduğunu buyurmuşlardır.[14]   



[1] -el-İstibsar, c.2, s.134; Tehzib-ul Ahkam, c.4, s.300, Cami-ul Ahadis yazılım programı.

[2] -Ali b. el-Hasan b. Fazzal, Harun b. Müslim’den o da Mes’ade b. Sadakata’dan o da Ebi Abdullah’tan (a.s) O da babalarından, Onlarda Ali (a.s)’dan Onun (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet ederler:.. (el-İstibsar, c.2, s.134)

[3] -Misbah-ul Münir, s.104; Sünen-i Daremi, c.2, s.22; Sünen-i İbn-i Mace, c.1, s.552; Sahih-i Buhari, c.3, s.57; Neyl-ul Evtar, c.4, s.326; Sahih-i Müslim, c.3, s.150.

[4] -Örneğin Sahih-i Buhari’de 10, Sahih-i Müslim’de ise 30 civarında rivayet gelmiştir.

[5] -Bkz: Biharu’l Envar, c.61, s.291.

[6] -Bkz: Tahrani, Şifau’s Sudur, s.259 (Taş baskı); Vafi, c.7, s.14, (Şeyh Saduk’un Emali ve İlelu’ş-Şerayi adlı eserlerinden nakletmiştir.)

[7] -Keraceki, et-Taaccub, s.45, Kenz-ul Fevaid’e eklenmiş taş baskı.

[8] -Aşura günü orucunun istihbabı.

[9] -et-Tehzib, c.4, s.300; el-İstibsar, c.2, s.134; Kafi, c.4, s.145; Cami-u Ahadisi’ş Şia, c.9, s.477, Aşura Gün Oruç Tutmayın.

[10] -Tusi, Tehzib-ul Ahkam, c.4, s.301

[11] -Kafi, c.4, s.146

[12] -Şifau’s Sudur, s.383’den 392’ye

[13] -Hasan Sakafi Tahrani, Şerh-i Ziyaret-i Aşura, s.402, İntişarat-ı Hadi, 1. Baskı, HK.1385, Bahar.

[14] -Haşiyeli Tevzihu’l-Mesail (İmam Humeyni), c.1, s.968.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuran’da hangi ayet kurtuluş yolunu açıklamaktadır?
    2880 Tefsir 2020/01/20
  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10266 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • Kuran’ın kaç suresi peygamberlerin adını taşımaktadır?
    36343 Tefsir 2012/08/11
    Kuranı kerim’in altı tane suresi peygamberlerin adını taşımaktadır. Bu sureler şunlardan ibarettir: Nuh, İbrahim, Yunus, Yusuf, Hud ve Muhammed. Elbette müfessirler bazı rivayetleri göz önünde bulundurarak Taha[1], Yasin[2], Muddessir[3], Müzzemmil[4] gibi surelerin Peygamberimize delalet ettiği ...
  • Neden Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresini 1000’den 50 yıl az olarak ilan etmiştir?
    7409 Tefsir 2019/10/21
    Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresi hakkında şöyle buyuruyor:«وَ لَقَدْ أَرْسَلْنا نُوحاً إِلى‏ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلاَّ خَمْسِينَ عاماً فَأَخَذَهُمُ الطُّوفانُ وَ هُمْ ظالِمُونَ» “Andolsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı, sonunda haksızlık etmekte olan ...
  • Ehlisünnet’in görüşünü dikkate alarak Şia fıkhına göre yolculukta namazı kasır etmek ruhsat mıdır yoksa vacip midir?
    9899 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/10
    Kesin ve tartışmasız olan şu ki beş vakit namaz ilkin iki rekâtlı şeklinde teşri ve farz kılınmıştır. Şunda da şüphe yok ki ikametgahta (haderde/ kendi memleketi ve vatanında) kılınan namazlara ikişer rekât izafe edilmiştir. Şu halde zihinlere takılan soru şu: Yolculukta kılınan namazlara da iki rekât izafe ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9341 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Kalbi selimden maksat nedir?
    15779 Pratik İrfan 2012/04/07
    ''Selim'' sözcüğü ''silm'' ve ''selamet'' kökünden gelir. Zahiri ve batini afetlerden uzak olmak anlamı verir. İmam Sadık (a) bu kelimenin manası hakkında şöyle buyurmuştur: “Selim kalp, Rabbıyla mulakat ederken rabbi dışında hiçbir şey kendisinde barındırılmış olmayan kalptir”. Kur'an mufessirleri ''kalbi selim'' hakkında muhtelif yorumlar yapmışlardır ...
  • Ahd duası gibi bazı duaları belirlenen ölçüden az veya çok okumanın özel bir etkisi var mıdır?
    17234 Teorik Ahlak 2010/01/14
    Her güzel amel, fiili ve öznel olmak üzere iki tür güzellikten oluşmaktadır. Yani hem doğru olan ve hem de ilahi niyet ve Allah rızası için yapılan bir iş Allah katında kabul olur. Rivayetlerde niyetin, üzerinde durularak amellerin ruhu diye tabir edilmiştir. Birçok ...
  • Doğru alışverişin şartları nelerdir?
    6638 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Bu soru çok geneldir; zira alışveriş kavramı fıkıh ve örfte değişik manalara sahiptir: Genel anlamıyla alışveriş/muamele, özel anlamıyla muamele ve özel ve genel arasında bulunan orta manasındaki muamele bu kabildendir. Genel anlamıyla muamele, yakınlık kastinin muteber olmadığı ve elbise ve bedeni temizlemek, alıveriş, nikâh ve boşanmak gibi ...
  • SMS kanalıyla okunan talakın hükmü nedir?
    7708 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar