Gelişmiş Arama
Ziyaret
10588
Güncellenme Tarihi: 2011/10/15
Soru Özeti
Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
Soru
Aşura gününde oruç tutmanın müstehap olduğu hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aslında aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
Kısa Cevap

Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak Peygamberin (s.a.a) aşura günü oruç tutmayı müstehap bildiğini söyleyemeyiz. Zira, bu şekildeki rivayetlerin bazıları senet yönünden zayıf olmalarının yanı sıra bunlar Peygamberin fiiline delalet etmekte ve orucun müstehap olduğuna açıklık getirmemektedir. Evet Sünni ve Şiinin hadis kaynaklarındaki bazı rivayetlerden, aşuranın Hz. Musa’nın (a.s) zamanından Resulullah’ın (s.a.a) bi’setine ve bi’setten ramazan orucuna kadar tazim edildiği ve eyyamullah’tan olduğu çıksa da aşura olayından sonra ve Benî Ümeyye’nin oruç ve aşurayı anma hakkındaki rivayetleri suistifade etmelerinden dolayı bu konuda birçok rivayet gelmiştir. Bu rivayetlerden kimisi istihbaba, kimisi kerahete, kimiside haramlığa delalet etmektedir.

Bu durumda rivayetleri cem etmekten başka bir yol kalmamaktadır. Rivayetlere baktığımızda görüyoruz ki, aşura günün orucu haramlıkla kerahet arasında kalmakta ve onun müstehaplığına herhangi bir ihtimal verilmemektedir. Yani, aşurada oruç tutmak bir özellik olarak söz konusu olsa bidat ve haramdır. Teberrük amacıyla olursa küfür ve dinden çıkmaktır. Orucun genel fazileti amacıyla olursa Benî Ümeyye’ye benzemek olduğu için mekruhtur ve sevabın eksikliğine neden olur.
Ayrıntılı Cevap

Soru iki kısımdan oluştuğu için her ikisine de ayrı ayrı cevap vermemiz gerekecektir:

1- Aşura günü oruç tutmak hakkında Peygamberden (s.a.a) hadisin olup olmadığı:

Şiinin muteber hadis kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğuna dair herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Ancak Onun (s.a.a) siretini anlatan hadislerden aşurada oruç tuttuğu göze çarpmaktadır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’[1]

Evet bazı hadislerde İmam Ali’nin (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Muharremin dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutun ki, bu bir yıllık günahlarınızın keffaretidir.’[2]

Bununla birlikte Şiinin muteber kaynaklarında Peygamberden (s.a.a) aşura gününde oruç tutmanın müstehaplığına delalet edecek rivayetlerin olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü zikredilen bu rivayetlerden bazılarının senetleri zayıf olup sadece Peygamberin fiilini göstermektedirler. Biz bu konuda Peygamberin (s.a.a) herhangi bir şey buyurduğunu görmedik. Ama Ehl-i Sünnette bu konuda Peygambere (s.a.a) dayandırılan birçok hadis vardır.[3]   

2- Aşura Günü Oruç Tutmanın Hükmü:

Sünni ve Şii hadis kitaplarında nakledilen rivayetlerden[4] anlaşılmaktadır ki aşura günü, Hz. Musa’nın (a.s) zamanından Resulullah’ın (s.a.a) bi’setine ve bi’setten ramazan orucuna kadar tazim edilmiş ve ‘Eyyamullah’tan sayılmıştır.

Benî Ümeyye aşura kıyamından sonra oruç ve aşurayı anma hakkındaki hadislerden suistifade ederek din ve mekteple çakışan bir konuyu söz konusu ve tebliğ etmişlerdir. O da şudur: İmam Hüseyin (a.s), Ehl-i Beyt’i ve ashabı böyle birgünde öldürülmüş ve bu da -Allah’a sığınırız- çok iyi bir iş olduğu için böyle bir gün mübarektir, öyleyse bu günde oruç tutmak gerekir. Bu yüzden birçok hadis uydurarak[5] aşura kıyamını tahrif etmenin yanı sıra o günü bayram etmek ve şükürde bulunmak maksadıyla orucu ön plana çıkarmışlardır.[6] Hicri 5. asırda yaşayan Şii alimlerden Merhum Keraceki ‘Risaletu’n-Taaccub’ta şöyle diyor: ‘Ehl-i Beyt’i sevdiklerini iddia eden kimileri, Hz. Adem’in tövbesini bahane ederek mutlu olmaktalar, ama Resul-i Ekrem’in evladını kaybetmesinden dolayı sahip olduğu derde ortak olmuyorlar.’[7]

Bu konu yüzde yüz saptırılmış[8] ve görüntüde Müslüman olan bir grubun içinde nüfuz etmiştir. Nitekim İmam Hüseyin’in (a.s) ziyareti olan ‘Aşura Ziyareti’nde şöyle geçmektedir: ‘Bu öyle bir gündür ki Benî Ümeyye onu teberrük etmiştir.’

İşte bu tarihten sonra aşura gününün orucu iki şekilde tutulabileceği söylenebilir:

1- Eyyamullahtan olup farz veya müstehap olarak.

2- Yezid, İmam Hüseyin’i (a.s) zahirde katlettiğinden dolayı teberrük olarak. Masum İmamlarımız (a.s) söz konusu tarihten sonra aşura günün orucunu reddederek bu sapık fikirle mücadele etmişlerdir. Örneğin Zürare, İmam Sadık’ın (a.s) ve İmam Bagır’ın (a.s) kendisine ‘Aşura günü oruç tutma...’ diye buyurduklarını rivayet etmektedir.[9]

Kısacası bu konudaki rivayetler değişiktir. Onların bazıları müstehaba delalet edip tasua ve aşurada tutulan orucun bir yıllık günaha keffareti olduğunu ve Resullulah’ın bugünde oruç tuttuğunu söylerken, bazılarıda kerahete, hatta haramlığa delalet ederler. Örneğin bugünün orucunun Al-i Ziyad ve İbn-i Mercane’nin sünneti olduğunu belirten rivayet gibi.[10]

Bu konudaki rivayetler değişik olduğundan dolayı onları şöyle cem edebiliriz:

1- Oruç iki şekilde gerçekleşir. Biri teberrük olarak mutluluk kastıyla tutulan oruç, diğeri ise kurb kastıyla tutulan oruç. Yasaklanmış orucun rivayetleri birinci kısma delalet ederler. Oruçların müstehap olduğunu söyleyen rivayetler de ikinci kısıma delalet ederler.

2- Bugünde oruç tutmanın caiz olduğunu söyleyen rivayetlerin neshedilme ihtimali vardır. Bu ihtimali teyit eden hadisler şöyle demekteler: Aşura orucu önce farz idi sonra terkedilmiştir. Mesela aşura gününün orucu hicretin birinci yılında farz, ikinci yılında ramazanın gelmesiyle neshedilmiştir.[11]  

3- İmamın (a.s) aşurada oruç tutmanın caiz olduğunu söylediği rivayetlerin Onun takiyye ettiğine hamledilmesi.

4- Merhum Ebu’l Fazl Tahrani ‘Şifau’s-Sudur’da orucun caiz olduğunu söyleyen rivayetlerin eksik imsaka, orucu yasaklayan rivayetlerin de oruç imsakına delalet ettiği ihtimalini vermektedir. Neticede meselenin hükmü şudur: Aşura gününün orucu küfür, haram ve kerahet arasındadır. Ehl-i Beyt mezhebinde ve Al-i Muhammed fıkhında müstehap olma durumu asla yoktur.’[12]

Bu görüşü şöyle açıklamışlardır: Bugünde oruç tutmak bir özellik olarak algılanırsa bu bidat ve haramdır; teberrük olursa küfür ve dinden çıkmaktır. Eğer orucun mutlak fazileti yönünden olursa Benî Ümeyye’ye benzemek olduğu için mekruhtur ve sevabın eksikliğine neden olur.[13]

Bu yüzdendir ki, çağdaşlar fakihler aşura günü oruç tutmanın keraheti yönünde fetva vermişlerdir. Bazılarıda, aşura günü insanın oruç kastı olmadan ikindiye kadar yemek içmekten sakınmasının müstehap olduğunu buyurmuşlardır.[14]   



[1] -el-İstibsar, c.2, s.134; Tehzib-ul Ahkam, c.4, s.300, Cami-ul Ahadis yazılım programı.

[2] -Ali b. el-Hasan b. Fazzal, Harun b. Müslim’den o da Mes’ade b. Sadakata’dan o da Ebi Abdullah’tan (a.s) O da babalarından, Onlarda Ali (a.s)’dan Onun (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet ederler:.. (el-İstibsar, c.2, s.134)

[3] -Misbah-ul Münir, s.104; Sünen-i Daremi, c.2, s.22; Sünen-i İbn-i Mace, c.1, s.552; Sahih-i Buhari, c.3, s.57; Neyl-ul Evtar, c.4, s.326; Sahih-i Müslim, c.3, s.150.

[4] -Örneğin Sahih-i Buhari’de 10, Sahih-i Müslim’de ise 30 civarında rivayet gelmiştir.

[5] -Bkz: Biharu’l Envar, c.61, s.291.

[6] -Bkz: Tahrani, Şifau’s Sudur, s.259 (Taş baskı); Vafi, c.7, s.14, (Şeyh Saduk’un Emali ve İlelu’ş-Şerayi adlı eserlerinden nakletmiştir.)

[7] -Keraceki, et-Taaccub, s.45, Kenz-ul Fevaid’e eklenmiş taş baskı.

[8] -Aşura günü orucunun istihbabı.

[9] -et-Tehzib, c.4, s.300; el-İstibsar, c.2, s.134; Kafi, c.4, s.145; Cami-u Ahadisi’ş Şia, c.9, s.477, Aşura Gün Oruç Tutmayın.

[10] -Tusi, Tehzib-ul Ahkam, c.4, s.301

[11] -Kafi, c.4, s.146

[12] -Şifau’s Sudur, s.383’den 392’ye

[13] -Hasan Sakafi Tahrani, Şerh-i Ziyaret-i Aşura, s.402, İntişarat-ı Hadi, 1. Baskı, HK.1385, Bahar.

[14] -Haşiyeli Tevzihu’l-Mesail (İmam Humeyni), c.1, s.968.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar