Gelişmiş Arama
Ziyaret
8925
Güncellenme Tarihi: 2009/06/06
Soru Özeti
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde hadislerin itibar derecesi ne ölçüdedir?
Soru
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde sağlam hadislerin itibar dereceleri ne ölçüdedir?
Eğer örneğin yüz üzerinden bir numara vermeli olsak Kur’an’a nazaran hadislere ne numara verilir?
Kur’an’da açıkça beyan edilen ve beyan edilmeyen konular arasındaki fark nedir? Bu konular arasındaki önem farkını mı gösterir?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Eğer bir söz doğrudan masumdan duyulsa veya onu masumun söylediği kesin olsa bu yönden o da Kur’an gibi sağlam sayılır. Buna göre onun anlamı belirlendikten sonra o anlam üzere şer’i hüküm belirlenir ve ona amel etmek gerekir. Ancak hadisin senedi kesinleşmezse elbette bu yönden Kur’an gibi muteber ve hüccet sayılmaz. Kur’an hadislerin sağlamlığını belirlemede bir kıstas sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Masumlara ulaşmanın mümkün olduğu dönemden 1200 yıla aşkın bir süre geçmektedir. Bu süre zarfında birçok sağlam hadisler kaybolmuş ve birçok hadis de uydurulmuştur. Buna göre hadislerin sağlamlığını ölçmek için elde olan en önemli kıstaslardan biri hadisleri Kur’an’la karşılaştırmaktır. Buna göre Kur’an’la çelişen hadisler geçersiz sayılır. Bu yöntem Bizzat Ehl-i Beyt imamları tarafında açıklanmıştır.[1]

Müslümanlar arasında sürekli hadis konusunda aşırılık ve ihmalkârlık diyebileceğimiz iki yanlış tavır söz konusu olmuştur. İslam’ın ilk dönemlerinde Hesbuna kitabullah” (Allah’ın kitabi bize yeter) sloganı bazı kimseler tarafından gündeme geldi ve bu tavır sonucu hadislerin tedvin edilmesi göz ardı edildi. Bunlar Kur’an var iken hadise ihtiyaç olmadığını savunan hadis hakkında bu ihmalkâr tavrın tezahürüydü.   Diğer yandan yıllar sonrası Ehl-i sünnet’te “hadis bize yeter” fikrinin canlanması sayılacak bir yanlış akım meydana geldi. Bunlar hatta Kur’an’ın hadisler neshedilebileceğine inanırken hadisin Kur’an’la neshedilebilmeyeceğine inandılar.”[2] Şia’da da Ehbariler Kur’an’ın zahirinin hüccet olduğunda şüphe ettiler. Bunlara göre Kur’an’ın zahirinde açıklanan bir konu hadis vasıtasıyla teyit edilmediği sürece anlaşılması bizim için imkansız olduğunu ve Kur’an’dan doğrudan yararlanmanın tefsir bi ray olduğunu ve haram olduğunu ileri sürdüler.

Oysa Peygamber (s.a.a) buyurmuştur ki: “Ben sizin aranızda iki ağır emanet bırakıyorum. Allah’ın kitabını ve öz soyumdan olan Ehl-i Beyt’imi bunlara sarıldığınız sürece sapmazsınız…”[3]

Yani hem Kur’an hem de masumların sözleri Müslümanlar için hüccettir ve bu ikisi dini tanımanın kaynağı ve saadet yoludurlar buna göre her ikisine de sarılmak gerekir. Fakat bazı konuların Kur’an’da özet şekilde işaret edilmiş olması ve bunun açıklamasının Peygamber ve Ehl-i Beyt imamlarının hadislerinde yer almış olması mümkündür veya bir konunun genel anlamda açıklanmış olması ve hadislerde onun tahsis ve istisnasının beyan edilmiş olması mümkündür. İşte bu görevi, Kur’an Peygamber’in (s.a.a) üzerine koymuştur. Kur’an şöyle buyurur: “Biz Kur’an’ı sana indirdik ki sen onu insanlara açıklayasın.”[4]

Bu görev yüce Peygamber’den gelen hadisler gereğince Peygamber’den sonra Ehl-i Beyt imamlarına aittir.[5] Onlar Kur’an’ın gerçek tefsiri sunarak halkın din konusundaki ihtilaflarını gidermekle görevlidirler.[6]

Kur’an-ı Kerim ve hadislerden istifade etmekte önemli olan nokta şu ki bu iki kaynaktan yararlanmanın büyük bir uzmanlığı gerektirdiğidir. Ancak böyle bir tahassüsle Kur’an’ın mensuh ayetleri nasıhlerinden mutlak ayetleri mukayyet ayetlerden muhkem ayetleri müteşabihlerden ayırt edilebilir. Yine ayet veya hadiste yer alan hüküm ile ilgili genelleme yapılıp yapılmayacağını tespit etmek için gerekli olan şartların olup olmadığını belirlemek gerekir. Bunun gibi onlarca konuya vakıf olmak gerekir Bu konular Kur’an, hadis, fıkıh ve usul-i fıkıh gibi ilimlerde ortaya konmuştur.

Ama Kur’an’da açıkça beyan edilen konuların diğer konulara oranla daha bir önemli olduğuna gelince şöyle demek gerekir: Hayır, bir konunun açıkça Kur’an’da yer alması onun öneminin fazla olduğunu göstermesi genel bir kaide sayılmaz. Elbette şunu iddia etmek mümkündür ki insanların yapmaları veya sakınmaları gereken emirler ve yasaklar ve insanların sosyal ilişkileriyle ilgili olan konular Kur’an’da genelde açıkça beyan edilmiştir. Ancak bunlardan daha önemli bazı konular var ki örneğin Allah’ın zatı ve sıfatları ve fiilleri hakkındaki konular veya ahiret hayatı, cennet ve cehennemle ilgili konular veya madde ötesi melek ve cinlerle ilgili konular - önemli olmalarına rağmen üstü kapalı şekilde işaret edilmiş ve detaylarına inilmemiştir.

İmam Ca’fer Sadık (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir: Allah’ın kitabı dört kısımdır: ifadeler, işaretler , ince konular ve hakikatlerdir. İfadeler, halkın geneli ve işaretler özel sınıflar ve ince konular evliyalar ve hakikatler peygamberler içindir.[7]

Yine İmam başka bir yerde şöyle demiştir: Kur’an’ın bir zahiri bir de batını vardır. Zahiri hükümlerdir ve batını ilimlerdir. Zahiri güzel ve çekicidir ve batını derindir.”[8]

Buna göre şöyle demek gerekir. Kur’an’ın önemli ve öz konuları sedef içindeki inciler örneği ayetlerin açık ifadelerinin içinde yer alan bir takım gerçeklerdir ve bunları elde etmek için daha fazla bir çaba sarfetmek gerekir.

Son olarak şuna da işaret edelim: Bazen bir takım konuların üstü örtülü şekilde Kur’an’da yer alışı ve açıkça beyan edilmemiş olması bazı maslahatlardan dolayıdır. Buna örnek olarak Hz. Ali’nın isminin Kur’an’da yer almayışını zikredebiliriz.

Daha fazla bilgi için Bk. aşağıdaki dizinler:

1-       İmamların (a.s)’ın isimlerinin Kur’an’da yer almayışı Soru: 200

2-       Hz. Ali’nin imametinin Kur’an ile ispatı. Soru: 324.



[1] Hur Amili, Vesailu’ş-Şia, c. 11 s. 330 H. 1

[2] Ebu’l-Hasan Aş’ari Makaltu’l-İslamiyyin c. s. 251

[3] Muttaki Hindi, Kenzu’l-Ummal c. 1 s. 44

[4] Nahl: 44

[5] Hadis-i Sakaleyn ve Hadis-i Sefine gibi.

[6] Bkz. Hadevi Tehrani, Mehdi Teemmülat der Usul-i Fıkh, Kitab-i Evvel defter-i şişum, s. 75-80

[7] Feyz Kaşani Es-Safi fi tefsir-i Kur’an, Mukaddime böl.

[8] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 92 s. 17

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar